Gönderen Konu: ANADOLU ARISI VE GERÇEKLER  (Okunma sayısı 32188 defa)

Arı Bakanı

  • Yönetici
  • Özel Üye
  • *****
  • İleti: 1.185
    • Ali Türk
ANADOLU ARISI VE GERÇEKLER
« : 23 Kasım 2010, 00:39:58 »
Birçok konuda milliyetçilik sökmez. Bende çok isterim çeşit çeşit ırklarımızın keşke saf veya damızlıkları olsun. Bilim adamlarımız devamlı tavsiyelerde bulunuyor, arılarımıza sahip çıkalım diye. Ben değil bilimci sahip çıkmalı tüm ırklara. O kadar gen kaynaklarımızdan bahsediliyor, ben sorarım o zaman, nerde bu genlerin toplandığı gen bankamız. Hep lafla bu işler yürümüyor ve eskisi gibi birçok kişide bu lafları yemiyor artık. Bir şeyleri korumak, ona sahip olmakla mümkündür. Sahip olmadığın şeyleri nasıl koruyacaksın ki?


Bilim adamlarımız bize elinizdeki iyi arılardan üreterek, bu yolda uzun süre yürümemizi söylemekte. Biz arıcı mıyız deneycimi?

Zamanında bunları bende çok yemiş birisiyim.

Birçok kişide hala yemeye devam ediyor. Bu iş bu kadar basit değil.
Efendim Anadolu arısı. Üreteceğiz bu o kadar basit mi. Bakın papaz buradan bir sürü arı götürüp bunu niye direk kullanmayıp daha verimli hale getirmek için başka arılarla çaprazladı, bu papaz salak mıydı doğal haliyle bizim yıllar öncesi bozulmamış arımızı kullanmayıp, buckfast arısını üretti.
Bir şeyleri yazıp çizerken, bir şeyleri bilmek gerekmez mi?

Bazen örnekler verilir efendim İsrail kovan başı 40 kilo bal üretiyor diye. Bu 40 kilo balı Anadolu arısıyla mı üretti, yok. Yerli arısıyla mı üretti yok. Biz İsrailliler kadar her konuda ileri miyiz, oda yok. Adamlar ülkedeki tüm yerli ırkları yok edip, İtalyan arısıyla bunu başardılar. Niye bu adamlar Kafkas arısı kullanmıyor, bir düşünün, körü körüne nereye kadar gidilir ki. Çölde kovan başı 40 kilo bal al, bizde yaklaşık 10 ay nektar var, kovan başı 15 kilo ortalama. Bu arılarımızın ne kadar verimli, bizimde ne kadar arıcı olduğumuzu göstermiyor mu?

Ülke olarak hiç bir otomobil üretemiyoruz, hadi bizim değil diye binmeyin bakayım arabalara. Bindiğimiz uçakları da biz üretemiyoruz. Kullanmayalım mı? bunları. Yediğimiz et, içtiğimiz süt, bizim yerli ırklardan değil hadi kullanmayın bakayım.

 Cebinizdeki yabancı para, yani döviz diye atan odlumu. Başka bir ülkenin altını diye ziynet eşyası altın veya gümüşü çöpe atıyor muyuz?
Bir başka açıdan, dağ veya madene gidip oradan aldığımız altın madenini, ayarı şu diyebiliyor muyuz?
Ülkemizdeki arılarda işlemlerden geçirmedikten sonra içlerinde tek tük çok iyi arılar çıkacak ama bunu genele yayamayacağız. Genel olarak işleyip yayacak olanlarda bilim camiasıdır, şimdilikte bu işe sıcak bakılıyor ama başlayan yok.


Bir kaç sene öncesi bize dendi ki, kendi arılarımızın iyileriyle anaarı üretip, böyle yıllarca devam edeceğiz işte süper arılarımız olacak dendi. Bizde bu işe giriştik.
Başımdan geçen bir şeyi paylaşayım.

Bu tür üretimlerde, sizin çok iyi dediğiniz arı neler bir araya gelip ortaya çıktı bilemiyorsunuz. Damızlık arılarda %50 zaten iyi huylar banko elinizde. Sıradan arılardan anaarı üretmek macera yaşamaktır.

