KASIM AYINDA ARILARIN DURUMU, MERSİN AYDINCIK

Ekleyen, Ali Türk on 29 Kasım 2012 – 14:20 -

Ülkemizde arıcılık denildiğinde bir çok yerde sezon kış gelmesine rağmen bitmiyor. Bunu hadiseleri yerinde gördüğünüzde anlıyorsunuz. Resimdeki arı kasım ayının 20 sin de keçi boynuzu yaprağından salgı topluyor.

Bir başka işçi arı ise, aşılı keçi boynuzu püskülünden nektar topluyor. Keçi boynuzu ağaçları civarında keskin bir koku var, aynı kestane akımındaki gibi ama kokusu farklı.

Bu ise yabani keçi boynuzu ağacı, püskülü ise oldukça farklı. Yukarıdaki resimlere ait video ise bu linkte.

http://www.dailymotion.com/video/xvdd9y_arycylyk-videosu-nektar-ve-polen-toplayan-arylar-20-kasym-2012_animals


Bizim arılarımız genelde Gebze de yavruyu kesmişlerdi. Aydıncık’ta  bizim Ekrem’in kolonileride kontrol ettim. Kasım ayının 20 de bu kovana kat koydum. Kovana çıtalar dağınık konmuş ve 9 çıta, 10. çıtayı sokmak imkansız. Kenarlardan iki ballısını aldım. Alt kata benim kabarmış çıtalardan verdik, bu bölgede sezon sonu tüm petekler eritiliyormuş, kabarmış petek saklamasını bilmiyorlar.

9 Çıtalık kolonide 6 çıta yavrulu vardı, en merkezde ki çıta yukarıdaki yavrulu resim.

Kovanın içi arı dolu fakat bal geliyor, koyacak alan yok. Koloni yatıyordu bu mevsimde kovanın hem altına boş çıta girdim, birde kat koydum hazır elimizde kabarmış çıtalar vardı.

Arı bal akımında bol bol yatmış, koloni yönetimi zamanında gerekli, güzelim akımlar kaçmış, gördüğüm kadarıyla hala akım devam ediyordu, benim kovanlarda bir kaç gün içinde peteklerde ağarma başlamıştı.

bal kemerli yavrulu çıta

Kolonide alan veya boş yer yoksa ne yapsın ki, her geçen gün yavruyu azaltıp, gelen polen ve bal ile bloke olamak zorunda.

Demir hindiba çiçeği, bu bitki yenir.

Aydıncık’a vardığımız akşam ziraat mühendisi olan Muhammet Pak, arıları indirmek için geleyim mi? diye telefon ediyor, abi gel dedim, arı indirirken adam lazım olmaz mı, 17 saat yol gelmişiz, meğersem serada bir kaç sıra iş kamış bitirmeyi düşünüyormuş tu. Ertesi gün kalan işi yapmak için bende seradayım. Salatalık fideleri uzadıkça yukarıdan aşağıya sarkan ipe dolanması gerekiyor. Bu iş 2 metre yükseklikteki yatay tellere kadar bir kaç gün arayla yapılmalıymış. Yoksa içeride düzen bozuluyor, her taraf karman çorman ve orman gibi olurmuş. İşin püf noktası ise ben yeni öğrendim, salatalık fidesi ipe soldan sağa doğru sarılmalı, yanlış yaparsanız kendi kendine sardığınız salatalık çözülüyor, yani işin doğasında soldan sağa doğru dönmesi gerekiyor.

Bu resimler benim haberim yokken çekilmiş, Muhammet facede bu resimleri paylaşıp, altına da ırgatın iyisi yazmış. Irgatın iyisi sıfır hatayla çalışırmış. Ben ilk defa salatalık fidelerini ipe doladım, genelde dolama işinde salatalık fidesi kıranlar oluyormuş. Ben hiç bir filizi kırmadım. Filiz kırıldığında fidenin koltuk denen sürgünü işi devam ettiriyor ama en iyisi ana filiz yaşamına devam ederse daha iyi oluyormuş.

