2013 YILININ OCAK AYI VE ARICILIK MALZEMELERİ
Ekleyen, Ali Türk on 13 Ocak 2013 – 23:32 -Geçen seneden kalan biçilmiş ana arı çiftleştirme kutularımı bu sene bahara çıkmadan hazır etmeyi hedefledim. Bahara çıktığımızda o kadar iş var ki içinden çıkamıyoruz. İşe nasıl başlarsanız sonuna kadar öyle gidiliyor. Son posta üç gözlü ruşetlerim 100 tane ve yarısı şu an bölmeleri takılıp istifleri yapıldı, geriye kalanların boyası bitti. İnşallah bu ay bitmeden hepsini bitirmeliyim.
Musluklara takılan parçaların hepsi yedekleriyle birlikte tamamlandı.
En çok uğraştıran bu küçük parçaların monte edilmesi, parçalar küçüldükçe iş zorlaşıyor.
Son kalan ruşetlerin boyasını İlhami abim yaptı, bu çalışmadan sonra herhalde nazar değdi, kaç gündür hastayım diye arazi oluyor::))
Bir daha ki seneye artık marangozda iş yapmayacağım diyorum, nedense marangozdan çıkmak nasip olmuyor, büyük konuşmamak lazım. Seneye kışın yaşarsak bakalım bizi neler bekliyor bilmiyoruz..
Bu arada bizim kalfa iyi ki sık gelmiyor, geçen Cemil ustaya ne dese beğenirsiniz, yav dükkanı her tarafı istila edilmiş::((
Biten ruşetleri gözden ırak arka tarafa kaldırıp duvara sıfır dizdim. Yoksa kış günü başımıza iş alacağız, belaya kaldık.
Bal taşımak için sürekli bir şeye ihtiyacım vardı, bir türlü yapamadım şekil var ama bir boşluk bulamadım. Bazen bal isteyenlere hemen vermek gerekiyor, yoksa müşteri gidiyor. Arabada kavanoz taşıdığınızda sorun oluyor, şimdi hem taşıması kolay hemde kavanozlar kırılmayacaklar. Cemil ustaya dün dedim böyle bir şey yapmam lazım, sen işine bak ben yapayım dedi. Ben sadece sap bölümünde müdahale ettim. Baktım fırça sapı takıyor, dolapta bir sürü keser sapı var::))
Dedim fırça sapı zayıf olur, keser sapı tak, gidip en dandik sapı taktı kıyamadı, sapın bir tarafı kabuk be::))
Bal selesi dedim ama Vecdi abi bu beşiğe benziyor dedi, Serdar da bal beşiğin güzel olmuş dedi, isim konusu karıştı yani. Nede olsa ilk bal pratik taşıma kabı::))
Mutlaka kopya edilecektir başka isimler altında önemli değil, hemen kalfa peşine düştü bile…
Zaim abi kara kovan istiyordu. Bende Bolu Mengen’e Mehmet Yüksel’i ziyaretimde Sadık amca tarafından bana verilen kütüğü, Zaim abiye verdim. Fakat kütük oyulmalı, oyma işi zor, biz kolayını bulduk ama şerit küçükmüş ve çok zorladı.
Kütüğü duruşmaya çıkardık, üçe bölüp öyle içini alabildik. Yaptığımız iş bayağı sakattı, kütük büyük makine küçük, dolayısı ile hızarın bir sürü güvenlik ekipmanını sökmek zorunda kaldık. Şükür kazasız belasız bitirdik.
Dıştan kütüğün çapı 186 geldi dedi usta.
Bundan sonrası biraz elle işlenir, bahara arı koyarız.
Bakalım seneye kütüğün başına neler gelecek hep birlikte göreceğiz. Hadi hayırlısı.
Etiketler: ana arı çiftleştirme kutusu, arıcılık, arıcılık malzemeleri, bal beşiği, bal selesi, bal taşıma kabı, kütük kovan, kütük kovan nasıl oyulur, kütük kovan yapımı, ruşet kovan
Arıcılık Bilgi Merkezi, Arıcılık Malzemeleri, Magazin | Yorum Yok »
ARICILIKTA NE İŞ NE ZAMAN NEDE BU SEVDA BİTER
Ekleyen, Ali Türk on 07 Ocak 2013 – 10:11 -Arıcılık benim açımdan bakıldığında acayip başkalarına zor geliyor. Karınca gibi her sene her dalda çalışırım. Genelde kullandığım malzemelerin tamamı bana aittir yani imalat ve tasarım da buna dahil.
