İSTANBUL ARICILIK FESTİVALİ VE YUNANLI ARICILAR
Ekleyen, Ali Türk on 10 Şubat 2013 – 23:58 -İstanbul arıcılık festivali 3 gündü, biz ortadaki günü seçmiştik. Günü seçerken istediğim günü ben zaten seçememiştim. Birde başka işler çıktı bunlardan birisi Yunanlı arıcıların bizleri ziyaret etmeleriydi, Manos bir haftadır zaten burada, birde yeni arıcılar geldi, ruşetlerin işlerinde aksama oldu ve çok şükür 10 şubat pazar günü marangozdaki ruşetlerin çıtalarını doldurup kapaklarını kapadım baharı bekliyoruz.
Festivale dönecek olursak geçen sene bize hediyeler getiren Thedosıs ve oğlu Tomas ile birlikte bulundukları yerin arıcılar birlik başkanı bu yıl gene geldiler. Geçtiğimiz yıl buluştuğumuzda gelen hediyeleri tahmin edememiştik ve hemen bir şeyler alıp versek te mahcup olmuştuk.
Bu yıl buluşmamızla birlikte dillerini bile bilmediğimiz arıcılarla gülme krizlerine tutuluyorduk. Meraklı gözlerle millet bize bakıyor, nerede dursak o bölge yıkanıyordu. Durmayalım yürüyelim diyoruz biraz sonra gene bir yerde toplanıp trafiği hep aksatıyorduk. Festival bahaneydi, herkesin maksadı muhabbet ve tanımadığı kişilerle tanışmak…
Bu yıl gene bizlere hediyeler getirmişler ve daha buluşmadan hediyelerimiz evlerimize gelmişti bile. Bu yıl hediye dersine çok iyi hazırlanıp, geçen yılının acısını da çıkartmayı kafaya koymuştum::))
Seneye konteynerla hediye gelirse şaşırmayacağım::))
Hediye öyle verilmez böyle verilir…
Bu arada İlhami abi dedi ki saat 3 de Darıcaya gidiyoruz sen ve Doktoru istiyorlar, kim istiyor, Yunanlılar darıcayı göreceklermiş.
Muhteşem abi işi yokuşa sürüyor bakın trafik var, 3 saatte Darıcaya varamayız, 3 saatte geri gelinmez….
Misafirler diyor ki, biz minibüs tuttuk ve zamanımız var::))
Kabine tam toplanamadan tekrar dağılıyoruz::((
Yanımızda bir kaç arıcı var zannediyorduk, dışarıya çıktık oda ne bir sürü Yunanlı var ve minibüsü bekliyor. Biraz gecikmelide olsa araç geldi, İlhami abi, Manos ve Thedosıs taksiyle Darıcaya yola çıkmışlardı. Bizde bereket trafiğe takılmadan Darıcaya vardık ama hava karardı. İlhami abinin siteye vardık, eve girmemişler hayırdır dedim dedi ki arılığa gideceğiz, özellikle sordum bu senin fikrin mi diye::))
Gece olmuş bu havada ne yapacağız arılıkta hafiften yağmur var tam sis değilde pus var. Misafirler istemiş arılığa gitmeyi….
Bu arada ekipte birde papaz var.
Gene bir ilke imza atıyorum, karanlıkta papaz telefonun flaşını açtı fener görevi yapıyor ve ben kovandan çıta çekiyorum.
Flaşlar patlıyor sağlı sollu, içimden diyorum yav bizi deli mi öptü…..
Arılarda diyordur acaba bu ne iş diye….
Hayret bir olumsuzluk yok, siz kesinlikle bu işleri denemeyin, deli öpse bile….
Gece gece arılıkta fotoğraf alıyoruz sis iyice yoğunlaştı en güzel foto bu.
