ARICILIK FESTİVALİ, İSTANBUL 2

Ekleyen, Ali Türk on 12 Şubat 2013 – 21:41 -

İstanbul arıcılık ve arı ürünleri festivali.

9  Ocak 2013 günü Gebze den Zaim abi ve Cemil usta ile çıktık, yolda Raşit beyi aldık ve Ümraniye de buluşma noktasına vardık, Yusuf yok.

Bir kafeye girdik, çay içerken bizim kalfa ayak üstü Zaim abiyi muayene etti.

Biraz sonra Yusuf geldi, festival alanına hareket ettik. Hayatımda dinlediğim en güzel iki yaşanmış hikaye vardı. Birisi genç bir hakimden, birisi genç bir doktordan. Burada yazılacak gibi değil ama çok güzellerdi.

Arıcılık festivalinde Gebze bal birliğimizi Ersan Çınar temsil etti, kendisi aynı zamanda Gebze Ziraat Odası başkanımızdır.

Festival alanında Yunanlı arıcılar ile buluşuyoruz. Hediyelerimizi verdik, hoş beşten sonra dolaşmaya karar verdik, bir dolaşabilsek bari.

Zaim abi bir kaç etkinliğe katılmıştı, arıcılık onun için oldukça farklı kişileri tanımasına neden oldu.

Sadri abiyi ziyaret ediyoruz.Ülkemizdeki son yılların en büyük gelişmesi, suni tohumlama aletleri yerli oldu.

 

Düzceli arıcılar festivalde hoş beş ediyoruz.

Efraim abi festivale gelenler arasındaydı.

Zafer abiyle buluştuktan biraz sonra Şeref Kokmaz da yanımıza geldi.

Şeref abi Zafer abiyle tersaneden arkadaşlar.

Soldaki arkadaşla da orada hoş beş ettik ama adını unuttum.

Bizim tanıyamadığımız ama bizi tanıyan bir kişi daha. Bu acayip bir duygu. Dolaştığınız ortamda sizi tanıyan bir sürü kişi ve siz onları tanımıyorsunuz. Her tanışma noktası tıkanıyordu, üç beş laf edelim diye takıldık mı arıcılardan ayrılamıyorsun.

Halil Güneş ailesi. Ailecek arıcı, baba oğul ikisininde adı Halil.

Ali Osman Çalık abimiz, Pınarhisar B al Üreticileri birlik başkanı. Aman bizim kalfayı o civara sokma demiştim bastığı yerde ot bitmez. Gelinen noktaya bakın, yerlere suni çim serip bana bak nasıl ot bitermiş gör diyorlar.

Gene bir abimiz ve ben isim yok::((

Bursa’dan arıcı Mesut ve arkadaşı, ötekini zaten biliyorsunuz::))

 

Yeni tanıştığımız arıcılardan soru üstüne sorular, kalfa cevaplasın beya::))

Zaim abiye bir gaz veren olsa, festival alanında almadık bir şey bırakmayacak. Daha kara kovanına arı koymadık bir tanede buradan alalım dedi. Zor vaz geçirdik.

Bu abileri unutmadım, Çanakkale’den geldik demiştiler::))

 

Ercan bey, arı evi, abi mahvoldum dedi,dedim hayırdır. Abi acayip iş var yetiştiremiyorum şu halime bak dedi. Allah’tan belanı mı istiyorsun , şükret dediğimde.

Abi şükürler olsun  diye nasılda dua edermiş::)))

He şöyle.

Güner Kayral, tüm etkinliklerin demir başı. Nerede bir arıcılık etkinliği varsa mutlaka karşınıza çıkar::))

 

Saim Ahmet Gürel ve Tomas, kendisine verilen hediye kraliçe maskotu aldı.

Saim abi bizlere de birer kraliçe arı maskotu verdi, çok güzel bir anahtarlık.

İzmir arıcılıktan Ersan ile bir sene öncesi İzmir’de Oktay beyin arılığında tanışmıştık.Bu yıl plastik altlığı bitirip festivale yetiştirmişler. Ben kendilerine erkek üretimi için plastik petek siparişi vermiştim, kargoya verecekti, festivale geleceğini öğrendim, orada görüşelim demiştim. Stantlarına iki sefer gittim yoktu, üçüncüde buluşabildik.

 

 

Feyzullah hocamız bir proje tanıtımı için arıcılık festivalindeydi.