Son posta ana arı çiftleştirme kutuları montajı bitti, ince işleri başladı. Artan malzemeler var sonuçta bunlar kullandığımız malzemenin bazı yerleri ve aynı ölçüde, bunların sobada yakılmaması lazım.
Birde bazı işlerde biraz daha kuvvetli bölmelere ihtiyaç oluyordu.
Marangozda çalışırken bu işi kafaya taktım, şimdi öbür tarafta çalışırken kafa devamlı bu işe kayıyor araya girmem lazım.
Arıcılık malzemelerim konusunda dünyada benim üzerime biri olduğuna inanmıyorum, malzemeden tutunda, damızlığa kadar, onu da geçin döllediğiniz alete kadar. Bizi asıl ön plana çıkartan bunlar.
Yerli diye kıvrananlar var, tabiî ki lafta, sizin neyiniz yerli dediğimde kayış atıveriyorlar, yerli konuşunda benimle kimse yarışamaz.
Gemişte poker nasıl oynanır öğrenmeye çalıştım, öğrenemedim ama elinizde iyi kağıt varsa rest çekiyorsunuz, blöf ile iyi el, aynı şeyler değil. Yazılarımda rest çekmem ise blöf yaptığımdan degildir, elimiz iyi::)) Yani blöf yapanların alayı karşımızda şapa oturmuş.
En azından bir numunesini çıkartıp işime devam edersem rahatlarım diye, artık malzemelerden bir numune oluşturayım diye yatara bir geçtim. Parçaları 6 çıta alacak şekilde ölçüp kestim. Küp gibi bir malzeme çıktı, 26.5 x 26 x 27.5 cm gibi. Yani yükseklik kovan yüksekliğinde, sadece standart çıtanın yarısını alacak bir kutu oldu, 6 çıta standart üç çıta demek oluyor.
Numunelerimi monte edip, biçilen küçük kutuların parçalarını kenara istifledim şimdi kafam rahat. Elimizdeki işler acele onlara dönebiliriz.
Üstten çıta boşluğunu biraz fazla bıraktım, kek verirken rahat olması için. Çıta üzerinde iki santim boşluk olacak.
Hafta arası köyleri bir kolaçan edip geri geldim. Zaim abinin yazlığına da çoktan beri gidemedim, yapılacak işte yoktu biraz onun içinde gitmiyordum. Yazlığa gittim Raşit bey burada dediler, çoktan beri görüşmedik, özlemişiz ayak üstü biraz sohbet ediyoruz, beni çekme diyor::))
Raşit beyin kovanları, seneye hedef 30 kovanmış ve çok çalışmam lazım diyor:)
Kışlamayı katlı yapıyor, alt katta arı yo. Soğukta hiç uğraşmadım, şimdi diyeceğim ki şöyle yapsan rutubet olmaz, karşı cevap gelecek al başına iş, bildiğin gibi bir devam et, ben sana nasıl rutubet olmaz sonra anlatırım.
Olaylara bakış açınız, tavuklar ve kümesleri.
İyi bakmak lazım bu nasıl tavuk ve nasıl kümes diye::))
Kıskanıyorum buradaki horozu, ne kadar mutludur. Kümes değil villa yavrusu, benim arıcı kulübem bile yok::((
Şu işler bitsin birde kendime arıcı kulübesi yapayım bari.
Bir sürü tavuk ve hollüğü açıyorum bir yumurta. Yazık bunca konfora bumu olmalıydı. Yumurta çok olsaydı sarkma işlemi yapacaktım, bir yumurtanın neresine sarkayım ki…
Hemen Raşit abiye bak bizim kalfanın bir folluk modeli var, 4-5 tavuktan haftalık 20 civarı yumurta alıyor, bir onu dene dedim, kafasına yattı bakalım, o sisteme geçer ise bizimde bu işte payımız olur, dolayısı ile yumurtalardan hisse düşebilir::))
Aslında yazlığa gidiş nedenim bu kütüktü. Sadık Yüksel amcam tarafından verildi, Bulu Mengen’e gittiğimde vermişti. Bende Zaim abiye vermiştim, Zaim abide bak bahar geliyor, benim kütük ve kovanlar ne oldu diye sormaya başladı. Bizi tanıyan arıcılıkta coşuyor, Allahtan hayırlısı. Zaim abinin de niyeti ilk etapta 5 – 6 kovan arı, bir kütük ve bir sepet olmak üzere takımı kurmak istiyor.
