SALDIRGAN ARILARLA ÇALIŞMAK
Ekleyen, Ali Türk on 21 Şubat 2013 – 14:53 -Aydıncık gezimiz sırasında bazı komşu arıcıların kolonilerinede bakım yaptık. Bakım yaptığımız koloniler tipik akdeniz arısı ve bu kadar inat arı ilk defa görüyorum.
Arkadaşlarım ve arı sahibi arıların çok saldırgan olduğunu söyledi ve illa eldiven kullanmam konusunda uyardılar. Çizme ve eldivenler geldi ben eldiven kolay kolay kullanmıyorum dedim. Arılar körükten tırsmıyordu, belli benim kafadalar ve geri adım atmıyorlar.
Önceden önlem olarak yanımda spreyli bir kaba surup doldurmuştum, birde bu kontrol işinde hızlı olursanız, arıları havalandırmadan işi bitirmeniz gerekmekte. Benim kolonideki bal ve ana varmı, yavru varmı gibi kontrollerim videolarım var, 2 dakika sürmemiştir. Süre ne kadar kısalırsa saldırganlık o kadar azalır, çünkü arıya dumanı verdiniz arı tehlike var, karnımızı doyurmalıyız diye bala yumulduklarında sizde işi bitirmelisiniz, arılar doydumu sizi iğneleriyle ziyarete başlayacaklardır
35 Koloniyi kısa sürede kontrol etme imkanı sağladım, bir koloni aç çıktı içinde gram bal yok, yandan ballı çıta verildi ve üzerine şurup ver diye not düşüp geçtik. 2 Koloni anasız çıktı boydan boya erkek arı dolu çıtalar vardı. İki koloniye açık kapalı yavru vermem gerekiyordu birisini, iş bitimi yaparız diye sona bıraktım. Senmisin bunu sona bırakan, yalancıya kaçan sakin, güçlü koloni açmam gerekiyordu yavrulu ve arılı çıta almak için. Bir açtık arı havalandı bir daha inmedi, bir açık yavrulu bir çıta bulup anasını üç ayrı kişi kontrol etti göremedik ve anasız koloniye bu yavrulu ve arılı çıtayı verdik.
Güçlü bir koloniyi ikinciye açmanın cezasını çektik, ortalık bir karıştıki sormayın.
Arılıktan toparlanıp hemen çıktık, toplamda eldiven ve çizme kullanmadım, iki iğneyle çok saldırgan denilen arıları kontrol ettim.
Arılıktan çıktık kesinlikle abartmıyorum, en az 400 metre öbür tarafta bizim arılar var ve oraya kadar arılar peşimizi bırakmadı, hadi siz deyin 300 metre. En son arılardan kurtulmak için bir seraya girdik. Arılık civarındaki 300-400 metrelik çapa giren iğneyi yedi
Kendi arılığımızda bile maske kullanmak zorunda kaldık.
Etiketler: saldırgan arılar, saldırgan arılarla çalışmak
Arıcılık Bilgi Merkezi | Yorum Yok »
ARI ALIMI AYDIN SÖKE’DEYİZ
Ekleyen, Ali Türk on 14 Nisan 2012 – 07:11 -
Aydın Söke, ilk defa gidiyorum. Orada hiç yüz yüze tanıdığım yoktu. Didim’li Erkin bey Söke’de Ali Kılıç diye birisinin telefonunu vermişti, Ali beyle bir kaç kez görüştük, ben zaten fazla arı almayacaktım, senin işi her türlü ayarlarız diyordu. Biz İzmir’de iken yağmur devam ediyordu, Aydın yolu boyuncada devam etti. Söke girişinde Ali beyi aradım bekle geliyorum dedi,biraz sonra beni alıp arı malzemeleri satan iş yerine geçtik.
Çok yağış oldu, benim arılığa girmeniz imkansız, başka bir yerden işinizi halledeyim diye birisini aradı, Hüseyin yardımcı kısa süre sonra yanımızdaydı.
