KASIM AYINDA ARILARIN DURUMU, MERSİN AYDINCIK

Ekleyen, Ali Türk on 29 Kasım 2012 – 14:20 -

Ülkemizde arıcılık denildiğinde bir çok yerde sezon kış gelmesine rağmen bitmiyor. Bunu hadiseleri yerinde gördüğünüzde anlıyorsunuz. Resimdeki arı kasım ayının 20 sin de keçi boynuzu yaprağından salgı topluyor.

Bir başka işçi arı ise, aşılı keçi boynuzu püskülünden nektar topluyor. Keçi boynuzu ağaçları civarında keskin bir koku var, aynı kestane akımındaki gibi ama kokusu farklı.

Bu ise yabani keçi boynuzu ağacı, püskülü ise oldukça farklı. Yukarıdaki resimlere ait video ise bu linkte.

http://www.dailymotion.com/video/xvdd9y_arycylyk-videosu-nektar-ve-polen-toplayan-arylar-20-kasym-2012_animals


Bizim arılarımız genelde Gebze de yavruyu kesmişlerdi. Aydıncık’ta  bizim Ekrem’in kolonileride kontrol ettim. Kasım ayının 20 de bu kovana kat koydum. Kovana çıtalar dağınık konmuş ve 9 çıta, 10. çıtayı sokmak imkansız. Kenarlardan iki ballısını aldım. Alt kata benim kabarmış çıtalardan verdik, bu bölgede sezon sonu tüm petekler eritiliyormuş, kabarmış petek saklamasını bilmiyorlar.

9 Çıtalık kolonide 6 çıta yavrulu vardı, en merkezde ki çıta yukarıdaki yavrulu resim.

Kovanın içi arı dolu fakat bal geliyor, koyacak alan yok. Koloni yatıyordu bu mevsimde kovanın hem altına boş çıta girdim, birde kat koydum hazır elimizde kabarmış çıtalar vardı.

Arı bal akımında bol bol yatmış, koloni yönetimi zamanında gerekli, güzelim akımlar kaçmış, gördüğüm kadarıyla hala akım devam ediyordu, benim kovanlarda bir kaç gün içinde peteklerde ağarma başlamıştı.

bal kemerli yavrulu çıta

Kolonide alan veya boş yer yoksa ne yapsın ki, her geçen gün yavruyu azaltıp, gelen polen ve bal ile bloke olamak zorunda.

Demir hindiba çiçeği, bu bitki yenir.

Aydıncık’a vardığımız akşam ziraat mühendisi olan Muhammet Pak, arıları indirmek için geleyim mi? diye telefon ediyor, abi gel dedim, arı indirirken adam lazım olmaz mı, 17 saat yol gelmişiz, meğersem serada bir kaç sıra iş kamış bitirmeyi düşünüyormuş tu. Ertesi gün kalan işi yapmak için bende seradayım. Salatalık fideleri uzadıkça yukarıdan aşağıya sarkan ipe dolanması gerekiyor. Bu iş 2 metre yükseklikteki yatay tellere kadar bir kaç gün arayla yapılmalıymış. Yoksa içeride düzen bozuluyor, her taraf karman çorman ve orman gibi olurmuş. İşin püf noktası ise ben yeni öğrendim, salatalık fidesi ipe soldan sağa doğru sarılmalı, yanlış yaparsanız kendi kendine sardığınız salatalık çözülüyor, yani işin doğasında soldan sağa doğru dönmesi gerekiyor.

Bu resimler benim haberim yokken çekilmiş, Muhammet facede bu resimleri paylaşıp, altına da ırgatın iyisi yazmış. Irgatın iyisi sıfır hatayla çalışırmış. Ben ilk defa salatalık fidelerini ipe doladım, genelde dolama işinde salatalık fidesi kıranlar oluyormuş. Ben hiç bir filizi kırmadım. Filiz kırıldığında fidenin koltuk denen sürgünü işi devam ettiriyor ama en iyisi ana filiz yaşamına devam ederse daha iyi oluyormuş.