Kütüğü arabaya sokamadım, taksinin bagaja bir türlü girmedi, minibüsle gittiğimde getireceğim, Cemil usta kütüğü getir oyayım demişti.
Zaim abinin bahçeye ektiğim enginarlar. Bazı enginarları köstebek kuruttu, kalanlar bayağı var, seneye bizim kalfayla enginar yetiştirip yarışacağız. Bu yıl enginardaki rakibim İlhami abiydi, ilhami abi bu konuda maratoncu ben ise emekliyordum, böyle yarış mı olur diye yarışı bıraktım. Yeni rakip dişime göre ve ben bir yıl öndeyim::))
Zaim abinin bahçeye bu yıl damlama sistemi sulamada kuruldu. Seneye balkonda bahçe işleriyle uğraşmayacağım::))
Maşallah enginarlar güzel görünüyor, kışlık bakımları yapılması gerekiyormuş, bilmiyordum, bu hafta sonu diplerini açıp koyun gübresi koyacağım. Yarış başladı::)
Yazlıktaki kovanlar salkımda, bu kovana 5-6 çıta püren balı bırakmıştım, mersine giderken dönüşte gidip süzecektim, tüm balları aşağıya çekmiş ve katıda alamadım. Arı salkımdaydı, katı alayım derken arı dağıldı kapattığım gibi kaçtım. Kış günü durup dururken birde iğne yiyecektik.
Marangozda yer müsait beslenme işini ızgara balık ile yapıyoruz. İstavritler acayip yağlanmış ve lezzetliler.
Bizim kalfa cumartesi gün arıyor, nerdesiniz dedim marangozdayım, ızgara var yetiş filan dedik, adam sanki davet bekliyormuş gibi geliyorum dedi:(
Koş gel sanki seni bekliyorduk diyorum içimden, duymasın alınır, zaten nazik bir kalbi var.
Üç beş balıkta, kalfaya ayırdım.
Baktım ekmeksiz götürüyor, doymadım diye çamur yapabilir, bizim buradaki fırının ekmeğinin ne kadar sağlıklı ve taş fırın olduğunu bahsedince ekmeğe yumuldu kalan balıkları kedilere verdi::))
Zaim abiyle buluştuk, hadi balığa gidelim dedi. Zaim abiye diyeceğim bunun bastığı yerde ot bitmez şurada oturalım diye ayıp olacak, arada bende havamı almış odum, Eski hisar iskelesine vip girişi yaptık, bizden başkası balık tutamaz. Tabi balık bulursan tutarsın.
Bu surata balık mı gelir, balıklar çoktan karşı kıyı Yalova’yı bulmuşlardır::((
Cumartesi biraz işi savsakladık yani, bu arada Zaim abide bir yerde toplanmayacak mıyız demeye başladı ve karar yazlıkta toplanalım şeklinde çıktı, zaman konusunu görüşeceğiz.
Ben balıktan geldiğimde yarım kalan işi İlhami abi bitirmiş birde kesilen menteşeleri saymış. Son posta ruşet sayımız 96 yaklaşık 300 göz olacak. Geçen senden yaptıklarımızla ana arı üretiminde 450 göz çalıştırmayı düşünüyorum, bir sürü yeni analı, bölme arı isteyen var bakalım nasıl kalkacağız bu işlerin altından.
Pazar günü montaj işlerine devam edildi, ben bölmelerin musluk parçalarını boyadım. İlhami abi son toplanan ruşetleri boyadı, alt havalandırma parçalarını vidaladı.
Burada 400 parça var, ve her parçanın altı yüzeyi var sinir edici bir iş. Bir tarafı boya, kurudu mu öbür tarafa geç. Kururken ben menteşe vidaladım, bir gün boyunca bu parçaların işi bitmedi, kış günü boyanan yüzey kurumuyor, 6 ayrı yüzey bitmedi. Birde yüzeyleri farklı boyamak gerekiyor, beyaz ruşete mesela mavi parça monte edilmeli.
Parçaların bir kısmının arka yüzeri beyaz, bir kışmı yeşil. Geçen sene bu parçaları kontradan yapmıştım, yağmurda bir çoğu açıldı ve parçalandı, seneye parçalananlar yenilenecek, dolayısı ile 600 parça biçtim.
Boyanan parçaların bir kısmı, görünüşte ne var diyorsun başına bela oluyor, minicik parçaların boyası bir ful günde bitmedi.
