BAL HASADI, İSAKLI KÖYÜ YUSUF ŞİMŞAK ARILIĞI

Ekleyen, Ali Türk on 11 Eylül 2012 – 18:52 -


8 Eylül 2012 tarihinde, Yusuf Şimşak’gın arılığında bal hasadındayız. Arılar ve arıcı gerekeni yapmış, sonuç resime yansıyor. Bir çok arıcı gerekeni yapıyor arılarda iş olmayabiliyor, paylaşımın içinde onuda bahsedeceğim.

Cumartesi bana göre biraz geç kaldım diye, kavaltıdan sonra acele etmeme rağmen Yusufun yazlığa vardım. Bahçede araba yok ortalıkta kimse yok, zili çaldım cevap yok, dedim bunlar heralde arılıkta işe başladı, arılığa çıkıyorum gene kimse yok. Biraz sonra Yusuf gözlerinin ovuşturarak arılıga gelip hoş geldiniz dedi::))

Demek ki erken geldik.

Bu esnada yolun kenarında kavunlar bitmiş, şimdilik daha kelek.

Sonra kavaltı işleri başladı, biz tokuzda hanedekiler kavaltı yapacaklar. Beklerken Yusufun eniştesi Namık geldi, hoş beş ettik, bana sordu, sen ne yapıyorsun niye geldin filan, dedim bir kaç kovan arım var hobicilik yapıyoruz, Gebze belediyesinde çalışıyorum filan. Bir ara Namık Yusuf’a sordu hani usta gelecek diyordun bu hobiciymiş acayip gülüştük. Namık hala arıcı olduğuma inanmıyor, işe girişildi Namık maske, eldiven çizmesini giyindi, biz normal kıyafetle bal hasadına başladık, yav bu nasıl hobicilik?

İyiki şortumu götürmemişim, Namık hepten sinir kirizleri geçirecekti::))

Bizi çekemeyen bazı arıcılar var, hani çift kat pantolon, eldiven çizme, birde maske altına fes giyenleri kastediyorum, bizlere acayip baskı yapılıyor, dayanacak gücümüz kalmadı ama, bizi baskıların yıldıramayacağını bir türlü öğrenemediler tabiki::)))

Bu bal hasadı en az bir ay gecikmiş. Bir çok kovanda sırlanmayan açık ballar alt katlara çekilmiş. Hasat gecikince çıtaları çekmek beni çok zorladı. Çıtaların bir kaç tanesi bozuldu, bir tanesi dagıldı. İlk çıtayı çıkarabilsek gerisi biraz kolaylaşıyor, ilk çıta çok zor çıkıyor. Aldığım balları ilk olarak Namık boş kovana koymaya başladı ve çıtalar elimde askıda kalmaya başladım bu böyle olmaz. Hemen kadroda revizyon yapıldı, Yusuf balları istiflemeye,enişte Namık resim çekmeye geçti, benim Enes ise video çekiyor. Elimizde 5-6 ayrı kovandan bal hasadı videosu var, resim işi biraz zayıf kaldı. Asıl rsimler Yusufun makinada. Bende iki makina vardı ve video çeken makinanın hafıza kartı dolunca Enes resim almaya başladı.

Arılar balı sırlamış, nektar kesilince açık balları alt katlara indirmişler, biraz erken hasat yapılsaydı, daha çok bal alınabilirdi. Hemde çıtalar daha kolay çıkardı.

Bir ara baktım bir yerde arılarda hareket var, bir gittim, iki kovanın altı arı dolmuş. Dedikki bir yerden terk edip gelmiş burada bekliyor. Biraz araştırma sonunda bunların başka yerden gelmediği, yağmalanıp aç kaldıkları için dışarıya çıkmışlar, yani bu kovanın arısı. Anası var, içeride gıram bal yoktu. Bir kovana silkeledik, bir yavrulu birde ballı çıta verip ilk etabı tamamladık, hala bala ihtiyacı var ve bu koloninin anası bana göre en kısa sürede degişmeli, bu anadan doğan işçiler sonuçta bu kovanı savunamazlar, gene yağmalanır. Ben bu tür kovanım olursa ana arıyıda degiştiremiyorsam, başka kovanlardan yavru degişimi yaparımki, kolonide başka karekterde işçiler olsun ve koloniyi savunsun.