15 Gün öncesi Ekrem’in sırasında fideler 1 karış ancak vardı, 15 gün sonrası ise salatalıklar toplanmaya başladı.

Ekrem’in bayağı büyük seraları var, bu günlerde ful üretime geçilmiş durumda, ben oradayken ilk toplama işini yaptık. İlk toplamada 3 kasa çıktı, sera tam kapasiteye geçtiğinde 3 günde 30 kasa salatalık toplanacak, bu bir ton civarında ve her üç günde toplanıp hale sevk ediliyor.

Kasım ayında dalından dut yediniz mi? ben yedim.

Özgür bir yaprak, oldukça mutlu, seradan doğaya uzanmış, artık mutlu yaprağımız da var::))

 

Yukarıda biraz bahsettim, bitkiler bir yerlere dolanırken soldan sağa doğru sarılıyor. Dünya güneşin etrafında soldan sağa doğru dönüyor. DNA zincirimiz gene soldan sağa doru diziliyor. Atomların içinde hareket eden elektronlar gene aynı soldan sağa doğru dönüyor. Farkında olmadığımız hemen hemen bir çok şey böyleymiş. Resimde fasulyeleri görüyorsunuz. Bazı bitkilerin kendilerini bir yere tutturmak için ince bir sürgünleri var, onlarda aynen soldan sağa doğru tutunuyor.

Ben bu olayı yeni fark ettim, zaten hayat bir derya, bu deryada kaç şeyin farkındayız ki?

Gebze de bazı kolonilerde birleştirmeler yapmıştım. Ani birleşmelerde arılar kesinlikle birbirini kırıyor, yani öldürür. Birleştirme yöntemlerinde bir sürü malzeme kullandım, soğan, sarımsak, parfüm, bazı yumuşatıcılar acayip keskin kokuludur. Bunların hiç birisi yanımda yok ve ben arı birleştirmem gerekiyor ve yolda koku işi aklıma geldi. Düşündüm en ucuz nasıl koku alabilirim veya yapabilirsiniz. Çözüm hazır bir bakkala girdim, tarçın var mı var ver bir paket ne kadar 50 kuruş, buyurun diyorum. Azıcık tarçını ped şişeye koydum, suyu doldurdum, birleştirdiğim kovanın içinde döküp, bezle de içerisini siler gibi yapıp kokuyu yaymışım. Arılar hiç birbirine dokunmadılar. Bu bilgi mutlaka birilerinin işine yarar diye resimleyip paylaşıyorum. Bu işler için özel koku var şu kadar para diyebilirler::))

Aydıncık ve benim ruşetlerim, bir çoğu yavruyu kesmişti. Sanki kıştan bahara çıkmış gibi oldular, acayip polen çekiyorlardı, tüm ruşetlere yarımşar kilo kek verdim, ruşetlerin geneli 1 çıtalık arılardan oluşuyor. Kovanlarımız da çok bal vardı, ruşetler zayıf olduğu için iki gün kovanlardaki balları alıp, ruşetlere takviye verdik, kovanlara ise boş esmer kabarmış çıtalar girdim. Bakalım 1 çıtalık ruşetler bahara ne olacak, gelişecek mi? sönecek mi? bunların kayıtlarını tutacağım. Etrafımız tamamen cam sera, belkide en çok zararı arılara bu seralar verecektir, seraya giren arılar çıkamaya bilirler. Bu günlerde malta erikleri açmak üzereydi, malta erikleri açtığında 2 ay çiçekli kalıyormuş. Oradakilerin demesine göre malta erikleri açtı mı arılar başka çiçeklere gitmez diyorlar.


Etiketler: , , , , ,
Arıcılık Bilgi Merkezi, Arıcılık son bahar bakımı, arıcılık ve sonbahar | Yorum Yok »

ARICILIK VE NAKİL

Ekleyen, Ali Türk on 23 Kasım 2012 – 22:26 -

2012 Yılı içindeki en zahmetli arı naklini yaşadık. Bu kadar terslik üst üste nasıl geldi anlamak imkansız.

Gezginci arıcılık ve nakil zorluklar yumağı.