Arıcılıkta iş bitmiyor, zaman yetmiyor, bu sevda da bitmiyor…..
Etiketler: ana arı çiftleştirme kutusu, arıcılık, arıcılık malzemeleri, enginar resimleri, kütük kovan yapımı, ruşet kovan, tavuk kulubesi
Arıcılık Bilgi Merkezi | Yorum Yok »
KASIM AYINDA ARILARIN DURUMU, MERSİN AYDINCIK
Ekleyen, Ali Türk on 29 Kasım 2012 – 14:20 -Ülkemizde arıcılık denildiğinde bir çok yerde sezon kış gelmesine rağmen bitmiyor. Bunu hadiseleri yerinde gördüğünüzde anlıyorsunuz. Resimdeki arı kasım ayının 20 sin de keçi boynuzu yaprağından salgı topluyor.
Bir başka işçi arı ise, aşılı keçi boynuzu püskülünden nektar topluyor. Keçi boynuzu ağaçları civarında keskin bir koku var, aynı kestane akımındaki gibi ama kokusu farklı.
Bu ise yabani keçi boynuzu ağacı, püskülü ise oldukça farklı. Yukarıdaki resimlere ait video ise bu linkte.
Bizim arılarımız genelde Gebze de yavruyu kesmişlerdi. Aydıncık’ta bizim Ekrem’in kolonileride kontrol ettim. Kasım ayının 20 de bu kovana kat koydum. Kovana çıtalar dağınık konmuş ve 9 çıta, 10. çıtayı sokmak imkansız. Kenarlardan iki ballısını aldım. Alt kata benim kabarmış çıtalardan verdik, bu bölgede sezon sonu tüm petekler eritiliyormuş, kabarmış petek saklamasını bilmiyorlar.
9 Çıtalık kolonide 6 çıta yavrulu vardı, en merkezde ki çıta yukarıdaki yavrulu resim.
Kovanın içi arı dolu fakat bal geliyor, koyacak alan yok. Koloni yatıyordu bu mevsimde kovanın hem altına boş çıta girdim, birde kat koydum hazır elimizde kabarmış çıtalar vardı.
Arı bal akımında bol bol yatmış, koloni yönetimi zamanında gerekli, güzelim akımlar kaçmış, gördüğüm kadarıyla hala akım devam ediyordu, benim kovanlarda bir kaç gün içinde peteklerde ağarma başlamıştı.
Kolonide alan veya boş yer yoksa ne yapsın ki, her geçen gün yavruyu azaltıp, gelen polen ve bal ile bloke olamak zorunda.
Demir hindiba çiçeği, bu bitki yenir.
Aydıncık’a vardığımız akşam ziraat mühendisi olan Muhammet Pak, arıları indirmek için geleyim mi? diye telefon ediyor, abi gel dedim, arı indirirken adam lazım olmaz mı, 17 saat yol gelmişiz, meğersem serada bir kaç sıra iş kamış bitirmeyi düşünüyormuş tu. Ertesi gün kalan işi yapmak için bende seradayım. Salatalık fideleri uzadıkça yukarıdan aşağıya sarkan ipe dolanması gerekiyor. Bu iş 2 metre yükseklikteki yatay tellere kadar bir kaç gün arayla yapılmalıymış. Yoksa içeride düzen bozuluyor, her taraf karman çorman ve orman gibi olurmuş. İşin püf noktası ise ben yeni öğrendim, salatalık fidesi ipe soldan sağa doğru sarılmalı, yanlış yaparsanız kendi kendine sardığınız salatalık çözülüyor, yani işin doğasında soldan sağa doğru dönmesi gerekiyor.
Bu resimler benim haberim yokken çekilmiş, Muhammet facede bu resimleri paylaşıp, altına da ırgatın iyisi yazmış. Irgatın iyisi sıfır hatayla çalışırmış. Ben ilk defa salatalık fidelerini ipe doladım, genelde dolama işinde salatalık fidesi kıranlar oluyormuş. Ben hiç bir filizi kırmadım. Filiz kırıldığında fidenin koltuk denen sürgünü işi devam ettiriyor ama en iyisi ana filiz yaşamına devam ederse daha iyi oluyormuş.