İlhami abinin eve geçiyoruz, millet öbür tarafta Zafer abiye misafir olmuş telefon ediyor sizin hakkınız olan kebapları biz yiyoruz vekalet veriyoruz yiyin diye, içimden bizsiz nasıl boğazınızdan geçiyor demedim değil hani….
Papaz suni tohumlama işinde hangi ülkenin tekniğini kullanıyorsunuz diyor. Yunanistan da bizim gibi arıcılıkta geri ülkelerden biri.
Suni tohumlama bilen bir kaç kişi varmış ve bizden ardım ve bilgi istiyorlar.
Bu papazın arı sütü üreticisi olduğunu biliyorum, bende arı sütü konusunda bilgileri öğrenmek istedim.
Arı sütü toplandığında 3 saat doğal ortamda lkalabiliyormuş yani 3 saat içerisinde bozulma olmuyor dedi. Peki saklama koşulları nedir dedim, – 18 derecede (eksi 18 derece) 2 yıl saklanıyormuş. En önemli detay ise dolaptan çıktıktan sonra 6 saat içerisinde tüketilmeli, bizim bildiklerimiz alt üst oldu.
Dedim bala karıştırıp daha uzun sürede tüketsek, olmaz diyor 6 saat içerisinde tüketilecek, 6 saatten sonraki sürelerde süttün etkisi kalmaz dedi. Ben kendisine Almanya da Janterin arı sütünü bir gaz ile sakladığı duydum dedim ben bilmiyorum dedi. Daha önce Mehmet Yüksel Janteri ziyaret etmişti ve orada gazla sakladığını söylemiş ama tekniğini kimseye bildirmiyor.
Geçtiğimiz yıl bu papazın sidisini bana Thedosıs, hediyeleri içinde sunmuştu, üç bölümden oluşan arı sütü üretim aşamalarını içeren sidi bu yıl yeniden hediye edildi.
Papazların arıcılığa katkıları geçmişte çok fazla, kullandığımız iki çeşit kovan iki ayrı papazın icadı. Gene Buckfast denilen arı bir papazın ürettiği hibrit bir arıdır.
Bu arada saat 21:30 da İlhami abinin evinden geri dönüşe geçildi. Muhteşem abinin araba Ümraniye de Yusuf Şimşak’ların ofisin yakınında bir yerdeydi. Yolda minibüsten inip taksi tutup arabasına ulaşıp gece yarısı evine gelebilmiş.
Festival fotolarını bir sonraki sefere paylaşacağım.
Etiketler: arıcılık festivali, yunanlı arıcılar
Arıcılık Bilgi Merkezi, Arıcılık gezileri | Yorum Yok »
ARI ÜRÜNLERİ FESTİVALİ VE ARICI MİSAFİRLER
Ekleyen, Ali Türk on 18 Şubat 2012 – 21:38 -
İstanbul arıcılık ve arı ürünleri festivaline gitmek için yaklaşık 1 ay öncesinden karar vermiştik. Bir gün öncesi gidecekler belli oldu. İlhami abide Yunanistan’dan gelenler var senide görmek istiyorlar dedi. Hayret kim geliyor niye görecekler filan dedim. Yarına öğrenirsin dedi. Festivale gitmek için önce Ümraniye vardık, sabah Gebze de toplanamadık,İstanbulda buluşmak daha kolay oldu. Festival yerine girdik, bizi bekleyenler var.
Theodosis Katsaros(Kokini), oğlu ve bir kaç arıcı, arıcı olmayanlarda vardı, sanki 40 yıllık arkadaşlar gibi bir birimize sarıldık. Bu esnada bir poz verin dediler poz verdik, hemen Theodosis beni tutup gel işareti yapıp, arka planda bir kolisi varmış. Koliyi açtı ve bana hediye getirdiğini söyledi. Biz böyle bir şey beklemediğimiz için acayip şok olduk.
Ana arı üretimi için janter parçaları, ana arının içinde doğacağı bayağı büyük ana arı kafesleri ve raki.