Bu salkımdaki arıları kovana aktarırken video çekmişiz, Yusuf Enes Emine çek çek, tırsık arıcılar nasıl arı aktarılırmış görsün demiş::))

Tırsık arıcılar, nasıl bişi acaba::))

 

Bal hasadı devam ederken bal nakilleri oluyordu, ben dolayısı ile bazen boşa çıkıyordum, zaman kıymetli değerlendirmek lazım::))

Böyle bir şeftali agacı olamaz, sanki yıkılıyor, bir ara biri bana yorum yazmıştı, eleştiriliyordum, birisi meyveli agacı taşlayan çok olur demişti, bir başka yorum vardı orada acayip hoşuma gitmişti, bana demiştiki, meyveli ağacın sahibi çok olur.

Bende o ata sözüne istinaden bu meyveli ağaca sahip çıktım, meyvesi çok zarar görmesin diye yükünü hafifletiyorum.

Bu mevsimde böyle bir manzara. Allah ekip dikene, meyvesinden istifade edenlere zeval vermesin.

Arılıkta Yusuf’un babasının kardeşinin ve eniştesinin kolonileri var. Bu ballar Yusuf”un arılarına ait.

Yusuf kardeşimiz, zevk ile balları istif ediyor. Görüntüler süper.

 

İş yarı oldu, fakat bir taraftan yoruluyoruz, bir taraftan acıkmaya başladık ama yemek molası verirsek bu iş bitmezdi, çok az bir ara öğün yapıp Yusuf’un kardesinin arılarına geçtik, hala arıların sahibi piyasada yok.

Aldığımız balları kasalayıp ayırdık, son demlerde yusuf’un kardesi Selim arılığa geldi. Eniştesine akıl veriyor, arıcılık yapacaksan benim gibi yap, bak hangi kovanlar benim bilmiyorum bile, ballarım ayrılmış, işi yusufa bırak gerisine karışma diyor::))

Boşluklarda gözümüz bir şeylere takılıyor, balıklardan acayip ızgara olur filan diye içimden geçiriyorum::)

Bir tanesi bir kişiyi tam doyurur be.

İlerleyen zaman içinde Yusuf’un babası Ahmet amca geldi. Ahmet amca şekersiz çay içiyormuş, kendisine bunun aslı varmı dedi, hayatımda bir şekersiz çay içmeyi beceremedim dedi. Şakersiz çay içiyormuşun dedim, bal varken niye şeker koyayım dedi::))

Yazlık tam doğa çiftliği, tavuklar horozlar, hindiler, ördekler, sadece  at eksik sanki. Birkaç çeşit köpek vardı.

Pekin ördekleri.

Hasadın en üzücü bölümü ise enişte Namık arılarında yaşandı. Baharın 5 kovan arı almışlar, alındıklarında zaten 10 çıta ful arıydılar. Arılar 3 kata çıkmış, bal hasadına başladık, kovanı açıyorum çıtalar sırlı gözüküyor. Çıtayı çektim incecik bir sırlı bal kemeri var altı boş. Hemen öbür çıtayı çektim gene aynısı, derken öbür kovanlardada durum aynı, üç kasa bal alındı tolamda 15 kilo bal ancak çıkar. Namık o gün yıkıldı, aldığımız bal kasalarını  depoya taşımadı arılıkta kalmışlar, bu gün Yusuf ile görüştüm, ballar orada kalmış, iki kasayı arılar yagmalamış, kalan diğer kasada 5 kilo bal ancak var diyordu Yusuf  Şimşak. Aynı arılık genelde aynı güçteki arıların topladığı bal acayip farklı, 5 kovan arılıktaki diğer kovanlardan birisininki kadar bal toplayamış. Arılar saldırgan ve çok geç kldığımız için en altlara giremedim, girsen ne olacak en fazla 4 ballı çıta ancak alınır genede rekolte çok düşük. Selim ise felaket kafa yapıyor, eniştesi Namık’ı tam çökertti.

