ARICILIK VE HAZİRAN FAALİYETLERİ

Ekleyen, Ali Türk on 05 Haziran 2012 – 08:14 -


Haziran ayı sanki kiraz ayı, her taraf kiraz, bazı dostlarımız bizi bahçesine davet edip, kirazlarla poz vermemizi sağlıyor, sağ olsunlar.

Bahçede hiç suni gübre kullanılmıyor, çilekler acayip büyümüşler, bu işin hormonla filan alakası yok, cins, doğal gübre , su ve bakım iyi yapılmalı.

Artık yılanlarda kış kostümlerini çıkartmış.  Soyunan bir yılanın geride bıraktığı elbisesi, gözlükleri de bırakmış.

Hafta içi Yalovalı amatör arıcı Ertunç Çibikçi ziyaretime geldi. Benden temin ettiği analardan birisini sorunlu kovanda kestirmiş, uzun süre anasız kalan kolonilerde ana arı kabul edilse bile, içeride genç işçiler olmadığı için, ana arıyı arı sütüyle kim besleyecek. Ana arı beslenmediğinde verimli olamaz.

Madem bana geliyorsun bir ruşet getir anasıyla birlikte bir kaç çıta arı vereyim.

Abi ruşet nedir dedi::))

Neyse şimdi ruşet ne biliyor, Düzceli Erkan tarafından hediye edilen ruşete arı koyalım dedik, bu seferde beni arılar çok sokar ben gelmeyeyim dedi.

Dedim gel bak körüksüz arı açıyoruz.

Tipe bakın nasıl tırsmış bir görüntü var.

Kasma beya kendini::)))

Bunlar dünyanın en sakin arıları, hemde Anadolu::))

Aa bunlar sokmuyor filan, suratta ki ifade değişti.

Biraz daha dursa arılarla beş taş oynayacak, neredeyse içlerine girecek.

Çoktan beri aklımda olup bir türlü yapamadığım çalışma masamı sağ olsun İrfan usta 5  dakikada kesip biçip monteledi ve teslim etti.

İrfan ellerin dert görmesin.

 

Masayı aynı gün denedik, süper çalışılıyor::))

Bu işlerdeki en zor bölüm ve uzun zaman alan, spermlerin toplaması.

Engeller tek tek geçildi, bu yıl üretilen iğneli anaçların ilk larvalarından üretilen ana arılarda doğdu. En çok renklerine kafayı takmıştım, onudsa hallettik şimdiki doğan analar simsiyah serinin tamamını bir göreyim diyorum ama sonuçta kullanılan erkekler belli ve seri aynı olacak.

Benim gibi birisine bu tür işler acayip zor, dünya işin arasında bu işe bayağı bir vakit ayırmak gerekiyor. Ayrılan vaktin ise karşılığı çok kıymetli saf anaçlar…………..

 

Enes Emin’de kirazlarla poz vermeye bayılıyor::))

 

Enes nasıl bant çekileceğini tarif ediyordu, Kadir bey biz anlamıyoruz sen yap dedi ve ihale Enes Emin’e kaldı::))

 

Alltaki resim ise bozuk dondurma dolapları, sacları alındığında köpük bir kutu kalıyor.

Kadir bey bunların her birisini bir kovana mantolama yapmıştı, kışın fareler bayram etmişler. Diyor ki farelere köşk yapmışız haberimiz yok.

 

Haziran ayına arı taşıyarak girdik.

2 Haziran akşamı Bal birlik Başkanımız, Kadir Gürkan beyin arıları Şile kızılca köye götürüldü.

Bende işler marangozda niye bitmiyor diyordum. Enes Emin fantazi peşinde, ana arı çiftleştirme kutusu yapmış, hemde benden gizli, tabi enselendi.

Bu kutu on’lu  (10)  olarak tasarlanmış, bölmeleri sökülebiliyor, ayrıca bölmelere aynı zamanda yemlik yapmış.

Allah her şeyin hayırlısını virsin. “Taşa çıkan keçinin ağaca çıkan oğlağı olur” diye, bir ata sözü hatırlıyorum::))

Bölmeler çıkabiliyor, ama bu kutuyu yapmak felaket zaman alan bir şey,Cemil ustalar Şile de bir iş aldı, marangoz bizimkine kalmıştı, acayip çalışmış…..


