ARICILIK, ARICILIK, ARICILIK…
Ekleyen, Ali Türk on 16 Mayıs 2013 – 09:26 -Bu akşam mesai çıkışı arılığa gitmedim, Enes Emin ve İlhami abi arılıkta gerekli işleri yapıyorlar.
Arıcınıun yoğun günlüğü devam ediyor…
Kargoları mı yaptım, gezi zamanı başlıyor…
Bir bahçede damızlık erkek üretimi için bıraktığım kovanın yanına geçen sonbahardan beri gidemedim, bir bakayım ne oldu, içimden de sönmüştür diyorum. Kışa katlı girmişti, gittim sapa sağlam, körük ve maske yok dolayısı ile kovanın kapağını açıp bir baktım arı katta altta durum nedir bilmiyorum kapattım.
Hafta sonu yaşadıklarımız ve bu günü tersten bir paylaşayım.
Dr.İsmail Demir abimizin benden aldığı kolonilerine bazen bakıma giderim. Uzun bir zaman oldu ben Mersinde iken telefon etti birisi alt katı doldurdu, kat koyayım mı diye. Izgara koy, koyduğun kata çıtaları diz demiştim.
Bu arada İsmail abim bir yurt dışı yapıp geldi ben hala ziyaret edeceğim, kendisi aile doktorumuzdur.
Yazlığına gittim kendisi de orada ne güzel….
Abi nasılsın o bana hoş geldin diyor bende ona::))
Arılara daha gelip bakmadın mı dedi, dedim ki abi acayip bir iş yumağı var gelemedim.
Bir kovanda sorun yok alt kat dolmak üzere. Kat konulan kovanı kapağını açtım, örtüyü kaldırdım oda ne::))
Mis gibi bahar balı kokusu geliyor. Peteği kopartıyorum koparma dedi, dedim bunu almamız lazım, daha 3 çıta daha konulacak yer var.
İsmail abi balı aldı, acayip bir mutlu yüz….
Sonra diğer çıtaları merak etti, akşam akşam bende meraklandım körük yanıyor bir bakalım dedik.
Öyle güzel bahar balı gelmiş ki, kokusu hala burnumda, tabi laf aramızda kalsın, bu çıtalardan birisini kesin göçürmem lazım::))
İsmail abi korkuyor abi yaklaş korkma dedimse de uzaktan resim alıyor. Sim siyah giymişim sokacak olsa beni sokar::))
Abi yaklaş, her çıta bal ile kulübe kapısına mı geleyim….
Dünyada doktor arısı olmak varmış, kovanlar şato gibi kulübe içinde bizimkiler yerlerde sürünüyor, altına bir tahta bile atamadık….
Artık kendisi kapıya geldi, çıta ortasına arılar yavru yeri açmışlar ama kovanda ızgara var, bir taraftan bal sırlanmaya başlamış.
Kolonide 7 çıta vardı, sekizinciye dalak atılmış, bende petekleri tamamladım.
Yerim sizi 10-15 güne kadar kendim bu kovanlara özel bir bakım yapmalıyım….
Pazar akşamı Yusuf Şimşak kardeşime gecikmelide olsa biraz arı kolonisi götürdüm.
Arılıkta İlhami abiyle bir gece yarısı anısı oldu::))
Yusuf Şimşak arılığı.
Yusuf gündüz toplanan ana arı deposunu buldu arabanın içinde, yılan gibi bu analar diyoru::))
İlhami abi olumsuz vaka derler ya, yemedim yedirdim,tipe bakın, bu adam beni kahrımdan öldürecek::))
Yemek üstüne çay, İlhami abi sek su içiyor, bu arada gece yarısı olmuş hala eve döneceğiz.
Rahmetli amcamın bir sözü vardı, derdi ki “lafın harmanı olmaz” Bir kalkalım hele. Gece İlhami abiyi Darıca’ya bırakıp saat 2 de evime girdim….
Sabaha mesai var.
Hafta sonu toplanan ana arıların istifleri ve sulanmalı yapıldı, akşama her biri bir başka şehre doğru yolculuk edecekler.