Birde demezmi iyiki eniştenin balları sona kalmış, yoksa bunu akşama kadar nasıl çalıştıracaktınız?

Geçmişte Namık ağaçlardan oğul topluyordu. Namık ise bahardan bu tarafa arılara yaptıklarını anlatıyor, Selim arka taraftan bu örgüt itirafçısı gibi diye dalga geçiyor. Namık daha çok yol katetmesi lazım. İki ayda arıcı oldum sanyordu.

http://ysimsak.blogspot.com/2012/05/50-kzlar-ataga-kalkms-bir-koloni-beni.html

Ne oldugu belli olmayan ırk arıyla çalışan arıcının feryadı, hepimizi üzdü. Arka planda yYusuf çalışmayana bal yok ……..

http://www.dailymotion.com/video/xtgwkr_yrky-belli-olmayan-arylar-ve-husran_animals

İzleyin::))

Namık üzgün ve teselli etmemiz uzun zaman aldı, bu arada ızgara faslı başladı ve sofranın kurulmasını bekliyoruz. Yusuf, ızgara konusundada 10 numara.

Yemege geçildi, ızgara tabaklarını en çok çalışanlar olarak ben ve oğlum Enes Emin  önümüze aldık. Kimse elini uzatamadı::))

Güzel bir gün ve bal hasadı oldu. İşlerin tamamını bitiremedik, Ahmet amcanın balların bir kısmı ertesi güne kaldı. Yemeklerimizi yedik, yapılacak bizlik iş yok, siz hoşçakalın dedik.Birde sır almaya kalırsak burada sabahlarız diye, kirişi kırdık::))

Selim eniştesine hala takılıyor, üzülme bensana iki çıta bal verecem diye::))

Gerçekten çok enterasan oldu, 5 kovan arıdan şu resimdeki gibi bir tane çıta çıkmamasına ben bile acayip üzüldüm. Bir ara Namık balları kasaya koyarken diyorki, bu çıtada 100 gr bal yok, bu çıtaları niye alıyorsun, ne yapayım dedim arıların bunu yapmış.

Yusuf ne bulursa bize ikram etmeye başladı. Bizim pinti bir hocamız var, inşallah bu resimleri görüp utanır, her neyse. Görgüsüzlük olmasın diye elmaların ve aldığımız fındıkların resimlerini çekmedim.

Evimize geldik bir ara burnuma kestane balı kokusu gelmeye başladı, bir gittimki ne göreyim. Enes Çıta balı doğramış. Buna benze bir çıta vardı, geçenlerde müdürümüzde petekli bal istedi, bende evdekini vermek zorunda kalmıştım. Balın başına bir şey gelmesin diye, Enes Emin bala dask sigortası yapmış::))

Bal görünüşü benbeyaz gibiydi tadına baktım gayet acı, bu sene kestaneden güçlü arılar güzel bal çekmişler.

Bu hafta sonunun hasadı, bal hadadı gibi güzel geçti, bal, fındık, elma, karpuz ve gelecek senenin tohumluk salatalığı bile yılın envanterine girdi::))

Yusuf Şimşak ve ailesine sonsuz teşekür ediyoruz, nice böyle bereketli bal hasatlarına.

 

Allah bereket versin, kısa günün getirisi, oldukça iyiydi::))


Etiketler: , , , ,
Arıcılık Bilgi Merkezi, Bal hasadı | Yorum Yok »

MART 2012 ARICILIK FAALİYETLERİ HIZLANDI

Ekleyen, Ali Türk on 28 Mart 2012 – 22:40 -


Arıcılık denildi mi baharda işler çatallaşır, geceler gündüzler birbirine karışır. Hele durup dururken benim gibi ani karalar verip bunları uygulamaya koyan birisinin halini düşünün. Enes Emin Askerden geldi, iş konusu karışık, dedim bu işi yaparmısın yaparım, al yap o zaman. 100 Ruşetle işe başlamasını düşünüyordum, elimiz bulaşmışken sayı 300 çıktı.  Ruşetler daha önce bahsettim çok amaçlı, ister ruşet olarak kullanın isterseniz üç gözlü bölümler olabiliyor.

