DOST ZİYARETİ
Ekleyen, admin on 31 Ağustos 2010 – 20:35 -İnsanların hayatlarında çok arkadaşları olabilir.
Dost denildiğinde bunların sayısı iki elin parmaklarını pek geçmez.
Dost sizinle sevinmeli, sizinle üzülmeli, sizinle ağlamalı.
Kara günlerinizde yanınızda olmalı.
İyi gününüzde yanınızda çok kişiler olabilir, iş zora düştüğünde yanınızdakilere bakınız, kimler dost o zaman belli olacaktır.
Mehmet’le yaklaşık 3 yılı aşkın süredir sanal alemdeyiz, yüz yüze görüşmemiz bu güne nasipmiş.
Bu sene mutlaka ziyaret edecegimi söylediğimde, zaman konusunu çözememiştik.
Bir kaç gün öncesi telefonla arayıp abi köye 30 ağustos akşamı iftar veriyoruz sizde erken gelirseniz hem gezerim hemde iftar ederiz dedi.
Demek iftar veriyorsun birde davet et bakalım::))
Arıları bahçeye indirip, biraz bekleyip musluklarını açtık.
Kovanları açmışız , kovan başında sohbete devam ediyoruz. Bu koloniler yaklaşık 15 saat kapalı kaldılar. 300 kmyolculuk yapıldı buda 4 saat filan oluyor. Arıları açmışız bize sataşma bile yapmıyor yeri ve kovanı tanıma uçuşu yapılıyor.Karniyol arısının sakinliğini zaten kimse tartışamaz.
Komşu arılık, bahçeler sınır sınıra.
Bahçelerinde, bir çok ağaç çiçek açmış.
Mevsimdenmi ağaçların sulandığındanmı bilemiyorum.
Bizim Şenol gül nasıl budanır onu anlatıyor, kendisi gül işlerinden iyi anlıyormuş, yeni duyuyorum.
Tüm doslarımızı telefonla aradık, aranacak 2-3 kişi vardı arada kaynadılar, hatta birisini Albay’lığa terfi etmiş durumda, hepsi çok istiyordu ama gelemediler, sadece konuşmakla yetindiler.
Almanya’dan gelen gençlere köy sıkıcı gelebilir. Sıkılan gençler atış talimi yapıyor, bizimki niye sıkıldı da çocukların elinden tüfegi aldı anlamadım.

Anlatmasına göre Şenol ziyarete gelebilmek için gece 4.30da yollara düşmüş, Allah akıl fikir versin.
Otur otur vakit geçmiyorki.
Köyde sadece yaşlılar kalmış, hayvancılık yok. Köydeki büyük baş hayvan sayısı 5-6 tane dediler. Resimdeki hayvanlar bile bu köye ait degil. Diz boyu çeşit çeşit otlar ve çiçekler vardı.
hadi birde eski harman yerine gidelim diyorlar.