Benim, 3-10-36-47-48-49- nolu kovanlarım çok süperlerdi. Bu süper arılardan toplam 10 tanesi seçildi ve bunlardan anaarı ürettik. Bazıları gerçekten çok iyi çıkıyordu. Bazıları acayip verimsiz, bazıları ise saldırgan. Bu işi bir kaç sene yaptık acayip bir dengesizlik oldu. Yav bunun anası şuydu diyorsun bakıyorsun arı gelişmiyor.

Yaşamış olduğumuz hadise ise eskiden yanımızda bulunan şu an ise fırsat bulsa beni bir kaşık suda boğacak kadar benimle uğraşan kişiye ürettiğim analardan üç tane verdim. Bunu da yaparken kendisinin Bilecik'ten getirdiği saldırgan bir arı vardı, kapak açamıyormuş beni çağırdı, ben bir hafta sonu İstanbul’a gidip, arıyı üçe böldüm. Eski anayı bulup öldürdüm.

Bölmelere götürdüğüm arıları verdik. Şans işte tam hatırlamıyorum ama 47 veya 49 numaralı arımın kızlarından biriydi.
Bu şahıs dedi ki o sene, Ali Türk senin verdiğin analardan filan o kadar gelişti ki, başka kovanlara yavru takviyesi aldığım halde. Bunlar yetmiyormuş gibi o kovan iki tenekede bal yaptı. Bunlar hala bende msn kayıtlarıyla duruyor, bu kişinin kendi yazdıklarıdır.

Bunu gören aynı arılıkta bulunan Mustafa Kabaoğlu abimiz diyor ki, bu anaarı çok iyi bundan anaarı üretelim. O anadan 40-50 tane anaarı üretmişler. Bir sene sonrası Mustafa abi dedi ki, ürettiğimiz arının ne rengi nede çalışması anacına çekmedi.
Bakın çok iyi ardından ne kadar anaarı üretildi ve anaçlarına çekmedi.
Efendim şu arı çok iyi bundan anaarı üretelim demekle bu işler olmuyor, bilmem anlatabildim mi?
Bazı kişilerin arılığında birçok ırk arı var, efemdim ben şu arıyı ürettim süper diyor. Yav bu ismi bu arıya sen nasıl koyuyorsun ki. Senin dediğin arı gidip kendi erkeğiyle mi çiftleşti?

Bundan dolayıdır ki saf arılar verimsiz dahi olsalar çok önemlidir.
Bundan dolayıdır ki damızlık denilen arılar öyle sıradan arılar değil.
Önüne gelen arıya isim koyup, kimse kimseyi kandırmasın.
« Son Düzenleme: 23 Kasım 2010, 17:39:32 Gönderen: Arı Bakanı »
Arıcılık, arıyı yönetme sanatıdır... Siz arıyı yönetemez iseniz, arılar sizi yönetir...

Ali Türk

Dr. Muhteşem Turunç

  • Yönetici
  • Kıdemli Üye
  • *****
  • İleti: 274
  • Doktorun İyisi Burda
    • Arıcılık İlk Yardım
Ynt: ANADOLU ARISI VE GERÇEKLER
« Yanıtla #1 : 23 Kasım 2010, 11:51:49 »
Ali abi biz arıcıların göremediği şey şuki arılıkda çiftleşme erkek arıyla ana arı arasında oluyor ve biz arıcılar saddece ana arıyı kontrol edebiliyoruz onun hangi erkek arıyla çifleştiğini bilemiyoruz. Bundan dolayı sadece arılığımızdaki en iyi ana arının larvalarından ana üretmek olayı çözmez. Arılıkdaki verimsiz kolonilerin erkeklerini de yok etmek gereklidir. Ancak verimlilik bir melez hata özgü olunca buda daha sonraki eşleşmelerde olamayınca işlem sonuca ulaşamayacakdır. Üstelik bu verimli melez hat iki verimsiz hattın eşleşmesiyle oluşuyorsa buyrun cenaze namazına. Bu iş ancak senin de bahsettiğin buckfast arısında olduğu gibi kontrollü eşleşmeler ve ortaya çıkan arıların izlenmesi ile mümkün olabilirki bu ciddi bir genetik çalışmayla mümkündür ve bu amacı bal üretmek olan bir arıcının işi değildir. Kimin işidir izole bölgelerde bilimsel çalışmalar yapan kuruluşlar olmalı ve bu araştırmayı yapmalılar vede sonuçda ürettikleri verimli kolonilerin analarını arıcılara pazarlamalıdırlar. İşte gen kaynağı saf anadolu arısı gibi ırkların korunması ve kontrolu bu kuruluşların yapacağı işdir. Zaten bakarsan gelişmiş ülkelerde de bu iş böyledir.