Zaim abilerin villa yönetimini ziyaret ettim.  Yönetici Raşit bey monte edilmek için kovanlar getirmiş, yakında arı koyarız, kendisini resimlemeyi unuttuk, çünkü biraz sonra hava karardığında Şile ye arı götüreceğiz.  Çok yoğun bir tempoda başka işlerede girdim sayılır,üretmiş olduğumuz anadolu arısından sonra, Anadolu tavuğu üretme projem var. Memleketimiziin güzide köşelerinden yumurta toplayıp, bunlardan Anadolu tavukları üretmeyi kafama koydum, sizlerin yardımınıza acayip ihtiyacım var. Gelen yumurtaları mutfakta elemeden geçirip, kalanlardan halis Anadolu tavukları üretilecek, ahada yazdım habarınız olsun.

İlk organik yumurtalar tarafıma teslim edildi, temel atıldı, gerisi kolay.

Pazar akşamı Enes ile arı götürdük, bu gün İlhami abide yardıma geldi. Üç gündür evimize gece yarısı 1-2 gibi gelebiliyoz. İki tur kendime arı götürdüm, bu yıl aslında bal işini askıya almıştım, sırf erkek üretimi sekteye uğrar diye bir miktar arıyı kestaneye bıraktım. Bal akımı olsun götürdüğüm arılar zaten hem erkek işini hemde kestane bal işini bu yıllık hallederler.

 


Teşekürler……

Neredeyse unutuyordum. Kastamonu’dan gelen kirazlar. Zafer abim pazar günü Hışırın yerine bırakmıştı. Bu kadar kiraz nasıl yenilir demeden edemiyorum::))

Bu yıl kestanelerin püskülleri erken açtı, en az 10 gün oynadı, inşallah yağmur yağmnaz ve ortam müsait olursa akım başlamış. Bir gün önceden giden kovanlarada koku vardı.


Etiketler: ,
Arıcılık Bilgi Merkezi | Yorum Yok »

ARICILIKTA DURMAK YOK MU?

Ekleyen, Ali Türk on 04 Temmuz 2011 – 07:08 -

Paylaşacak o kadar şey varki, çogunu erteliyoruz, bazısına az deginip atlıyoruz. Bu sene çok yoğun bir sezon yaşıyorum.

Katılmış oldugumuz ana arı üretme kursu imtihan yapılarak bitti.

Hocamız kopye yok dedi, Muhteşem abide doktorluk okudugu dönem hep kopye hazırlamış, bir türlü çekemediğini anlattı, neden çekemediğini sorduk, zaten kopye hazırlamak için çalışman gerek, çalışıncada zaten elindeki kopyeye gerek kalmıyordu dedi::))

 

Hep birlikte bizi gülme tuttu.

İmtihandan sonra bogazda bir yere yemege geçildi.

 

Sadri abimin emanetleri kabul ettirip, o akşam kendisine teslim ettim.

 

Ertesi günü bir Şile yaptık, arılarımız çalışıyordu, bu sene beklenen nektar akımı yok. Köyden birisi var arıyorum, bir dediğiyle öbürü çok farklı. Yagcılar köyünden Saim abi arının başında yatıyor, ona soruyorum, köydekiyle bilgiler hep çelişti, kısmette ne varsa bakacagız.

Resimin solunda Kadir Gürkan’nın ortasında Saim abinin ve en sağda benim kolonilerim var.

Hemen arılıgımızın arkasında bir arılık daha varmış aramız 30 metre yok.

Gittiğimizde arılar püsküllerden nektar ve polen alıyordu. 15-20 kovan açıp kontrol ettik, hiç bindirme olmadı, demekki dışardan nektar geliyor. Bu resimlerin alındıgı tarih 26 haziran 2011.

Kestane nektarı toplayan bir işçi arı.

Kestane nektarı ve poleni toplayan bir işçi arı.

Gittiğimizde kestane püskülleri çok canlıydı ve %80 tün püsküller açıktı.

Güçlü kolonilerin bal çekmesi çok güzeldi. Yan tarafımızda 7-8 çıtalık kolonilerde gram bal yok.

