KASIM AYINIDA YARI ETTİK, HALA ÇALIŞMALAR BİTMEDİ

Ekleyen, admin on 16 Kasım 2009 – 19:11 -

Bu görüntü yazdan kalma bir görüntü degil. Resim 15/11/09 tarihinde çekildi. Neden çekildi denilirse cezalı bir kovan oldugu içindir.
Hacı abinin torun bir kovanın üstünde taş görürse hemen sorar, bu cezalımı diye. Herhengi bir kovanın üzerinde taş varsa, Yahya’ya göre o kesin cezalandırılmış kovandır.
Neden taş koyuyoruz sorusuna ise hacı teknik işlerden ne yaptımsa anlamamakta direniyor. Larva tranferi yapıyoruz, en az üç gün o kovan çok iyi beslenmeye tabi tutulması lazım. O gider başka kovanları beslerdi, en son eski işaret sistemini kullanmaya başladık. Üzerinde taş yada cezalandırılmış kovanları beslemesi için.
Yukardaki kovan, geçekten cezalandırıldı, ceza versende olan oldu hiç bir ceza olumsuzluk ve kayıpları geri getirmiyor.

Hafta içi Cemil ustanın dükkandagidip gelirken balkondaki saf karniola takviyede ne gibi bir yol izlerim onu düşünüp paket arıcılıktaki gibi dört tarafında havalandırma olacak şekilde ayarlandı. Alt ve üstteki parçalarda tepsi dediginiz testereyle açılmış hava kanalı, kutunun ön ve arkasınada tel çektim. Daha önceki takviyem başarısız oldu, bu şekilde kutudaki arıları en az 5 gün tütüp sebert bırakacagım.

Yeni faliyete geçmiş karakovanada yeni bir yemlik yaptım. Kova çok yanaştıgında yeni örülen petekleri kovaya yapıştırma olasılıgı çok fazla.Hemde kovaya düşüp ölen işçi arılar oldu.
Kutunun üstündeki çivileri kanala dogru çevirdiğinizde kutu kapagı açılıyor. Kutumuz metro kovan içinde yaklaşık olarak 6 çıtalık bir alan kaplamakta. Aşagıda gelecek.

Bu hafta sonuda işimiz anaarı çifteleştirme kutularındaki sağlamları güçlendirme ve birleştirmeye çalışmaktı. Seyithan abi eski kutulardan ara bölmeleri çıkarmış ve ikiye bölünce 5×5 oldu üçlük kutular. Gözlerin arısını 5 çıtaya çıkarırsak sorunsuz kışı çıkaracaklarını bekliyorum.

Kutu gözlerinde güzel yavru var, gep genç işçiler hala doğmayı bekliyorlar. Ülkermizdeki sönen kovanların en büyük sorunlarından birisi kış arısı dedigimiz son baharda yavru yaptıramayışımızdan. Biriside mevcut arıyı kışın kekle yorup ömrünü bitirmekten.Kış arısı diye bir bilinç daha önceden yoktu zaten.

Kutu gözleri aktarılırken bir anaarının kuyruga yakın tafafınıda boyamışım.

14 Kasım 2009 Günü çektiğim karakovan resimleri, daha şimdiden dünya resim arşivi oldu.

Pazar günü tahminime göre büyük ihtimalle üçüncü dalaga başlamış gibiydi salkımı duman vererek dagıtmadım. Cumartesi son durumu görmek için duman verdim ve arılar çok huzursuzlanmıştı, zaten anarı yeni kabul edilmiş, başımıza iş alacagız bu sıralarda bırkalamasak iyi olacakta::))

Bazı noktalarda 3-4 kutu gözünü tek bir kutu yapıyoruz. Tüm bölmeleri çıkarıldıgında ise eski kutular 10 çıta alabilmekte. Birleştirmelerde ise koku olarakta formik asid kullanıyorum. Sogan kokusundan daha etkili hiç kimse birbirini tanıyamıyor. Kutunun arkasındaki bez %85 lik formikle ıslatıldı. Birlieşme tamamlandıktan sonra tekrar sıkışacaklar. Keşke bunu 1 ay öncesinden yapsaydık, kutular ful yavru yapardı ve şu an tıklım tıklım kışa girerdi.
Bazı şeyleri yaşayarak görmek gerekiyormuş, seneye keşke demeyecegiz bu konuda.

Koku versemde kutuya bıraktıgım anaarıyı en az iki üç günlügüne kafese alıyorum.