Şekerli

  • Yeni Üye
  • **
  • İleti: 89
    • ARICILIK İFLAH OLMAYAN BİR HASTALIKTIR
Ynt: ANADOLU ARISI VE GERÇEKLER
« Yanıtla #2 : 23 Kasım 2010, 15:35:16 »
Alıntı
Üstelik bu verimli melez hat iki verimsiz hattın eşleşmesiyle oluşuyorsa buyrun cenaze namazına.


İlginç...

İki verimsizden, bir verimlinin çıkıyor olması!

Şekerli

  • Yeni Üye
  • **
  • İleti: 89
    • ARICILIK İFLAH OLMAYAN BİR HASTALIKTIR
Ynt: ANADOLU ARISI VE GERÇEKLER
« Yanıtla #3 : 23 Kasım 2010, 15:51:20 »
Alıntı
Bu şahıs dedi ki o sene, Ali Türk senin verdiğin analardan filan o kadar gelişti ki, başka kovanlara yavru takviyesi aldığım halde. Bunlar yetmiyormuş gibi o kovan iki tenekede bal yaptı. Bunlar hala bende msn kayıtlarıyla duruyor, bu kişinin kendi yazdıklarıdır.

Bunu gören aynı arılıkta bulunan Mustafa Kabaoğlu abimiz diyor ki, bu anaarı çok iyi bundan anaarı üretelim. O anadan 40-50 tane anaarı üretmişler. Bir sene sonrası Mustafa abi dedi ki, ürettiğimiz arının ne rengi nede çalışması anacına çekmedi.

Ali kardeşim yukarıdaki durum bence çok olağan.

Muhteşem abinin dediği gibi verimsiz kolonilerin erkek üretmesini kısıtlamak gerek.

Verimli anaarıdan üretilen diğer anaarılar, yani verimli anaarının kızları, anasına benzemeyebiliyor.

Verimli anaarının, anasından üreteceğin anaarıların, verimli anaarıya benzemesi daha olasıdır.

Yani üreteceğin anaarı, verimli anaarı ile kardeş olmalıdır...

Dr. Muhteşem Turunç

  • Yönetici
  • Kıdemli Üye
  • *****
  • İleti: 274
  • Doktorun İyisi Burda
    • Arıcılık İlk Yardım
Ynt: ANADOLU ARISI VE GERÇEKLER
« Yanıtla #4 : 23 Kasım 2010, 18:50:26 »
İlginç...

İki verimsizden, bir verimlinin çıkıyor olması!


Ali abi bazı özellikler genetik olarak resesif bazılarıda dominant özellik gösterir. Yani "iyi bal toplama özelliği" bir anadan işçilere resesif olarak aktarılıyorsa bu işçiler az bal toplarlar. Fakat bazen bu şekilde iki resesif özellik hem anada hemde eşleştiği erkekde olursa dominant özellik taşıyabilir. Yani işçiler bal toplama yetenekleri üstün arılar olabilirler. Resesif gen canlının genetik kaydında vardır fakat yaşamsal faaliyetlerinde yada fiziki görünümünde yoktur dominant gen ise hem kayıtlarda vardır hemde yaşamsal faaliyetlerde hemde fiziki görünümde vardır. Örneklemek gerekirse kısa boylu bir adam ele alalım bu adamda uzun boyluluk geni var fakat resesif olsun, evlendiği hanımında ise uzun boyluluk geni hiç bulunmasın bunların çocukları hep kısa olur. Fakat hanımında da uzun boyluluk geni var ve tıpkı adamdaki gibi resesifse bunların çocuklarında uzun boylu olan çıkar yani bu iki resesif gen eşleşip dominant hale gelebilir.

Şekerli

  • Yeni Üye
  • **
  • İleti: 89
    • ARICILIK İFLAH OLMAYAN BİR HASTALIKTIR
Ynt: ANADOLU ARISI VE GERÇEKLER
« Yanıtla #5 : 23 Kasım 2010, 23:19:53 »
Alıntı
Örneklemek gerekirse kısa boylu bir adam ele alalım bu adamda uzun boyluluk geni var fakat resesif olsun, evlendiği hanımında ise uzun boyluluk geni hiç bulunmasın bunların çocukları hep kısa olur. Fakat hanımında da uzun boyluluk geni var ve tıpkı adamdaki gibi resesifse bunların çocuklarında uzun boylu olan çıkar yani bu iki resesif gen eşleşip dominant hale gelebilir.