 

Bazı kolonilerde bir hafta öncesi verilen erkek çıtalarını örmeye başlamış, hatta erkek olacak yumurtalarda atılmış, bir kesinti söz konusuydu. Bir hafta sonrasına bu çıta tam örülmeliydi, resimdeki durum daha çıta yarı bile olmamış . Ayrıca bu erkekler ilerde bana çok lazım olacaklar. Erkeklere bu sıralar acayip önem vermekteyim, hacı tosunlara bak diye kızsada benim için onlar çok önemli::))

Arılıgımızın az ilerisi aa bir arılık var diyordum, az öbür tarafına baktım bir arılık daha, onun yanında bir daha derken resimde 5 arılık gözüküyor, hemen burnumuzun dibi.

Bu sene kestaneye çok koloni gelmiş durumda.

Bize sınır arılık girişindeki yazılar ilgimi çekti. İnşallah kimse arılara kötü niyetle bakmaz ve zarar vermez diyoruz. Allah korusun, O korursa hiç bir şey olmaz.

Arılıgın içinde lütfen girmeyin yazıyordu bende girmedim. Yanlışlıkla bu tabelayı görmeden arkadan girmiştim, o ne olacak::))

Baktım kadir başkan bişiler yapıyor bu ne dedim defne dedi. Ne işe yarıyor, birincisi bunları parmak gibi kes ve kurut, körügü yak, kenara koy iki saat sonra git tekrar bas körük sönmüyor, bu uyuyan soba gibi sinip bekliyor.

İkincisi varroanın düşmanı, bunu kullan ilaç asit filan gerekmez.

Bende gaza gelip bayagı bir defne dalı budaması yaptım, Gebze’ye getirdik, gerçekten çok uzun süre sönmüyor, varroa konusunu daha tam test edemedim.

Kadir Gürkan, körügü hazırlıyordu. Biz geçen hafta Şile’deyken yagmur başladı, hemen Gebze’deki arılıga döndük.

 

Zafer abim memleketten dönmüş.

Köy ekmegi, fındık ve meşhur İnebolu çekme helvası getirmiş.

Ne nasibimiz vamış tı, memleketimizin her yerinden bir şey geliyor::))

 

Hafta arası  Mehmeti yolcu etmemiz gerekiyordu, planlar yapıldı ve Yusuf akşama bizdeyiz başka yer aramayın demiş. Bende mesayi bitimi, bir kaç kargo vardı acilen verip, direk Yusuf’un yazlıgın yolunu tutum.

Yusuf ise bir tur daha anaarı üretmek için janteri devreye sokmuştu, bir kaç kez arayıp janterle ilgili bilgiler sordu, janter sabır işidir. Hemen işi sonlandıramazsın.

Bende dedimki gelirken larva getiriyorum, transfere  uygun kolonin varmı, hemde iki tane dedi.

Yeni gelen saflardan 81 numaranın çıtasını götürüp aşılama yaptık.

Tabi önce açık ne kadar larva varsa koloniden çıkarttık, kapalı ve açık memeleri bozduk.

Bu resimleri Mehmet çekti harika bir resim olmuş.

Kalfamız ikide bir ayarımı bozdu, Antalya’dan gelen anasız arıyı açtık, körük dumanı gıcıklıgına vermedi, beni enseden Mehmet’ide yüzünden soktu. Kalfaya fırçayı bastım şimdi mutlu oldunmu, abi seni soksun diye yaptım ama Mehmeti soktular diyor::((

Aşılama bitti, şimdi kovan karıştırıyoruz, kolonilere kestane balı geliyordu, fakat istenilen miktar yoktu, hızlı bir akım ve agarma yok.

Yusuf’un çıta tutuşu ve yüz ifadesine hep hasta olmuşumdur, gene güzel iki resim yakaladım.

Sonra geçiyoruz mangal başına bu akşam maydonoz yok bereket::))

Bazı resimler iphoneyle çekildi, gece cepten iyi resim çıkmıyor.

Bizimkilerdeki mutluluga bakın. Sıcak ızgaraya gel, yarasın doktorum, biraz daha kaçak balkon çıkarsın artıkın…

 

Nefis bir akşam menüsü, bereket bu akşam masada ot türü bişi yok.