 

 

Bir ara Adem Yamak abimizi gördüm. Hoş beş ederken oğlu Emin abi senin için ana arı kutusu yaptım dedi. Zaten her tarafım kutu oldu, aman sus dedim::))

B

u sene festival acayip yoğundu. Biz toplam iki saat ancak kaldık, seneye herhalde daha büyük katılım olacaktır diye düşünüyorum.

Festivale gelen herkes bir şeyler alıyordu bu güz demektir. Hareket ve bereket var yani::))

Emin ile bizim kalfa bile güreşine tutuştular, yeneni söylenmiyorum::))

Bir ara ilhami abi minibüs geldi Darıcaya gidiyoruz dedi, ne olduğunu anlayamadık, kendimizi minibüste bulduk, ver elini darıca. İki saatte bir sürü kişiyle tanıştık konuştuk, iyiki gün boyu orada kalmamışım, yoksa festivali de hatırlamayacaktım, durum onu gösteriyor.

Doktora göre, bu yaşlılık alameti imiş::((

Festival nasıl başladı nasıl bitti anlayamadık…………


Etiketler: ,
Arıcılık Bilgi Merkezi, Arıcılık gezileri, Magazin | Yorum Yok »

İSTANBUL ARICILIK FESTİVALİ VE YUNANLI ARICILAR

Ekleyen, Ali Türk on 10 Şubat 2013 – 23:58 -

İstanbul arıcılık festivali 3 gündü, biz ortadaki günü seçmiştik. Günü seçerken istediğim günü ben zaten seçememiştim. Birde başka işler çıktı bunlardan birisi Yunanlı arıcıların bizleri ziyaret etmeleriydi, Manos bir haftadır zaten burada, birde yeni arıcılar geldi, ruşetlerin işlerinde aksama oldu ve çok şükür 10 şubat pazar günü marangozdaki ruşetlerin çıtalarını doldurup kapaklarını kapadım baharı bekliyoruz.

Festivale dönecek olursak geçen sene bize hediyeler getiren Thedosıs ve oğlu Tomas ile birlikte bulundukları yerin arıcılar birlik başkanı bu yıl gene geldiler. Geçtiğimiz yıl buluştuğumuzda gelen hediyeleri tahmin edememiştik ve hemen bir şeyler alıp versek te mahcup olmuştuk.

Bu yıl buluşmamızla birlikte dillerini bile bilmediğimiz arıcılarla gülme krizlerine tutuluyorduk. Meraklı gözlerle millet bize bakıyor, nerede dursak o bölge yıkanıyordu. Durmayalım yürüyelim diyoruz biraz sonra gene bir yerde toplanıp trafiği hep aksatıyorduk. Festival bahaneydi, herkesin maksadı muhabbet ve tanımadığı kişilerle tanışmak…

Bu yıl gene bizlere hediyeler getirmişler ve daha buluşmadan hediyelerimiz evlerimize gelmişti bile. Bu yıl hediye dersine çok iyi hazırlanıp, geçen yılının acısını da çıkartmayı kafaya koymuştum::))

Seneye konteynerla hediye gelirse şaşırmayacağım::))

Hediye öyle verilmez böyle verilir…

Bu arada İlhami abi dedi ki saat 3 de Darıcaya gidiyoruz sen ve Doktoru istiyorlar, kim istiyor, Yunanlılar darıcayı göreceklermiş.

Muhteşem abi işi yokuşa sürüyor bakın trafik var, 3 saatte Darıcaya varamayız, 3 saatte geri gelinmez….

Misafirler diyor ki, biz minibüs tuttuk ve zamanımız var::))

Kabine tam toplanamadan tekrar dağılıyoruz::((

Yanımızda bir kaç arıcı var zannediyorduk, dışarıya çıktık oda ne bir sürü Yunanlı var ve minibüsü bekliyor. Biraz gecikmelide olsa araç geldi, İlhami abi, Manos ve Thedosıs taksiyle Darıcaya yola çıkmışlardı. Bizde bereket trafiğe takılmadan Darıcaya vardık ama hava karardı. İlhami abinin siteye vardık, eve girmemişler hayırdır dedim dedi ki arılığa gideceğiz, özellikle sordum bu senin fikrin mi diye::))

Gece olmuş bu havada ne yapacağız arılıkta hafiften yağmur var tam sis değilde pus var. Misafirler istemiş arılığa gitmeyi….

Bu arada ekipte birde papaz var.