Daha basit anlatılamazdı, klavyene sağlık abi. :)

Arı Bakanı

  • Yönetici
  • Özel Üye
  • *****
  • İleti: 1.185
    • Ali Türk
Ynt: ANADOLU ARISI VE GERÇEKLER
« Yanıtla #6 : 24 Kasım 2010, 10:13:09 »
Konu Anadolu arısı ve gerçekler. Ülkemiz baştan sona , rakım olsun iklim olsun tamamen farklılıklarla doludur. Gezginci arıcılık olmadığı dönemlerde arılarımıza isim koymak ve benim arım şu ırk demek çok kolaydı.


Gezginci arıcılığın yaygınlaşması ve bir bölgenin arısını ülkenin tamamına yaymak ve bunu yıllarca uygulamak ekotip ve Anadolu ve diğer arıların aşırı melezleşmesine neden olmuştur.

 Melez bir arıyı saflaştıramazsınız.

Yani zenci bir kadınla evlenen beyaz adamın çocukları ne renk olur. Ortaya melez bir çocuk çıkar.Bu melezden kaç tur sonra beyaz veya saf zenci elde ederiz.

Gen olayı çok karışık bir durum ve bu konuyu herkesin arıcılıkta basit anlayacağı şekle getirmek için çalışma yapıyorum. Benim derdim gen’cilik değil arıcılıktaki birkaç hat sonrası iş nerden nereye gidiyor onu bir nebze anlatabilmek. Muhteşem abim ise o konuya sakin girme diye beni ısrarla uyarıyor.

Doğudaki arı bir bakıyorsunuz son baharda çam balı için batı bölgesine gelmiş ve çam balına gelen koloniler baharda erkeklerin doğup tüm civardaki kovanlara dağıldığında kendi yöresine gidiyor. Koloniler kendi bölgesine gidiyor fakat erkekleri o bölgenin arısını melezli yor. Arıcılıkta bildiğimiz gibi bir kovanda doğan erkekler o kovanda durmuyor başta bulunduğu arılık olmak üzere civardaki tüm kovanlara girme hakkına sahipler.

Bahar geliyor bütün bölgelerden , hiç ummadığınız bölgelere arıcılık göçleri başlıyor. Bu karmaşanın içinde siz bu Anadolu arısı diyebilir misiniz? Her arının içinde belki %30 larda Anadolu arısı bulunur, %30luk bir melez arıya siz nasıl isim koyacaksınız ki?

Bunlar yetmiyormuş gibi, bulunduğu bölge 30 derecenin üstene çıkmayan ve Kafkas arısının mekanı doğu kara denizde ki Kafkas arısı gene 40 ile 50 derece sıcaklığı olan yerlere devlet imkanları kullanılarak verilmesine ne diyeceğiz. Giden arıların hepsi ya saf yada Kafkas F1. Saf ve F1 in erkeleri saftır, tüm saf  veya F1 ler ırk olarak saf erkekleri vücutların da taşırlar. Gittikleri yerdeki ırk ne olursa olsun tüm arıları bu erkekler melezler. Ben bundan dolayıdır diyorum ki Anadolu arısı diye bir arı kalmadı. Var diyenler Anadolu arısının saflarını ve F1 lerini göstersinler. Bunu lafla değil, nasıl altının ayarı varsa, arının da ayarı F dir. Bu kriterleri Anadolu arımız var diyenler ortaya koymak zorunda.
Anadolu arımız malisef efsane oldu. Arılığınızdaki arıları  F kaç olduğunu biliyor musunuz? Kafkas sa bilme şansınız var yoksa diğer ırkların F O olmadığı için ben arılığımdaki şu arı F3 derim, başkaları diyemezler.

Verimli çalışabilmek için ise bu F kavramı çok önemli, bu önemi dünya kavradı sıra bizde.
Arıcılık, arıyı yönetme sanatıdır... Siz arıyı yönetemez iseniz, arılar sizi yönetir...