Cumartesi günü kutuya silekeldiğimiz arıları, balkondaki saf karniyolun metro kovanına koyuyorum. Vakit ise geç ve hava çoktan kararmış vaziyette.

Kutumuz kovana yerleştirildikten sonra bunların üstünede formikli bez koydum, anaarı daha önceden kafesteydi, formikten arılar bir şey yapmasın diye bir gece daha kafeste bırakıldı, pazar sabahı ise formikli bezi alıp, anaarıyıda serbest bıraktım. Bu kutudaki arılar 5 gün filan bu şekilde duracaklar, sabah akşam üsteki testere kanalından üstlerine invert şurup döküyorum.
Ben balkonda oyalanırken bir telefon geldi.

Cemalettin abiye daha önceden Sultanbeli’deki tahtalardan bahsetmiştim. Gidebilirmiyiz dedi, bende anaarı kutularının işini tam bitirmemiştim ama böyle fırsatı nerden bulacagımki. Dedim gidip gelelim. Bir gittikki eskisi gibi tahta falan yok, biraz Cemalettin abi seçti, ben çalışan birisine dedim daha önce çok geniş tahtalar vardı nerde, bir yer gösterdi orada var diye, bende gidip oradan seçtim, fakat bu kış planladıgım katlara başka yerden tahta bulmamız lazım.

Benim için en sevindirici olan ise bazı parçalar vardı, metreyle ölçtüm tam uyuyor ama belki terslik olur diye hacıyı aradım, diyorki kalktınmı, ne kalkması be Sultanbeyli’deyim dedim, sen yat, ne hava ama::)). Şu bizim kutuları bir ölç yükseklik kaçtı, sonuç güzel bu kontralar yeni kutulara için biçilmiş sanki. Yeni yaptıgım kutuların ara bölmeleri 18×21 di, bu kontralar ise 40×43 ve her biri, iki kutunun ara bölmesine tam yetiyor.

Hem yeni anaarı kutularının eksikliklerini tamamladım, hemde biraz kat olacak tahta alıp geri döndük.
Bizim hain doktora geçenlerde dedimki bana 5 litrelik formik getir::))
1 tane litrelik desem alacak, beşlik deyince duymazdan geldi be.
Saim Gürel ben sana getiririm dedi.
Hem kovanlara hem birleştirmelerde koku vede petekleri korumada kullanıyorum.

Forkmik koydugumuz kovanda kimse kimseyi tanıyamıyor, biraz fazla verirseniz kovandaki arılar dışarı hava almaya bile çıkıyor.

Dün bu kovana çok kızdım. Bu kovanda bu sene gelen karniol Alman F1 lerden sadece elimde bir tane kalmıştı, artık yok.

Filimin sonu aslında devamlı önceden başlar. Filim başlamalıki bitsin.

Bu kovana yazın bir küçük ogul girmeye kalmış, ben mesayi bitimi hacının yanına gittim dediki, bu kovan sabahtan beri salkım yapıyor, abi dedim o kadar kuvetli bir arı degilki niye bakmadın , hemen kovana gittim, salkım dedigi yerde arı yumak olmuş, yumagı dagıtıp içindei anaarıyı öldürdüm. Hemen kovanı açtım, içeri ulaşanlarda bizim 20 nolu karniyol F1 i yumak yapmışlar.

Hemen onuda yumaktan alıp, kefesledim ve iki üç gün kafesle durdular soğan ve koku verdik dışardakileride içeri aldık.

Sonrasında işçiler bu anaarıyı devamlı degiştirmek istediler bende her hafta bu kovanda meme kontrolü yapıyordum. Devamlı memeyi bir çıtaya yapıyordu, bozuk petekli bir çıtaydı. Bende o çıtayı alıp petekleri düzgün petekler verdindi.

Bizim anlayamadıgımız bir şey oluyor. Anaarı o kadar iyi yavru yapıyorduki, şu an bile bir kapalı bir açık iki çıta yavruyu yetim bıraktırmış hain işçiler.

100 kovanım var ve bunların 8-10 tenesi harif hepsi karniyol F1 ve İlk üretimlerim F2 onlarda böyle bir durum yok.

Yaklaşık 250 tanede dışarı verildi, çok şükür bir kaç şikayetin dışında hepsindede sorun yok.

Posta yoluyla gelen anaarıların sozunu çıkarması çok zor. Yaklaşık geçen sene 14 anaarıdan şu an 4 tanesi hayatta.