Karşıdabir sürü köy var, Mehmetlerin köy yaylası karşı tepelerin arkasıymış.
Bir kaç saat içersinde köy içini turladık, gezilecek çok yer var ama sırası degil, birz gidip bir dinleniyoruz.
Körük yakılıyor, arılar açılalı 3 saat oldu, saat 2 de açtık şimdi ikindi zamanı 5 filan.
İğnenin tadını daha önceden bilen Sadık amca biraz uzaktan bakıyor. Dedim bal lazımsa alayımmı al arılara şurup verelim dedi.Bu ballar temmuz ayı içinde Gebze’de geldi.
Yıllardır bu kadar nektar akımı olmamıştı.
Bazılarına göre bu bal şekerle yapılmış, öyle diyenlerin oldugu kulagıma geldi.
Ben kutu beslemesine bile artık bal veremeye başladım.
Bu kovanı kapatıp öbür kovana dalıyoruz.
Bir şeylere karşı olanlar sersinler uygulamalarını, dul karı gibi niye dır dır edip duruyorlarki dimi?
Tüm çalışmalarımız sezon başından sonuna kadar gözler önünde, başkaları gibi kovanlara okus pokus yapmıyoruzki.
Bu kovanıda kapatıyoruz.
Ayı işi moralimi bozdu, Sadık amcada yakında Almanya’ya giderse bu arılar ayılar için yem.
Sadık amcama, maske, körük ve eldiven götürmüştüm.Yeni bir arıcımız oldu, hadi hayırlısı.
Bu kuyunun suyunda elinizi 1 dakika tutamıyorsunuz.Normalde kuyu suyu yazın serin, kışın ılık olur.
Bu kuyu buz deryası.
Almanyadan gelme marul, görüntüsü süper.
Mehmet Yüksel’in annesi.Bahçede birkaç bilip bilmediğimiz bitkiyi bize tanıttı.
Köyde açık çok sıyırma diye bildiğim dikenli çiçek vardı.Bu diken battıgı yeri şişirir.
Eskiler, kışın hayvanlara bu dikeni saman olarak biçip verirlerdi.
Nihayet vakit doluyor, yavaş yavaş sofranın başına geçiyoruz.
Saatler geçmiyor gibiydi ama zaman akıp gitti.
Resimleri genelde Mehmet’in eniştesi Mustafa çekti.Abi resimleri bana çektiriyorsun sitede resmim çıkmayacak dedi.
Zaten benim kalfada adamcagızın resmini çekip sitesine koymamış, taa orada bu işe içerlemiş demekki.
Madem sitede çıkmıyorsun ver o makinayı bana ve orada dur dedim.Sağ olsun çok sevecen biri, gerçi çok gaz veriyorlar köyün eniştesi diye tüm işleri buna yımışlar ama o banamısın demiyor be.
Bizim masanın yemek servisinide yaptı sağ olsun.
Yemekler harika, zaten adı üstünde Mengen dendimi aşçıları meşhur.
Hatta Mehmet’in dedesi uzun yıllar İngiliz konsoloslugunda aşçılık yapmış.
Her işin bir ehli oluyor işte.
Yemek sonrası çay faslı, bir yerdende geri dönüş düşündürüyor. Ne kadar dursakta ertesi gün işbaşı yapılacak.
Mehmet köyüme geldiğimde çok dinleniyorum diyor.Gurbet gerçekten zor.
Yaşadıgınız yer sizin degil ve size iyi gözle bakılmadığını bir düşünün.
Mehmet Yüksel Ülkemiz arıcılığına büyük katkı yapmıştır.
Bir ülkenin üniversite destekli arıcılık uygulamalarını, kendisi arıcılık yaparak bize aktarmıştır.
Bizim ülkemizde başta üniversiteleriniz adet yerini bulsun diyemi arıcılık bölümleri açıldı bilemiyorum.
Çünkü ürün bazında yapılan iş ortada yok.
Arıcılıktaki bilimcilerimiz, aynı sanalcıların durumuna düşmüş durumda.
Bilim adamıda yabancı eserleri okuyup çeviri yapıp bilgi satıyor.
Sanalın bazı biliriz ayakları yapanlarıda, bu bilimcilerin eserlerini okuyup birde aydınlanıp derya oluyorlar::))
En ünlü bilim adamımız bile etiketi ne olursa olsun, arıcılıgın en az 30 yıl geriside kalmıştır.
Arıcılık her geçen gün hızla gelişme gösteriyor. Arıcılık yapmayan bilim adamlarımız neyi geliştirip size aktaracakki.
Bu sanal çıktıktan sonra bilimcilerinde eskisi gibi birilerini uyutması çok zorlaştı.
Bu bana göre iyiye işaret belki bir şeyler yaparlar diye ümit ediyorum.
Yemekleri yapan abimizede çok teşşekkür ediyoruz.
Artık ayrılacağız, fakat arıların durumu kafama takıldı.
Bu ayılardan kovanları nasıl koruruz diye düşünüp, sonrada zaten balkonu gözüme kesmiştim.
Sadık amcayada durumu anlattım, oda menmun oldu.
O zaman hemen operasyon yapılmalı, yoksa bu kadar adamı nerden bulacaksın ki.
Resimdeki evin üst balkonuna, arıları çıkartıyoruz.