Akşam üzeri bu ana arıları sahiplerine yolladım. Erkan ise ben bu haberi yaparken yoldaydı. Nisan içinde söz verdiğim çoz az bir şey kaldı, bundan sonrası artık inşallah kolay.
Bazen transferlere taban yetmiyor, tabanı eksik almıştım, başka sorunlarda var. Elimde 3-4 degişik janter ekipmanı var, Yurt dışından gelenler standart, bizimkiler işe bir el attı, her biri başka ölçüde. Bazıları girmiyor, bazıları düşüyor, bazıları da rahat.
Hepsini bir arada nasıl kullanırım diye bir düşündüm, kafada olay tamam, Cemil ustayı ziyaret ettim::))
Ustam böyle bir şey düşünüyorum, 3-4 mm kontra varmı, o olmaz agaç yapayım dedi, seni mi kırayım yap bakalım deyiverdim.
Sıfır malzemede memeler kayıyor ama ikinciye kullanılan memeler güzel oldu. Vida takar gibi, kısa yeri geçirip çeviriyorsun ahada olsu::))
Daha yakından bir görünüm, çıkartılırken gene çevirip dar taraf kendiliğinden çıkıyor zaten.Janter ekipmanları.
Tüm malzeme bu, nedense bu marangozlardan ve projelerden kopamıyorum…..
Arılıkta işlerimizin arasında saf erkeklerin üretimi de devam ediyor. Plastik erkek gözlü petek.
Çalışmalarımız her alanda devam etmekte, saf arı üretmek bizim için sıradanlaştı, sırada hibrit çalışmalarımız olacak…
Bir yarım çıtada en azdan 15×15 erkek var, iki yüzünde en az 300 den fazla erkek arı yapıyor, biz zaten hepsini bir seferde kullanamıyoruz, yarısını kullansak bize çok bile, nasılsa bu yıl çalışmalarımız bir noktada değil.
Aydıncıktaki ilk döllediğim Akdeniz arısı. Erkekleri ise İlhami abinin geçen yıl sabit arılıkta 60 kilo bal yapan koloniden.
Numarayı bu tip arılarda tersten başlattım.
İlk turda 5 uygulama yapıldı, 1 ve 98 yollarına devam ediyor.
Aydıncıkta ki ikinci uygulamada gene 5 tana arıya uygulama yapıldı. Gene ikisi sağ kaldı, 2 ve 3 yolarına devam ediyor.
Sadri abiyle yaptığımız uygulamaya 7 ana arı alındı, hepsi hayatta biri yumurtaya başladı.
Bu arada Aydıncıkta ikinci turda döllediğimiz ana arılardan birisini, Sadri abiye arısıyla verdim. Yolda ana arıya bir zarar gelmemesi için 2 numarayı kafese aldık.
Geçen hafta bir şey öğrendim benim açımdan olay önemli.
Bir arkadaşım ana arı almaya gelmişti, dedi ki bir yerden karniol anası aldım, anasınıda sen vermişin deyince işin şekli değişti.
Ben hiç bir ana arı üreticisine damızlık ana arı vermedim bu biline. Birileri benim arılarımdan ana arı üretiyorsa melezin melezini üretiyor buda bilinsin.
Bu güne kadar ekip dışına damızlık hiç kimseye verilmemiştir. Bir yerde pasta varsa, bazı insanlar yalanlar söyleyip o pastadan dilimler kapmaya çalışıyor.
Etiketler: bahar balı, çıta bal, dr.ismail demir, erkek arı çıtası, janter ekipmanları, maskesiz arıcılık, plastik petek, yusuf şimşak arılığı
Arıcılık Bilgi Merkezi, Arıcılık gezileri, arıcılıkta mayıs ayı, janter ekipmanları, Magazin, Pratik biğiler | Yorum Yok »
ARICILIK FESTİVALİ, İSTANBUL 2
Ekleyen, Ali Türk on 12 Şubat 2013 – 21:41 -İstanbul arıcılık ve arı ürünleri festivali.