Bu sene gelen 10 F1 den ise bende yok, ikisi izmirde biriside Tekirdag’da toplam üç adet yaşıyor.

Doktorum dün haberi öğrenince göbek atıyordu::))

Adımız anaarı canavarına çıkacak bu gidişle.

Sonuşta dün üç dört tur aradım anaarı yok, kapalı ve açık memeler vardı.

Arıların üstündede varova gördüm dedim nasılsa anaarı yok, alın size bir formik, ölçü filan yok süngere döktüğüm fazla geldi sanırım, alayı dışarı çıktı, akşam üzeri bile hala içeri girmemiştiler sonuç ne oldu bilmiyorum.
Hacı ise olanları izleyip üzülüyordu, kovanın önündeki çim ve otların arasında bizim Almayadan gelen karniyol F1 in cesedini buldu. Belkide iki üç gün öncesi sağdı. Fakat içerde günlük yumurta yok, bir kaç günlük larvalar vardı. Buda bize süre olarak en az 5 gün önce bu anaarı kovanda sağdı öyle anlaşılıyor.

Böyle bir durumda ne yapılabilirdi diye kendimize soru soracak olursak, zayıf bir kovanda bu tür anaarılar uzun süre tutulabilirler. Güçlü kovanlarda güç kontrolü zordur, zayıf olsaydı bu kovan tek derdi gelişmek için olacaktı ve anaarıyalada uğraşamayacaktı. Bende iki çıtayla bir başka yere almayışımın sonunu görmüş oldum.

Bu seriden kalan anaarıların birisiTekirdag’da Muhteşem abide.

Birisi İzmir’de Oktay’da.

Birisi ise gene İzmir’de Emin abide.

Benim için artık F1 sorunu yok. Fakat degişik bir hattı, elimdekileri ilerde suni döllemede uzak akraba saf karniyol erkekleri bölümü üzdü.

Şimdiye kadar genel izlenim dışardan gelen anaların kışı çıkaramadıgı yönünde. Gelenlerin büyük bölümüde f1 oluyor zaten.

Bu sene getirdigimiz safların durumuda baharda netleşecek ve elimizde çok önemli bir bilgi olacak. Şu ana kadar Saf karniol anaçların hiç birinde sorun yaşamadık. Burada üretilen F1 lerdede sorun yok, ayrıca karniyolun tanıtımında derki çevreye çok çabuk uyum saglar, zaten uyumsuz bir arı olaydı dünyanın her tarafına yayılıp kullanılmazdı.

Birleştirmelerden artan anaarılardanda dünya telef veriyorum. Pazar günü bir anasız kovan bulmuştuk. Fazlalık anaları veriyoruz böyle kovanlara birisini benimsedimi bahar yada yaz gibi degil, diğerlerini nasıl yapıyor anlamıyorum öldürüyorlar.Ertesi günü bakıyoruz, 5-6 anaarıdan bir ikisini bırakıyor.

Kutuların besleme durumları yavru dışlarına metrolardan bal getiriyoruz, çıtaların yüklemesinide metrolarda hallediyoruz. Gerçi bundan sonra kutu iyice azaldı nasıl olsa besleme yapılır. Kutu ve göz sayısı çok oldugunda bir tam gün yetmiyordu. Bahara aynı maraton tekrar başlayacak kısmetse birde daha da katlamalı olarak::((
Baharda anaarı için yeni formüller bulmalıyım, 3-4 aylık işçi çalıştırmakta dahil.
bir kişinin bu kadar yükü kaldırması anlatılacak gibi bir şey degil, bazen işler aklıma geldikçe tiksinti gelmeye başlamıştı, bereket sezon bitti. Anaarı işinde sonra yaparım diye bir şey söz konusu degil. Zamanlama hataları çok pahalıya mal olabiliyor. Fakat çok pıratik kazandıgımızda gayet net görülüyor.

Ballı çiftleştime kutusu çıtası. Her kutunun yavru dışına iki taraflı birer tane verdinizmi, kolay kolay sorun çıkmıyor.

Fakat eskiye oranla işler büyük oranda bitti sayılır.Gebze’deki kovanlarımıza yükleme yapmaya başladık, ormandakiler çok şükür kendi kendilerine balla bloke oldu. Arıları ay sonunda getirdigimde birer çıtada bal alıp Gebze’dekilere verdikmi işlem ve sezon bitecektir. Sonrasında bahara ne kaldıki.