Doya doya yedik, Yusuf kardeşim ellerine sağlık.

Sohbet çay derken zaman bitti, ben Mehmet Yüksel kardeşimi Sabiha gökçen hava limanına bırakıp evine geldim.

Son resimlerimizden birisi.

Arıcılıkta damızlık çok önemli. Bunun önemini çok geç öğrendik. Damızlık sorunuda başlı başına bir sorun, paranla almak istesen yok. Bir sene önceden sıraya gireceksin, alırsın bu sefer aktarım işi sakat ve bu işin çözümü için neler yapılır diye düşünüp, işi kökünden halletmeye iki sene öncesi karar vermiştik. Bir sene aletin yapımı beklendi, peşinden işe girişildi, iş başarıldı fakat kalite konusunda sıkıntı vardı, bu sene işin kalite yönüne çalışıyoruz.

Ben çalışıken hacı sürekli akıl veriyordu buyur bakalım deyiverdim. Başladı bu seferde benim kalfadan eksik olan neyim var demeye::))

Bu hafta sonu iki gün bi işe ayrıldı.

Felaket zaman tüketen bir şey.

Biz bu işe paralarımızı harcadık, emek harcadık, geceyi gündüze katmışız, birileri bu işi süper bir şekilde yapıyorsa, ben niye yapamayayım. Benim acayip bir yapım var, bir işi kafama koydumsa onun bir daha peşini bırakamıyorum.

Fakat geçmişte agırıma giden bazı şeylere şahit oldum. Bazxı anılarım birilerini rahatsız edebilir, ama anı işte.

Bir üniversitenin kongresine katıldık, o dönem orada doçent olan birisi, suni tohumla hakkında öyle şeyler anlattıki, bir sezon çalıştık olmuyor, bunu çok rahat söylüyordu. Yani nasıl olmaz, birisi yapıyorsa bizde yapmalıyız diye bir dert ve kaygı görmedim kendisinde.

Aynı kişi, bir tv programında ıslah ve selekte edilmiş arılar için süs köpegi cümlesini kullandı.

Aynı yerde şimdi bir tabela var, paşam arıcılık gelirtime diye, bu işler ülkemizde tabelayla oluyor.

Sonuç, sen suni tohumla yapamıyorsun, selekte edilmiş arılara sü köpegi diyorsun, peki neyin peşindesin ve neyi geliştireceksin, diye ben sana soru veririm.

Bazılarıda gidip oralarda kuyruk sallıyor, arıcılıgı geliştiriyorlarya::))

Nedense gerçeklerle, tabelalar aynı degil.Bundan olsaki gerçekler acı… ve ortada geliştirilmiş hiç bir ürün yok.

Bu sene suni tohumlamayla alakalı erkek seçiminde uzak akrabanın önemi hakkında yazılar okudum, eskiden erkek olsunda nasıl olursaolsun derdim. Son katılmış oldugumuz ana arı üretme konusundada bu konu özellikle işlendi. Ben daha önceden Muhteşem abinin 61 den bu sene iki çıta yumurta ve larva getirmiştim. Bu safın bizim arılıkta kardeşlerinin kızları var, elimizdeki 4 saf turunun en yabacısı şimdilik bu arıydı ve bende arılıgımdaki erkek üretim kolonilerini 61 den oluşturuyorum. Bu 61 kızları, gebzedeki arılıktan başka yerlere gitmeyecekler. Hazır olan 15-20 tane anaarıyı kendi arılıgımda kullandım.

Muhteşem abideki 2009 yılında gelen saf karniol 61 in kızlarından birisi.

Bu sene erkek üretiminde daha bilinliyiz, geçtiğimiz sene 50 erkekten bir dozluk sperm toplayamıyorduk, sperm konusu şimdi daha kolay. Suni tohumlamanın en zor işlerinden birisi bu sperm işi.

Erkek arıları, anasız kolonilerde besleliyoruz. Bu konudaki tüm eksiklikler çok şükür ortadan kalktı.

 

Cuma akşamı aleti ve her şeyi hazırladı, tabi bu arada saate bir baktım gece 22:00 olmuştu hacıya dedim abi biz bu işe bir girersek, gece ikiyi buluruz, yarın sabaha başlarız diye işe başlamadan ertesi güne erteledik.