Arılara gidilen tarla, nakilden üç gün önce sürülmüş, yol kapandı. Yandan bir yerden başka yol buldum, ben minibüsle girip çıkmama rağmen kamyon oradan arılara ulaşamadı.

Traktör çağırdık, kanyonu çekemedi, bu sefer köye römork takmaya gitti.

Ben başka yerdeki arıları minibüsle taşırken dolu malzemelerle boşlar arabaya karışık yüklenmeye başlanmış bu bile büyük sorun oldu.

Arılar ile kamyon arasında 400-500 metre mesafe var, 4 tur yaptık, traktöre yükle getir kamyona aktar, tekrar başa dön. 2 Saatte yüklenmesi gereken kamyon, 6 saatte yüklendi. Yola çıktığımızda saat gece 12 olmuştu.

İlhami abi ve benim bazı arılar yola hazır. İlhami abim son rötuşları yapıyor.

Arı yükleme işi bittiğinde herkes dağılmıştı. Ben ise dağılmaya devam edecektim::))

Dünya yol var ve orada ruşetlere kovanlardan bal verilecek, bazı ruşetlere arı takviyesi yapacağım.

Bir kovandan arı çıktı hemen indirip, arabanın yanından uzaklaştırdık., Birde gece gece canımızı yakmayalım dedik.  En son hareket etmeden, İlhami abiye, bu kovan sana hediyem olsun, koy taksiye götür::))

İlhami abi biraz çamur bulup, operasyon yapıyor. Kısa sürede işlem tamam.

Otobana girmeden bir yerde yemek yiyoruz, bana yatarmısın dediler zaten dökülüyorum, bu nasıl soru?

Kamyonun üst yatağa bir uzandım, bir ara sabah olmak üzere sis duman yerler kırağı.

Burası neresi dedim, Afyon Bolvadin, ortalık içeriden görüldüğü kadarıyla buz gibiydi.

Kahvaltı için Afyon Çay çıkışında Jant Osman’ın yerindeyiz. Ne ararsanız var, kontur, yağ filtresi, mazot filtresi, zeytinyağı, şalgam, çorba çeşitleri, adam tam Jant yani::))

Afyon Çay’dan sonra güzergahta Konya Akşehir var. Mustafa Doğan geçerken ayak üstü görüşürüz diyordu, tam ayak üstü oldu.

Mustafa bize buluşacağımız noktayı tarif etti, telefonda özellikle söyledim kahvaltı yaptık diye, sen kahvaltı hazırla doldur poşete düş yola.

 

Mustafa Doğan ile çok kısa görüşebildik, kamyoncular vakit kaybetmeyelim dediler, kamyonda birde Çumra belediyesine portif götürüyoruz.

Ben Gebze modundayım, hava soğuk, Mustafa ise Konya soğuğuna göre giyinik.

Kahvaltı yaptık dememize rağmen yolda yersiniz diye kamyona veriliyor.

Yolda çay içiyoruz, Mustafa’nın termostan, bu arada termos kaynadı gitti.

Çumra belediyesinin kurban satış yerindeki rampada portifi indirdik. Tam kurban pazarının karşısındaki evin bahçesinde çok arı kovanı vardı. Resimde göründüğünden çok fazla arı kovanı dizili.

Kahvaltı sepetinden  yok yok::))

Termosta çay, yumurta haşlamış, tereyağı, bal,zeytin, kaşar peyniri.

Soldaki kamyonun sahibi Anamurlu Yakup, sağdaki ise şoför, oda gene Anamurlu Muhammet.

Yolda kahvaltılıklar nedeni ile öğlen yemeğine ihtiyaç duymadık. Mersin Aydıncık’a vardığımızda ise akşam üzeriydi. Hava kararırken indirme işi bitti.

Arıları ve malzemeleri üst üste yığdık, burada sorun araba arı konulan yerden dönecek diye kovanları dizmedik, dönemedi ve yığılan kovanları ikinciye dağıttık.

Hava karardı, arkadaşım Ekrem’in evinde verilen yemeğe geçiyoruz.