Mustafa ve Şenol kovanlardan birisini ikinci kat balkonuna getirdiler.Öbür kovanı biz hacıyla getirmiştik bile.
Çıkışlarına beşe on kalas koydum, zaten yeni yerlerinde 5-6 saat kalmışlardı.
Gittiğim yerden bişi almadan gidersem kahrolmam mı?Mehmet, abi köy tavuğu var bunları kesip yersin dediler.
Yav zahmet olmasaydı filan derken, hacıya dedim aman kaçırma gece gece birde tavuk aramayalım bahçede.
Hemen at tavukları arabaya dimi ne olur ne olmaz.::))
Gezinin en üzücü tarafı ayrılma bölümü, kimse birbirinden ayrılmak istemiyor ama yapacak bir şey yok.
Her şey için teşekkürler ve Allah verdiğiniz iftarı kabul buyuırsun deyip dönüş yoluna koyuluyoruz.
Arıcılık Bilgi Merkezi | 14 Yorum »
AĞUSTOS AYI PAYLAŞIMLARI
Ekleyen, admin on 25 Ağustos 2010 – 08:30 -
Artık anaarı kabul sorunumuz kalmadı. Hiç bir zaman işçi arılara seçenek ve anaarı memesi yapacakları şansı vermemek başlıca kural.Güle güle git yolun açık olsun, nazar degmesin diye bu mavi numaralı::))
Sürgüyü çekip hiç dışarı bırakılmayan damızlıkların üstüne koydugunuzda tüm erkekler koca kafese uçarak çıkıyor.
Alete son balans ayarları verildi gibi, her bakmamızda abi şurası şöyle olsaydı daha rahat ederdik dedimmi, Sadri abi götürüp sorunu halledip getiriyor.
Çok yakında seri üretim olabilir, aletin meraklıları belkide orjinalinin yarı fiyatına bunu temin edecek.
Havalar çok sıcak, varroa mücadeleside bazı kovanlarda acilen yapılmalı, havalar sıcak formik veremiyorum.Saim abiye bana acil laktik asit getirmesini söyledim, 5 tane geldi. İlk gün İlhami abide arılıktaydı bir tanesini götürdü bize kaldı 4 tane.
Bal hasadı yapılmayacaksa her dönem kullanılacak asitlerden birisi ve en tehlikesizi bu laktik asittir.
Zor yanı 4 gün ararla en az 3 tur tüm çıtalara püskürtülmeli. Kapalı erkek yavruların oldugu dönemde tur sayısı 4 gün arayla 4 tur olmalı.
Tüm filim ve ayrıntılar bu linkte var.
İşin garibi elindeki kafese bakıp gülmesine hayret ediyorum, gülecek ne var bir türlü anlamadım gitti.

