Eşek Arı Mücadelesi, Gazozlu

Ekleyen, Ali Türk on 26 Ekim 2013 – 17:35 -

IMG_9757

 

Bir arılıkta bulunan arılarımı bir kaç gün önce kontrole gitmiştim, manzara hiçte iyi değildi.

Bir damızlık gümlemiş birisi ise can çekişiyordu, arılıktan ayrıldım neler yapacağımı planlamaya başladım bir sürü seçenekten sonra aşırı zayıflamış damızlığı oradan uzaklaştırıp, eşek arılarıylada mücadele edip özümü almalıydım.

Yazın bir köy kahvesinde görmüştüm ama üzerinde durmamıştım, bir sürü şey denedik sarıca arılardan kurtulamıyorduk.
Sarıca arılara sarı gazoz ikram etmeye karar verdim mesayi bitimi soluğu arıların yanında aldım, malzemeyi önceden hazırlamıştım, üç şişeye sigara ile tabandan 10 cm yukarıda delik deliyorsunuz, sistem gayet basit ::)

 

IMG_9758

 

Gazozları şişe tuzaklara koymaya başladım ne zaman haberiniz oldu, ben arılıkta ayrılmadan şişenin birisine düşmeye başlamışlardı.

Zayıf damızlığı oradan alıp ayrıldım aradan üç gün geçti bu gün Darıcadaki arıların işi bitince başka arılıga gittim

 

IMG_2677

Üç tuzakta doluydu…

IMG_2670

Sistem süper işlemiş.

IMG_2674

 

Şimdiye kadar neler yapmadık ki bu sarıca arılara eşek arılarına::((

 

IMG_9790

 

Boğulanlar aşağıda şamandıra görevi yapıyor, sarıca arılarda bu destekten yararlanıp girip gazozunu içen çekip gidiyordu, tuzakları boşaltıp, yeniden sarı gazoz ikramında bulundum.

 

IMG_2687

 

Yeni tuzaklar hazır, buyurun ikram var 🙂

IMG_2693

 

Ben toparlanıp çıkarken bir baktım, ikramları geri çevirmeyenler vardı…

IMG_2681

 

IMG_2685

 

Üç gün içinde tuzaklara yüzlerce sarıca girip ölmüşler…

 


Etiketler: , , ,
Arıcılık Bilgi Merkezi | Yorum Yok »

ARICILIK VE AĞUSTOS AYI

Ekleyen, Ali Türk on 06 Ağustos 2012 – 16:02 -

Enginar çiçeği.

Bu sene enginar üretimim fiyaskoyla sonuçlandı::((

İki adet enginar yetişti, bi,z koparana kadar ikiside çiçek olmuş. bu mevsimde çok olsa acayip arılar istifade edecekler, bir sürü arı ve böcek tarafından bu çiçek ziyaret ediliyor.

Ağustos ayı zaten sıcak, birde ramazan ayı girince arılıkta gündüz adım atılacak gibi degil. Üretmiş olduğumuz ana arıları akşam üzeri toplayabiliyoruz, sonrasında koştura koştura iftara yetişiliyor. Sonuçta orucun 15 günü bitti, geriye az bir şey kaldı.

Bu yıl çok kurak geçti diyebilirim. Haziranda kestaneye gidildi damla düşmedi, peşinden trakyaya gidildi, temmuz ayı bitti damla düşmedi, şimdi ağustostayız, kış iyi olmasaydı her şey kururdu diye düşünüyorum. Bu kuraklığa rağmen pürenler hala canlı, bir yağmur çok şey demek, pazar günü 10 km yakınımıza acayip yağmur ve dolu yağdı, yolu görmek imkansızdı, arabayı kenara çekip yağışın hafiflemesini bekledim, arılığa gittim bizim ormana damla düşmemiş.

 

Ana arı üretimin olmazsa olmazı erkek arılar.