Yemekten sonra arıları dizip, bazısının polen çekmecesini bazısının alt havalandırma çekmecelerinin nasıl takıldığının eğitimi var.::))

Resimdeki arkadaşlar arıcılığa oldukça meraklı kişilerden oluşuyor, kiminin belgesi, kiminin de sönmüş arıları ve boş kovanları var.

Seneye burada bayağı bir arıcı olacak galiba.

Ziraat mühendisi olan Muhammet Pak ise, çalışanlara ışık saçıyordu::))

Geleceğimiz son gün kovanları yerden kaldırma işleminde kaşının ortasından sokulup arıcılığa girmiş bulunuyor::))


Etiketler: , , ,
Arıcılık gezileri, gezginci arıcılık | Yorum Yok »

ARICILIK VE GEZİ, AYDINCIK’TA DOĞA SANKİ CENNET

Ekleyen, Ali Türk on 11 Kasım 2012 – 20:54 -


Mersin aydıncık, güzel bir sahil kasabası yada ilçe, bana göre köy güzelliğinde bir yer. Bu resimler 1 ve 2 kasım 2012 tarihinde çekildi.

Aydıncık geçimini seracılıktan yapıyor, ne yazık ki son zamanlarda masraflar artıp ürün para etmediğinden yakınılıyor. Bir cam sera 40-50 bin lira arasına oluşturulabiliyor, bu yatırımın karşılığı şu an yok, zarar ediyorlarmış.

İlçede evden çok cam sera var ve başka yerlerde üretimlerin bitmesi bekleniyor, yazın sebze para etmiyor, şu an Aydıncık’ta salatalık 10 kuruşa ve kimse almıyor.

Para etmeyen salatalıklar, inekler ve keçilere veriliyor. Bu salatalar maalisef para etmiyor, burada 10 kuruş, biz şu an Gebze’de 1,5 ila 2 liradan salatalık alıyoruz.

Seralarda salatalık fideleri ekilmiş ve kışın üretime hazırlanılıyor. Daha önce 20 liraya aldığımız ilacın kilosu şu an 800 lira oldu diyorlar. Üretimlerde tohum ve ilaç altın gibi pahalı.

Tulumbalar da minicik bir motor var, çalıştığında hızlı bir şekilde ilaç veya gübre fidelere verilmeli.

İnşallah bu kış emeklerin karşılığı alınır. Bu fideler 30 ila 40 gün sonrası hava durumuna göre ürün verecekmiş. Havalar sıcak giderse erken üretime geçiliyor.

Aydıncık’ta fındıklar püskül vermiş durumda, tarih 1 kasım 2012.

Yabani keçi boynuzları çiçeklenmiş, arılar sanki oğul gibi ses çıkartıyordu.

Buda aşılı keçi boynuzu püskülü, bunlarda beş on güne çiçeklenecek.

Keçi boynuzları nektar kaynağı ve şu an bal akımı var.

Burada bu çiçeklerden çok var, her tarafta bu çiçek var, adı ne dedim sarı çiçek diyorlar. Yaklaşık 2 ay açık kalacakmış. Arılar polen topluyor diyorlar ama incelediğimde arılar hortumlarını sokup çıkartıyorlardı, bence balda topluyor.

Arılar keçi boynuzu kadar olmasa da her çiçekte bir arı vardı.

Sarı çiçekler.

Sarı çiçeklerin yakından çekimi.

Buda biraz uzaktan her tarafta bu çiçek hakim.

Püren yeni açmaya başlamış, sahilden yukarıya doğru kademeli bir şekilde açmaya devam edecekmiş.

Kuraklıktan açamayan pürenler, yağmurdan sonra coşmuş. Ben bu haberi yapmadan gelen haber ise ilçeye çok şiddetli şekilde yağmur yağmış, metrekareye düşen yağış 200 litre deniliyordu, tüm bitkiler uzun kuraklıktan sonra yeniden baharı yaşayacak.

Malta erikleri açmak için gün sayıyor. Gerçekten yurdumuz cennet ama bunu her konuda  değerlendiremiyoruz.