Ufak bir pazarlık ettik ama öylesine pazarlıktı, zaten ben bu gibi durumlarda diretmem, Egedeki insanların çoğu gariban zaten.
Arılığa gidip bir kaç kovandan çıta çektim, yavru durumları ve kolonilerde yavru çürüğü var mı onlara dikkat ettim, arılara çok iyi bakılmış. Hatta kapalı erkekleri bile kontroller sırasında kesen birisi Hüseyin bey.
Tekrar ilçeye gelip yemek yedik ve ilçe tarıma gidip durumu bildirdik. Aranızda bir satış sözleşmesi yapın dediler hemen kağıt kalen verdiler, sözleşmeyi yaptık. Hayvan sev belgemizi aldık, bu arada menşey belgesi kalkmış.
İlçe tarımda bize yardımcı olan veteriner hekim Hasan Şahin bey.
Arılığa gidip aktarımı bitirdik mi yola çıkılacak. Tarih 10/04/2012 günlerden salı, sallandık::))
Ruşetlere çuval çakıyoruz, bu konularda en ideal alet el zımbası. Çuval zımbalama işi bitti, ve aktarıma geçtik. Aktardığımız kovanlarda ana arıyı bulmamız gerekiyor. Sadece yavrulu çıtaları seçiyoruz, ana arı bulundu mu iş kolay. Bir bulut geldi, derken yağmur gene başladı, şimdi açar azalacak derken iyice hızlanan bir yağmura yakalandık. O esnada telefon geldi, Ali bey ben geldim, Erkin Ilguzer. Dedim abi ben sana gelene kadar vakit harcarız bekle işi dağıtmayalım filan desek te arılık ta çalışılacak durum kalmadı. İş ertesi güne kaldı, gene Söke’ye geri döndük. Misafirimiz, Ali Kılıç beyin işyerinde bizi bekliyor. Hüseyin abiyi dişçiye bırakıp, doğru Ali beyin dükkana daldık.
Aktarım sırasında çekmiş olduğum işaretlerden birisi, bu kovana müdahale gerekli imiş, yeşil ot varsa bu anlamı taşıyor da,ertesi gün ot yeşil kalır mı bilinmez::))
Erken beyle ilk defa yüz yüze tanışıyoruz, yapmış olduğumuz alış verişe de kendisi sebep oldu. Facedeki resimlerde nasılsa öyle birisi, oradan buradan derken bana balık yeme sözü vermişti, hadi filan diyor.
Çaylarımızı bitirip, balıkçıya geçildi. Soldaki Ali Kılıç, ortadaki Erkin Ilguzer.
Balık olarak çupra’yı seçtik. Siparişler verildi, sohbete başladık, hastaneden bir telkefon geldi, Erkin benim gitmem gerekiyor, kusura bakmayın dedi::((
Çok acayip bir durum.
Balıkları oğlumla yedik. artık bunun üstüne ne yazılabilir ki.
Bu arada Hüseyin abi beni arıyor, yemek hazır eve gelin, dedim abi biz yedik,o zaman eve çıkalım dinlenin.
Eve çıktık, çay kahve derken, evde internette varmış, ben sokmayan arılardan bahsediyorum, Hüseyin abinin hanımı Menekşe hanım, yav sokmayan arı olur mu diye tutturdu. Ben bizim videoları aileye izlettim, herkesin ağzı açık kaldı, diyorlar ki böyle arıcılık yapmaya ne var::))
Bu arada Aydın ve yöresinde çok arı hırsızlığı oluyormuş, herkes tedirgin ve gece bile kovanların olduğu yerleri kolaçan edip geliyorlar.
Çarşamba sabah kalktık, kahvaltı filan derken hava bir türlü ısınmıyor vakit geçiriyorum. Pazar yeri çok güzel, burası Söke pazarı, çarşamba günleri Söke de pazar kuruluyor. Kapalı bir mekan. Gebze’de böyle bir yer düşünülüyor, hal gibi devamlı açık olacak, zaten bir kaç ay sonra sokaklara kurulan pazarlar kaldırılacak gibi gözüküyor, Avrupa uyum yasaları gereğince.
