BU SENE İNŞALLAH BAHARA KIŞ İŞİ BIRAKMAYACAĞIM
Ekleyen, admin on 30 Ekim 2009 – 20:05 - Balkondaki 62 nolu saf karniyol anaç çoktan beri kafama takılıp duruyordu, geç bile kaldıgımı düşünüyorum. Arı çok zayıftı buna verdiğimde bir türlüde gelişemiyor, zaten gelişmesinide istemiyordum. Kış geliyor ve güçlü olması gerekiyor, hemen kapalı yavru takviyesine başladım.
Bu gün ise 30 ekim cuma. Hemen hava iyiyken, yeni yuvalarına aktarıverdim gitti.
Kutu çıtaları küçük ve üzerindeki bal biterse yan çıtalara geçemeye bilirler diye bu katlı kışlatma düşünülmüştür. Normal şartlarda kovan içinde salkım ve yavru karpuz örnegi verilerek anlatılır. Metroda karpuz şekli oluşturmak çok zordu, ançak etli ekmek şekli uyuyor. Şimdi biraz daha yavru takviyesi yaptıkmı, gerisi kolay.
Arıcılık Bilgi Merkezi | 14 Yorum »
MİLAS YORUMLARIM VE SON BAHAR BİTTİ GİBİ
Ekleyen, admin on 28 Ekim 2009 – 10:48 -
Ege gezimizin başından itibaren bu ağaçtan o kadar bahsedildiki. Nimet abi telefonda diyorki, Bodrum yoluna girin ilerde ağaç var, oradan sola dönerseniz köye gelirsiniz. Bu kadar açık bir adres tarifi kendim adres bölümünde çalışmama rağmen görmedim, tarifi verende karadenizli::))
Egede ağaçsız yer tarif edilse olurda ağaçtan dön denilirse ayvayı yersiniz, çünkü her taraf ağaç.
Milasa vardığımızda ilk kovanların durumlarına bakmıştık. Durumlar süper görünüyor arıcıların arısı güçlüyse sağım üstüne sagım yapıyorlardı. Çam balı güçlü veya baskın salgı yaparsa 5-6 çıta arı 5-6 günde bloke olabiliyor. Onun içindirki çam bölgesinde arısı olan kişi arısının başında olmak zorunda. Bir başkası sizin arınıza ne kadar bakabilir bunuda görmüşüz. Gezi ekibinin içindeki Murat Gürel kardeşimizin arısını köyden birisi bakıyor, arı pamuktan çama getirileli 20 gün olmuş, üst kapak çivilerini biz söktük. Arıların gücü ise 3 çıta ortalama zor gelirdi. Murat Gürel’in morali bozulmuştu, bir tarafta sagımlar yapılıyor bir tarafta çama gelen arının kapagı 20 gündür açılacak.
Beykoz Akbaba köyü arıcılarında Aziz Mumcu, Oktay için güçlü arılarından birisine karakovan balı yaptırmak için kasnaklı çıta girmiş. Sizin bu tarihte geleceginizi bilseydim dedi, daha önceden bı çıtaları koyardım ve alır giderdiniz. Arılar kasnaga petek örmüşler ve bal getiriyorlardı.
Şimdi arıcıları ilgilendiren en önemli konu balların pazarlanması veya satışı ve karşımızdaki toptancılar.
Toptancılar çogaldıkça fiyatlar artacagına, bizde tersi oluyor, fiyatlar düşmeye devam ediyor. Bu konuda bir çok meil veya telefon alıyorum, şu bal fiyatlarrını ve durumlarımızı bir gündeme getir diye. Sebebi ise çok izlenenlerden biri oldugumuzdan.
Aziz Mumcu hem arıcı hemde kamyonculuk yapan birisi, kendisiyle konuştugumuzda kamyonun senetleri var diyordu. Sagım yaptıktan sonra bir kaç toptancıya bal vermek istemiş, ihtiyaç var senet ödenecek, orada para lazım, evinize uzaktada olsanız evedekilere para yollamak zorundasınız.
Verilen fiyat bu sene duydugum en düşük fiyattı. Bir teneke Teneke çam balına verilen para 96 lira. Bir firma reçel yapıp bal tenekesine koysa kesinlikle daha fazla paraya satar.
Durumlar çok vahim, gözüküyor.