Her evde bir kaç keçi var. Mutlu keçiler, insana acayip yakın, ilgi bekliyorlar, bu kadar meraklı keçi yeni görüyorum.

Bir başka evde gene meraklı ve mutlu bir keçi. Tanıdık mı geliyorum bilmem ki::))

Bir başka keçi daha, biz geçiyorduk sanki güle güle diyor::))

Aydıncık ve soğuk su. Bu su saniyede 600 litre akıyormuş. Yerden çıkıyor kendi kendine. Tarihte üç sefer kesinmiş yani hiç akmadığı zamanlar olmuş. Birisinde  bayağı sürmüş, ikincisinde bir kaç gün akmamış, en son bir gün hiç su gelmemiş. İlginç bir durum. Resimdeki boru ile buradan geçmişte Kıbrıs’a su verilmiş.

zıraat mühendisi muhammet pak

Aydıncık ziyaretimizde bizi yalnız bırakmayıp, gezide yardımcı olan kişilerden biriside ziraat mühendisi Muhammet Pak.

Kendisinin Aydıncıkta iş yeri var. Biltek isimli firmasıyla buradaki seracıların dertlerine derman olmaya çalışıyor, ajandasına bir göz attım, bir sürü organik asitlerin formülleri vardı, zannedersem özel karışımlar hazırlayabiliyor..

Ormanlarda bu görüntüye çok rastlıyorsunuz. Binlerce ağaç bu şekilde açılıp, poşet takılmış, ağaç başına 400 gr reçine veya çam sakızı toplanıyormuş, yanılmıyorsam 30 bin ağaca bu işlem yapılmış.

İlgimi çeken bir görüntü, tek yerli arabamız dı artık yok, bir köşeye askılanmış yatıyor. Anadol kamyonet.

kara fahri

Fahri kara, lakabı ise kara Fahri, arkadaşım Ekrem’in babası. Askerden sonra ben burasını ziyaret etmiştim hesap ettik yaklaşık 26-27 yıl olmuş. Fahri abi hala dinç.

Uzun yıllar bu mahallenin muhtarlığını yapmış ve bir kaç kez tekrar ettiği bir söz vardı. Allah kimsenin güvenini yitirmesin kaybetmesin diyordu. Kaç sefer muhtar seçimine girmişse sonuç acayip, 1800 seçmenin tamamının oyunu almış.

İnsanlar güvenlerini yitirdiklerinde piyasada değersiz oyuncak gibi oluyorlar.

İnsanların dostu da düşmanı da bana göre olmalı.

Ben herkesle dost ve arkadaş olurum bana göre yanlış, tarihi inceliyorum, rahmet peygamberinin bile bir sürü dostu yanında düşmanları da vardı.

Toplumda herkesle dost olacağını sananlar var, acayip gülünç durumlara düşüyorlar, sadece sokak köpekleri herkese kuyruk sallar ve herkesle iyi geçinmeye çalışır, tekme atarsın taş vurursun hala kuyruk sallar. İnsanların olaylar karşısında duruşları önemli, zaten buna şeref deniliyor. Bir kangal köpeğine herkese kuyruk sallattıramazsınız. Bu köpeğin bile bir asalet ve duruşu vardır, tabiki düşmanlarına karşı.

Fahri amca defalarca , söylediği söz Allah kimsenin güvenini kaybettirmesin diyordu. Hala acayip sevilen ilçede etkili birisi.

Fahri amcanın arıcılık edevatların dan birisi, özel yaptırmış kovan içinde biriken çöpleri tırmık gibi çekip atıyormuş.

Muz meyvesi, Aydıncık’ta her evin bahçesinde tüm meyveleri bulursunuz. Yemelik satmıyorlar, elmamı lazım, dik üç beş fide, portakalmı lazım ik üç beş fide, mandalinmi yetişiyor,dik üç b eş fide ve acayip bir bahçe çıkıyor ortaya, burada yetişmeyen meyve ve sebze yok, her şey oluyor, son zamanlarda avakoda meyvesi ekmişler henüz meyve vermemiş.

