ARICILIK VE GEZMEK
Ekleyen, Ali Türk 04 Ekim 2011 – 22:26 -Arıcılık ve son bahar.
Arıcılıkta son bahar artık temponun düştüğü, sezonun yavaş yavaş bittiğinin adıdır.
İşleri bitirdiniz ise artık gezebilirsiniz anlamı çıkar. Nede olsa hobi arıcısıyım::))
İstanbul’dan başlayalım bari diyoruz. Çoktan beri bu bahçe kafamda geçtiğimiz sene sıfır çekmiştim. Bu sene bari aynı duruma düşmeden meyvelere yetişmişim.
Aç karna olmaz filan dense de meyveleri bir ziyaret ettim. Hünnap süper olmuşlar.
Hindilerin senfonisi, kabarıp durdular, havanız kime erkekler.
Bahçenin maşallahı var, sanki Nuh’un gemisi. Ağaçlar yere yatıp tavuklara incir ikram ediyor.
Ağacın maşallahı var, o kadar yedik, zulaladım, hala dop doluydu maşallah, doktorum görmesin. İnşallah seneye de nasip olur, bu senelik yeter.
Kangal köpeği.Bu resmi İlhami abim çekmiş. Bir ara köpekten korkma takliti yapmıştım herkes yemiş.
Ben geçmişte koyunda gütmüştüm. Güzel köpeklerimiz vardı. Çobanın en değerli şeyi köpeğidir, hiç bir zaman köpeğine paha biçemez. Ama köpek olmalı, itle köpeği karıştırmamak gerekli.
İt iyiye de kötüye de havlar işi budur, adı üstünde, it. İtler hep dört ayaklı olmaz. Ata sözünde belirtildiği gibi it ürür, kervan yürürmüş.
Köpek ise hiç boşa havlamaz, havlamış ise mutlaka bir şey vardır.
Kangal köpekleri ise dünyaca ünlü, sürüyü kendi başlarına güdenleri bile vardır.
Meyve faslı bitiyor, ızgaralar hazır deniliyor.
Yav kim yiyecek bu kadar eti. Kalabalık olduğumuz için yer sofrası yapılıyor iki yere.
Dr.Muhteşem abim olmayınca boğazımdan yemek bile geçmedi. Yutkunup durduk, ah be abim neredesin.
Hünnap ve altın çilek.
Bu resmi evde çekmiştim. Buraya karışmış::))
Bu esnada Yusuf’a gitmeden başka bir yeri daha ziyaret etmiştim. Orada ise altın çilek yetiştiren vardı. Onlardan da vermişlerdi bunları yürütmedim::))
Bir ara bir baktım Yusuf elinde kavanoz meşur bal kazanına bal doldurmaya gitti. Bal bekleyenler varmış.
Yusuf’un kızı bağırdı arkasından bunları da doldur sabahtan beri bal bekliyorlar diye. Burada işler tıkırında, şuraya bakın, bal müşterisine bu kadar eziyet edilirmi yav. Buralarda bir yerde tezgah açmalı ama nasıl::))
Sonra çay faslına geçiliyor, semaverde çay. Sohbet o biçim.
Yusuf’un çok amaçlı havuzu, çocukların yüzmesi ve akvaryum görevi yapıyor.
Zaim abi ise keşke oltayı getirseydik diye üzülüyor. Bir yandanda bu kadar havuz, kaça patlar, neleri var hesap çıkartılıyor. Bir ara balıklardan birisinin fiyatını sordu, Yusuf’ta o balık 70-80 lira filan dedi::((
Bende içimden ne ızgarası olur filan düşünüyordum, yazık be bir balık 80 lira, yenir mi?
Geçiyoruz arılığa.
Yusuf tamamen elek teliyle kaplı raflar yapmış, örülmüş petekler için.
Şimdilik malzemelikte sorunlar var, zaman içinde hepsi halledilir.
Kovan açıp arılara bakılacak. Yusuf’un arıları bayağı bir kemer yapıp yavruyu azaltmış. Yavruyu devam ettirip kış arısı oluşturmak için arılara şu an kek verilmiş durumdaydı. Zaim abi ise sanki yılların arıcısı, yaklaş bari bir sefer soksun biraz olaylardan uzak dur. Yok illa girecek arının içine.
Gel o zaman sana kolye gibi bir poz çekilsin. Yav nazar değecek Hakim abime::))
Hayret ne yaptım sa kimseyi arılara sokturamadım, Dr.Muhteşem abim olsaydı birde tekme atardı kovana::))
Ve zaman bitti, artık ayrılma zamanı. Yusuf bu senenin ballarından hepimize hediye etti. Resim çekilirken Zaim abim 333, patates deyin, fotojenik pozlar öyle alınır diye tecrübelerini bizimle paylaştı.
Nihayet bir gezi daha bitti, yenisine Allah kerim, diyorum.
Etiketler: arıcılık, hindi., hünnap, kangal köpeği
Magazin | Yorum Yok »
Yorum yapmak için giriş yapılmalı.