Tercüman bunların nasıl kullanılacağını tarif ediyor, kokini de cidi de nasıl kullanılacağı var dedi, ayrıca birde sidi verdi. Beni bırakıp körükçü me hediyesi verildi. Körükçüye polen tuzağı, tabi bizimki, bendeki janeter ekipmanlarına bakıyor, dedim usta ol, o zaman sanada bunlardan getirecekler, acayip bozuldu bizim körükçü::))
Körükçü ye de polen tuzağı ve rakı bile küçüğünü verdiler.
Bu işler olur iken karşı tarafta bizden fazla Yunanlı ve bizden resim çeken kişiler vardı.
İlhami abiyede körük hediye edildi.
Bizi acayip mahçup ettiler.
Daha sonra Sadri abinin standına geçtik. Theodosis Katsaros dedi ki ben belge filan istemiyorum ama bu işi öğrenmek istiyorum, yardımcı olur musun. Bende kendisine bu işi öğreteceğimi söyledim. Ne kadar ilginç işler oluyor, yurt dışından biri sizden bir şeyler istemekte. Tercüman vasıtası ile genel bilgileri verdim.
Theodosis Katsaros, suni tohumlama aletini inceliyor.
Sadri abi en sonunda aletlerin üzerine Demircioğlu ismini yazmış.
En çok komiğime giden ise resmin en sağ baştaki Yunanlı arıcının invert şurup tarifi istemesiydi. Türkiye de işlem tamam şimdi invert şurup nasıl yapılır komşulara da öğretiyoruz. Aslında Zafer abim olsaydı o esnada derdim en iyi tarif bunda diye::))
Ali Şekerli abinin adresini verdim. Birde dil olmayınca acayip oluyorsunuz. Tarifi yapıp İngilizce olarak kendilerine sunacağımı belirttim. Bu arıcıların alayı anladım ki aynı, bir türlü ayrılamıyoruz.
Gene çok komik hadiselerden birisi ise, Kokininin oğlu, Muhteşem abiye senin siyah tavukların yumurtasının rengi nasıl oluyor diye sordu. Bizde dul horoz ve dünür işini anlattık, tercüman koptu , çeviriden sonra karşıdakilerde koptu.
Bu arada bendeki rakı, Sadri abiye geçti, yarın öbür gün körükçü ye polen tuzağı varda bana niye bir şey yok diyemesin diye, böyle uyun görmüşüm::))
Bu gidişle biz bir Yunanistan yapacağız, tercüman aynı zamanda turizmciymiş, en kısa sürede yurt dışı için gerekli belge ve şartları bize iletecek, vize işini biz hallediyoruz dedi. Bakalım ne olacak.
Theodosis Katsaros’a bende bir şeyler hediye ettim. Bizi Yunanistan’a davet ettiler.
Yunanlı arıcıların, festivalden ayrılıp, programa uymaları gerekiyormuş. Bir yere yemek yemeğe gidelim diyoruz, ekipten ayrılmamız yasak dediler, bizde otobüse binip başka yere gidemedik ve en son vedalaşmak için festival alanının dışına çıktık. Toplu bir yemek yiyemedik, tur sahipleri de kimse dağılmasın istiyor. Ne yapalım şimdilik bu kadarmış.
Feshane önünde son fotoları aldık.
Toplu bir foto daha alıyoruz artık arkadaşlarımızın otobüsü kalkmak üzereydi. Gurup rehberi arıcıları toparlamaya çalışıyordu, otobüs dolmuş arıcılar hala poz verip vedalaşma faslını bitiremediler di::))
Ve ayrılıyoruz. Festivalle ilgili detayları daha sonra paylaşacağım.
Hayatımda çok enteresan bir gün daha yaşandı.
Theodosis Katsaros teşekür ediyorum.
Etiketler: ana arı suni tohumlama aleti, arıcılık festivali, Theodosis Katsaros, yunanlı arıcılar
Arıcılık gezileri | Yorum Yok »