Gene bir ilke imza atıyorum, karanlıkta papaz telefonun flaşını açtı fener görevi yapıyor ve ben kovandan çıta çekiyorum.

Flaşlar patlıyor sağlı sollu, içimden diyorum yav bizi deli mi öptü…..

Arılarda diyordur acaba bu ne iş diye….

Hayret bir olumsuzluk yok, siz kesinlikle bu işleri denemeyin, deli öpse bile….

Gece gece arılıkta fotoğraf alıyoruz sis iyice yoğunlaştı en güzel foto bu.

İlhami abinin eve geçiyoruz, millet öbür tarafta Zafer abiye misafir olmuş telefon ediyor sizin hakkınız olan kebapları biz yiyoruz vekalet veriyoruz yiyin diye, içimden bizsiz nasıl boğazınızdan geçiyor demedim değil hani….

Papaz suni tohumlama işinde hangi ülkenin tekniğini kullanıyorsunuz diyor. Yunanistan da bizim gibi arıcılıkta geri ülkelerden biri.

Suni tohumlama bilen bir kaç kişi varmış ve bizden ardım ve bilgi istiyorlar.

Bu papazın arı sütü üreticisi olduğunu biliyorum, bende arı sütü konusunda bilgileri öğrenmek istedim.

Arı sütü toplandığında 3 saat doğal ortamda lkalabiliyormuş yani 3 saat içerisinde bozulma olmuyor dedi. Peki saklama koşulları nedir dedim, – 18 derecede (eksi 18 derece) 2 yıl saklanıyormuş. En önemli detay ise dolaptan çıktıktan sonra 6 saat içerisinde tüketilmeli, bizim bildiklerimiz alt üst oldu.

Dedim bala karıştırıp daha uzun sürede tüketsek, olmaz diyor 6 saat içerisinde tüketilecek, 6 saatten sonraki sürelerde süttün etkisi kalmaz dedi. Ben kendisine Almanya da Janterin arı sütünü bir gaz ile sakladığı duydum dedim ben bilmiyorum dedi. Daha önce Mehmet Yüksel Janteri ziyaret etmişti ve orada gazla sakladığını söylemiş ama tekniğini kimseye bildirmiyor.

Geçtiğimiz yıl bu papazın sidisini bana Thedosıs, hediyeleri içinde sunmuştu, üç bölümden oluşan arı sütü üretim aşamalarını içeren sidi bu yıl yeniden hediye edildi.

Papazların arıcılığa katkıları geçmişte çok fazla, kullandığımız iki çeşit kovan iki ayrı papazın icadı. Gene Buckfast denilen arı bir papazın ürettiği hibrit bir arıdır.

Bu arada saat 21:30 da İlhami abinin evinden geri dönüşe geçildi. Muhteşem abinin araba Ümraniye de Yusuf Şimşak’ların ofisin yakınında bir yerdeydi. Yolda minibüsten inip taksi tutup arabasına ulaşıp gece yarısı evine gelebilmiş.

Festival fotolarını bir sonraki sefere paylaşacağım.


Etiketler: ,
Arıcılık Bilgi Merkezi, Arıcılık gezileri | Yorum Yok »

ARICILIK VE ARI ÜRÜNLERİ FESTİVALİ

Ekleyen, Ali Türk on 21 Şubat 2012 – 23:55 -


 

 

Arıcılık festivalinde ne yaptım sa bizimkinin markajından kurtulamadım.  Şebinkarahisar bal üretici birliğinin standını ziyaret etmiştim, onlarda meşur kuru dut ve ceviz içi ikram ettiler. Sanki stantta yokmuş gibi gelip elimdekileri aldı::((

Arıcılar çok ilginç kişilerden oluşuyor. Bazen pruko bazen İlhami abi tercümanlık yaptı. İlk defa görüştüğünüz yabancı ülke arıcısıyla acayip espiriler.

Bizimkinin tavukları siyah, yumurtadan çıkan civcivde siyah, Theodosis Katsaros(Kokini), oğlu Tomas, doktorumuza soruyor, o tavukların yumurtası da siyah mı?::)))

En komiği bizimkini gören doktor Mutesem demeleriydi::))

Fuarlar yeniliklerin tanıtıldığı yerlerdir. Bu fuarda katılım yüksek ama yenilik yoktu, tek yenilik bizim ülkemizde üretilen suni tohumlama cihazıydı. Benim takip ettiğim kadarıyla 10 değişik marka olması lazım, bizde bunlara ilave olduk. Ayrıca 5 değişik versiyonda dölleme cihazıyla. Sadri abi Theodosis sorduklarını yanıtlamaya çalışıyor, bu işi öğretir misiniz diyordu, Sadri abi ve ben gerekli cevabı verdik. Dil çok büyük sorun oldu, benim gibi bir şeyleri anlatabilmek için bir çok örnek veren birisi sadece tercümana bir şeyler anlatıp, karşıdan gelenleri beklemesi acayip zordu.