Bu yıl çok önceden davranıp ürettiğimiz 5 ana arı 3 gün arayla üç sefer beş dakika bayıltılıyor. Bu ana arılar daha sonra erkek yumurtası atıyor. Karbn gazı CO2 ana arıyı yaşlandırıp çiftleşme isteklerini yok ediyor. Literatür böyle, benim ana arılardan birisi literatürü deldi, üç bayılma kesmemiş, birisi çiftleşmeye çıkmış ve şu an işçi yumurtası atıyor. Üçer günlük bayılmalar esnasında ana arı hep kafeste duruyor, en son serbest bırakılıyor. Bundan sonra bu tür işlemlerden sonra ana arıların kanatlarını kesmeye başladım. Sonuçta erkek bu mevsimde mumla arasanız bulamazsınız. Bu yöntemle üretilen erkekler genelde larva veya pupa döneminde alınıp yerine başka kovandan kapalı işçi veriliyor yoksa nesil nasıl devam etsin bu kololine?

 

Uygulamada 32. sırada yer almış ana arı nedense  erkek atıyor, hiç işçi atmadı, kısa zamanda yumurtaya başlamıştı. Tohumlama notlarıma bakıyorum her şey olumlu geçmiş, verdiğimiz sperm neresine gitti anlayamadım. Bu ana arıda erkek üretimine alındı, saf ana arı beklerken saf erkekler üretiyor::((

Bu koloni ise Trakya dan geldi. 5/7/2012 tarihinde arılarımızı kontrol etmeye gitmiştik. Myhtarımız kani bey bu kovan gelişmiyor dedi, kovanı bir açtım, üç çıta kapalı erkek vardı. Dedim ben bu kovanı alıp sana başka kovan vereyim kabul etti. Temmuz başından beri bu arıda erkek üretimi yapıyor.

Bu ana arıya bu mevsimde paha biçilemez::))

Memlekette soyu ne olduğu belli olmayan analara paha biçemeyenler var, Aziz Nesin boşuna konuşmamış birden onu hatırladım::))

 

Sökülmeye başlamış erkek arılar. Genel olarak anasız kolonilere verilip orada doğup beslenmeleri sağlanır. Sıradan başka kolonilere bu çıtayı verirseniz doğan erkekleri anında kapı dışarı eder, mevsim erkek mevsimi degil. Bu tür koloniler sürekli kapalı yavru takviyesi ile ayakta tutulur ve verilen çıta ara sıra kontrol edilir, verdiğiniz çıtadan ana arı memesi yapılıp ana arının işine son verilebiliyor.

Trakya’dan gelen koloninin ana arısı, görüntü gencecik, fırıl fırıl kovanda dönüyor ama dölsüz yumurta atıyor. Ana arının tipine bakıp ondan manalar çıkartılsaydı, dünyada damızlık diye bir kavram olmazdı.

Erkek arılar doğmadan anasız kolonilere alınmalı, yoksa erkek arılar kaybedilebilir.

Zaim abinin site yöneticisi Raşit bey, kendisi Bulgaristan’daydı kendisi göçmen. Yurda döndü, maskesinide alıp daha önceden kararlaştırmıştık iki koloni istiyordu.

İçten bölmeli oğul kutusu getirmiş, dedim durup duruken başımıza iş çıkartma, götür ruşetleri aktar dedik.

Bulgaristandan getirdiği kovan modelinin altı. Altlık seyyar, katlar seyyar, kovan seyyar, her kattan ve kovanın ortasından çıkışlı, dedim git işine yeni şeyler görmek istemiyorum.

Kovanın sadece altlık sabit::))

Altlığa sadece katları diziyorsunuz.

Raşit bey sonnda arılarına kavuştu, site yavaş yavaş arılanmaya başladı::))

Eşek arıları bu sıra arılara musallat oluyorlar. İşçi arılarıanında parçalayıp yemeğe başlıyor.

Yıllar öncesi balık avına gitmiştim, gittiğimizde bir kaç gün kaldığımız olurdu, son yıllarda bir sefer bir günlüğüne bile gidemiyorum.

Balık tuttuğumuz yerde eşek naneleri vardı. Eşek nanelerinede bal arıları konuyor, eşek arısı sanki savaş uçagı gibi, nanelerin arasına bir dalıyor kaçmaya çalışan işçi arıyı yakalayıp yiyordu. Bende eşek arılarını yakalamaya çalışıyordum, yanımda bulunan balık kepçesi bu iş için acayip işe yaramıştı, birden taaa o günler aklıma geldi.

Balık malzemecisine gittim. Kepçe alacağız adam soruyor, teknedemi kullanacaksın::))

Yok bunu ormanda kullanacağım dedim adam acayip acayip baktı durumu anlattım şaşkınlığı geçti.