9 Ocak 2013 günü Gebze den Zaim abi ve Cemil usta ile çıktık, yolda Raşit beyi aldık ve Ümraniye de buluşma noktasına vardık, Yusuf yok.
Bir kafeye girdik, çay içerken bizim kalfa ayak üstü Zaim abiyi muayene etti.
Biraz sonra Yusuf geldi, festival alanına hareket ettik. Hayatımda dinlediğim en güzel iki yaşanmış hikaye vardı. Birisi genç bir hakimden, birisi genç bir doktordan. Burada yazılacak gibi değil ama çok güzellerdi.
Arıcılık festivalinde Gebze bal birliğimizi Ersan Çınar temsil etti, kendisi aynı zamanda Gebze Ziraat Odası başkanımızdır.
Festival alanında Yunanlı arıcılar ile buluşuyoruz. Hediyelerimizi verdik, hoş beşten sonra dolaşmaya karar verdik, bir dolaşabilsek bari.
Zaim abi bir kaç etkinliğe katılmıştı, arıcılık onun için oldukça farklı kişileri tanımasına neden oldu.
Sadri abiyi ziyaret ediyoruz.Ülkemizdeki son yılların en büyük gelişmesi, suni tohumlama aletleri yerli oldu.
Düzceli arıcılar festivalde hoş beş ediyoruz.
Efraim abi festivale gelenler arasındaydı.
Zafer abiyle buluştuktan biraz sonra Şeref Kokmaz da yanımıza geldi.
Şeref abi Zafer abiyle tersaneden arkadaşlar.
Soldaki arkadaşla da orada hoş beş ettik ama adını unuttum.
Bizim tanıyamadığımız ama bizi tanıyan bir kişi daha. Bu acayip bir duygu. Dolaştığınız ortamda sizi tanıyan bir sürü kişi ve siz onları tanımıyorsunuz. Her tanışma noktası tıkanıyordu, üç beş laf edelim diye takıldık mı arıcılardan ayrılamıyorsun.
Halil Güneş ailesi. Ailecek arıcı, baba oğul ikisininde adı Halil.
Ali Osman Çalık abimiz, Pınarhisar B al Üreticileri birlik başkanı. Aman bizim kalfayı o civara sokma demiştim bastığı yerde ot bitmez. Gelinen noktaya bakın, yerlere suni çim serip bana bak nasıl ot bitermiş gör diyorlar.
Gene bir abimiz ve ben isim yok::((
Bursa’dan arıcı Mesut ve arkadaşı, ötekini zaten biliyorsunuz::))
Yeni tanıştığımız arıcılardan soru üstüne sorular, kalfa cevaplasın beya::))
Zaim abiye bir gaz veren olsa, festival alanında almadık bir şey bırakmayacak. Daha kara kovanına arı koymadık bir tanede buradan alalım dedi. Zor vaz geçirdik.
Bu abileri unutmadım, Çanakkale’den geldik demiştiler::))
Ercan bey, arı evi, abi mahvoldum dedi,dedim hayırdır. Abi acayip iş var yetiştiremiyorum şu halime bak dedi. Allah’tan belanı mı istiyorsun , şükret dediğimde.
Abi şükürler olsun diye nasılda dua edermiş::)))
He şöyle.
Güner Kayral, tüm etkinliklerin demir başı. Nerede bir arıcılık etkinliği varsa mutlaka karşınıza çıkar::))
Saim Ahmet Gürel ve Tomas, kendisine verilen hediye kraliçe maskotu aldı.
Saim abi bizlere de birer kraliçe arı maskotu verdi, çok güzel bir anahtarlık.
İzmir arıcılıktan Ersan ile bir sene öncesi İzmir’de Oktay beyin arılığında tanışmıştık.Bu yıl plastik altlığı bitirip festivale yetiştirmişler. Ben kendilerine erkek üretimi için plastik petek siparişi vermiştim, kargoya verecekti, festivale geleceğini öğrendim, orada görüşelim demiştim. Stantlarına iki sefer gittim yoktu, üçüncüde buluşabildik.
Feyzullah hocamız bir proje tanıtımı için arıcılık festivalindeydi.