Efraim abi, suni dölleme aletlerinden birisinde kendisini sınıyor. Bu alet Bursa ya gittiğimizde böyle degildi. Aleti bir gördüm, dedim ki Sadri abi şurdan bir cımbız koyamaz mısın? aleti bir gördüm, tarif ettiğimden güzel olmuş. Sadri abinin fuarda sergilemediği suni dölleme aletleri de vardı.

Yabancı bir sitede şöyle yazıyordu. Ali Türk ve ekibinin inşa ettiği suni tohumlama cihazı. Theodosis Katsaros diğer modellerin tamamını da görmedi. Bana bu işin tarihini sormuştu, mayıs ile temmuz arası demiştim, yazısında onu anlatmaya çalışıyor ve o günleri iple çekiyorum demek istiyor. Bu konuda daha fazla bilgi vermeyeceğim, zamanı geldiğinde inşallah neler yaptığımızı ve bize kimlerin geldiğini daha sonra paylaşacağım. Bu ekip amele ekibi değil, dünya markası::))

Çekemeyenler Çanak anten taktırsın kendisine…

Fuarda 2 -3 saat ancak kalmamıza rağmen çok yoğun geçti. İstanbul arı yetiştiricileri birlik başkanı Onur Çilenk beyin standını ziyaret ettim.

Fuarda yanımızda olmasına rağmen hiç resmi olamayan Fatih öğretmen. Bizi 4 yıldır takip ettiğini, daha önceki belediyedeki ziyaretinde bildirmişti. Fuarda baktım Muhteşem abiyle benim makineyı ona verdim, ilk defa bir organizasyon da resim çekmesine rağmen 10 üzerinden 9 verdim.

Geri dönüş yolunda ise bizi uzun zamandır takip ettiğini yeni duyduğum Efraim hocam diyor ki. Daha emekli olmamıştım, okuldan gelince milli egitimin sitesini tıklamam gerekirdi ama hep ben senin siteni tıklardım::))

Yorumda yazmak istiyordum ama yıllarca beceremedim dedi. Dur bakalım daha neler duyacağım.

Cideli Sokel, faceden listemde ama yeni tanıştık, kendisi Kastamonu’lu.

İsmini unuttuğum siz beni tanımazsınız ama ben sizi çok iyi tanıyorum diyen bir abimiz ne diyeyim şimdi.

Tomas gene bizimle alakalı sorular soruyor, İlhami abide cevaplıyor.

Şebinkarahisar bal üreticileri birliğinin standı.

Vize ilçe tarımdan, 2008 yılında Vize ve Pınarhisar da görüşmüştük, ben kendisini çıkartamadım, Vize ilçe tarım deyince hatırladım ama gene isim yok::((

Pınarhisar bal üreticileri birlik başkanı, Ali Osman Çalık abimiz.

Tüm arıcılık etkinliklerinin olmazsa olmazı Güner Kayral. Birisi formik sordu var dedi, bende krem tartar var mı dedim güldü yok dedi. Olsaydı Yunanlı arıcılara o kadar ikrama geçecek tiki sormayın. Adamlar invert şurup konusunda tarif isteyip durdular.

Konya şeker stadındayız. Konya şekerin tesisi dünyada iki tane varmış, birisi bizde. Ben kendilerine bir teklif sundum, dedimki tüm örnekler yurt dışından alınıyor. Almanya da arıcıların kullandığı invert şurubun parasının bir kısmı hemde önemli bir kısmı diyeyim, devlet destek olarak karşılıyor. Siz bunu devlete sundunuz mu, sunduk dediler ve karşı çıkanı duysanız şaşırırsınız, oradaki bu konuşmayı herkes duydu. Karşı çıkan kişi bunu nasıl başkalarına izah eder bilemiyorum.