Ertesi gün İzmit ten anaarı alacaklar geldiler, onlara öğleden sonra dedim, sabah 8 de damladılar, madem geldiniz önce sizi yolcu edeyim sonra tohumlamaya geçeriz.

20 Anaaarı istediler, hazırda 10 tane vardı onları hemen topladık ve başka anaarı aramaya zamanım yoktu, yeniden gelin dedim.

Misafirleri yolcu edip, telefonlarıda kapatıp işe giriştik.

 

Verilen aradan olsa gerek, birinci anaarıyla çok ugraştım ve uygulama yapamadan kutusuna bıraktım. Acayip kasılıyorsunuz, geçtigimiz sene bu iş bu kadar zor degildi. Bereket hacı bana sabırlı ol, sabırlı ol dedi.

Sperm hazır anaarıya giremiyoruz. Bir iki derken olay çözüldü, uzun süre ara verince zaten larvayı bile alırken zorlanıyorsunuz.

Geçtiğimiz sene bizi en çok oyalayan sperm toplamaktı, şimdi beslenmiş erkeklerden sperm çok basit ve daha az erkekten hemen 1 cm lik kanalı spermle anında dolduruyorsunuz.

 

Tohumlanan anaarılar, alındıkları gözlere verilmeli, yoksa direk kestiriyorsunuz. Geçtiğimiz sene karıştırmıştık, şimdi bu işide sıkı tutmaktayız.

Yapmış oldugumuz uygulamaların 4-5 gün sonra sonuçları alınır.

Son durum yaşıyorlardı.

Ana arı kursunda bitirici koloni, işin ekonomik yönüdür dendi. Benim kullanmadıgımbir sistemdi. Bir bitirici koloni oluşturdum, habire başka kovanlardan kapalı yavru veriyoruz, yakında bu arı 4-5 kat olursa şaşkmayın.

Kapanmış memeleri ne kadar olursa olsun tutmakta sorun yokmuş nasılsa kapanınca, sadece 34-35 dereceye ihtiyacı var hepsi o kadar.

Soldaki çıta kapanmış ve 10 günlük olmayı bekliyor, aynı zamanda hiç başlatıcıya vermeden, 26 aşılama yapıp bitiriciye verdim, 21 tanesi tuttu ve kapandılar. Bu iş çok hoşuma gitti, aşagıda anaarı var arada ızgara, yukarsı meme dolu::))

Bu akşam gene bir çıtaya aşılama yapıp, direk bitiriciye verdim, nasılsa başlayıp bitiriyor.

Bu arada aşılama çıtalarının üzerine elimizdeki matbaga saçlarından şeritler kestik. Aşılama hangi anaçtan, hangi tarhte yapılmış, kaç meme de aşılama var hemen yazıyorsunuz ve koloniyi açtıgınızda bu ne zaman aşılandı, hangi anacın yavrusu demiyorsunuz. Asetat kalemle yazılıyor, alkolle siliniyor, bu son pratik uygulamam, acayip güzel oldu. Bazen karıştırıyorduk, bunu ne zaman aşıladık diye. Yazmış olsanızda gene karışıyor, bazen 8-10 çıta aşılı vaziyette, kolonilerde oluyor, birisini karıştır ayvayı yedin::))


Etiketler: , , , , , ,
Arıcılık Bilgi Merkezi | Yorum Yok »

ARICILIK VE KETANE BALI

Ekleyen, Ali Türk on 13 Haziran 2011 – 22:06 -

12 Haziran 2011 pazar günü Gebzedeki ilerimizi bitirip, Beykozdaki arılarımızı hazırlamaya gittik.

Geçtiğimiz yıllara oranla bu sene kestane yaklaşık iki hafta geç kaldı.

Normal şartlarda haziran ayının beşinde açmaya başlardı.

Bu sene yağışlar kestane açmadan başladı, bazılarına göre bu iyiye işaret, bu sene iyi olacak deniliyor.

Kestane püskülleri açmak üzere hazır bekliyorlar.

Önümüzdeki perşembeden sonrası hava durumu iyi gözükmekte.