Malzemeyi alır iken yaptığım hesaplara göre iki yan çıkıyordu, atölyedeki hesap kitaplardan sonra her bir parçadan bir ruşetin dört yanı çıktı. İlk posta 150 tane parça almıştım. Şu an kasa haline geldiler. Çıkan fire ise bu kasnaklar, Cemil usta ancak bunları yakabildi::))

24 Mart 2012 günü malzemeciye gidip, ikinci posta malzemeyi aldım. Bu sefer 200 parça seçtim. Bir kısmını kapakların yanlarına biçeceğim, en az 150 ruşet daha yolda.

Atölyeye malzemeleri indirdik. Son malzemenin içinde 18 mm kalınlığında çok temiz kavak kontraları vardı onları da aldım.

Atölyede bereket bu ara iş yok ve montaj artıkça her taraf ruşet kovan olmaya başladı.

İrfan ustada bize yardımcı oluyor, mart ayı bitmeden ilk posta ruşetlerin tamamen bitirip buradan çıkaracağız inşallah. Çünkü en zor işlerden birisini bu gün bitirdik, ruşetlerin altına 10 mm kavak kontrası almıştım. 10 taneden 240 alt çıktı, her birisine 3 delik delinmeliydi, iki saatte deldik::))

Cumartesi malzeme işlerinden sonra Enes atölyede kaldı ben ormanı halledip geldim. Ertesi gün başka yerdeki arıların bakım ve kontrolleri vardı. Bu kovandan bir hafta öncesi iki çıta yavrulu bölme yapmıştım, ilk erkek yumurtası atan kovanlarımdan birisi. İlk erkek arılar 11 nisanda doğacaklar, 30nisanda ergen olacaklar. Hepsini kayıt etmek zorundayım. Damızlık erkek yetiştiriciliği ayrı bir iş. Gerçi bu sene ekibe görev dağılımı yapmam gerekiyor, tüm ağırlık bana yüklendiğinde bazı aksaklıkların önüne geçilemiyor. Erkek arı üretiminde çıta yanakları 45 mm yada 4,5 cm olmalı. Geçmişte beslenen erkekler ile beslenmeyen erkeklerin sperm oranında bariz farklar gördüm.

İlk atılan yumurtalar kapanmaya başlamış. Tamamen erkek arı olacak bir çıta.

Kolonide yedek olarak bir erkek çıtası daha var, onuda diğer yavru bitimine bekletiyorum.

Bir kolonide işler raydan çıkmış, yemlik altına iki taraflı dalak atılmış, yani petek örülmüş durumda. Bu kovanda dünya erkek çıkacak.

Yemlikte ki peteğin öbür yüzü, ana arı hala erkek yavru döşenmeye devam ediyor.

Ana arımız geçen sene üretilen ana arılardan.

Böyle bir durumda koloniyi ya böleceksiniz, yada kat atacaksınız. Ben bu yıl bu kadar olumsuz bir sezona rağmen ilk ilaveyi verdim gitti.

Yemliği duvara mı içe mi alayım diye bir süre karar veremedim ve duvar tarafına aldım, önüne kabarmış bir kaç çıta verdim.

Bir başka koloni, bu hafta sonuna buna da kat atarım. Bazı zeka sorunu olanlar bize güçlü arı lazım desinler, sonra sezon bitene kadar canlandırmaya çalışırken yeniden kışa giriliyor haberleri yok.

Bazı kişilerin ısrarlarına dayanamayıp koloni satmaya devam ediyorum. Bunlardan biriside Erkan, abi sendeki arıları kestanede denemek istiyorum diye tutturdu, ve üç koloni arı alıp pazar akşamı geri gitti.

Bu gün 2 saatte yaklaşık 700 delik delip, yarına ruşetlerin alt montajına geçilecek, tabi telleri zımbalandıktan sonra. Delikleri menteşe bıçağı ile açtık, iki delik düşünüyordum. 3,5 Cm çapında tek delik her bölmeye yeter kanaatine vardık. Bu alet olmasaydı, en az bir gün uğraşırdık matkapla delik deleceğiz diye, bileklerimizde kopardı.