Benim önerim başka yerlere çekildi ve tartışma büyüdü, daha yetkili bir abimiz gelip açıklamalarda bulundu, ne biz onun açıklamalarından tatmin olduk, nede onlar bizim söylediklerimizden tatmin oldular. Önerimizi yeniden gözden geçirmelerini istiyorum, bu hem Konya şeker için hemde arıcılar için iyi bir şey olacak.

Solumdaki benim asker arkadaşım. Musa Karasoy, Aksaray’lı 15 ay Ordu da askerlik yaptık. Terhisten bu tarafa 27 yıl geçmiş ve yeni görüşebildik.

Ben fuardan sadece Çin kaşığı aldım. Larva transferinde en basit aşılama kalemi Çin kaşığıdır. Diğerleriyle bu kadar pratik ve hızlı olunamıyor.

Bazı arkadaşlar fuardan alacak bir şeyin yok mu? dediklerinde acil maske ve eldiven lazım diyorum.

Herkes kopuyor.

Resimdekileri zaten tanıyorsunuz, yeni yüz ise Düzceli arıcı, Erkan Kaya.

Birde bana kitapçık getirdi, çok ilginç bilgiler vardı kitapta onu daha sonra paylaşacağım.

Erkan Kaya nın yanındaki genç arıcı ise Düzce den  beni görmeye gelmiş, beni görünce ne olacaksa?

Resmin sağındakiler ilk baştaki bu yaz benden ana arı alıp kestirmişti. Bana telefonla bir yorum atmış ve demiştiki, Ali abi ana arıyı kestirdim, ben bittim::)) İsmi ise Ziyaettin Duran. Kap gel bir ruşet demiştim bitecek ne var, sordum verdiğim arı ne oldu diye abi yaşıyor, gözüm gibi bakıyorum dedi.

Ziyaettin ile Zafer abimizin arasında duran ise, Şeref Korkmaz.

Kendisi Ağva’nın köylerindenmiş. Ben Şile biliyordum, şilenin köylerini Yeni Köydan Kömürlüğe kadar hemen hemen hepsini bilirim,hangisindensin dediğimde ben Ağva’nın köylerindenin dedi.

Arıcılık Bilgi paylaşım forumunda , babamın kara kovanı adlı başlıkta arıcılık ile ilgili paylaşımda bulunan Şeref Korkmaz, aynı zamanda Zafer abiyle daha önceden mesai arkadaşları. Kendileriyle tanışmaktan menmun oldum.

Musa Karasoy, asker arkadaşım. Bu esnada festivalden ayrılıp, Zafer abiye çay içmeye gelindi::))

Herkesin yemeği önünde bunun derdi nedir bilmem, tabak elinde.

Bizim ekip çayı tabiki yemek üstüne içer. Zafer abi bizi misafir edip ağırladı, kedisine kabinem ve kendi adıma teşekür ediyorum.::))

Evden ayrılmadan bir hatıra fotosu daha, Fatih sende bizim hacı gibi Efraim abiyi uçur muşun::))

Festivalden sonra mersedese binmemiz bazılarınca yanlış anlaşıldı. Ömrümüz külüstür arabalarda geçti, bırakım birde mersedese binelim ne var yani, garibana çok görmeyin. Kim hatırlamıyorum, biriside bakan mersedese binmiş ama yanlış yere bindi diyordu… Töbe töbe.

Yav arkada 5 kişinin yanında ne işim var. Zaten arkadakiler çift porsiyon beni harcamak mı istiyorsunuz?

Allah her şeyin hayırlısını versin, ne diyem. Bizim açımızdan süper bir hafta sonu oldu diyebilirim. Bundan iyisi can sağlığı, 3 saate neler neler sığmış dimi?

 

 


Etiketler:
Arıcılık Bilgi Merkezi, Arıcılık gezileri | Yorum Yok »

ARI ÜRÜNLERİ FESTİVALİ VE ARICI MİSAFİRLER

Ekleyen, Ali Türk on 18 Şubat 2012 – 21:38 -


İstanbul arıcılık ve arı ürünleri festivaline gitmek için yaklaşık 1 ay öncesinden karar vermiştik. Bir gün öncesi gidecekler belli oldu. İlhami abide Yunanistan’dan gelenler var senide görmek istiyorlar dedi. Hayret kim geliyor niye görecekler filan dedim. Yarına öğrenirsin dedi. Festivale gitmek için önce Ümraniye vardık, sabah Gebze de toplanamadık,İstanbulda buluşmak daha kolay oldu. Festival yerine girdik, bizi bekleyenler var.