 

Kolonilerimiz bu sene kanoladan akasyaya, akasyanın bitmesiyle kestane kesintisiz bir şekilde geçiş yapmak üzereler. Bu işçi arıların hiç strese girmemesi, anaarınında yavruyu hiç aksatmadan devam ettirmesi demek. Bu saydıklarım benim açımdan önemli. Hiç besleme yapmadan dogal haliyle güçlü kalabilecekler.

Bizim resimlerimiz doğaldır.

Arıları birleştirip, birde şurup verip, arıları dışarı çıkarttırıp, sonrada karşısına geçip resim çekmiyoruz.

Kestanedeki son durum bu, bir abimize göre 2 gün içinde kestane açmaya başlayacak ve artık yagış olmayacak dedi.

Gecenin ortasında kendimizi Şile’de bulduk.

Allah ne verirse her şeyin hayırlısını versin.

 

Hacıyı evine bırakıp, kendi evime geldigimde gece saat biri çoktan geçmişti.


Etiketler: ,
Arıcılık Bilgi Merkezi | Yorum Yok »

ARICILIK VE KANOLADAN AYRILIŞ

Ekleyen, Ali Türk on 30 Mayıs 2011 – 16:39 -

Bu sene ilk defa Trakyaya kanolaya gittik. Kanola sezonu bitti ve kolonilerin alınması gerekiyor. Bu seneki arkadaşım Saim Ahmet Gürel. Yolda ise yeni almış oldugum cihazın ayarlarını yapıyor. Hayatımda kullanmak için almış oldugum en pahalı el kadar alet, iphone 4. Mobil iletişimde şu an eniyisi bu. Bata telefon, fotograf, internet ve gps, gibi bir çok özelligi üzerinde barındırıyor, tabi şu ana kadar tam kullanamadım. saim abide ipnone 3 vardı oda yeni ipone 4 de geçti. Yolumuz üzerinde Saimin kurdugu tuzaklara bakıyoruz.

Kovan veya ruşet koydugunuzda bazı kişiler bunları yürütebiliyormuş. Saim de karton kutular hazırlamış, çalınırsa bir kaç eski petekli çıtam gider diyordu. Bu tuzaga arı girmiş.

SAİM AHMET GÜREL

Hemen tuzak kapatılıp arabaya atılıyor.

Gene bir başka tuzaga arı girmiş ama birileri tarafından kutu parçalanmış, çok az arı vardı içerde, demekki terk etmiş.

Kutulara havalandırma filan hazırlanmış, Saim bu sene oğul konusunda çok şanslı.

Arılıktayız ve tuzaktan ruşete oğulu aktarıyoruz. Arılıktaki Saimin tuzaklarından birisine gene oğul girmişti.

Oğulun anası, yumurta atılmıştı.

Ben kendi kolonilerimi kapartırken Saim Ali abi gel bak arı ne yapmış dedi. Gittiğimde çuvala bakıp, bu karniol arısı, 5 çıta olarak gelmişti, şu an 16. çıtayı bitirip, 17. çıtayı örmekle mesgul diyordu.

Görüntüler süper. Kanola bitip gitti, nedense gene kanoladan menmun olan olmadı. Ben ise kovanlarımı zor arabaya yükledim, acilen sağım yapmalıyım. Memleketimizin, yerlisini, okotipini ve kafkasını destanlar yazar iken görmek ne güzel::))

Saim’in bir kolonisi, 3 çıta gelmiş, şu an koloni 7 çıta olarak buradan gidiyor.

Bir başka koloni, 4 çıta gelmiş 7 çıta geri gidiyor. Tüm kolonilerde bu kayıt var.

Ben kolonileri hazırlarken civarı bir gezdim. Bazı kanolalar hala sarı duruyordu. Bir baktımki kanola degiller. Biz memlekette bu ota turp otu deriz, buralarda yabani hardal diyorlar. Kanola tamamen bitmiş vaziyette.

Gelincik ve yabani hardal dolu bir kanola tarlası.

Tohuma durmuş kanola.

Çocuklugumdaki gibi gelinciklerin kapsüllerini toplayıp yedim. tazesi çok lezettli olur.

Akşam oldu kolonileri yüklemeye başladık, aman Allahım bu ne leş gibi kalmıyorlar dediğimde Saim abi maşallah de dedi::)) Evet maşallah.