Arıcılık Bilgi Merkezi | 6 Yorum »

KARAKOVANDA SON DURUM

Ekleyen, admin on 13 Kasım 2009 – 11:50 -

8 Kasım 2009 pazar günü, karakovana yeniden bir mudahale yaptım. Arı ve hele anaarı ezmek birde önemli bir gözlem kovanında ne demek gelin bana sorun. Anaarıyı ezdikten sonra verdiğim kafesteki anaarıyıda kara kovandaki işçiler öldürdü. Bende İlhami abi ve Bilecik’li Sadettin abinin 7 kasımdaki ziyaretinde ikinci anaarıyı kafesle birlikte vermiştik. Ertesi günü kovanı ters düz ettim. Arılar ne oldugunu şaşırıp tekrar kovanda panik başladı, nedenide kovanın öbür ucundan başka uca sürüldüler.
Arıların ezilmemesi için kapakla arılar arasına naylon koydum, anaarı ezilmelerine son::))
8/11/09 alınan resimlerde birisi daha, karakovanla alakalı ayrıca bir resim serisi oluşturuyorum. Şu ana kadarki tüm resimleri seri olarak yüklendi. Birde zaten resimlerin artık orjinallerini yüklüyorum, eskiden bir resim yüklemek için o resmi kesip, isim verip yüklüyordum, bunlara sebep ise sitenin limitinin dolması. Şimdi resmi bir silinecek blokta yükleyip htlm sini taşıdıgımda dev gibi resimler bloga yük olmamakta, bunu öğrenmek çok uzun zamanımı aldı, limiti dolan eski bloguma zarar vermiş olduk.
Eski sitemde hiç yayın yapmama rağmen bu blok 50 bin üzeri tıklama aldı bir senede. Bazıları yolunu biliyordum havaları atıyordu, atsınlar bakalım, bilgi yüklü eşek çok memlekette. Bir şeyler bilip, bunu dillendirip başkalarına öğretmeyenlerin alayı bu konumdadır, bazıları bilgileri bazıları diplomaları yüklenmişler bekliyorlar. Birde bununla övünüyorlar, övünün be sizi …… sizi…
Geçtiğimiz cumartesi ve pazar günü agırlıklı olarak sağlam kalan kutulardaki arıların kontrollerini yapıp, yiyecek sıkıntısı olanların sıkıntıları giderildi. Kutularda ve kovanlarımızda hala yavru faliyeti devam ediyor. Yanlız bundan sonra kutulardaki yavrulu çıtaları güçlü olan metro kovanlara alacagım ve yavrulu çıtalar yerine gene metro kovanlardan ballı çıta verecegim.

anaarı çiftleştirdigimiz kutularun bazılarının hemen bölmelerini acilen lazım oldukları için çıkartıp üç bölmeli kutuları iki bölmeli hale getirmişiz. Her bölme şu an 5 şer çıta aldı, bunu bir ay önce düşünmüş olsaydık çok süper olacakmış. Bu kadarda kutu gözü ve anaarı kaybı yaşamayacaktık.
Arıcılıkta bir aylık süreler o kadar önemliki, polen ve bal geliyor ve önünüzdede bir aydan fazla bir süre var.
Biz Muğla Milas’a gitmeden, ormandaki arılıkta bir filim çektim ve aralara petek girdim. ve petekleri girdikten sonraki hafta sonu Muğla’daydık ve bakım ertesi haftaya sarktı, yani 14 gün sonra çekilen filimide o eski filimin altına attım. Birde aynı kovandan bir filim daha çekeceğim ve kapanışı yapacagız. Ben o kovanlara mudahale yapmasaydım olacakları üç haber aşagıda kovanların blokesi ve olacaklar adı altınta yazıp çizdik. Vehbi Koç’un bir lafı vardı, çeşme akarken testinizi doldurun diye, arıcılıkta yapılacakları zamanında yapmaz iseniz, testiler boş kalır.
http://aricilikfilimleri.blogspot.com/2009/10/purende-son-durum-sahane-10100029.html
Geçtiğimiz pazar günü Gebze’deki işleri bitirdikten sonra ormandaki arıları görmeye gittim. Arıların arasındaki çalışma dikkatimi çekti, bunu yapan karıncalar, olaylara bakış açısı çok önemli. Belki yav bu resimdede ne var denilebilir, fakat bu toprak yıgınlarını minicik karıncalar yaptılar, kovanlardaki ballarda zerrecikler halinde toplanıyor, bıkmadan usanmadan çalışmanın ürünleri.
Ormandaki komşumuz Çerkeşli köyünden ve Bebze Bal üreticileri birligi üyelerinden Mitat Akdoğan abi.
http://www.gebzebalbirligi.com/gebzebal/