Zannedersem bana kızıp hıncını hacının bahçeden çıkartmaya çalışmakta. Sanki bahçeye dal yazıyor:)))
Hacı boş kaldığında torunlarına bakıyor. Torunlarıyla oynuyor.
Onu izlemek çok güzel, ben dedelerimin ikisinide göremedim.
Anaarı çiftleştirme kutularında sorun çıkıyor. Bazı kapalı yavruların altında ağ kurdu oluşuyor. Ağ kurdu petek gözlerinden hareket ederken geçtiği yola ağ döşüyor. Döşediği yerdede daha doğmamış işçi arılar oluyor ve bunlar zamanı gelsede doğamıyor. Bende o bölgeleri çiviyle kurtarma yapıyorum.Bizim başkan Kadir Gürkan’nın iki senedir arı koydugu yere İzmit’ten yüklü miktarda arı getirilmiş.
Sagdaki tepenin üstündede bölgemizdeki radarı görüyorsunuz.
Bu radar bazı entrikalara sebep olmuştu.
Arılıga araçla girip çıktık, sahiplerinden kimse yoktu, arılıkta çadır ve baraka kurulu.
Hemen yan tarafındaki ormanda, orman işletmesine çalışan Denizli köyünden işçiler vardı onlarla görüştüm. Arıların sahibi Trabzon’lu birisiymiş, denk gelirse bayramdan sonra bol vakit bulur isek tanışırız.
Arıcılık Bilgi Merkezi | 2 Yorum »
SON YAPILANLARIN BİR TOPARLANMASI
Ekleyen, admin on 17 Ağustos 2010 – 13:00 -
Muhteşem abim o keleklere nasıl kıydın desede, keleklerden birisinin yarısını kendisine kendi istegimle ikram etmişim.
Keleklerin akibetini gören Muhteşşem abim olmamış kabak karpuzları gizlemeye çalışıyor.
Merak etme kavunun olmamışı yenirde karpuzun olmamışı yenmez::))
Gidişimizin birinci günü, bahçe denetlemesi ve bal süzülecek deponun ayarlanması filan derken öğlen oldu. Öğleden sonra gidip 20 kovanın ballarını alıp, münübüsle buraya getirip akşama kadar süzdük gece ise petekleri kovanlara geri verdik.
Gece ise ben arıların önünde yattım, yan tarafımız dere sivrilerden bir türlü rahat edemeyip gece yarısı maskeyle uyumaya karar verdim.
Gecede olsa bu sene maske giydim yani::))
Ben arazide kalmaktan hiç bir zaman çekinmem, hacı ise yerde yatamıyor, nedendir bilmiyorum münübüsü ona tahsis ettim.
Kalfalıga yükselen Muhteşem abim gayet neşeli. Hacı ise körükçülüge terfi etti. Bunların kaderleride kader benim gibi melek birine düşmek herkese nasip olmaz.
Allah kimseyi kötülerin eline düşürmesin::))
Allah ne verirse her şeyin hayırlısını versin.
Sagımın birinci günü gayet güzel doktor kontrolündeyiz. Ne yersen ye.
Ertesi gün bahçeden domates filan toplayayım dedim neredeyse hiç bir şey bırakmamış. Bula bula bir kaç domates ve biber bulabildim. İnsan geride bıraktıgı misafirini böylemi davranır?
Karpuzcumuz ise mutsuz üretmiş oldugu karpuzları satamıyor. Tane işi 1 liradan karpuzun yüzüne bakan yok.
5 Ağustos gecesi Gebze’deyiz. Yıllar sonrası arılarımız bu kadar güçlü bir şekilde pürene indi. Güç konusu ise ırk ve kullanmayı bilmeyle alakalı. Geçen sene aynı arılar 20 çıtada çalışıp Trakyada nufusları bitmişti.Gönderen ise İzmir Torbalıdan Enarıcı abimiz.