Artık arıcılar için yatma zamanı geçti, çalışma zamanı başladı::))


Etiketler: , , , , ,
Arıcılık Bilgi Merkezi | Yorum Yok »

ARICILIK VE KASIM AYIDA BİTİYOR

Ekleyen, Ali Türk on 21 Kasım 2011 – 09:38 -

Hakim arıcı, Zaim Asat::))

Zaim Asat, mesleği hakimlik. Hobileri arsına arıcılığıda ekledi, görünen odur ki, arıcılığada hakim. Zaim abiyle anlaşamadığımız konu ise sabırsızlık, benim arılardan ne zaman bal alacagız, benim arılara ne zaman kat atacağız diye sabırsızlanıp duruyor. Görüntü ise yılların arıcılarına taş çıkartıyor. Bu işler benden mi kaynaklı? yoksa bize gelenlerden yetenekmi fışkırıyor henüz anlayamadım::))

Hafta sonu cumartesi ve pazar Zaim abiyle birlikteydik.

Cumartesi günü hava 8 derecelerde ve hafif çiseliyordu. Arılara dokunma bile dokunamadık. Ormanda dolaşıp son durumları görelim istedik. Zaim abi ise kocayemişlerin peşine düştü. Topladığı kacayemişleri akşam annesiyle babasına verdiğinde, onlar öyle mutlu oldularki anlatamam, en iyi meyveleri alıp götürüyorum, koy oraya diyorlardı::)) Kocayemişlere neden bu kadar sevindiler anlamak imkansız diyor.

Ormanda iş yapamayınca yazlığa geçtik, akşam güneşi batmak üzere ve karşı ormanda güzel bir manzara oluşturdu. Bu manzara karşısında pozlar verdik, iş olmayınca iş arıyoruz anlayacağınız.

Ben ise bu günde kontrolleri yapamadığım için acayip sinir olmuş durumdayım, yaklaşık 2 aydır havalar normalleşmedi ve bazı bakımları yapamadık ve kafamın içinde soru işaretleri var, bir taraftan kış kapıya dayandı. Acaba kolonilerde kışlık bal varmı?

Pazar günü hacı abiye ugradım bahçedeki arılar güzel polen çekiyordu ve biz bir an önce ormana gitmeliydik bu havayı kaçırmamak gerekli. Her ihtimale karşı yanımızda hazır dursun diye şurup ve yemlikleride götürdük.

Bir kovan açtık güzel, belki bu tesadüftür, ötekine bakalım bir başka kovana daha bakalım derken rahatladım. Bu kolonilere bu sene bahar hariç teşvik vermeden gene kışa sokuyorum. Durumlar güzel hava bir musade etse kocayemişten bal geliyor. Çıtaları yatırdıgınızda bal akıyordu. Bu kadar olumsuz havada koloni bal çekebiliyor.

Bu arada Gebze deki hava ormanda yoktu, çok az arı uçuşu oluyor, havada 12 – 13 derece civarıydı. Körükçüm ise zaman zaman degişti, bazen hacı abi büyük bölümünde ise Zaim abi körük kullandı. Bu havada maskesiz tüm arılara bakım yapılıp, sıkıştırıldı. Ben bir iğne yedim, hacı abi ve Zaim abi aşısız arlıktan ayrıldı. Arılarımızın mevcutları iyi, bir kaç kolonide sorun vardı, bir tanesi çok zayıflamış, bir tanede anasız çıktı, anasız kovanın mevcuk iyi idi, kolonileri ormandan alıp başka yerde birleştirdik. Kolonilerde yavru faliyetine son verilmiş, çiçek olsada arılar başkalarının dediği gibi akılsız yaratıklar degildi::))

Resimde gördüğünüz arılar %100 yerli arı. Aynı arılardan istediğim kadar üretebiliyorum. Hiç bir bağımlılık olmaması ve bu işi kendi başıma yapmamın zevkini anlatmak imkansız….