Bir ara Adem Yamak abimizi gördüm. Hoş beş ederken oğlu Emin abi senin için ana arı kutusu yaptım dedi. Zaten her tarafım kutu oldu, aman sus dedim::))
B
u sene festival acayip yoğundu. Biz toplam iki saat ancak kaldık, seneye herhalde daha büyük katılım olacaktır diye düşünüyorum.
Festivale gelen herkes bir şeyler alıyordu bu güz demektir. Hareket ve bereket var yani::))
Emin ile bizim kalfa bile güreşine tutuştular, yeneni söylenmiyorum::))
Bir ara ilhami abi minibüs geldi Darıcaya gidiyoruz dedi, ne olduğunu anlayamadık, kendimizi minibüste bulduk, ver elini darıca. İki saatte bir sürü kişiyle tanıştık konuştuk, iyiki gün boyu orada kalmamışım, yoksa festivali de hatırlamayacaktım, durum onu gösteriyor.
Doktora göre, bu yaşlılık alameti imiş::((
Festival nasıl başladı nasıl bitti anlayamadık…………
Etiketler: arı ürünleri festivali, arıcılık festivali
Arıcılık Bilgi Merkezi, Arıcılık gezileri, Magazin | Yorum Yok »
2013 YILININ OCAK AYI VE ARICILIK MALZEMELERİ
Ekleyen, Ali Türk on 13 Ocak 2013 – 23:32 -Geçen seneden kalan biçilmiş ana arı çiftleştirme kutularımı bu sene bahara çıkmadan hazır etmeyi hedefledim. Bahara çıktığımızda o kadar iş var ki içinden çıkamıyoruz. İşe nasıl başlarsanız sonuna kadar öyle gidiliyor. Son posta üç gözlü ruşetlerim 100 tane ve yarısı şu an bölmeleri takılıp istifleri yapıldı, geriye kalanların boyası bitti. İnşallah bu ay bitmeden hepsini bitirmeliyim.
Musluklara takılan parçaların hepsi yedekleriyle birlikte tamamlandı.
En çok uğraştıran bu küçük parçaların monte edilmesi, parçalar küçüldükçe iş zorlaşıyor.
Son kalan ruşetlerin boyasını İlhami abim yaptı, bu çalışmadan sonra herhalde nazar değdi, kaç gündür hastayım diye arazi oluyor::))
Bir daha ki seneye artık marangozda iş yapmayacağım diyorum, nedense marangozdan çıkmak nasip olmuyor, büyük konuşmamak lazım. Seneye kışın yaşarsak bakalım bizi neler bekliyor bilmiyoruz..
Bu arada bizim kalfa iyi ki sık gelmiyor, geçen Cemil ustaya ne dese beğenirsiniz, yav dükkanı her tarafı istila edilmiş::((
Biten ruşetleri gözden ırak arka tarafa kaldırıp duvara sıfır dizdim. Yoksa kış günü başımıza iş alacağız, belaya kaldık.
Bal taşımak için sürekli bir şeye ihtiyacım vardı, bir türlü yapamadım şekil var ama bir boşluk bulamadım. Bazen bal isteyenlere hemen vermek gerekiyor, yoksa müşteri gidiyor. Arabada kavanoz taşıdığınızda sorun oluyor, şimdi hem taşıması kolay hemde kavanozlar kırılmayacaklar. Cemil ustaya dün dedim böyle bir şey yapmam lazım, sen işine bak ben yapayım dedi. Ben sadece sap bölümünde müdahale ettim. Baktım fırça sapı takıyor, dolapta bir sürü keser sapı var::))
Dedim fırça sapı zayıf olur, keser sapı tak, gidip en dandik sapı taktı kıyamadı, sapın bir tarafı kabuk be::))
Bal selesi dedim ama Vecdi abi bu beşiğe benziyor dedi, Serdar da bal beşiğin güzel olmuş dedi, isim konusu karıştı yani. Nede olsa ilk bal pratik taşıma kabı::))
Mutlaka kopya edilecektir başka isimler altında önemli değil, hemen kalfa peşine düştü bile…
Zaim abi kara kovan istiyordu. Bende Bolu Mengen’e Mehmet Yüksel’i ziyaretimde Sadık amca tarafından bana verilen kütüğü, Zaim abiye verdim. Fakat kütük oyulmalı, oyma işi zor, biz kolayını bulduk ama şerit küçükmüş ve çok zorladı.