Ülke arıcılıgını olumlu yönde etkileyen ender kişilerden birisiyim.
Biz seraları gezip, biraz domates topladık. Seranın önünden geçmek bile felaket sanki sauna içine giriyorsun. İçerdeki sıcaklık 50 derece üstüymüş.
Ormana bıraktıgımız arılarımız. Bu arıları bu sene yanılmıyorsam üçüncü görüşümüz, hepside yaşıyor. Bazıları ıslah edilmiş arılar dayanaksız oluyor demekte. Bu arılar kendi hallerinde burada yaşamaya devam ediyor ve bir çok kovan sönerken bunlar hala hayatta.
Tüm kovanlar dalak asmıştı, biz bu görüntüleri arıları getirmeye gitmeden ormana bir bakalım diye gitmişken almıştık.
Temmuz ayı sonunda açan ve geçen püren görmek mümkün. Arılar o gün itibari ile polen alıyordu.
İçerde dalaklar dışarda ise arılar salkım yapmış kovana sıgmıyor. Aylardırda bu kovanlara ne bakan nede çeken var. Hani karniyol arısı dayanıksızmışya ne gariptirki sönmüyor. Benim gözlem kovanlarımda diyebilirim. Bir şeyler yazar iken atmıyoruz yani.
Ramazanın ikinci günü ormandaki arılara bir bakalım, fazla katları geçici olarak alalım diye plan yapıp sıgırlık mevkisine gittik.
Sıgırlıktaki arılık 500 metrede genelde 6 kişinin arısı olur bu sene 5 kişi gelmiş birisi hala yok. Arı kuşları geldigindede bir ben degil topluca agırlıyoruz zayiyat bölüşülüyor.
Hafta içi Şile Kabakoz köyünden gelen misafirlerim var. Hacı amcaya demişler saldırgan olmayan arılar var diye, Ramazan amca demiş ben inanmam.
İnanmıyordu ama nerdeyse çıtanın içine giriyor. Dediki artık inandım. Bizim arılıkta çıta çekip birde orada maskesiz duracaksın ha dedi.
Herkesin derdi anaarı, ben anaarıcı degilim, kendi çapımca üretim yapıyorum, ülkenin her tarafından anaarı isteyenler oluyor, daha öncede bunu yazdım benim kapasitem bırakın beni benim gibi 100 kişinin kapasitesi bu ülkenin anaarı ihtiyacını karşılayamaz.
Hafta sonu Yusuf Şimşak iftara çagırmıştı. Yav nedendir bilemiyorum milleti kıramıyoruz, aslında iftarda su içsen doyuyorsun ama kalkıp gittik işte.
Sonrasında Yusuf’un yazlıga hareket ediyoruz. İftardan sonra gözüm sağı solu görmeye başladı. Tam ızgaralık balıklar var, diyorki bunlar akvaryum balıgı, yav bir kiloluk akvaryum balıgımı olur. Bir tanesi tavaya sıgmaz bunların.
Arıcılık Bilgi Merkezi | 8 Yorum »
KÜTAHYA, ÇİNİ ŞEHRİ VE ASKER OCAGI
Ekleyen, admin on 12 Ağustos 2010 – 00:19 -
Yıllar sonra kışladayız, sabahın köründe içeri girmek için sıraya girdik. Askerlik gene bildiğiniz gibi hep kulagı terten tutmak gibi bir şey işte. Kolay işleri nasıl zorlaştırırız sanatıda olabilir. Birde tabela vardı dikkat tren geçebilir diye, dedim acaba espirimi ama biz sıra beklerken 4 sefer tren geçti::))Espiri degilmiş.
5-6 bin acemi askerin yakınları yemin töreninde, asker sayısından kesinlikle fazla ziyaretçi vardı.
Bu iş başlı başına sektör olmuş, eskiden nerde görecektin acemiyken yakınlarını::))