Bu sene bir türlü ormanda denk gelemedik, kovanları çok zayıf ve çok kanatsız arı var dedi. Üç gündür arıları taşımakla uğraşıyormuş son postayada ben denk geldim. 27 kovan kalmış, 7-8 kovanı kenarından açıp baktık, 3-4 çıta ortalamalı arısı var ve 10 çıtalık alanda çalışmışlar ve dolayısı ile kovanların gelişmesi ve çalışması düşüktü. Akşama arıların içeri girecegi süreye kadar benim kovanları sıradan bir geçtik. Mitat abi arılarımın içine girer girmez dediki bizim arılarda bu ses yok. Maşallah benim arılarımda çok geriye gitmesine ragmen çök iyi atak yapıp toparladılar ve şu anki durumları belkide ormandaki en güçlü arılardandır. Hiç dengeleme yapmadım. Trakyadan gelen anasız kovanım vardı sadece ona 2 çıta kapalı verdim arılgın en zayıfı ve Mitat abi o kovanı gördüğünde bile bende bu güçte arı yok dedi. Mitat abinin kovanlardada şu an itibari ile hiç yavru yok, benim kovanlarda ise yavru faliyeti iki çıtaya gerilemiş ve yavru miktarı az olsada devam ediyordu.

Hava karardı ve son kalan kovanları Mitat abiyle yükledik. Seneye görüşürüz diye espiri yaptı, dedimki böyle görüşeceksek hiç görüşmeyelim. Arıları bir dahaki seneye bu halde olmayacak inşallah, benim kovandaki sıkıştırmaları görünce çok şey anlamıştır.
Mitat abinin ormanda 90 kovanı vardı, bunlardan üç tanesi sönmüş, bir kaç tanede son posta yüklediğimizde çok hafif kovanlar vardı. Civarımdaki arıların büyük bölümü gitti. Yaklaşık 4 arılık kalktı buda en az 500 kovan civarıydı. Bende bu ayı bitirmeyi düşünüyorum, güçlü arıları mahallenin ortasına koyarsam sorun çımmasını istemiyorum. Hemde kutuları taciz ettirmemiş oluruz.

9/11/09 Pazartesi günü İlhami abi bende bulunan emanet kovanını almaya gelmiş. Mesayi bitimi arılıga gittim bir baktım kendisi arılıkta.Bendeki kovanı istediğim noktaya geldi, bir sürü kış arısı oluştu yavru faliyetide devam ediyor. Artık bu kovanı söndüremezsin diye ilhami abiye teslim ettim. Ben zaten karakovan için gitmiştim, hemen son durumuna baktım ve hala anaarıkafesteydi. Minik kovayla invert şurup veriyoruz, gidip gelemez isem diye plastik yemliklede iyi bir takviye yapmışım şurup bittiginde arılar strese girmesin.

10/11/09 Salı günü çekilen bir foto. Anaarımız kafesten çıkarılmış ve salkım gayet güzeldi.

İki gündürde gidemiyorum, son görüntü süper, invertle zehirlemeye vede gözlemlemeye devammm………….


Arıcılık Bilgi Merkezi | 8 Yorum »

KASIMDAN HABERLER

Ekleyen, admin on 09 Kasım 2009 – 15:12 -

7 Kasım cumartesi, Saddettin Engin abi aradı. İzmit’ten yola çıkıyorum musaitsen yanına uğrayacagım diye. Bende nazlana nazlana hacının yanına gidecektim, anaarı kutularında ipin ucu kaçtı, işte çok büyük ve başlaması zor du.
Abi bekliyorum dedim yarım saat sonra İlhami abiyle buluşup kapı önüne gelmişlerdi bile.
Hafta arası çektiğim fotolardan birisi, bazı işaretler koymuşlar tarihi yapılardan Gebze’de bir kaç tane kaldı buda onlardan birisi. Tam Gebze Sultanorhan camisinin karşısındaki ev. Evin dışında en ufak degişiklik yapamıyorsunuz. Böyle tarihi yerlerde yeriniz olursa maddi olarak degeri yok, tapusu sizde ama bir şey yapma şansınızda yok, çarşının göbeginde olmasıda ayrı bir dert.