Milas’ın Hayıtlı köyündeki arıcı arkadaşlarımızın yanına vardığımızda önce kavaltı yapıldı, akşam için hemen ek kamelya inşaası başladı. Çevre köylerden ve köylülerden oluşan bir misafir gurubu akşama yemek ve alem işlerine katılacaktı. Üç masayı yan yana koyduk, masada alemciler, fantacılar ve çaycılar yerlerini aldı. Bu köye 600 kamyan arı gelmiş, 200-300 metrede bir arılık vardı.
İnşaat bitti hazırlıklar devam edilirken bir resim daha. Daha geniş resim görmek isteyenler resim sitemizi ziyaret edebilir. Akşam yemekler yenildi çayımızı içtikten sonra gece biz ormanda gezintiye çıktık, Saim Oktay ve ben bayagı bir yürüyüş yaptık. Gece saat 12 oldu hala bizimkiler devam ediyordu muhabbete, biz yemege katılanlardan birisinin evine misafirlige gidip, ilk gün akşamını ve gecesini bitirdik.
Bu arılıktaki en çok ilgimi çeken mangal.Mangal diyorum ama mangal ötesi bir şeydi, Bulsam kesin alıp, doktora gütürp denetecektim nasıl pişiriyor diye. Heralde kış boyu yanımızdan ayırmazdık, her gittigimiz yerde mangal ötesi testleri yapardık.
Harbiden ilginç bir mangal, üstüne toprak kap oturtulmuş, kiremitte balık asıl bunda olurmuştu. İster ızgara yap ister güveç.
Milasın köylerindeki kişilerin öyle acayip lakapları varki, bazısını söylemek imkansız gibi ama oradakiler o kadar doğal şekilde söylüyor ki.
Resmin en sağındaki kişi ise köydeki yerli arıcı yunan dayı. Ne kadar acayip bir lakap ama bu en anomal olmayanı. Hatta yunan dayı birde atasözü dedi çamda bal bitmez, ………………. diye.
Tütünü ne çekiyordu be, eski günlerim geldi aklıma.
Hayıtlı köyünde ilk akşam çok acayip bir süprizle karşılaşıldı. Resmin sagındaki kişi Emin bey. Bir ara dediki ben İstanbul’daki arıcı Muhteşem Turuncu tanırım, içimden len bu ne diyoru dedim hastamı ne, zaten başımızda bir Turunç vardı, birde Turuncu çıkarma .
İçimdende bu sallıyor demeye devam ediyorum, nerden tanıyorsun dedim dediki dur telefonuda vardı, görüşürüz deyince, dedim telefonu ne , ana bir baktım bizimkinin telefonu be. Yuh dedim dagın başındada belayı bulduk yani, içimizde ajan var dedim arkadaşlara ve dikkatli olmaları konusunda uyardım::)))
Gezimizin ikinci günü Emin beyin Çömlekçi köyünede gidildi ve arıcılık sohbetleri edildi, kullandıkları arı ırklarını sordum, kafkas bizde ikinci, üçüncü kırması iş yapıyor dedi. Bu bölgede zaten bir çok ırk deneniyor, anladığım kadarıyla Muğla arısıda yok olmak üzere. Başta italyan, papaz arısı, fakat karniyolu tanımıyorlar, seneye bir çok arıcıya karniyol gönderecegim. Burada kış yokmuş ve hızlı gelişen arılar çok önemli.
Karniyol arısdı Muğla arısından daha hızlı bir arı, birde geliştiginde başındaysanız oğul problemide yok, bunlarıda görüştük.
Emin Oral Çömlekçi köyünün en zengini, hali vakti yerinde olup yaklaşık 200-400 arası kovanla çalışan birisi.Aynı zamanda organik seracılık yapıyor. Resimin en arkasında sol baştaki duran kişi Mehmet Oral emin beyin abisi, Murat Gürel, şapkalı sıra adı Dursun ,ortadki kişi iseAhmet Bayrak Tepecikköyünden arıcı, Saim Gürel, Oktay, Emin Oral, Nimet Çubukçu, en öndeki genç ise Emin beyin oğlu Tolga Oral. Güzel bir ziyaret sonrası vedalaşıp ayrılıyoruz, ilerde görüşmelerimiz devam edecek, buradaki arıcılarada karniyolu denettirecegim. Hemde bir kaç degil sayıları bayagı var ve bunların hayatı arıcılık, bizim gibi degiller yani.