Kütüğü duruşmaya çıkardık, üçe bölüp öyle içini alabildik. Yaptığımız iş bayağı sakattı, kütük büyük makine küçük, dolayısı ile hızarın bir sürü güvenlik ekipmanını sökmek zorunda kaldık. Şükür kazasız belasız bitirdik.
Dıştan kütüğün çapı 186 geldi dedi usta.
Bundan sonrası biraz elle işlenir, bahara arı koyarız.
Bakalım seneye kütüğün başına neler gelecek hep birlikte göreceğiz. Hadi hayırlısı.
Etiketler: ana arı çiftleştirme kutusu, arıcılık, arıcılık malzemeleri, bal beşiği, bal selesi, bal taşıma kabı, kütük kovan, kütük kovan nasıl oyulur, kütük kovan yapımı, ruşet kovan
Arıcılık Bilgi Merkezi, Arıcılık Malzemeleri, Magazin | Yorum Yok »
ARICILIK, MAĞAZİNSİZ OLMAZZZZZ
Ekleyen, Ali Türk on 04 Aralık 2012 – 18:17 -
Arılarımızın bir kısmı Mersin aydın’ta. Keşke hepsini getirseymişim diye hayıflanmadan edemiyorum. Resimdeki kişi Fahri Kara. Arılığı beğenmedi, bu böyle olmaz, bu kovanlar yerden kalkmalı, yapılan iş içime sinmedi, bu adamı buraya getirdiniz böylemi gelene sahip çıkıyorsunuz dedi, ben sadece seyrediyorum. Bir kaç kişiyi aradı anında kalaslar bulundu, nakliye için bir kaç kişi aradı, bir baktık malzeme arılıkta.
Doktor kontrolünden uzaklaştık ya, Mersin’de ziraat mühendisi Muhammet beni sahiplenip kontrolü altında tuttu::))
Bu nasıl kontrol anlamak imkansız.
Mersin Aydıncık ve arkadaşım Ekrem Kara, sıcak sudan soğuk suya elimizi sokturmuyor. Bir inşaattan gelen ağaçları kovanların altına koyacağız.
Ekrem’in bacanağı Ali, adaşım benim::))
Bu arkadaşın ismini hatırlamıyorum, o kadar kişiyle tanışıyoruz ki, bir sürü kişi yardım ediyor, isimler yok, biraz ayıp oldu, içinizden yuh diyenler olabilir, yaşlılık zor::))
Yanlız çok iyi balıkçı olduğunu öğrendim, balığa çıkamadık, dolayısı ile isim hatırlanır mı? hatırlanmaz tabi.
Ağaçlar kaba taslak olarak dizildi, fazlalıkları sökülecek ve arıları yerden keseceğiz. Muhammet böyle havalı dururken içinden neler geçiyor siz bilmiyorsunuz, ben biliyorum.
İçinden diyormuş ki, kaç gündür arıların içindeyim, kaç kişiyi arı soktu ben sokulmadım::))
Bir arı iki kaşın arasından yapıştırdı. Okumuş adamın hali bir başka oluyor, hemen biraz çamur sürüp kendisini tedavi etti.
Sonra bana çıkışıyor.Bu Manisa arılarını buraya niye getirdin, arılıkta bir kaç tane Aydın ve Muğla arısı var, ayrıca en sakinleri olmasına rağmen dokundun mu terör estiriyor. Onlar Manisa değil diyorum, ha Muğla ha Manisa Eğe arısı değil mi diyor.
Muhammet’ de birde boşta duran branda varmıştı, boş malzemeleri branda ile örttük.
Mahallede her gün bir hanede ekmek yapılıyor. Allaha şükür hiç birisi bizi davet etmeden geri kalmadı, bizde kırmadık, bol bol bazlama yedik.