Bir yıl öncesi aşılanan greyfurtlar, meyveden yıkılıyor.

kara fahri

Fahri amcam bana ne ikram edeceğini bilemiyor. Bunu ye bunu ye, yav nereme yiyeyim.

Unutturma giderken bahçeden bir sandık paketleyeceğiz  diyor.

Ekrem’in kayın biraderi.

Ve kayın babası, alışmayınca bayağı zorlanıyorsunuz, tabaktaki murt, yada yaban mersini. Normalde yaban mersini siyahımsı oluyor bu aşılı sı. Her bahçede bulunuyor.

Ekrem’in kayın babasının arıları, 50 kovan arıdan 15 filan arı kalmış, ülkenin en sıcak yerindeki kovan girişlerine bakın. Yazın arıları yaylaya da kaldırmamışlar burada arılar yok olmuş.

Malzeme sandığında her türlü malzeme var, eşek arıları burada da sorun.

Bir teyze beni görünce toparlanıyor, yav ben senin oğlun yaşındayım desem de utanıyor, saçlarını kapattı, ayağa kalktı, bu bizim kültürümüzde hep vardır. Anadolu geleneklerinden bahsediyorum, şimdi gençlerden su istesen yerinden kalkmıyor, eski topraklar bir başka be. Zeytin topluyormuş teyze ve bu yıl 10-11 kilo zeytinden bir kilo yağ çıkıyormuş, kimse memnun değil, normalde 6-7 kiloda bir kilo çıkması gerekirmiş, demek ki kuraklık bunu da yapıyor.

Benden çekinip utanan teyzeye bakın, şimdi ben utandım, rahatsızlık verdik diye, el alemin bahçesinde ne işin var dimi.

Ekremin annesi, komşu diyorum aslında hepsi birbirine akrabalar banada diyorlar ama ben unutuyorum. Zeytin toplayan mesela Ekrem’in amcasının karısıydı, hepsi yan yana köyden gelip yıllar öncesi buraları mekan tutmuşlar.

Bu teyze bize bazlama yaptı, sıcak bazlamanın içine yağlı keçi peynirini bir sardık dürüm gibi, bizde buna sıkma derler dedim bizde de aynısını diyorlar dedi, zaten birçok şey tutuyor.

Bizim kalfa bu sıralar gül mül uzatıyor bize.

Gül yenilir mi içilir mi, ne yapayım gülü beya.

Şıracının şahidi,bozacı misali, Yusuf Şimşak’ta kalfadan tarafa olmaya başladı, diyor ki gül reçeli yaparsın. üç kuruşluk güle git, 3 lira ver şeker al reçel yap.

Bir politikacımız vardı, kendim için istiyorsam namerdim filan derdi::))

Üst resimde kendim için yemiyorum bilesiniz, sizin için nelere katlanıyoruz be::))

Bizi bahçesine sokmaya korkanlar adına, bir şeyler yemek ne kadar zor.

Her taraftan yiyecek fışkırıyor hangisini yiyeyim.

Yaban mersinleri, murt. Yerel ismi murt. Acayip faydalı bir meyve.

Yemekle olmuyor, biraz toplayın götüreyim, çoluk çocukta tadına bassın dedim, içlerinden diyorlardır bulduk belayı diye::))

Firenk meyvesi dediler. Benim bildiğim çöldeki kaktüs bu::))

Meyvesini direk tuttunuzmu dikenleri batarmış, aman tutma dediklerinde men meyveyi kopartmıştım bile, nasıl yenileceğini ise onlar tarif edip hazırladılar.

Dışına dokunmama özen gösteriyorlar, ben tuttum ama kaşındırmadı, dikenleri çok kaşıntı yapıyormuş.

Tadı güzel ve böyle çekirdekleri var.

Hayret burada hurmada yetişiyor, gerçekten burası cennet yav::))

Ekrem tırmanıp, olmuşları topluyor, birde cumaya gidiyoruz ha, kimin bahçesi belli değil götürdük hurmaları::((

Bir başka bahçede hurma ağacı yere yakın ben bu sefer foto aldırıyorum.