Bizim kullandığımız arıya karşı çıkanlar neden kendi kullandıkları arıları paylaşamadı bu merak konusu. Madem bir şeyi savunuyorsun, bu yazılaarda kalmamalı.

Bakıyorum karniol kullananlar defalarca bal hasat etti. Bunlara Trakyalı Şenol, Mirili Fatih, Samsun’lu Uğur Gök, Erzincanlı Vecdi Küçükyılmaz, Dr. Muhteşem Turunç, İzmirde bizim Oktay bey, Edirnede Ali Şekrli, Girsunda Emrah Karadeniz, Kocaeli Gölcük’ten Efraim hoca, sanal alemde tanıyıp, yapmış oldugu işleri paylaşan arıcılar. Peki bu kadarmı sanal arıcı var denilebilir.Gerçekten sanal arıcılık yapanlar ise bu yazıyla arıcılık yapıp, icraat bölümünde sanal olanlar, bunca icraatları yok sayıp, sadece lafla arıcılık yapılabilecegini zannediyorlar fakat onların her geçen gün ayarı bozulmaya devam ediyor. Allah sonlarını hayreylesin, yapacak başka bir şey yok onlar için.

Bir başka açıdan bakacak olur isek, bu sanalcı takımı bizlerden daha çok bal almaları gerekirdi, bunların savundugu bölge arıları, yerli arıları ve kafkas arıları yıllardır balı hiç ıskalamıyordu, hani neredeyiz, kimseden tık yok.

Kazın ayağı böyle degilmiş demekki, bal alabilmek için önce arı hemde güçlü arılara ihtiyaç var. Amerikadaki tüm araştırmalarda 80 binlik kolonilerden en yüksek verimler alınıyor yönünde, buradaki bilimcilerde bu görüşte hem fikir. Bu işler dökme suyla olmuyor.

Neyse pazar gününe geri dönelim, acayip rahatlamışım. Bizim kalfa sonucu merakla bekliyordu. Çok şükür bal durumlarımız iyi, kolonilere yükleme yapmadan bu kadar olumsuz bir son baharda kışa girecegiz.

Ben fark etmedim,çıtaları incelerken, Zaim abi bal dökülüyor dedi bir baktım taze nektar akıyor. Bu renk bal kocayemişten gelir tadı acımsıdır.

Bir kaç kolonide sıkıntı vardı, hemen onların yemliklerini koyup şurup verildi.

Burada akan ise su degil, malisef şurup. Hacı şurubu bol bulunca, bal ırmagı oluşturmaya kalktı. Şurup koyu olunca yemliğe ayar veremedi ve sonuç. Akşam üzeri arılıktan ayrılmadan bu şurubu yıkayıp yok etmeye çalıştık. İşleri bitirip kafanız rahatladığında acayip mutlu oluyorsunuz.

Bu esnada akşam olmuş ve biz açız. Ben işe başladığımda genelde iş bitene kadar mola vermem, namaz hariç tabi. Bir daha böyle bir hava bulamayız, ve bu iş bitmeliydi çok şükür bitti. İşi bilen hacı kendisine 3 paket büsküvi alıp, cebinden açlık işini gidermeye çalışıyordu.

Sonra geçtik villaya, yemeği fazlasıyla hak etmiştik.

 

Hacı o kadar bisküviyi götürmesine rağmen, yemegi bekleyemedi, helvaya daldı. Şekerin var yeme diye uyardım, bu şeker degil helva dedi.

Zaim abi bu işlerde acayip uzmanlaştı. Saç tava nefis olmuştu. Biberlerde acı çıktı, nefis bir öğlen yemegini yatsı ezanı okunurken yedik::))

Üstüne ise, semaverde çay, ne gitti, anlatamam. Bu yemek faslı, işine doktordan onay alınarak yapılmıştır, başımıza bir iş gelirse sorumluyu biliyorsunuz::)))

Siz yiyin benim kontrolümdesiniz diyor::))
Arıcılık videosu,Koloni kontrolü ve sıkıştırılması Ali_Turk

20/11/2011 Günü yapmış oldugumuz işin bir kaç tanesini filme aldık. Kolonide kontrol yapılıyor, ana arı varmı, bal durumu nedir, duruma göre sıkıştırma yapılıyordu. Bir başka görüntümüz daha olacak bir kaç gün içinde onuda paylaşacağım, o kolonidede ana arı yoktu.