Eşek arı avı’mız bayağı bereketli geçiyor.

Av peşinde olan eşek arısını avlamak çok basit, sıcaklarda uçmuyolar, akşam üzeri arılıga geliyorlar, üç akşam eşek arı av partisi yaptım, yüzden fazla eşek arsı mevta, hem kepçe sallamasını unutmayalım, kışın büyük olasılıkla hep balı tutacağız, Zaim abi tekne aldı, devamlı davet ediyor nasıl gideyim bu iş güç arasında…

Bunların kolonilerini bulabilsek imha daha kolay olacak ama ormanın kim bilir neresindeler.

Eşek arıları, içiçi arının en az dört beş misli büyüklüğünde.

Eşek arı tuzağı. Eşek arılarına başka ikramlarımızda var. Ne hikmetse dün hiç teşrif etmediler.

Bir kaç ped şişede tavuk ürünleri deneyecegim, bu arılar etçil.

Yol kenarına dökülmüş harfiyat ve ürzerindeki bitki ilgimi çekti. Yaklaştım kendi kendine büyümüş br meyve, henüz olğunlaşmamış, yoldan görünmeyecek şekilde arka tarafa aldım, sabırla olğunlaşmasını bekliyorum::))

Kendi kendine yetişen bir karpuz. Birde bakım yapılsa kim bilir nasıl olurdu. Hani kuşun kurdun hakkı derlerya, bakalım olğunlaşana kadar yolun kenarında kalacakmı, kalırsa hasadı görüntülerim::))


Etiketler: , , , ,
Arıcılık Bilgi Merkezi, Arıcılık Eğitimi, arıcılık ve sonbahar | Yorum Yok »

ARICILIK MAYIS AYI, OĞUL ZAMANI

Ekleyen, Ali Türk on 08 Mayıs 2012 – 06:46 -


Enes Emin, bence şu an kendisi ni fazla zorluyor, elindeki arılar Ege arısı, bu arıya ben güvenmiyorum, gülerken şey yapanlardan.Yanlış anlaşılmasın iğne diyeyim bari…

Yeni arı hipnozcu  yolda…

Enes beklentilerimin üstünde.

İşleri yetiştiremiyoruz, hafta içi gelmesi beklenen, İl özel idare tarafından %50 hibeli kolonilerin katları cumartesi sabah geldi. Hemen gidip aldım, koştura koştura Enes Emin’in arılığına gittik.

İlçe tarım müdürlüğümüzde görevli Orhan Çalışkan hocamız. İl tarımın projesinde, Gebze’den komisyona seçilenlerden birisiydi. Bu işte emeği geçen başta başkanımız Kadir Gürkan bey olmak üzere herkese teşekür ediyoruz.

Hasan amcada katlarını aldı.Ne Lada’ymış dedirtti bana, bu araçta 10 tane kovan ilavesi var.

Cumartesi günü ancak 11 gibi arılıktayız ve dünya iş bizi bekliyor. İlhami abimde yardıma geldi.

Ben aşılama yaptığım damızlık çıtalarını, erkek besleyen kovanlar var, onlarda anasız o kolonilere veriyorum, yavrusuz kalırlarsa yalancıya kaçarlar. Bu işin benim için başka önemi var, arılar güçlü ve anasız verdiğim çıtada en az 10-15 meme yaparlar. Bende bu memeleri kesip miller yöntemi ile verilecek yerlere dağıtıyorum.

İlk çıkanlar hep şanslıdır, bölme zayıf ve oğul atamayacağı için doğmamış memeleri işçiler ve ana arı daha memeden çıkmadan imha ediyor. Miller metodunda yakın memeleri sakın ayırmaya kalkmayın, yoksa hepsinden olursunuz, ikili üçlü hatta dörtlü bile kesip alıyorum.

Memede imha edilmiş ana arılar.

Kvanların önünde inceleme yaparken bir deliğe giren karaliçe eşek arısı. Bir tek kraliçe baharda işe başlıyor, son bahara kadar kocaman bir koloni meydana getiriyor. Bu böcek arılarımız için bildiğimiz kadar zararlı. Hani derler ya yiğidi öldür ama hakkını ver diye.