Portakallar mandalinalar olmuşlar, yeşilleri bile tatlı.

Nar acayip verimli, cinsi hicaz.

Taze limonlar, acayip sulu.

Seyahat bitip eve geldiğimde tezgaha serdim yiyecekleri, 26 çeşit yiyecek türü vardı, ne ararsan var. Bu resimi niye en son paylaşmıyorum, haberin sonuna kadar yiyecekler unutulsun, bu sıra çok mahalle baskısı var, kalfayla Yusuf birlik oldu, Vecdi abi çekimser kalıyor, ben tekim, Zafer abi akşamları aç şu msn yi::))

Maşallah şu güzelliğe bakın.

Konya Akşehir de mola verdik, camdaki resim güzeldi, yiyecekten bahsettiği için bunuda burada kaynatıyorum, hoca eskiden gözlemeyle ayran yermiş, kola ve nescafeye sıcak bakmıyor.

Neyse yeniden aydıncık’tayız.

Arılarrr.

Bu yıl ülke çapında kuraklık hakimdi. Bayramdan önce yağan yağmur ilaç gibi gelmiş buralara. Arka planda pürenleri görüyorsunuz. Yeni açmaya başlamışlar ve arı konmuyordu.

Tarsus’ta bulunan Halil Güneş mersin gezimi duyduğunda abi arı getireceksen balını süz getir arılığımız da senin için her zaman yer var demişti. Bende bu ne diyor demiştim. Harbiden bu görüntüleri görünce Halil Güneş haklıymış. Arılar şu an keçi boynuzundan bal çekiyordu.

Körüksüz bir kovan açıyoruz, durumlara bir bakalım.

Arıların son durumlarına bakıyoruz, yavru durumu bu arının bana göre düşük. Bal geliyor yavaş yavaş bloke başlamış.

Resmi dikkatli incelerseniz, yavru çıkan yere bal konuluyor.

Bir tarafta kar yağmaya başladı, bir tarafta bu görüntüler en az bir iki ay devam edecek diyenler var.

arıcı ekrem kara

Akdeniz arısını böyle maskesiz tutabiliyorsunuz yani::)))

Ne kadar sakin arıymış be…

Nasıl burası gerçekten dünya cenneti dimi?


Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , ,
Arıcılık Bilgi Merkezi | Yorum Yok »

AYNALI GÖL, MERSİN AYDINCIK

Ekleyen, Ali Türk on 09 Kasım 2012 – 13:57 -


Mersin Aydıncık, taş masadan çekim. İlçenin kuzeyindeki dağlara tırmandığınızda büyük bir düzlük var, bir çok kişi denizi ve aydıncığı izlemek için buraya, yani taş masaya geliyor. Bu noktadan Aydıncğın %90 nı görünüyor.

 

Panoroma olarak çektiğim bir başka ydıncık resmi.Resimdeki minik adanın az ilerisindeki sahilde aynalı mağara var.

Mersin aydıncık Aynalı göl. Henüz ziyarete açık değil. İzin alarak aynalı mağarayı gezme fırsatı buldum. Aynalı gölün girişi denize sıfır. Birde magaraya girdiğinizde sürekli inliyor, tahminime göre deniz seviyesinin altına iniliyor. Mersin Aydıncık çok güzel bir yer, denize sıfır ve başka yerler gibi ilçenin kanalizasyonları denize akmıyor, tüm evlerin fosoptik kuyuları var. Deniz ise masvavi bu paylaşım genelini aynalı göl oluşturacak. Yerin altında neler var, neler. Bir avcı sansar yakalamak için bu magaraya giriyor ve bu güzellik ortaya çıkıyor.

Aynalı mağaranın hemen yanındaki denizin güzelliği.

Aynı resim bir başka açıdan çekildi.

Bu merdivenlerden mağaraya iniliyor, giriğ denize sıfır noktada.