Gebze’den gece 3 gibi yola düştük.
İzmit civarında birisi beni solladı sonra yavaşlayıp geriye kaldı, sonra tekrar sellektör yapıp tekrar sollayıp önüme geçti. Allah allah hayırdır gecenin ortasında acaba arabadamı bir şey varki?
kafanızda bir sürü soru işareti.
Bizde durduk tabi, öndeki araçtan inen ise bizim geçenlerde arılıgı ailece ziyaret eden Nuh abimiz.
Gebzeden geçer iken aklıma gelmişti Ali abi yollara düşmüştür diye, plakayı görünce bu Ali’dir demiş::))
Kütahya’ya kadar peş peşine yolculuk yaptık, molalarda birlikteydik.
Nuh abinin oğluda aynı tugayda, kısmete bakın nerelerde buluştuk.
Zar zor içeri girdik.Tören alanına otobüslerle gidilecek bekleyin dediler.
Bol bol bekliyoruz.
Binlerde kişi, konuşmaları dinlemek çok güzel, her türlü şive var.
Sonra yaşlı va yürüyemeyenler otobüsle gidecek siz şu yolu takip edin dediler. Tören alanına gidiyoruz, biz alanda yemin etmiştik, gittiğimiz yer ise salon ve türübün çıktı.

İçeri girmek için beklerken birisini gözüm ısırdı, yav bu Emin abiye ne kadar benziyor, acaba omu ama aramızda bir sürü insan var o ilerde ben çok gerideyim.
İçerde telefon ettim, Emin abi nerdesin diye diyorki Kütahya’dayım.
İyi dedim bende oradayım, girişteki çeşmeye gel.
Emin abide şaşırdı, oğlu emin abinin dagıtım oldu, Kayseri’ye gidiyor.
Tugayda kimi yemin ediyor, kimisi dagıtıma gidiyor, kimiside teskereye gidiyor, iç içe bir sürü birlik hepsininde tarihleri farklı.
Emin abiyle bizim oğlanın birlikler farklı ayrılıyoruz.
Binlerce kişi oğlunu veya sevdiğini yemin töreninde görmek için hızlı adımlarla tören yapılacak yere yarışırcasına hucum ediyor.
İlginç karelerden birisi, babasının kucagında bir bebek ve burası asker ocağı.
Bazılarını gördüm, yeni doğmuş babası yeni görecek diyorlardı.
Askerimizin ise eli sarılı ne olduysa artık fakat mutluluğu görüyorsunuz.

Biz yerlerimize oturduktan sonra askerlerimiz sırayla yerlerini aldı. Arkadan gelen ışık askerlerin yüzünü görmemizi ve seçmemizi engelliyor.

Tek tek herkes yakınını arıyor gözleriyle sıralarda.
Ben Enes’i buldum, o bizi göremiyor.
Hareket etmeyeceksiniz demişler.
Hepside çakı gibi asker olmuşlar her şey nizami.
Tören bitiyor ve herkes bölüğünün önünde yata çıkacaklar evraklarını alıp otellere geçilecek.

Bu sırada teskereye almış askerlerimizden birisi.
Arkadaşları evraklarını vermiyor, 20 şinav çek verelim dediler.
20 Şinav çekti bu seferde nizami olmadı diye çamur yapıldı::))

Sonrasında çarşıdayız.
Bir manava gittim dedimki buranın en meşur lokantası neresidir.
Abi dedi Kütahya’ya özğü bir şeyimiz yok.
Dedimki meşur şeyleri nelerdir.
Dediki, çinisi, suyu birde delisi çok meşur.
Hadi çiniyle suyu anladıkta deliyi şimdiye kadar ben nasıl duymadım diye itiraz ettim.
Benim bildiğim üç türlü deli vardır, adı üstünde deli, zırdeli, birde Niğdeli vardır.
Güldük, hatta Niğdeli deliler ötesi bir şey dedim::))

Çinicileri gezer iken özlü sözler vardı. Şeyh Ahmet Kuddusi tarafından söylenmiş, kendisinin türbesi Bor ilçemizdedir.
Kapanır ise bir kapı ne kapılar açar mevla.Tevvekkül et yeme kaygı, işini hoş yapar mevla.
Ahmet Kuddusi Mevlana ile aynı dönemde yaşamış islam alimlerindendir, Mevlana Kuddusinin divanını mutlaka okuyun diye tavsiye etmiş, fakat eserleri okusanız bile anlamak bu günki dille çok zor.
Benim en çok merak ettiğim ise Kuddusinin şiirlerinin birisinde çok ileri bir tarihe dikkat çekmesi taa “1450 de ne olacagın muhal”. Biz şimdilik hicrri olarak 1419 yılındayız, 1450 de nemi olacak bilmiyorum, merakta etmeye devam ediyorum.
Çiniye işlenmiş Muhammed, Osmanlı turası turada aynı zamanda besmele yazılıdır bunu bir çok kişi bilmez tugranın içinde ve Allah ismi.
Nostalcik bir telefon, bunu sevdim ama bayagı bir para. Çalışır vaziyette seramikmi çinimi bilmiyorum ama eskileri anımsatan bir telefon.
İlginç duvar yazıları, hiç düşmanım yok. Çünkü kimseye iyilik yapmadım::))
Kalleş dostum olmaktansa, Delikanlı düşmanım ol.
Dikkat bayan şöför sizide bayabilir.
Buzdolap süsleri ve yazıları.
Otelde en çok bozuldugum ise çay parası oldu.İlk gün gittiğimizde çay 50 kuruştu, akşama bir lira ödedik. Bir gün sonrası üç çay istedik 6 lira ödeyince, bu nasıl iş dedim. Garson diyorki abi bizle alakası yok, patron devamlı degiştiriyor.
Bu konuda Kütahya belediyesi ve valiligine şikayet için mail atacagım.
Asker aileleri yolunacak kazmı diye.
Ben bir iki çayla kesilecek birisi degilim, sallama çayda olmuyor.
Hemen ketılda çay nasıl demlenir düşündüm ve doya doya çayımı içtim.
Bakkaldan aldıgım çay ve soda şişeleride demlik. Kuru çayı şişeye doldurup, kaynar suyu şişeye doldurdugunuzda demlik 10 dakka sonra hazır.