Bu böceğe hayranım, yılmadan usanmadan tek başına yola çıkıp, son baharda acayip bir ordu oluşturuyor, bildiğin yolda dosdoğru yürü derler ya, buda bildiği yolda yürüyüp kendi işine bakıyor. İncelerken bu bal arısı olsaydı ne bal yapardı, bal arısının en az 5 katı büyüklükte bir şey…

Allah bunu boşuna yaratmamış, her yaratılanın bir vazifesi var, genede bizim önümüze çıkmasa iyi olur, sonu kötü oluyor ve sezonu kapatıp gidiyor::((

Damızlık çıtalarının birisini nedendir bilmiyorum 5 çıtalık bir ruşet kovana vermişim ve unutmuşum. Sıradan ana arı memesi verilen ruşetler, ana arı çiftleştirme kutuları kontrolleri var. Bir ruşeti çektim, damızlık çıtası işaretim var. Çıtayı elimize aldık, bir ana arı doğmamış ama bağırıyor, doğmak üzere videoya alalım bari dedik::))

Ana arı yatağından bir çıktı birden üç tane oldular sıcakta doğumları hızlandırır. Enese seslendim kafes getir diye, en son baba kafes bitti dedi::))

8 Tane ana arı yakaladık. Sorunlu ruşetleri belirlemiştim, bazısı memeyi kesmiş bazısı erken dağıtılan memeleri sarmamış ve anasızlar, yavrularıda yok.

Arıları silkeliyoruz kapı önüne, ana arıyı bırakıyoruz, arılar oğul gibi giriyor içeriye, hele ana arı girdikten sonrası acayip kanat çırpma oluyor. Risk aldık, tüm anaları bu şekilde ruşetlere verdik. İlhami abinin yeni aldığı arıların bölünmesi ve kat verilmesi gerekiyor arılar başka yerde, gidip onları böldük, bende 2 kovan devşirdim, ikiside 10 nar çıta Mehmet Yüksel’in son başlatıcı tekniğini uygulayacağım.

İki saat sonra tekrar buraya gelindi, anaları merak ettik, birisini açtım ana arı geziyor, ötekini açtım geziyor, bir daha açtım oda geziyor, dedim oh be, durduğun yerde 8 ana arı kazanıyorsun, yarım saat sonra açsaydık tüm analar gümlemiş olacaktı.

Enes Emin yeni arı hipnozcusu::))

Salma tekniği ile verilmiş ana arı ruşeti.

Bizimkiler hipnoz işini iyi sardılar.

İşlerin ve kapasitenin şu an %50 si bitmiş durumda, bu ay sonuna kadar hedeflediğimiz sınırlara ulaşılacak inşallah. Ruşetler yetişmeyince eski ana arı kutularının bir kısmını hemen devreye soktum, elimizde memeler gümleyecekti.

Cumartesi akşamı iş bitimi başka yerde emanette olan kovanlarımız vardı, onları yükleyip gece gene buraya indirdik. Evimize gece 23:00 gibi girebildik.

Pazar günü biraz daha erkenden Enes Emin arı çiftliğindeyiz. Hafta içi Enes Emin ilçe tarımdan işletme numarasını aldı, yer sahibimiz Enes’i kiracılığa kabul etti.

Pazar günü yermek yemeye bile mola verememişiz. Bazen dinlenmek için mola verdiğimizde bende Oğlumda çayırlara uzanıp kalmışız.

Pazar akşamı tüm bölmelere ve ana arı kutularına ulaştık, hepsini elden geçirmişiz yani. Kamburumuz çıkmış. 30 Civarında meme aşamasında fire var. 20 Tanesine yedek memeler yetti, açık önemli değil, üç beş gün sonra olsun.

Bir kaç ana arının arkasında zavazingolar gördüm::))

Çiftleşmeler başlamış.

Bir kaç ana arı çiftleştirme kutusuna yavrulu çıta lazım oldu, bu kutunun yavrularını alıp dağıtmıştım. Gene bunun kapısını çaldım, buraya acil bir metro kovan koymalıyım. Kutu bloke olmuş. Zaten geçen hafta bazı kovanları açtığımda püren balı kokusu vardı, gelen balında rengi koyu, bu kutuyu ilk etapta dağıtıp ana arısını bir kovana almam gerekiyor arada kaynayacak.