Bu nasıl iş anlamadım, daha acıkmadan, bir başka yerden davet alıyorsun. Belkide hayatımda bu kadar kısa sürede böyle çok bazlama yememişimdir. Sadece bazlama mı?
Aydıncık baştan sona sahil, o kadar çok balık çeşidi var ki. Bu yıl bol bol palamut yakalamışlar, ben orada iken mercan zamanı idi, çalışmaktan vakit bulup bir türlü balığa çıkamadık. Resimdeki balığın ismi ise sokan balık. Sırtında bir iğnesi var, size ölüyken bile dokunsa elinizi şişiriyor.
Aydıncık ilçesinin en meşhur balıkçısı, tüpsüz 50 metre dalıp zıpkınla balık avlıyormuş, hep zıpkınla balık avlamak istemişimdir ama 50 metre dalınır mı?
Birde benim bildiğim 35 metreden sonra daldın mı vurgun yersin Allah korusun.
Bu arada sokan balıkların lezzeti süperdi, arada kaynamasın.
Her evde böyle bir aparat var, ister ocak deyin, ister mangal deyin, normal teneke veya kovaya altına ızgara konulmuş, içertisi betonla kaplanmış, ve közü atıyorsunuz, bir güğüm suyu 10 dakika da kaynatıyormuş. Çayınız ise közde demleniyor ve hiç soğumuyor.
Bol bol közde demlenmiş çay içtik. Bu arada bu çay kaynayan yerde bazlama yapılıyor, yan taraftaki resimleri paylaşmayayım ayıp olmasın::))
Gündüzleri çalışmaktan bazı işlerde aksama oldu, kekleri akşam üzeri poşetledik, tüm komşular kek paketleme işine katıldı. Resimdeki kişi bizim Ekrem’in kayın biraderi, Veysel. Veysellerin bu yıl 50 kovan arıdan 35 kovan sönmüş, şimdilik 15 kovanları var. Bahara bir kalanlar çıksın bakalım, bölme usulüyle biraz sayıyı artırırız. Gerçi buradaki arılarda Muğla arısı gibi oğul manyağı. 10 Çıta arı olmadan oğul veriyorlarmış.
Kekleri zayıf ruşetlere takviye amaçlı hazırlamıştım ama bizim Ekrem ben geldikten sonra iki sefer ruşetlere bakım yaptı, invert şurup için şeker ve krem tartar bırakmıştım, bir seferde şuruplamış. Böyle arıcılığa ne varki. Korkum ruşetler aç kalıp sönmesindi ama böyle bakım olduktan sonra ruşetlere kışın kat atarız be::))
Şimdi anladınızmı arıların hepsini götürmediğime niye üzülüyorum::((
Kasım ayının ilk haftasında Sultanbeyli de yaptırdığım kekler, Aydıncık’ta paketleniyor.
Ortadaki çocuk ise Halil. O kadar zeki olmasına rağmen kimseyle iletişim kuramıyor, duymasında sorun yok, işine gelirse bir kaç kelime konuşuyor. Siz bir deyin o iki diyor, böyle bir zıt yapısı var. Özel eğitim veriliyor, bizleri biraz izledi ve kekleri paketledi ve yaptıklarını kendisi ayrı dizdi. Ne söylerseniz tersini yapan birisi.
Bu sera dikkatimi çekmişti. Tüm fideler mafolmuş dedim, bunu bilinçli yapıyorlarmış, fide hızlı gidiyorsa bazı organik asitler verip bitkiyi bir kaç gün bayıltıyorlarmış. Buna niye gerek duyuyorsunuz dediğimde, fide yavaş gelişir ise kökleri ve gövdesi kuvetli oluyormuş verimde ona göre oluyor. Bir kaç gün sonra bu görüntü kalmıyor.
Bu kadar kısa sürede Mersin Aydıncık yöresel yemeklerinin hepsini nasıl yiyeyim, hızlandırılmış menü gibi az dolaşıyoruz bir başka yerde bir başka yemek ve sofradayız.