Bir iş hanının adres bilgilerini almaya gittiğimizde, iş hanının bir katının sürücü kursu oldugunu gördüm. Bizim şef yetkililerle görüşürken bende etrafı bir kolaçan etmişim. Degişik bir durum, yolarda arıcın içinde gider ikin aşağıdaki işlerden haberimiz yok. Yüzlerce parçanın ayarının birisini bozun arabayı çalıştırmak imkansız hale gelir.

Bu teknolojiyi ilk hayal edenleri hep düşünmüşümdür. Ortada bir şey varken onu geliştirmek kolay, düşünsenize tekerlek bile yok, biraz araç bilgisi olanlar için arabanın yakıt sistemini arabaya uyarlamak bile ölüm, avansı bir kaçsın veya az geç işlem yapsın aracınız uzun menzilli silahlar gibi patlamaya başlar.

Görevliler beni farkettiklerinde ben çoktan resimleri çekmiştim.

Trafik dersi bitti arılarıa döner isek, erkek arılar için durumlar son derece kötü. Bu günlerde anasız kovanlar haricinde tüm erkekler ölüme terk edilmiş durumdadır. Geçenlerde bir link atmıştım erkek arılarla ilgili, anaarıyı karbon gazıyla bayılttıgınızda, çiftleşmesine izin vermiyorsunuz, yalaşık iki hafta sonra yumurtlama başlıyor, tabiki dölsüz yumurta attıgı için tüm yavrularda erkek oluyor.

Uzun süre arılıgımda erkek üretmek için direndim ve artık direnmenin bir faydası kalmadı. Birde en iyi erkek saklama yeri anasız kovanlardır, içerde hem lazım oldukları biliniyor birede başı boşluk hakimya.Tornacı Nazmi abi suni dölleme cihazını bitiremedi, en son görüştügümüzde sorun anaarının iğnesini tutacak cımbızdaydı. Yani alet hazır fakat cımbızda takıldık. En son Zafer abi Nazmi abiyi ziyaret etti, demişki üç gün sonra biter, az daha düşünmek gerekiyor , Zafer abide sezon bitti , biraz kısa düşün diye espiri yapmış. Bana aletin son resmini çekip gönderdi, fakat bu seneye yetiştiremedik. Sorunlar üst üstte geldi, Nazmi abi dükkanı kapadı, başkasının tezgahlarında çalışıyor, babası rahatsız onunla ugraşıyor, bende her zaman gidip gelemiyorum. Benim açımdan en önemli hedefim vede projem bu sene bitirilemedi ve seneye sarktı. Hayırlısı olsun, seneye hiç eksik kalmadı, ilk iş saf karniyol üretmek olacak.

Karakovan salkımdaya, salkımın içindede petek örülmüş mü? ona bakacam ve karakovanı ön taraftan açtım. Baktım anaarıda kapakta, dedimki arasam bulunmazsın. Kapatırkende baktım, kapagın tam ortasında dedimki çok güzel yerde duruyor ve ezilme riskide yok. Kapagı kapatırken ses geldi, zorlada olsa kapatacam, bir daha açtıgımda gene arı sıkışmasın diye. Tabiki kapak kapanmadı ve yeniden açtım bir baktım bir topluluk var, içindede anaarı ezilmiş. Yani bu kadar terslik olur, hemen kovanlardan bir anaarı alıp kafesledim verdim.

Cumartesi Sadettin abilerle birlikte arılıga gidince ilk işim karakovana bakmak oldu. Görüntü berbat, salkım filan kalmadıgı gibi arıların hareketlerinde de ümütsüz olduklarını anladım, hemen kafesi çıkarıp baktım evet varan iki kafesteki anaarıyıda öldürmüşler. Bir kovanda bir anaarı kaybı yaşanmış sa ve bu çok tazeyse hemen anaarı vermeyin, kovandankilerin çogu anasız kaldıklarından habersiz yeni kafestekine ölümüne saldırıyorlar.Bir başka kovadanyeniden anaarı alıp kafesleyip verdim, son durum güzeldi, arıların güvenleri yerine geldi, pazar günkü görüntülerle birlikte pazartesi salı birlikte yayınlarım. Bu sefer anaarıyı ben ezmemde inşallah sorunsuz kabul edilir.Kapagı açtıgımızda karşımızda naylon takmışım, arıda ezilmiyor anaaarda ezilmez bundan sonra.Kapakla arılar arasında naylon var.