Bazen akşamları Mehmet Yüksel ve kabine fikir alış verişi yaparız. Mehmet derki abi her şeyi, resimle video ile paylaşıyoruz, bu millet bize niye hala şüpheyle bakıyor. Biz kimseleri bir şeylere inandırmak zorunda değiliz, bize inananlar yeterli derim, o hayıflanır, yav adamlarda görüntü yok,video yok, lafıda kimseye bırakmıyorlar, hep yazı yazı, boş ver herkes işini yapsın, bildiğin yolda yürü, her şey ortada , yaptığımız haberler birbirinin bağlantısı.

Laf yapanlar artık en yakınlarına bile bazı şeyleri izah edemiyorlar diye düşünüyorum, bilmem haksız mıyım?

Biz buradayız, yıllardır doğru bildiğimiz yolda ilerliyoruz, hiç kimseye de aman şunu yap bunu kullan demiyoruz. Kararlarını insanlar kendisi verecek.

Ana arı memelerini yıkadım, janter memelerini siz ne kadar yıkarsanız yıkayın, arı gibi temizleme şansınız yok. Elimizden geldiğince iyi yıkamalıyız, çizmeden bozmadan ve kırmadan.

Bunu yeni keşfettim, memeleri kovaya doldurdum,ürerine şurubu döktüm,birde şurupla yıkıyoruz::))

Memeleri çıtaya dizip, arılara bir veriyorsunuz, bir saat sonrası pırıl, pırıl olmuş şekilde larva transferini yapıyorsunuz.

Mehmet Yükselin tarif ettiği şekilde bir başlatıcı koloni oluşturdum. 10 Çıtalık anasız arının tüm yavrularını alıp, sadece ballı ve polenli iki çıta bıraktım, hatta arıyı birde ruşete aktardık, hepsini videosu var. İki çıta larva transferi verdim pazar akşamı. Pazartesi akşamı ise kontrolde 60 memeden 11 fire vardı, süper bir teknik. Çıtaları katlı kovanlara aldım, kovanlara da acayip bal geliyor. Yeniden bu sefer 30 meme verdim, 30 da bir başka başlayıcıya, bu tur son ve yandaki kovanla işçileri birleştireceğim.

Arı sokması.

Bu sıra millet yediği kebapları koyuyor son resme bizde yediklerimizi koyalım dedik::))

Dizimin üstünden aldığım iğne darbesi, içimde hala kışlık var, bu arı buraya kadar nasıl ulaştı anlamak imkansız. Aşılarımızı her yıl düzenli olarak yaptırmaya devam ediyoruz, seneye inşallah bunları bir daha yaşamak istemiyorum, ellerim acayip kaşınıyor,ellerim diyorum aslında kemikler kaşınıyor….

Az kaldı, yakında hepsi Anadolu arısı olacaklar, vefalı saldırgan olmayan, yüksek bal verimli, oğul işine meyil etmeyen, hızlı gelişen Anadolu arıları çok yakında sahnede olacaklar::))


Etiketler: , , , , , ,
Arıcılık Bilgi Merkezi | Yorum Yok »

ARICI GEZİLERİ

Ekleyen, Ali Türk on 21 Eylül 2011 – 08:28 -

Mehmet Yüksel ‘i ziyaret ettik. Yazın köyüne gelecegiz diye söz vermiştik. Mehmet Bizi karşılayıp misafir etti kendisine ve ailesine teşekür ediyorum.

Geçtiğimiz sene Edirne gezimiz, Ali Şekerli abimizin tohularını paylaşmıştık, taa buralara kadar gelmiş, çerezlik kabak ve çekirdekleri içinde.

Muhteşem abim benim::)

Ne bakarsın öyle derin derin.

 

Kavaltı bitti sohbet devam ederken alınan resimler. Furkan Emre bu geziyi çok begendei bundan sonraki gezilerde kameraman olmayı hak etmiş gibi:))

Degişik açılardan resimler almış, Mehmet ve babası Sadık amca.

Kavaltı sonrası dolaşmaya çıkıyoruz, Mehmetlerin köyün manzarası çok güzel.