15 Gün öncesi Ekrem’in sırasında fideler 1 karış ancak vardı, 15 gün sonrası ise salatalıklar toplanmaya başladı.

Ekrem’in bayağı büyük seraları var, bu günlerde ful üretime geçilmiş durumda, ben oradayken ilk toplama işini yaptık. İlk toplamada 3 kasa çıktı, sera tam kapasiteye geçtiğinde 3 günde 30 kasa salatalık toplanacak, bu bir ton civarında ve her üç günde toplanıp hale sevk ediliyor.

Kasım ayında dalından dut yediniz mi? ben yedim.

Özgür bir yaprak, oldukça mutlu, seradan doğaya uzanmış, artık mutlu yaprağımız da var::))

 

Yukarıda biraz bahsettim, bitkiler bir yerlere dolanırken soldan sağa doğru sarılıyor. Dünya güneşin etrafında soldan sağa doğru dönüyor. DNA zincirimiz gene soldan sağa doru diziliyor. Atomların içinde hareket eden elektronlar gene aynı soldan sağa doğru dönüyor. Farkında olmadığımız hemen hemen bir çok şey böyleymiş. Resimde fasulyeleri görüyorsunuz. Bazı bitkilerin kendilerini bir yere tutturmak için ince bir sürgünleri var, onlarda aynen soldan sağa doğru tutunuyor.

Ben bu olayı yeni fark ettim, zaten hayat bir derya, bu deryada kaç şeyin farkındayız ki?

Gebze de bazı kolonilerde birleştirmeler yapmıştım. Ani birleşmelerde arılar kesinlikle birbirini kırıyor, yani öldürür. Birleştirme yöntemlerinde bir sürü malzeme kullandım, soğan, sarımsak, parfüm, bazı yumuşatıcılar acayip keskin kokuludur. Bunların hiç birisi yanımda yok ve ben arı birleştirmem gerekiyor ve yolda koku işi aklıma geldi. Düşündüm en ucuz nasıl koku alabilirim veya yapabilirsiniz. Çözüm hazır bir bakkala girdim, tarçın var mı var ver bir paket ne kadar 50 kuruş, buyurun diyorum. Azıcık tarçını ped şişeye koydum, suyu doldurdum, birleştirdiğim kovanın içinde döküp, bezle de içerisini siler gibi yapıp kokuyu yaymışım. Arılar hiç birbirine dokunmadılar. Bu bilgi mutlaka birilerinin işine yarar diye resimleyip paylaşıyorum. Bu işler için özel koku var şu kadar para diyebilirler::))

Aydıncık ve benim ruşetlerim, bir çoğu yavruyu kesmişti. Sanki kıştan bahara çıkmış gibi oldular, acayip polen çekiyorlardı, tüm ruşetlere yarımşar kilo kek verdim, ruşetlerin geneli 1 çıtalık arılardan oluşuyor. Kovanlarımız da çok bal vardı, ruşetler zayıf olduğu için iki gün kovanlardaki balları alıp, ruşetlere takviye verdik, kovanlara ise boş esmer kabarmış çıtalar girdim. Bakalım 1 çıtalık ruşetler bahara ne olacak, gelişecek mi? sönecek mi? bunların kayıtlarını tutacağım. Etrafımız tamamen cam sera, belkide en çok zararı arılara bu seralar verecektir, seraya giren arılar çıkamaya bilirler. Bu günlerde malta erikleri açmak üzereydi, malta erikleri açtığında 2 ay çiçekli kalıyormuş. Oradakilerin demesine göre malta erikleri açtı mı arılar başka çiçeklere gitmez diyorlar.