Etiketler: , , , , , , ,
Arıcılık Bilgi Merkezi, arıcılık ve sonbahar | Yorum Yok »

KESTANE BALI HASADI, ŞİLE 2011

Ekleyen, Ali Türk on 19 Temmuz 2011 – 08:14 -

16 Temmuz dan itibaren izine ayrıldım,ağustosun başında iş başı, ee o zaman yatma zamanı::))

Cumartesi günü tası taragı toplayıp, Şile Kızılca köye vardık.

Sagım çadırını kurduk.

Ben fazlalık katları boş dururken indirdim akşam oldu.

Pazar sabahı 5:30 da bir kalktım. Kavaltıyı hazırladım hacıyı kaldırıp ormanda kavaltıya yumulduk.

İlhami abileri bekliyoruz.

Hava acayip sıcak ve bunaltıyor.

İlhami abi geldi, Gebze adliyesinde görev yapan hakim,  Zaim abide misafirlerimiz arasında.

Birde Yağcılar köyünden yılların arıcısı Kamil yardıma gelmiş.

Hacı ormandan dal keserken yakalandı, şimdi karpuzla teşvik işleri yapıyor, Zaim abi ise her şeyi kayıt ettim boşuna kendini yorma diyor::))

Bu sırada hazırlıklar yapıldı ve kovanlara dalıyoruz.

Bizim hemen arkamızda bulunan üç kişiye ait yaklaşık 100 kovan cumartesi akşamı yüklenip Trakya ya gitti, onların demesine göre kovanlarda gram bal yokmuş, hatta şurup veriyoruz diyorlardı.

Bende onlar gittikten sonra oraları bir kolaçan ettim, bir yeni körük ve 5 litrelik invert şurup unutmuşlar.

Hacıda diyor yav onların arılardan hiç ses çıkmıyor, bizimkiler niye inliyor::))

Kaldırılan arılar gittikleri yerde iş yapamayacaklar, kovanlarda kat var arı yoktu.

 

Bu sene geçen senenin kopyası gibi gene bal yok.

Köydeki Eskişehir’li Halil amca 30 kovan açtım, 33 kilo bal çıktı durum berbat dedi.

Hacı abi  ve Zaim abiyi çadıra aldık, bu sene ne kadar kapalı yavru varsa alıp balını süzdüm. Bal iki gurupta çadıra istiflendi, ballılar ve yavrulular olarak. Öncelik yavrulu çıtalardaydı, balı alınan yavrulu çıtaları hemen geri vermeye çalıştım.

Arılarımız genelde çok sakindi, bitişikte başka arılar olmasına rağmen rahat çalıştım.

Kestane balı hasadı.

İlhami abiye ilk olarak eldivenlerini bir çıkart dedim, yav arı saldırmıyorki, eldivenle tutulmuyor, tutamadınmı arı ezersin ve arı seni sokar.

Bir anaarı, çekmiş oldugumuz çıtada.

Kamil ise şaşkın yav bu arı niye patır patır maskeye vurmuyor demekte::))

Sakinlik nedir hiç duymamış ki.

Ballar çadırda yemek zamanı.

Balları çadıra attınızmı işin en büyük bölümü bitmiştir, istersen bir haftada sağ, tabi yavrulara acımıyorsan. Yavru varsa acilen yavrulu çıtalara zarar vermeden balını alıp, kolonilere vermek gerekiyor.

Yemek ve çay faslı bitti, balı alınan koloniler dışarda gardını aldılar ama içerden çökertildiklerini anlayamadılar.

Zaim abi kovanların bu durumunu soruyor ve anlamaya çalışıyor. Dedimki yağma olmasın diye arılar dışarda savunma hattı oluşturdular. Balı hasat edilmiş koloniler.