15 Gün öncesi Ekrem’in sırasında fideler 1 karış ancak vardı, 15 gün sonrası ise salatalıklar toplanmaya başladı.
Ekrem’in bayağı büyük seraları var, bu günlerde ful üretime geçilmiş durumda, ben oradayken ilk toplama işini yaptık. İlk toplamada 3 kasa çıktı, sera tam kapasiteye geçtiğinde 3 günde 30 kasa salatalık toplanacak, bu bir ton civarında ve her üç günde toplanıp hale sevk ediliyor.
Kasım ayında dalından dut yediniz mi? ben yedim.
Özgür bir yaprak, oldukça mutlu, seradan doğaya uzanmış, artık mutlu yaprağımız da var::))
Yukarıda biraz bahsettim, bitkiler bir yerlere dolanırken soldan sağa doğru sarılıyor. Dünya güneşin etrafında soldan sağa doğru dönüyor. DNA zincirimiz gene soldan sağa doru diziliyor. Atomların içinde hareket eden elektronlar gene aynı soldan sağa doğru dönüyor. Farkında olmadığımız hemen hemen bir çok şey böyleymiş. Resimde fasulyeleri görüyorsunuz. Bazı bitkilerin kendilerini bir yere tutturmak için ince bir sürgünleri var, onlarda aynen soldan sağa doğru tutunuyor.
Ben bu olayı yeni fark ettim, zaten hayat bir derya, bu deryada kaç şeyin farkındayız ki?
Gebze de bazı kolonilerde birleştirmeler yapmıştım. Ani birleşmelerde arılar kesinlikle birbirini kırıyor, yani öldürür. Birleştirme yöntemlerinde bir sürü malzeme kullandım, soğan, sarımsak, parfüm, bazı yumuşatıcılar acayip keskin kokuludur. Bunların hiç birisi yanımda yok ve ben arı birleştirmem gerekiyor ve yolda koku işi aklıma geldi. Düşündüm en ucuz nasıl koku alabilirim veya yapabilirsiniz. Çözüm hazır bir bakkala girdim, tarçın var mı var ver bir paket ne kadar 50 kuruş, buyurun diyorum. Azıcık tarçını ped şişeye koydum, suyu doldurdum, birleştirdiğim kovanın içinde döküp, bezle de içerisini siler gibi yapıp kokuyu yaymışım. Arılar hiç birbirine dokunmadılar. Bu bilgi mutlaka birilerinin işine yarar diye resimleyip paylaşıyorum. Bu işler için özel koku var şu kadar para diyebilirler::))
Aydıncık ve benim ruşetlerim, bir çoğu yavruyu kesmişti. Sanki kıştan bahara çıkmış gibi oldular, acayip polen çekiyorlardı, tüm ruşetlere yarımşar kilo kek verdim, ruşetlerin geneli 1 çıtalık arılardan oluşuyor. Kovanlarımız da çok bal vardı, ruşetler zayıf olduğu için iki gün kovanlardaki balları alıp, ruşetlere takviye verdik, kovanlara ise boş esmer kabarmış çıtalar girdim. Bakalım 1 çıtalık ruşetler bahara ne olacak, gelişecek mi? sönecek mi? bunların kayıtlarını tutacağım. Etrafımız tamamen cam sera, belkide en çok zararı arılara bu seralar verecektir, seraya giren arılar çıkamaya bilirler. Bu günlerde malta erikleri açmak üzereydi, malta erikleri açtığında 2 ay çiçekli kalıyormuş. Oradakilerin demesine göre malta erikleri açtı mı arılar başka çiçeklere gitmez diyorlar.
Etiketler: arıcılık, cam sela, keçi boynuzu püskülü, polen toplamış arılar, salatalık serası, yabani keçi boynuzu
Arıcılık Bilgi Merkezi, Arıcılık son bahar bakımı, arıcılık ve sonbahar | Yorum Yok »
ARICILIK VE NAKİL
Ekleyen, Ali Türk on 23 Kasım 2012 – 22:26 -2012 Yılı içindeki en zahmetli arı naklini yaşadık. Bu kadar terslik üst üste nasıl geldi anlamak imkansız.
Gezginci arıcılık ve nakil zorluklar yumağı.
Arılara gidilen tarla, nakilden üç gün önce sürülmüş, yol kapandı. Yandan bir yerden başka yol buldum, ben minibüsle girip çıkmama rağmen kamyon oradan arılara ulaşamadı.
Traktör çağırdık, kanyonu çekemedi, bu sefer köye römork takmaya gitti.
Ben başka yerdeki arıları minibüsle taşırken dolu malzemelerle boşlar arabaya karışık yüklenmeye başlanmış bu bile büyük sorun oldu.