Köyde birisinin avlusu dikkatimizi çekti, sanki güzel sanatlar galerisimi ne? oradayız::))

Ziya amca ormanda buldugu şekilli agaçları sırtlayıp eve getirip sergiliyor.

Büyük ozan Yunus Emre odunun düzünü arar, Ziya amcada yamuklarına hasta. Avladıgı domuzların dişlerinden koleksiyonda yapmış.

Furkan Emre, sanat galerisinki uçaksavarın başında.

Ziya amca yaptıklarını anlatıyor. Anlatırken bile şekilden şekile girip konsanytire oldugunu görüyorsunuz, bu abimizde bundan zevk alıyor. Başkalarına göre odun, onun gözünde kim bilir nedir?

Bizim hacıda güzel sanattan anlıyor, içinden kesin geçiriyordur, bu sobada ne yanar, üstünede bir gügüm su koy ohh…

Köyü gezmeyi bitirip ormanda tura çıktık.

Bir meşe agacı kovugunda eşek arısı kolonisi. Kovugu öyle güzel kapatmışki, tam kamufule ama benden kaçmaz.

 

Orman gezisinide sonlandırmak lazım daha yenecek bir sürü şeyler var::))

Ateşi yakıyoruz, bir an önce köz olmalı. Ateşin yönetmeni Furkan Emre, yerinde duramıyorki.

Muhteşem abi yerinde duramadı, etler yanmasın diye, ikide bir bakınıp durdu, merak işte, yanmaz yanmaz git otur sen::))

İlk defa terbiye edilen et yedik. Tadı döner gibiydi, Sadık amca geçmişte döner bağlama işi yapıyormuş. Bu etide biz gelmeden bir gün önce terbiye etmiş.

Nasıl yaptıgını sorduk, soganı rendeleyip suyunu alıyor, sonra eti yogurtla bu suyun içine yatırıyor, az kırmızı biber ve tuzla karıştırdıktan sonra bir gün bekletiliyormuş, et yumuşacık oluyor. Tarifte eksiklik varmı bilmiyorum.

Nefis köfteler.

Yemege geçiliyor bana yasak yokta, ayıp olmasın diye ben yemedim::))

Sizde yediniz tabi::))

Adam masayı seyrederken bir acayip doyuyor. Izgara et, haşlanmış bir horoz ve köfte. Sadece bunlarmı yöresel ekmek çeşitleri, çif köfte, baklava ve kadayıfla noktayı koyduk bune be::))

Mehmet kardeşim kesene bereket. Sana ve ailene teşekür ediyorum.

Bir kova vardı merak ettim içinde minicik sarımsak vardı. Dedim bunlar niye gelişmeyip böyle sıska kaldılar. Sadık amca dediki onlar sarımsak tohumu. Ben sarımsagın tohumu olmaz biliyordum, osmanlıdan beri üretilen sarımsagın devamıymış.

Tohumlardan hemen araklama yapıldı. Hatta Hakim abimin yazlığa bu hafta sonu ekimini bile yaptım.

Bir kısmını sakladım, bir kaç yerdede yollayacağım.

Soganda tohum olur, bu sarımsakta aynı sogan gibi ayrı sürgün verip tepesinde böyle tohum olan sarımsaklar veriyor, ben bu güne kadar hiç rastlamadımdı. Sarımsak tohumlarının büyüklügü patlatmalık mısır kadar, minik sarımsaklar yani.

Mehmetin Almanyadan getirdigi hediye bitki tohumları, bunların içinde çeşit çeşit çiçek tohumları ve degişik marul çeşitleride var.

Bizim hacıda çiçek ekecek her şeye maydonoz olur, çiçek senin neyine yenecek bir şey ek, ara sıra tadına bakam::))

Nihayet akşam oldu ama bir türlü ayrılamıyoruz, sonuçta ayrılmalıyız::)

Vedalaşıp geri dönüşe geçiyoruz.

Dönüşte araba bana düştü, keşke giderken ben kullansaydım, dönüşte tok karınla ne uyunurdu arkada.

Saat 22:30 da gebzeye varıldı, herkes kendi arabasına geçip evinin yolunu tuttu. Yusuf Şimşak ise o gece bal sağma işine girişmiş::))


Etiketler: , , , , , , , , ,
Arıcılık Bilgi Merkezi, Magazin | Yorum Yok »
Forum