Aynalı göl,  mağara girişi

Mağara bulunduktan sonra bazı kişiler tarafından talan edilmeye başlanmış, bazı sakıtlar, magaradan alınıp turistik otel ve işletmelere satılmış. Belediye hemen magara girişini demir parmalıklarla kapatmış, şu an içeride gezinti yapılan yer bir demir korkuluk içinde yapılıyor, bu korkulukların dışında başınıza sarkıt düşme tehlikesi var, ben bunu gördüm, denir kanalların üzerinde , üzerinize düşecek bir şey göremedim. Mağara içinde yükseklik 2 ila 10 metre arasında bu benim tahminim. Mağara led ışıkla aydınlatılmış, çalışmaların büyük bölümü bitik, kısa zamanda inşallah ziyarete açılır. Magaranın en dibinde göl var, şişme botlarla görevliler gezip, derinlik ölçmüşler, derinlik bazen 35 metreyi bulmuş. Resimler içine yazı yazıp görüntüyü bozmak istemiyorum, bu güzellik binlerce yıllda oluşmuş, ve siz hayretler içinde kalıyorsunuz. Bize bu imkanı sunan yetkili kişilere ve arkadaşlarıma teşekür ediyorum. Gezintiyi, asker arkadaşım Ekrem Kara ile gene Mersinli, zıraat mühendisi Muhammet Pak ile yaptık, kendilerine ayriyeten teşekür ediyorum.

aynalı göl aydıncık

aynalı göl

Binlerce yılda oluştuğu söylenen görüntüler, bazıları yukarıdan aşağıya, bazıları aşağgıdan yukarıya oluşmuş. Yükseklikleri 2 ila 8-9 metreye çıkan harika görüntüler.

aynalı göl aydıncık mersin

 

aynalı göl

aynalı göl

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık mersin

aynalı göl

aynalı göl

aynalı göl

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık Mersin

aynalı göl aydıncık mersin

aynalı göl aydıncık mersin

aynalı göl aydıncık mersin

aynalı göl aydıncık mersin

aynalı göl aydıncık mersin

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık mersin

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

 

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

 

aynalı göl aydıncık

aynalı göl

aynalı göl

aynalı göl

aynalı göl

aynalı göl

aynalı göl

aynalı göl

aynalı göl

aynalı göl

aynalı göl

aynalı göl

aynalı göl mersin aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

 

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık mersin

ekram kara aydıncık

 

aynalı göl aydıncık

aynalı göl

aynalı göl aydıncık mersin

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

Magaranın en dibi, göldeki su çok berrak, foto makinasının filaşının vurduğu taşların gölgesi suyun içinde ne kadar görünüyor, suyun ne kadar duru oldugunun bir başka açıklaması.

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

ali türk aydıncuk

muhammet pak aydıncık mersin

ekrem kara, muhammet pak

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

ali türk aydıncık mersin

ekrem kara muhammet pak

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

aynalı göl aydıncık

Aydıncık’ta bir başka turistik yer vardı, hala kazı devam ediyor, izin alıp burasınıda gezdik, resimleri yayınlamamak kaydıyla çektik, onun için buradan resim yayınlamıyorum, sadece resimde kazı alanından direkler görülüyor, en tepe ise aydıncık taki taş masa denilen dağ. Aydıncığın görünüm olarak bütününü o taş masadan çektim.

Son resim ise sit alanı, buranın eski sahibiSelahattin Çırak, gelip gidene başından geçen talihsizği anlatıyor. Birisiyle zar zor evlendim, karım tarafından burası bize miras düştü, miras olan yer ise sit alanı olduğu için kızıyor, bize diyor mira olarak s.. alanı düştü::))

Kazılarda bol miktarda o şeylerden çıkıyormuş, biz bayagı bir güldük, hani derlerya, gökten bir şey yağsa bize şey düşer diye, yaşlı amcayada karısından s.. alanı düşmüş::))

Aydıncıkla ilgili hala bir sürü paylaşacağım resim var, magarada yaklaşık 400 resim çekmişim, en güzellerini eçmeye çalıştım, birde resim yerindeki güzelliği yansıtmıyor.


Etiketler: , , ,
Arıcılık Bilgi Merkezi, tatil ve geziler | Yorum Yok »
Forum