Etiketler: , , , , ,
Arıcılık Bilgi Merkezi, Arıcılık son bahar bakımı, arıcılık ve sonbahar | Yorum Yok »

ARICILIK VE EYLÜL AYI

Ekleyen, Ali Türk on 06 Eylül 2012 – 13:44 -


Bir arıcılık sezonunun daha sonuna yaklaşıyoruz, bir çok bölgede sezon bitti. Benim bulunduğum bölge Marmara genelde bizde sezonun bitişi yılbaşını bulur, şimdi püren açmaya başladı, peşinden koçayemişler açacak, kocayemişler kar yağdığında bile çiçekli olurlar. Bazı bölgelerimiz varki kış boyu 15 derece altına çok az düşür. Hatay, Adana, Mersin, Antalya, Aydın,Denizli, Muğla, İzmir illerimizin düşük rakımlı yerleri.

Bala çalışan arılarımız pürenlik alana indiler. Sıradan kontrollerini yapıyorum. Bu işlemler yapılırken koloni iç düzeni bozulmadan ayarlar yapılmakta, yavruya yapışık açık renk petekler kuluçkalıklardan alınmalı, yavruyu polen ve bal bloke etmiş ise yavruya bitişik olacak şekilde esmer petekli çıta girilmeli.

Bu işler yapılır iken birde laktik asit uyğulaması yaptım.

Aslında laktik asit ve oksalik asit damlatması ve dumanı yavru varken çok etkili bir varroa mücadele yöntemi degiller. Bu asitler kapalı yavru gözlerinde bulunan varroalara tesir etmemekte. Laktik asit uygulaması çok zahmetli bir iştir, çok seri olmanız gerekiyor, hiç çiçek olmamasına rağmen koloniler birbirlerine sataşmadı.

Laktik asit veya oksalik asit ile kapalı yavru varken yapılşan mücadeleler sadece arı üzerinde bulunan varroaları etkisiz hala getirir.

Varroanın yaşam süreci, larva sürecinde petek gözlerine girip, belli bir yavrulama faaliyeti yaptıktan sonra petek gözünü delip işçi arıların üzerinde 4 gün durup tekrar larva bulunan göze girip yaşamını ve üremesini böyle devam ettiriyor, yani kolonide yavru yok ise varroa üretimide durur.

Koloni düzenlemesi yaparken laktik asit uygulaması yapmak bni fazla ugraştırmadı. Az arısı olanlar üç tur, 4 gün arayla laktik asit uygular ise kolonideki varroa olayını kontrolü altına alır. Organik asitlerin bana göre en zararsızı laktik asittir, açık yavrulara geldiğinde bile larvalara ve arılara zarar vermiyor.

Oksalik asitti bir yere damlatın arı kesinlikle gidip onunla temas etmiyor acayip oksalik asitten tırsıyor.

Eylül ayının ilk cumartesi bu çalışlmalara İlhami abi ve Furkan emre eşlik etti. İşimiz bitti bir kaç kovan yagış olursa su almasın diye altına 5×10 kalas koyacagız, körüğü söndürmüştük, biraz yerde kovanı sürükleyince saldırıya ugradık, İlhami abiye bırak uzaklaşalım dedim o bırakmadı, o bırakmayınca bende bırakamıyorum, bende maske yok olan bana ve Furkan Emreye oldu. Ben 4-5 iğne yedim, Furkan elinden sokuldu, İlhami abi zaten astronot gibi umurunde degil, bir daha bırak dediğimde bırakmaz ise eldemirini kafasına yiyecek…

Pazar günü Raşit beyi ziyaret ediyoruz. Hafta içi beni aramıştı. Telefonda diyorki hiç yapmadığım şeyi yapıyorum, dedim hayırdır birde merak ettim, adamın hiç yapmadığı şey neki? diye::))

Trakya da bir arkadaşı varmış zıraat mühendisi. Mühendis arkadaşına diyorki ben gene arıcılıga başladım. Arkadaşıda işin boyutundan haberi yok, buna 5 tane ana arı kargoluyor.