Oktay hanımını arayıp güzel halı var alayımmı dedi, yengemizde al dedi. Gezi bitimi ben buraya kadar gelmişken kışlık zeytinimi toplarım dedim, herkes zeytinliğe.
Oktay ise halılardan birisini begenip aldı. İçi dışı yün halı, iki kişi normal ev işlerini yaparken 2 ayda bitiriyorlarmış. Tek kişi devamlı dokuma yaparsa bir ayda bitiyor bir halı, tabi ebatları degişiyor. Aldıgımız halı 350 lira idi, 100 lirası yün ve ip parası tutuyor dediler, düşünün 250 liraya iki kişi iki ay ilmek atacak. Bzim evimizdede eskiden halı dokunurdu bilirim zor bir iş. Bu arada ekipteki bizim İlyas Uyanık biz gezerken sagım yaptı. sagıma girsek gezemeyecektik, ekipte iyidi onlar sağdılar biz gezdik. Arabanın aldıgı kadar balı yükledik ve yolculuğun dönüş ayagına geçildi.
Yolumuz üzerinde giderken gördüğümüz pamuk tarları vardı ve inip bakacaktık. Dönüştü inip baktık, birrer ikişer dal alıp herkes evine götürü. Ben ilk defa pamuk bitkisini ve meyvesini gördüm.
Devamında ise yolun ortasındsaki büyük agacı, resimledik, İzmir narlıdereye varıldı, Oktay bey bize evdeki hazır yemekleri ikram edip, üstüne çay ve Türk kahvesi ikram edip yolcu etti. Pazartesi saat 5,30 gibi ben evimim kapısı önündeydim haşat olmuşuz ama çok çok haşat olmakta fayda var. Geziyide böylece noktalayayım, belki ilerde o bölgeyle alakalı resimleri kullanabiliriz.
Resimlerin bir çogu bu linkte.
http://arivedoga.blogspot.com/
saim Gürel kamerasından seçilenler
http://arivedoga.blogspot.com/2009/10/milas-resimleri.html
benim kameradan seçilenler
http://arivedoga.blogspot.com/2009/10/milas-resimlerimizden.html
Hafta arası kışın bazen acı krızim tutar, bir kaç çeşit acı turşusu yaptım. Normalde turşuya aram yoktur, olsada olur olmasada ama acı ara sıra gerekiyor sanırım.
Muğla yöresinden getirdigimiz pamuk dalları, benim Furkan Emre okuluna götürdü, arkadaşlarına göstermek için, öğretmenide dallar okulda iki gün kalsın, tüm sınıflar görsün demiş, tün sınıfları dolaştırmışlar. O kadar bakan ve ilgilenen olmuşki, bizim yöremizde bulunmayan bir bitki, dolayısı ilede ilgi çekiyor.
Bu pazar yani resimlerde artık tarihte var, birde yüklemede başka bir şey öğrendim, artık bloklarınızın limiti dolmuyor. Normal bir blok kurdum, resimleri yükledim, resim sitesindeki resimlerin ebatı sokak posteri yapılacak boyutta kalitli, ve yükleme sonu yeni blogun % 3 nü kapsadı. Yani 37 MB lik bir yer işgal etti. Bunu htlm ye çevirip kopyalayıp resim siteme attım, resim sitesinin 148 MB lik alanı doluydu, resimleri aktarıp yayınladım hala 148 MB olarak kaldı. Bundan sonra blokların limit sorunu bitti.
Hafta sonu İlhami abi yardım etmişti. İşleri bitiremedik, nedeni ise günler kısaldı, arıyı sabah sabah açamıyorsun havalar ısınana kadar bekleniyor, erkenden hava kararmaları. Bende ertesi günü tetrar gittim. Cemalettin abide yarına bende arılıkta olacagım demişti. Bu arılıkta baharda çok fire verildi, dünya arı öldü, çukurda bir yer, bana göre sıgırlık mevkisinde en güzel arılıklardan birisidir.
Bir çok arı almasına rağmen hala bir sürü kovanı boş duruyor, ben tüm arıcılara elimden gelen yardımı yapmaya çalışırım. Cemalettin abiyede gerekli bilgi ve yardımı verebilecegimi ilettim, söylediklerim kendisine mantıklı geldi. Benim arıları sardıgım şekli de gösterdim. Arılarımın durumu hoşuna gitti. Benim arılarım şu an kış gelse bile kışa hazır, sadece bir kat daha çuvat örttümmü tamamdır. Çünkü arı zaten gerekli sıkıştırma uygulanmış ve devamlıda çalışma alanı verilmiş. Üç sene içinde bu yöntemim sayesinde bir kovanım sönmemiştir.