Sadettin abi bir sürü yer söyledi ugrayacagı, fazla durmadık arıların içinde. Bir yerde oturup konuşalım sonra sen işine bak dedi. Hemen geçen gün gittiğimiz kahvehaneye gittik. Güzel muhabbet ve fıkralardan sonra dagıldık. İlhami abi bir fıkra anlattı süper, dünyanın en agır şeyinin, soru ve cevabı, bomba gibiydi::)))
Sadettin abiyi ugurladıktan sonra bize hediye ettiği balı eve bırakıp yeniden arılıktayım. Kutu terklerinin en büyük nedeni açlık. Aç olmayan kutuların hiç birinde terk yok. Kutudaki arılar açsa, bunu yeni görmüşüm. Anaarıyıda geride bırakıp terk ediyorlar. Bu kutuda yiyecek kalmamış, yavruda var, çıkıştada ızgara var anaarıda çıkamamış ama işçiler yavru ve anaarıyıda terk etmişler. Kutuyu bir açtım, anaarı içerde geziyor, bir kaç tanede sarıca arı vardı. Buralara nasıl gelindi der isek hacı 25 gün Agrı’daydı, bende Ormandakilere ancak yetişiyordum günler kısaldı, birde Muğla Milas gezisi oldu. Fatura oldukça agır. Fakat kutu ve anaarı kayıplarının manevi tarafına üzülüyorum yazık oldu, benim için anaarı kutusu oluşturması sorun degil onada üzülmüyorum. Metro kovanlar bu iş için biçilmiş kaftan oldular, 10-15 metro kovan ve 500-600 çıta arılı yavrulu ve ballı çıta böl götür, bir hafta sonra kutular hazır. Nasıl arı bölüyorsanız metroyuda bölüp kutu oluşturuyorsunuz.
Yagmalanmış gözlerde var, büyük ihtimal bunlar anasız olanlar.

En temizi ise yagmalanmak, tertemiz çıtalar, biraz kutu dibine mum kırıntısı birikmiş.

Soguklardan kutuyu terk edemeyip, açlıktan peteklerde ölenlerde bunlar. Birileri hala doğuyor kimileri ölüyor. Kimileride balayında.

Buda yeni düğün yapanlardan, erkegin zavazingo hala temizlenmemiş. Hatta bir kutuda denk geldim daha yeni çiftleşip dönmüştü resim çekene kadar tekrar uçtu. Kalan tutuları daha çok çıta olanlar kutulara aktaracagız. Bu arada balkondaki saf karniyol 62 ye iki çıta arı getirdim, katla kuluçkalık arasınada elek teli koymuşum, safı kışa güçlü sokmaya çalışıyorum, inşallah sorunsuz birleştirmeyi hedefliyorum. Aradan elek telini aldıgımda da anaarıyı her ihtimale karşı iki üç gün kafeslemeyi düşünmekteyim.
Pazar günü ormandaki arılara kısa sürede olsa gidip geldim, yavru faliyeti iki çıtaya gerilemiş durumda, koca yemişlerden nektar gelmeye devam ediyor.


Arıcılık Bilgi Merkezi | 5 Yorum »

4 KASIM 2009 GEBZE

Ekleyen, admin on 06 Kasım 2009 – 18:50 -

4 Kasım 2009 günü, yazdan planladığım karakovana arı silkeleme işini yaptık. Asıl hedefim 12. aydı ama ömür olursa seneyede ocakta arı koyarız. Çoktandır doktorumu nasıl çalıştırım diyordum, hışırı duyunca nerdeyse sabahın köründe damladı::))
Hava gündüzün oldukça yağışlıydı ve bir ara yağmur dindi. Bizde hemen gidip arıyı silkeledik. Geçen senede arıyı silkeledikten üç gün sonra petek örülmeye başlamıştı. İlk gün yeni karakovanda petek işi olmuyor, arılar içersini propolist ve mumla kaplıyorlar. Arı ne kadar 3-4 çıta desekte 3 çıta ful ancak gelir. Çok kuvetli arı koyup işi birden bitirtirmek istemiyorum. Sonuçları hep birlikte görecegiz. Bu arada Muhteşem abinin bir sözü vardı, sen 12. ayda arı silkele ben 1. ayda silkelerim diyordu, hodri meydan, bana bir seferde muhalefet etme beyaw. Gerçi suç bende körükçüyü ezmez isen başına böyle püsküllü bela olur. Karakovan işini bitirdikten sonra eve geçiyoruz. Filim nasıl kesilir onu öğretecekmiş hava basacakya, sanki eskiden sinemalarda makinist ti.
eskiden makinistt diye bagırırlardı sinemalarda, olmadık yerleri kırpıp dururdu, ne günlerdi::)))
Yaşlılarla uğraşmak gerçekten zor. Güya bana ders veriyor, filim oynuyor, diyorki sesi sen buradan tekrar kayıt edebilirsin, ve örnekliyor. Ben filimde çıta çekiyorum, baksana bu ne biçim çıta çekiş, böyle kazmalarda arıcı oluyor gibide söylemleri filime yüklüyor.
Devamlıda hışır’a ne zaman gidiyoruz diye somadanda edemiyor.
İki kelam öğretecek burnumdan getirdi desem inanmayacaksınız.
Bereket akşam 8 gibi herkes geldide bu emeklinin nazlarından kurtuldum.