Raşit beyin hiç yapmadığı şey, son baharda arı bölmekmiş, diyorki son bahar geldi, arıların birleşmesi lazım, ben anaları verebilmek için arıları böldüm.Yav bunda ne var ülkemizin zaten bu gelenegi, sende bizim adetlerimize uymak zorundasın::))

 

Bir koloni katı yada ilavesi, ortadan bölünüp, yanlardan çıkış verilmiş, gerçi katmı ilavemi, kevgirmi belli degil.. Anaların ikisi kabul edilmiş dolaşıyor, iki tanesi hala kafeste, bir tanesinede hala yer bulamamış. İlhami abide bir koloninin anası çiftleşip geldi bir türlü yumurta atmıyor öldüreyimmi demişti bir gün öncesi, bende öldür demiştim.

O esnada telefon geldi bu akşam bana ana arı getirebilirmisin diye, hemen Raşit abi o anayı bana ver dedim. İlhami abiyede dedim sana Avrupalı bir ana arı getiriyorum akşama gel bu anayı kaçırma::))

Akşama oğlu Tezcan gelmiş elinde 50 kaağıt, kıyıp alamadık, Avrupa ana beleşe gitti::(((

Bu arlar bahara çıkarmı diyor, neden çıkmasın, ben sana bir sıkıştırma öğreteyim, bahara degil ertesi senenin bile baharına çıkar, sen kışın bize, bir boza içir hele, bilgi beleş oldumu tatsız tussuz oluyoru…..

Raşit beyin çıtalarının yanakları dikkatimi çekti, bazıları raf pimi çakardı bu sac’tan yanak oluşturmuş.

Hem çıtaya el demirini taktınızmı, çıtanın taşıyıcı bölümü olan eşek elinizde kalmaz::))

Pratik bir el demiri, Raşit beyin kayınpederinden hatıra imiş. Raşit bey babadan dededen degil, kayınpederden arıcı::))

Arıcı el demiri çok pratik, zaten bir çok kişi el demiri yerine büyük tornavida kullanır.

O kadar zaman ve çene çaldıkki anlatamam, bir kahve içmeye gelmiştik…..

Hanımlarda evde konuşuyorlar, ohhh.

Dünya işimiz var bize musade diyoruz.

bıcılı soğan

Ayrılırken Raşit abinin hanımından daha önce sözünü aldığım, bıcılı soğanlar hazırlanmış, bir poşet üretiplik çogaltacağız diye alındı. Bir deneyelim bakalım nasıl olacak.

Dünden kalan arıların düzenlemesini ve laktik asit uygulamasını bitirip, Enes Emin arılığına geçtik.

Patlıcanı patlaktık. Bu resmi facede payşaltım, patlıcan köze konmadan delinmesi gerekirmiş nerden bileyim. Demekki kestanede böyle delmedinmi paylıyor.

Güzel bir çalışma ayrıca piknik oldu diyebilirim. Ramazandan sonra ilk ızgara galiba.

Eylül ayının 3 de çekilmiş bir pürende arı fotosu. Binlerce pürenden ilk açmış ve arı ziyaret ediyor.

Furkanın sokulan eli davul gibi şişti. Ertesi gün şişlik elden dirsege çıktı. Durumu Dr.Muhteşem abime ilettim, şişlik yayılmaya devam ediyorsa alerji iğnesi yapılması gerekiyor dedi ve olayın boyutunu resimle anlatamadım. Muhteşem abi Furkanı Dr.İsmail bey görsün dedi. Dr.İsmail abide acayip birisi çocuklara hiç iğne yazmayı sevmez, alerji ilacına devam etsin yarın ir göreyim olmazsa iğne yapılacak dedi, ertesi güne şişlik inmeye başladı, Furkan Emre de ignnede sıyırttı.

Dr.İsmail abiye göre her varının farklı zehiri olur diyor. Beni uyardı, seni 100 arı sokar bir şey olmaz, bir tek arı sokar, mevta olursun dedi, yav ne kadar çok sevenimiz var::((


Etiketler: , , , , ,
Arıcılık Bilgi Merkezi, Arıcılık son bahar bakımı, arıcılık ve sonbahar | Yorum Yok »
Forum