Arılar ile kamyon arasında 400-500 metre mesafe var, 4 tur yaptık, traktöre yükle getir kamyona aktar, tekrar başa dön. 2 Saatte yüklenmesi gereken kamyon, 6 saatte yüklendi. Yola çıktığımızda saat gece 12 olmuştu.
İlhami abi ve benim bazı arılar yola hazır. İlhami abim son rötuşları yapıyor.
Arı yükleme işi bittiğinde herkes dağılmıştı. Ben ise dağılmaya devam edecektim::))
Dünya yol var ve orada ruşetlere kovanlardan bal verilecek, bazı ruşetlere arı takviyesi yapacağım.
Bir kovandan arı çıktı hemen indirip, arabanın yanından uzaklaştırdık., Birde gece gece canımızı yakmayalım dedik. En son hareket etmeden, İlhami abiye, bu kovan sana hediyem olsun, koy taksiye götür::))
İlhami abi biraz çamur bulup, operasyon yapıyor. Kısa sürede işlem tamam.
Otobana girmeden bir yerde yemek yiyoruz, bana yatarmısın dediler zaten dökülüyorum, bu nasıl soru?
Kamyonun üst yatağa bir uzandım, bir ara sabah olmak üzere sis duman yerler kırağı.
Burası neresi dedim, Afyon Bolvadin, ortalık içeriden görüldüğü kadarıyla buz gibiydi.
Kahvaltı için Afyon Çay çıkışında Jant Osman’ın yerindeyiz. Ne ararsanız var, kontur, yağ filtresi, mazot filtresi, zeytinyağı, şalgam, çorba çeşitleri, adam tam Jant yani::))
Afyon Çay’dan sonra güzergahta Konya Akşehir var. Mustafa Doğan geçerken ayak üstü görüşürüz diyordu, tam ayak üstü oldu.
Mustafa bize buluşacağımız noktayı tarif etti, telefonda özellikle söyledim kahvaltı yaptık diye, sen kahvaltı hazırla doldur poşete düş yola.
Mustafa Doğan ile çok kısa görüşebildik, kamyoncular vakit kaybetmeyelim dediler, kamyonda birde Çumra belediyesine portif götürüyoruz.
Ben Gebze modundayım, hava soğuk, Mustafa ise Konya soğuğuna göre giyinik.
Kahvaltı yaptık dememize rağmen yolda yersiniz diye kamyona veriliyor.
Yolda çay içiyoruz, Mustafa’nın termostan, bu arada termos kaynadı gitti.
Çumra belediyesinin kurban satış yerindeki rampada portifi indirdik. Tam kurban pazarının karşısındaki evin bahçesinde çok arı kovanı vardı. Resimde göründüğünden çok fazla arı kovanı dizili.
Kahvaltı sepetinden yok yok::))
Termosta çay, yumurta haşlamış, tereyağı, bal,zeytin, kaşar peyniri.
Soldaki kamyonun sahibi Anamurlu Yakup, sağdaki ise şoför, oda gene Anamurlu Muhammet.
Yolda kahvaltılıklar nedeni ile öğlen yemeğine ihtiyaç duymadık. Mersin Aydıncık’a vardığımızda ise akşam üzeriydi. Hava kararırken indirme işi bitti.
Arıları ve malzemeleri üst üste yığdık, burada sorun araba arı konulan yerden dönecek diye kovanları dizmedik, dönemedi ve yığılan kovanları ikinciye dağıttık.
Hava karardı, arkadaşım Ekrem’in evinde verilen yemeğe geçiyoruz.
Yemekten sonra arıları dizip, bazısının polen çekmecesini bazısının alt havalandırma çekmecelerinin nasıl takıldığının eğitimi var.::))
Resimdeki arkadaşlar arıcılığa oldukça meraklı kişilerden oluşuyor, kiminin belgesi, kiminin de sönmüş arıları ve boş kovanları var.
Seneye burada bayağı bir arıcı olacak galiba.
Ziraat mühendisi olan Muhammet Pak ise, çalışanlara ışık saçıyordu::))
Geleceğimiz son gün kovanları yerden kaldırma işleminde kaşının ortasından sokulup arıcılığa girmiş bulunuyor::))
Etiketler: arı nakli, arıcılık, gezginci arıcılık, Mustafa Doğan
Arıcılık gezileri, gezginci arıcılık | Yorum Yok »