Sen gel adliyeden birde arıları sorgula, başka işin kalmadımı::))

Başka arılar olsaydı böyle karşısında duracaktın, hemde kestane balı alındıktan sonra…

Bu sırada Kadir Gürkan da arılıga geldi, dün akşam köyüne gitmişti, sağımda yardım edecem demişti.

Arıların karşısında muhabbete ve görüntüye bakın.

Bu kolonilerin balları yaklaşık bir kaç saat önce alındı ve durum bu. Arıların sakinliği.

Bu arada Kadir abide iş elbisesini giyinip geldi, birazdan çadırda çalışmaya başlıyacak.

Zaim abinin babası rahatsız, ona kendi elleriyle süzdügü, kestane balından pet şişeye doldurup ikramda bulunduk. Misafirlerimizin gitme vakti geldi, Zaim abi akşam 18:00 bir yerde olması gerekiyormuştu, İlhami abi ve Kamil  üçü birlikte ayrıldlar, ellerinize sağlık, çok teşekürler. Ömrümüz olursa seneye de bekliyorum::))

Ben sağılmış yavrulu çıtaları dagıtırken kovan içinde verilen erkek çıtalarına işlem yapmak için ölçüp biçen işçi arılar vardı.

Bu sene verdiğim erkek çıtalarını hep işçi gözü ördüler, nedenide hızlı bir bal akımı olmaması.

Bir başka  kolonide hesap yapan arılar.

Ballı çıtalar başkanımın::)

Zaten yavrulu çıtaları gündüzden ilk etapta halletmiştik.

Hadi kadir abi az kaldı.

Kadir Gürkan, Gebze bal üreticileri birlik başkanı.

Aynı zamanda AKP, Kocaeli il genel meclis üyemiz.

Böyle güzel sırlı bal bulmak bir kaç senedir Şile de çok zor.

Ben doğal bal üreticisiyim, kolonileri nektar olan yere atıp geliyoruz, bir daha anaarı üretiminden dolayı kolonilere gidemiyorum.

Kestane balına gelmeden arıyı besleyip, kestanede bir şey vermedik diyenleride biliyoruz::))

Arıcılar yaptıkları işin arka planını kimseye göstermiyor, bir balıyorsun bardagın dolu tarafıyla karşınıza gelmişler::))

Ben buraya arıları getirmeden sağıp getirmiştim.

Sırcı iş başında.

Sabah 5:30 kalkmıştım.

Gece üç oldu, çok şükür bitti.

Ben gece petekleri dagıtırken, elimden bayagı bir iğne yedim, çıtayı verirken arı gece sokuyor. Kendi kendime bende saydırıyorum, gece gece derdin ne, dimi::))

Tabi bende bittim.

Olanına bereket versin. Kestane balı bizim bölgemizde çok kıymetli bir baldır.

Tekekesi bin liradan aşagı etmez.

10 teneke kestane balı hasadı yapmışız, bunada şükür.

Ertesi gün sabah 8 gibi kalktım, yatsan yatılmıyor, kalsan salak gibisin, ortalıgı toparlamak için 2 saat yeterli olmasına rağmen bir türlü o iki saatlik çalışmayı yapamadık ve öğleden sonrası ancak arılıktan ayrıldık.

Hemen yanı başımız deniz ve bu senede denize giremedik, hatta hacıyada şort almışken bile::((

 

Madem denize giremedik, şortu giydik diyelim::))

2011 Yılı kestane bal hasadı, hatırası. Ben ve Kadir Gürkan. Yer Şile Kızılca köy.

Başkanıma ayrıca yardımlarından dolayı teşekür ediyorum, inşallah bizde ona yardıma gideriz.

Gebze yaklaşık bir haftadır ana arı toplayamadık ve hazır ana arılar birikti, arıcıların gözleri yollarda, bunları halledip, en kısa sürede arılarımızı Trakya ya atmam gerekiyor, bu nasıl izin bu nasıl tatil anlamadım ki:)))

Arıcılık bu işte, sürünmeye devam….


Etiketler: , , , , , , , , , ,
Arıcılık Bilgi Merkezi, kestane balı | Yorum Yok »
Forum