Doktor kontröllü olunca bir şey yiyemiyorsunuz::))
Sabah kahvaltısına bakın.
Otellerde dünya kadar yiyecek tabaklarda çöpe gidiyor.

Çiniçileri gezer iken bu tabloyu gördüm. Biz kahvaltıda bile neleri çöpe atar iken bize bu vatanı bırakanlar açlıktan neler çekmiş.
En çokta yazın yerlere dökülen dudları gördüğümde aklıma afrikadaki insanlar gelir, bırakın dudu, bulsalar agacı kesin yerler.
O kadar çok nimetin içinde yaşıyoruzki, nimet bol oldumu kıymetide bilinmiyor.
Bazı evler artık bitmiş vaziyette, ya onarılacak yada yıkılıp yok olacak. Bu ev biraz şanssız. Garibanlık herkez için geçerli bu evde gariban kalmışlardan.
Garibanlıgın terside bu, varlıklı ve bakımlı olamak. Restore edilmiş kütahya tarihi evleri. Askerlik şubesi civarlarından görüntüler.
Döner gazinoda yemeklerimizi bekler iken kütahyanın kuş bakışı resimleri. Bu resim Kütahyanın doğusu ve askeri tugayın bulundugu yer var.
Bu resmin merkezi vilayetinde merkezidir.
Valilik, meydandaki vazo, askerlik şubesi, askeri garnizon ve saat kulesi bu resmin ortasındadır.
Resmin merkezinde İstanbul yönüne çıkış olan, Eskişehir, bilecik Adapazarı yolu var.Resmin bize yakın yerleri hala eski kütahya evleri hakim.

Bu resmin solunda Tavşanlı ve Balıkesiryolu var.
Biraz geri plandaki büyük bina hastaneymiş.
Taa ileri uç noktada ise ünüversite var, 55 bin öğrencisi varmış.
3 Gün ne çabuk geçti.
Tekrar Enes Emin’i birligine teslim ediyoruz.
Yeniden mekana yolculuk başlıyor.
Hanım çok üzgün, Furkan ise annesine bakıp oda başlıyor ağlamaya.
Yaklaşık 100 km sonra benim arka lastik gümlüyor.
İstepne var, fakat kiriko ve bijon anahtarını hacı almıştı ve yerine koymaması çok zoruma gitti.
Bereket yüz metre ilerdeki Tünel restoran sahibi Cengiz beyin kiriko ve bijon anahtarını alıp lastigi degiştirdim.
Kiriko ve bijon anahtarı isteyince, bana istepnen varmı demesi acayip koydu::))
Bundan sonra kimseye kiriko ve bijon anahtarı vermek yok.
Arabanın altındaki lastikler tam 10 yıllıkmış, şu an hepsini degiştirdim, inşallah bundan sonra böyle olmusuzluklar yaşamam.
Ülke genelinde çok büyük bir yol yapım çalışması var, bunu seyahat edenler kesinlikle fark edeceklerdir.
Hemen hemen tüm şehirler arası yollar duble yol yapım çalışmalarının bitimine gelmiş durumda.
Kütahya 1990 na 2 tertipler 1.2.3.4. bölüklerin yemin töreni
Yükleyen Ali_Turk. – TV dizilerini ve programlarını online izleyin.
Dünyadaki en karışık ülke ise Amerikadır, her türlü millet kavgasız orada nasıl yaşıyor, hiç merak ettinizmi.?
Arıcılık Bilgi Merkezi | 14 Yorum »























