Bu hacıda doktordan aşagı kalır tarafı yok. Çok açmış ve başkalarını bekleyemezmiş ve açlık krizi tutarmış felan. Balık dokunur, domatez dokunur, meşrubat içemez, buda ayrı bir çeşit. Hacıya bu kadar şeyin haricinde birde ben alerji yapmaktayımışım.Tüm misafirler gelmeden tavugun başına kuruldu.
Uzaklardan gelen arkadaşımız için bir akşam toplanalım demiştik.
Birazda ani oldu ve bir çok arıcı hala gurbette, bu nedenle katılım azdı. Fakat telefonlada olsa her tarafı, akşamımıza karıştırdık.

Ben doktoru düşünüyorum aman ekmek yeme diye , diyorki ben ekmek yemeden doymam. Yav sen daha yeni rektefiye oldun, üç beyazdan uzak dur, yok, en sonunda ekmek kabına el koymak zorunda kaldım. Yemekler yenildi çay içmeye çıktık.

Kahvehanede çay içildi. Bu sıradada diplomayı Milas’tan ödünç isteyenler var. Milasta bizim arıcıların birisinin defransiyelde sorun varmıştı, olay birden nasıl olduysa ses tellerine dönüştü. Bazı arıcı arkadaşlar diploma, bazılarıda pansuman sırası bu gün bende diye yarışıyormuş.
Güzel bir akşamdı ve çok güldük.
Hatta birde degişik bir ata sözü daha öğrendim, hekimlerle hakimlere dikat edilecekmiş, çünkü Allah onların eline sizi ne zaman düşürecegini belli etmezmiş::=(((

Saim abi numune bir kavanoz taşımakta. Öyle güzel ambalajlanmışki. Kıvam derseniz baldan daha koyu duruyor.

Artık birazdan kahvehanede kapanacak ve kovulmadan bir resim daha alıyoruz. Bu kış daha kalabalık bir kaç organizazyon düşünüyoruz, uzun ve kısa menzilli olanlarıda var. Hiç umulmadık bir anda baskın yiyenler de olabilir, benden hatırlatması.

Bal şurubu, arıcı oldugumuzdanmı, yoksa başkasıda kavanozu görünce bal dermi bilemiyorum. Kavanoz ve kıvamı görüp etiketi bile okuyacagınızı zannetmiyorum. Birde yazmış emniyet etiketi açıksa almayın diye. Sanki içinde sihirli formül vardı da açılınca bozulacak. Gece 23:30 gibi herkes dagılıyor. İlerde bu beraberliklerin devamını diliyoruz.

Ali Yavaş, Gebze arıcılarından.
Kendisinin 70 kovan arısı varmış ve Kadıllı köyümüzde kışlıyor. Biz Milas’ta gezerken, İzmit arı yetitiricileri birliğinin genel kurulu vardı.
Karamürsel’den arıcı, Adem Yamak bana anaarı kafesi yollamış. Kafesleriniz itinayla test edilir::))
Kendisi hem arıcı hemde anaarı kafesi üretiyor.

Karakovana 4 kasımda arı silkelemiştik, ertesi günkü görüntü bu. Arı salkımda ve tavanı propolistle sıvamaya devam ediyorlardı.

Bu arada Gebze İlçe Tarım Müdürlüğü Arıcılık Kursunu başlattı. Arıcılık belgesi almak isteyenler bizim bölgemizden hemen katılabilir. Katılamayanlar başlayacak gurubun 20 kişi olmasını beklemek zorunda. İlçe tarımdaki arkadaşlar benim bal süzme makinasını ve degişik arıcılık malzemeleri alıp gittiler, egitimde kullanacaklarmış.


Arıcılık Bilgi Merkezi | 8 Yorum »
Forum