Theodosis Katsaros(Kokini), oğlu ve  bir kaç arıcı, arıcı olmayanlarda vardı, sanki 40 yıllık arkadaşlar gibi bir birimize sarıldık. Bu esnada bir poz verin dediler poz verdik, hemen Theodosis beni tutup gel işareti yapıp, arka planda bir kolisi varmış. Koliyi açtı ve bana hediye getirdiğini söyledi. Biz böyle bir şey beklemediğimiz için acayip şok olduk.

Ana arı üretimi için janter parçaları, ana arının içinde doğacağı bayağı büyük ana arı kafesleri ve raki.

Tercüman bunların nasıl kullanılacağını tarif ediyor, kokini de cidi de nasıl kullanılacağı var dedi, ayrıca birde sidi verdi. Beni bırakıp körükçü me  hediyesi verildi. Körükçüye polen tuzağı, tabi bizimki, bendeki janeter ekipmanlarına bakıyor, dedim usta ol, o zaman sanada bunlardan getirecekler, acayip bozuldu bizim körükçü::))

Körükçü ye de polen tuzağı ve rakı bile küçüğünü verdiler.

Bu işler olur iken karşı tarafta bizden fazla Yunanlı ve bizden resim çeken kişiler vardı.

İlhami abiyede körük hediye edildi.

Bizi acayip mahçup ettiler.

Daha sonra Sadri abinin standına geçtik. Theodosis Katsaros dedi ki ben belge filan istemiyorum ama bu işi öğrenmek istiyorum, yardımcı olur musun. Bende kendisine bu işi öğreteceğimi söyledim. Ne kadar ilginç işler oluyor, yurt dışından biri sizden bir şeyler istemekte. Tercüman vasıtası ile genel bilgileri verdim.

Theodosis Katsaros, suni tohumlama aletini inceliyor.

Sadri abi en sonunda aletlerin üzerine Demircioğlu ismini yazmış.

En çok komiğime giden ise resmin en sağ baştaki Yunanlı arıcının invert şurup tarifi istemesiydi. Türkiye de işlem tamam şimdi invert şurup nasıl yapılır komşulara da öğretiyoruz. Aslında Zafer abim olsaydı o esnada derdim en iyi tarif bunda diye::))

Ali Şekerli abinin adresini verdim. Birde dil olmayınca acayip oluyorsunuz. Tarifi yapıp İngilizce olarak kendilerine sunacağımı belirttim. Bu arıcıların alayı anladım ki aynı, bir türlü ayrılamıyoruz.

Gene çok komik hadiselerden birisi ise, Kokininin oğlu, Muhteşem abiye senin siyah tavukların yumurtasının rengi nasıl oluyor diye sordu. Bizde dul horoz ve dünür işini anlattık, tercüman koptu , çeviriden sonra karşıdakilerde koptu.

Bu arada bendeki rakı, Sadri abiye geçti, yarın öbür gün körükçü ye polen tuzağı varda bana niye bir şey yok diyemesin diye, böyle uyun görmüşüm::))

Bu gidişle biz bir Yunanistan yapacağız, tercüman aynı zamanda turizmciymiş, en kısa sürede yurt dışı için gerekli belge ve şartları bize iletecek, vize işini biz hallediyoruz dedi. Bakalım ne olacak.

Theodosis Katsaros’a bende bir şeyler hediye ettim. Bizi Yunanistan’a davet ettiler.

Yunanlı arıcıların, festivalden ayrılıp, programa uymaları gerekiyormuş. Bir yere yemek yemeğe gidelim diyoruz, ekipten ayrılmamız yasak dediler, bizde otobüse binip başka yere gidemedik ve en son vedalaşmak için festival alanının dışına çıktık. Toplu bir yemek yiyemedik, tur sahipleri de kimse dağılmasın istiyor. Ne yapalım şimdilik bu kadarmış.

Feshane önünde son fotoları aldık.

Toplu bir foto daha alıyoruz artık arkadaşlarımızın otobüsü kalkmak üzereydi. Gurup rehberi arıcıları toparlamaya çalışıyordu, otobüs dolmuş arıcılar hala poz verip vedalaşma faslını bitiremediler di::))

Ve ayrılıyoruz. Festivalle ilgili detayları daha sonra paylaşacağım.

Hayatımda çok enteresan bir gün daha yaşandı.

Theodosis Katsaros teşekür ediyorum.


Etiketler: , , ,
Arıcılık gezileri | Yorum Yok »
Forum