Bu sene Cemallettin abimizin arıları fena degil, keki Trakya sonu verdi, artık son bahar ve ilkbaharda kek vermeyecek. Şu an kek verenlerin tarlacı arıları bahara çıkamayıp, kekle ugraşırken ömrünü tamamlayacak. Kek kurakta ve yavruyu teşviş amaçlı bir keklemedir. Salkıma girmeye çalışan arılara kek verilmez, vermek isteyenlerde verebilmek için bahane aramadan versinler. Yazında kek arıya zarar veriyor ama bir arı ölürken üç arı doğurtuyorsunuz, kek bunun için zaten. Salkıma girecek bir arıyı öldürürseniz yerine yenisi baharda gelecek.Bununla ilgili bir çok yazı yazdım, önceleride bende kek veren birisiydim, kek verdikten sonra baharda arıların musluk üzerinde kıvranıp öldüklerini çok zaman sonra anlayan birisiyim.
Cemalettin abinin yeni barakası, dışı alimünyum saç ve içi strafor malzemeden yapmış, diyorki ne soguk nede sıcak geçirir.
Aydın yöresinde bu kulubelerin seri üretimleri var. Kulube yapacaklarada bu malzeme hem hafif hem saglıklı olur diye buradan paylaştım.
Bir buzdolabı, ben ilk defa gördüm, mutfak tüpüyle çalışıyormuş, hayret. Hem ceryanlı hemde tüplü bir buz dolabı.
Kulubede gözüme çarpan bir varroa ilacı. Rus perizini bu toz olarak üretilmiş ve çok ucuzdur. Bir ara kullanmıştım, aldıgım kişi çoktan beri getiremiyor.
Daha sonra bir önceki gün bakanmadığımız kovanları açtım. Bu üç resimde aynı kovanın yana yana olan yavrulu çıtası. Güzel bal gelmiş biz egede geçerken, aralara çıta girmem çok iyi olmuş, hatta bazı kovanlara az çıta bile girilmişti. Resimlerde görüyorsunuz, yavru çıkan yer bal dolmuş, birde çıta girilmeseydi bu kovanlar yatacaktı.
Birde şuna karar verdim, Gebze’deki arılarda o kadar mücadele etmediğim halde yok. Ormandaki kovanlara ne yaparsanız yapın bir türlü varoayı bitiremedin nedenide komşu arılıklar , bunun başka izahı yok.
Arıcılık Bilgi Merkezi | 5 Yorum »
24 EKİMDEN İZLENİMLER VE KARAKOVAN FALİYETE GEÇİYOR
Ekleyen, admin on 24 Ekim 2009 – 23:33 -Her kovandan 2-3 çıta bal alıp sagım yapmayı ben istemiyorum. Ayrıca bunuda hasat olarak görmüyorum, belki 60 kovandn 8-10 tene bal çıkacak ama tekrar geri yüklemek ve arıların düzenini bozmak ta işime gelmiyor. Yani her kovandan şu an bir kaç çıta bal alınabilir.
Arılarımızın çalışırken alanları olup olmadıgını kontrol ettik, bir kaç kovana kapalı yavru verdim. 60 kovanın içinde bir kaç kovanı adam etmek çok kolaydır, hatta 15-20 günde zayıf kovanı arılıgın en güçlüsü yaparsınız.
Arılıkta işimizi bitirip, yemek için kaynak suyu çıkan yere gittik. Suyumuzu doldurup sofraya oturduk.
Menüde bir sürü yiyecek, mevcut başta kuru soğan olmak üzere.
Yola çıkarken hışırın yerine gidip, balık siparişi verdik, daha başlamadık deselerde, dedimki salata ve ekmek istemiyoruz, pişir ve paketle. İlhami abinin çantasındada domates, elma, mandalina çıktı. Bende evden çıkarken Vecdi abimin yoladıgı armutlardan almıştım. Hepsini götürdük. Buz gibi suyuda üstüne yuvarladık gitti.