Özkan abi ve hacı ikiside süper çalıştılar. Hele Özkan abiye hasta oldum. Zevkine bizimle gece yarılarına sürünülürmü yav::))

Özkan abi çok enterasan biri. Kendisi asıl işi oto döşemeciligi. Lüks otoların döşemecisiymiş, iyi usta yani.Bir ara saim abi dediki senin benim gibilerin arabasına bakmaz, çok lüks arabalar gelir dedi. Biz yoldayken benim arabanın bazı yerlerinde döşeme sorunu var, bir gün arabanı bana bırak ::))

Bu sıralar olmazda inşallah bırakırız.

Özkan abimiz hobi olarakta, mandırası var, koyun, keçi, ördek tavuk, kangal köpekleri var, hatta Denizliden horoz getirtmiş, şimdide arıları var ve sokmayan arı istiyor::))

İş bitti, etrafta bir mıntıka temizliği yaptık, çöpleri yakıp yok ettik.

Gündüz muhtarım Kani bey gelip yol evraklarımızı getirdi, inşallah tüm arıcılar böyle muhtarlarla çalışır diye dua ettim.

Yola çıktık, Özkan söferleydi, abi söfer açmış. Yav bizde açız iyi oldu bir yemek yiyelim. Yamyam gibi iki kova ekmek bitirmişiz::))

 

Benim arıları indirmek çok sıkıntı verdi. Koloniler kalkmıyor, hadi iki kişi taşırken sorun çıkmıyor. Yere koyarken bitiyorsunuz, genelde üç veya dört kişi indirdik. Bir ara 3 koloni kalmıştı, söfore 9 kovanmı kaldı dedim, hacı hemen el fenerini yakıp kasaya öyle bir baktıki.

Son 5 koloniyi hep 3-4 kişi arabadan yere kadar taşıdık.

En son arılar indi resim çekecem hacı beni çekme diyor, töbe töbe.

Saim abi benim kovanların çekmesini taktı, oda herkes gibi bitti. Saim kardeş ise sitemli. Sana kim dedi karniolla çalış diye, hem bizi hem kendini mafettin::))

Ben kolonileri açtım, arı o kadar havalandırma olmasına rağmen, arılar fışkırmaya başladılar.

En berbatı ise, kamyon indiği yerden çıkamadı. Ellen ne yapılabilirki. Tahtayla toprak kazıp biraz teker altına avuçla toprak attık, olacak gibi degil. Ben biraz kestirecem dedim. Münübüse yatmaya gittim. Gece 4 çeker bir jip getirmişler, arabayı 15 metre filan yukarıya çekmiş, halatı koparmış ama işi bitirememişler.

Bir telefon geldi, Ali hocam ben gebzedeyim::((

Hasan Alperen, Akşam biz arılarla çıkarken oda İzmir’den gebzeye yola çıkmıştı.

Abi 1 saat sonra filan gelirim dedim, çünkü Bilecik’tende yolda olanlar vardı.

Hemen arılıgı bir gezdim olumsuzluk yok.

Nerden nereye, Oktay’ın arılığındayım. Bu sene ise Oktay çoştu, koloni sayısı yakaladıgı oğullar sayesinde 30 filan olmuş. Ne kat nede kovan kaldı, her gün kovan siparişi vermekle nereye kadar hobi arıcılık yapılırki.

Kamyon resmin başladıgı yerdeydi, çekilebildigi yer bu kadardı, kepçe bekliyoruz, ama bu gün pazar ve herkes nazlanıyor. Yukarda Saim abşiye ben gidiyorum deyip hacıyla ayrıldık.

kestane püskülü

Kestanenin son hali, bakalım ne zaman açıp nektar verecek.

Kestane püskülü.

Benim en sevdiğim karelerden biri::))

İzmir den Hasan abimiz kestane şekeri getirmiş.

Bilecikten gelenlerde sen seversin diye köy yumurtasıyla, Osmaneli lokumu getirmişler. Hemde ayvalı::))

Bilmeyenlerde beni pis bogaz sanacak.

Hasan alperan ve Bilecik’li arıcıları bir sonraki paylaşımda bulacaksınız.


Etiketler: , , , ,
arıcılıkta mayıs ayı | Yorum Yok »
Forum