Pazarda bir şey dikkatimi çekti, bizim bölgede böyle bir şey yok. Bu nedir dedim, sarmaşık mış, haşlayıp kavurup yeniliyormuş. Üç demek sarmaşık 5 liraya. Hatta şimdi ucuzlamış, daha önceleri bir demeti, 5 liraya dediler, yav bir avuç ot sonuçta::))
Bayağı büyük bir pazar. Ne kadar büyük olsa da zaman geçirmeye çalıştınız mı, zaman geçmiyor. Bu esnada saat 10 filan oldu, Hüseyin abiler kahvede, bende gittim artık arılığa geçelim.
Saat 11 filan ama hava hala nazlı ve esinti var. Yeniden körüğü yakıp aktarıma başlayacağız. Eğe yöresindeki arıcılar ailecek arıdan anlar, yani arıcıdırlar.
Yaklaşık bu arılık ta 130 arı varmış, ben 34 ruşet götürmüştüm. Yaklaşık olarak 20 10 çıtalı kovanı alabilecek kapasitemiz vardı.
9-10 Çıtalık kolonilerden 6 çıta alıp, diğer koloniye geçildi.
Hüseyin abi ben bu kış bu arılara 21 çuval şeker verdim dedi. Bu şekilde bir bakım ile 2 kayıp vermiş. Çamda balında yan yana olduğu arkadaşının 250 kovan arıdan bir tane arı kalmamış, şu an arı arıyor dedi. Bakın ayını yerde iki sonuç, birisinde hiç arı kalmıyor birisi iki kovan kaybıyla baharı buluyor, arı cinside aynı. Neymiş arılara bilinçli bakmak gibisi yok. Arılara kek niçin verilir hala çözemeyen bir milletiz.
Zamanında yapılanları yaparsanız kışın ve baharında arınıza bir şey vermenize gerek kalmıyor, Mehmet Yüksel yaptıklarını paylaşıyor, son baharda bakımı yaptı, baharda bir tırmalarken üçüncü katları verdi, yakında bal hasadı yapacak, biz hala nelerle uğraşıyoruz.
Bu resim çok özel::)) Arı sırlı bal kemerini çözmeyip, etrafını dolaşarak, bala yavru kemeri yapmış. Aktarımda dikkatimi çekti hemen resimledim, ben 20-25 senelik arıcıyım, böyle çıta ilk defa gördüm.
Kapalı yavruların, doğduktan sonrası kapladığı alan sıcağa göre değişsede en az üç çıtayı sararlar.
Kapalı yavrular en fazla 10 günde doğarlar ve ben acilen bunları bölmem gerekiyor.
Arılık düne oranla daha gergindi. Maskeniz var, ayaklardan sokuyor, ayakları hallediyorsunuz ellerinizden sokuyor, eldiven giyiniyorsunuz, bu seferde maskenin yapıştığı yerlerden sokuyor. Bu arılar bir ay içinde Anadolu arısına dönüşecek, hepside mum gibi olacaklar::)))
Anadolu arısı sakin, bal verimi yüksek, hastalıklara dayanıklı ve oğul vermeyen, hızlı gelişen arıya deniliyor artıkın. Bizlere de bu yakışır.
Saldırgan arılarla çalışmak gerçekten ızdırab verici, en son arılıktan ayrıldıktan 250 metre ötede maskeleri çıkarabildik. Ben arabayla yola çıktım, diğerleri yürüyerek geldiler ki, peşlerindekiler geri dönsün.
Enes Emin ve kot pantolonundaki görünen iğneler.
Arılıkta çalışmanın bir kısmına böyle devam edebildim. Ben arı saldırsa da eldivenle çalışamazdım, çalıştım ama gelin bana sorun. Birşey tutamıyorsun, çivi çakılacak, zımbayı tutamıyorsun, çuvalı gerdiremiyorsun….