İşimizi bitirdik, etraftaki komşulara baktık, yörük Mehmet abinin ağılın yanına bir posta yeni arı indirmişler gene. O resimleri yüklerken atlamışım.
Sonrasında Osman Ünal’ların arılarına gittik. Geçen hafta arası gittiğimde ugrayamamıştım. Arılıkta olumsuz bir şey yoktu. Benim en korktugum arıların kapaklarının uçmasıdır. Bir kovan yagmalanırsa yangın gibi tüm kovanlara yayılır ve tüm kovanlar birbirine girer.
Memleket ne kadar ilginç dimi. O kadar bilimcimiz var, hiç kimse ortaya çıkamıyor, bu diplomalar ne işe yarar diye sormaktayım kendime. Geçen sene invert şurup nasıl yapılır kek nasıl yapılır bunları yeni öğrenmiştik. İnvert zararlıysa ilk arıları öldürürdü, arılar ölmedi ama birileri ölmekten beter olmuş durumdalar. Kışın kek satışları düştü, hatta ilerde tamamen bitecek, buda bir çok kişinin nemalanma ve geçim kaynagına dayanıyor. Millet sağlıgını düşünenler, aynı yeşiller gurubu gibi, ülke yararınada olsa bir yerden bunları yönlendirirler hep hayır derler, hayvan hakları savunucuları vardır, sokatan evine bir köpek bile götürmeyip sov yaparlar. Bizim bilimcilerde ne hikmetse artık şovda yapamıyor, öyle bir ikilende kaldılarki, kendileri araştırma yapamıyor, çevirilerde hep ikilemde, Almanya gibi bir çok ülkede invert şurup tankerlerle arılıklara veriliyor, orada insanların sağlıgını hiç düşünen yok. Diploma sahipleri ülkeye yön vermeli, nerde o günler, bir ara yazmıştım cuma suresinin 5. ayeti vardı. Orada derki “Azimüşşan’da ilmiyle amel etmeyen kimseler “kitap yüklü eşeklere” benzetilmektedir. Malisef bizdeki diplomalar…….. anladınız degilmmi. Allah diplomalı cahillerden bizi korusun.
Arıcılık Bilgi Merkezi | 5 Yorum »
ÇAM BALINDA BLOKE
Ekleyen, admin on 22 Ekim 2009 – 18:14 -Bu izlediğimiz filimdeki kovan iki gün öncesi sagılmış, kovanda anaarı benim tahminime göre yok, olsaydı daha çok biloke olurdu, çünkü anasız kovan analı gibi ölümüne çalışmaz. Bal sagımı iki gün önce yapılmasına rağmen tüm çıtalara bal serpilmiş durumda.
Biz Ege turunda iki gün içinde 2000 km yol yaptık. Benim görmediğim bir yerdi çam yöresi. Zamanımızın kısıtlı olması, yol yorgunlukları filan derken genede güzel bilgiler topladıgımı sanıyorum. Buraya yıllardır bir sürü arıcı gelir gider, hep anlatılırdı. Benim gözümle bir çok kişi buraya ne bakmış nede yorumlamış. Çamda arı polen olmadıgı için yavru atmaz diyorlardı, bununda asılsız oldugu ortaya çıktı. Tabi duyduklarımızı dillendirdiğimiz için bende polen yoksa yavru olmaz diyordum ama, polen olsada yavru şu an imkansız. Polen olsada bu kadar yogun bal geldiginde Trakya’da da yavru olmuyor. Bu sene Trakyada yavru çoktu, sebebide baskın bal gelmedi ve yagışlar devamlı arıyı yavruya yatırır. Temmuz ayı başında gelen ballar bu sene Trakya’da agutos ayına sarktı.
Ben genelde yazılarımı yazdıgımda arıcılıga yeni başlayanları hedef alırdım. Geldiğim son noktalarsa yıllardır arıcıyım diyenleride hedef almak lazım. Bu sene yaşadığım olaylar, bir çok yılların arıcısıyım diyenlerin blokeden dolayı bir çok kovan söndürüp, başka neden aradıgıdır. Bloke hakkında şu ana kadar arıcılar hiçbir şekilde uyarılmamıştır. Zaten uyaracak olanlarda bunu bilmiyor. Malisef bunlar kitaplardada yok, arıcılar yaşayarak bunları öğrenmesi de çok pahalıya patlamaktadır.
Arıcılık Bilgi Merkezi | 8 Yorum »