İzin süremi biliyorlar, ben çaktırmadan bilet alayım ve bir akşam ayrılmam lazım sıkılıyorsunuz bu kadar ilgiden.
Bizim mühendisi aradım, Muhammet kardeşim çaktırmadan bana bir bilet al yarın akşama gideyim, tamam abi dedi, akşam yemekte Ekrem’e diyor ki bu gün Ali abi beni arayıp böyle dedi::((
Karar, buraya sen kendin gelirsin ama gitmene biz izin veririz….::((
Bu menüde mühendisimizin kendi elleriyle yaptığı bir tepsi makarna var, adı makarnaydı, içinde o kadar çok şey var ki.
Buradaki kişiler ağaç aşısı konusunda çok ustalar. Hele bir aşı söylediler bahara yapacağım, taze üzüm filizini çapraz kesip, bir başka üzümden aynı kalınlıktaki üzüm filizini keserek bantla yapıştırıyormuş, yeşilken ve bunu ilk uygulayan 70 tane üzerinde deneme yapmış hepsi tutmuş, düşünsenize, bir üzümünüz var, her bir dalı ayrı cins üzüm, bahara deneyeceğim. Resimdeki ise mayıs haziran aylarında çokça yapılan göz veya yaprak aşısı görülüyor.
Mersin civarında ve bir çok yerde bilinen bir mantar çeşidi, sadece isimi yörelere göre ismi değişiyor. Aydıncıkta çam mantarı diyorlar. Markette kilosu 3 liradan satılıyor, sıradan bir markette değil, ilçedeki en büyük marketti.
Çam mantarı, küf yapıyor, demelerine göre peynirdeki küfle bu aynıymış.
Gebze’ye gelirken biraz mantar getirmiştim, evdekiler tadına bile bakmadı. Pişirip pişirip kendim yedim, tadı çok güzel.
Yaban mersini veya murt. İlk başlarda bayağı bir alışmakta zorlandım, şimdi her gün avuç avuç yiyorum.
Yaban mersini yavaş yavaş bitiyor, hazıra dağ dayanmazmış, murt dayanır mı::))
Yer fıstığı. Taze yeni sökülmüş yer fıstığı. Yemesi başlarda pek hoş olmuyor, çiğ bir kokusu var. Zaman içinde tadına alışıyorsunuz.
Alışamayanlar fıstıkları hafif kırıp, tuzlu suda kaynatıyorsunuz, çiğ kokusu kalmıyor, şimdi her türlüsüne alıştım.
Minicik greyfurt ağacı meyvelerden yıkılıyor.
Muz çiçeği.
Muz çiçekleri tuttuğunda altından muz meyvesi çıkıyor. Söylemlere göre bir fide 150 kilo muz verebiliyormuş, henüz yerli muz yemedim, demek ki nasip değil.
Hurma, bana uzun süre yetecek.
Ekrem bahçelerinden bir salkım kesip, bunu götür evinde bir yere as, olanları yersin dedi. Normalde bu hurmalar yemyeşil oluyor, olgunlaşmaya başlayınca sararıyor, tam olmaya başladığında ise kahverengi leşince ye.
Taze hurma. Arabistan’da taze hurma vardır, hac ve umreye gidenler, son gün marketlerden aldığı hurmaları evlerine getirirler. Normal şartlarda olgunlaşmış taze hurmalar doğal ortamda bozuluyor.
Keşke her bölgeye arı götürebilseydik, görmediğiniz, bilmediğiniz yemediğiniz, neler var neler::)))
Aydıncık yolculuğu çok zor ve zahmetli olmuştu, sonrası, sanki sanal cennete düştüm, hep sıkıntı çekilir mi, arıcılığın diğer tarafları süper::))
Birde birisi arılarını, kontrol edip gerekenleri yaptı mı, kebap, kebap::))
Yani magazin şart..
Etiketler: çam mantarı, göz aşısı, greyfurt, murt, sokan balık, taze hurma, yaban mersini
Arıcılık Bilgi Merkezi, Arıcılık gezileri, gezginci arıcılık, Magazin | Yorum Yok »