Hazırladığımız ruşet kovanları yol kenarına aldık. Bu arada dağ taş zeytinlik. Arabanın arka tarafında bir kaç sene oluşturulmuş bir zeytinlik görüyorsunuz.
Arıları yüklemeye başlıyoruz.
İki sıra yaptık, üst sırayı aldığım kolon şeklindeki ip ile sıkıştırıp uçlarını hem çaktım, hemde zımbalayarak tutturdum. Sağa sola kaymaması içinde yan taraflara dayanan parçaları ruşetlere çaktım.
Arılıkta işlerimizi bitirip Söke’ye indik. Hüseyin abi ve eşi Menekşe hanımla vedalaştık, Allah razı olsun, bizi çok iyi ağırladılar. Daha sonra biz Ali Kılıç beyle vedelaştık, biraz malzeme ve gelmişken zeytin yağı aldık. Haber içinde fazla bahsedemedim, Egede gözünüzün alabildiğine zeytinlikler var, bir çoğu yeni oluşturuluyor. Ali bey bizi gene çıkışa kadar götürüp yolcu etti. İlk defa görüştük yapmış olduğu iyilikleri unutmayacağım. Allah hepisini razı olduğu kullarından eylesin, başka ne denir.
Gelelim başımıza gelenlere. İzmir’e gidiş yönünde 2400 ceza yazıldı. Bir yanlış yorumlama var zannediyorum, K belgesi istediler dedim yok. Olması lazım yoksa yük taşıyamazsın. Bu yük değil, kendi kovanlarım dedimsede ben ne olduğunu anlayana kadar yazmışlardı bile sanki yangından mal kaçıran vardı.
Dönüş yolunda aynı olay Balıkesir ağırlık kontrölünde tekrar etti. Taşıdığın yükün irsaliyesi yok diyorlar. Arılar benim ve nakil belgem var dedimsede karşı taraf, bu ticari bir maldır, bir kovandan yılda kaç para kazanıyorsun hesap yapmaya başladı.
Yani sizçiftçisiniz tohumu kendi arabanıza koydunuz, tarlaya ekmeye gidiyorsunuz, bu vatandaşa yakalandı iseniz yandınız, tohumun verimini ve bir kaç yıl ötesini hesaplar ise trilyoncukları nız olur ve aynen cezayı hak ettiniz demektir.
Yada tarladan saman getiriyorsunuz, bunun irsaliyesini göstermelisiniz.
bana irsaliyem yoktur diye bir kağıt imzalatacaklardı imzalamadım.
Gidiş ve dönüşte 4800 lira tarafıma ceza yazıldı, bakalım sonun nasıl olacak. “Sizin şer bildiklerinizde hayır, hayır bildiklerinizde şer vardı”, diye bir ayet vardır, şu an olay şer gibi duruyor….
Bunlarda benim belgelerim ve arıcı kimliğimide vermeme rağmen, memurlar kendilerine göre olaylara bakıp, yanlış yorum yaptılar diye düşünüyorum. bu belgeler şu an çok önemli.
Kendi arabamızla kendi işimizi yapmayacaksak o zaman niye araba alıp, diğer arabaların iki katı vergi ödeyeyim ki.
İlçe tarıma gittiğimizde kendi aranızda bir söleşme yapın dediler, yaptık.
Arıların satıldığı ve sevk edildiğine dair ilçe tarım tarafından verilen belğe.
Buda aracımızın dezenfeksiyon belgesi.
Çölde kutup ayısı misaline döndü bizim iş::)))
Allah ne virirse hayırlısını virsin.
Etiketler: arı aktarımı, arı alımı, arı nakil belgeleri, arıcı hüseyin yardımcı, kapalı yavru, saldırgan arılar, söke pazarı.
Arıcılık Bilgi Merkezi | Yorum Yok »