Ali Türk

Dr. Muhteşem Turunç

  • Yönetici
  • Kıdemli Üye
  • *****
  • İleti: 274
  • Doktorun İyisi Burda
    • Arıcılık İlk Yardım
Ynt: ANADOLU ARISI VE GERÇEKLER
« Yanıtla #7 : 24 Kasım 2010, 19:13:25 »
Aslında bizler arıcı olmamız sebebiyle arılığımızdaki verimsiz ve agresif kolonilerin  analarını yok etmeliyiz desek daha doğru olacak gibi geliyor. Bunu ister kendi ürettiğimiz uysal verimli analarla istersekde alacağımız analarla değiştirmek yoluyla yapmalıyız. Arılığımızın ıslahı böylece daha mümkün olur kanaatindeyim. İşin genetik tarafını da bilim adamlarına bırakmalıyız.

Arı Bakanı

  • Yönetici
  • Özel Üye
  • *****
  • İleti: 1.185
    • Ali Türk
Ynt: ANADOLU ARISI VE GERÇEKLER
« Yanıtla #8 : 25 Kasım 2010, 15:03:32 »
Alıntı
Bu şahıs dedi ki o sene, Ali Türk senin verdiğin analardan filan o kadar gelişti ki, başka kovanlara yavru takviyesi aldığım halde. Bunlar yetmiyormuş gibi o kovan iki tenekede bal yaptı. Bunlar hala bende msn kayıtlarıyla duruyor, bu kişinin kendi yazdıklarıdır.

Bunu gören aynı arılıkta bulunan Mustafa Kabaoğlu abimiz diyor ki, bu anaarı çok iyi bundan anaarı üretelim. O anadan 40-50 tane anaarı üretmişler. Bir sene sonrası Mustafa abi dedi ki, ürettiğimiz arının ne rengi nede çalışması anacına çekmedi.



Ali kardeşim yukarıdaki durum bence çok olağan.

Muhteşem abinin dediği gibi verimsiz kolonilerin erkek üretmesini kısıtlamak gerek.

Verimli anaarıdan üretilen diğer anaarılar, yani verimli anaarının kızları, anasına benzemeyebiliyor.

Verimli anaarının, anasından üreteceğin anaarıların, verimli anaarıya benzemesi daha olasıdır.

Yani üreteceğin anaarı, verimli anaarı ile kardeş olmalıdır...



Aslında bizler arıcı olmamız sebebiyle arılığımızdaki verimsiz ve agresif kolonilerin  analarını yok etmeliyiz desek daha doğru olacak gibi geliyor. Bunu ister kendi ürettiğimiz uysal verimli analarla istersekde alacağımız analarla değiştirmek yoluyla yapmalıyız. Arılığımızın ıslahı böylece daha mümkün olur kanaatindeyim. İşin genetik tarafını da bilim adamlarına bırakmalıyız.

Ali abi, şimdi arılığımızda anaarı üretiyoruz. Kendi arılığımızda tamam verimsiz kovanları engelledik, peki civarda o kadar başı boş kovan var ki. Başı boş kovanların erkekleri ne olacak.

Anaarı ürettiğimiz analar zaten saf değil arılıktan seçilmiş iyi huylu bildiklerimiz. Bu iyi huylu koloninin anasından üreteceğimiz anaarılar en az 8 çeşit çıkacaktır. Çünkü bir anaarı sperm kesesini doldurmak için çiftleşme uçuşu  yaptığında en az 8 değişik erkekle çiftleşiyor, bu en az olanı, 12 veya 16 erkekle çiftleştiği de söylenmekte. Eğer 16 erkekle çiftleşmiş ise 16 farklı anaarı çıkacak.

Bir anaarı bile bu kadar karışık bir çorba, en az 8 ile 12 değişik babayı üzerinde taşıyor.
Arıcılık okulu okuduğunu söyleyenlerin bile bundan haberi yok. İki sene okuyanlar allame kesilmişler. Hocaları işin içinden çıkamıyor, talebeler uzayda.

Benim arıcılara anlatmak istediğim ise şudur.

Ortada saf bir damızlık arı yoksa bu arıya kimse isim koyamazsın.

Bazı kişiler anaarı ürettiler, arılıklarında bir sürü ırk var, diyorlar ki bizde Muğla arısı var, karniyol var, Kafkas arısı var, yerli arı var. Hatta ilçe arı isimleri bile çıkmaya başladı.

Böyle bir serbest bölge olarak düşünürsek Türkiye’mizi, kim şu arı Anadolu arısıdır diyor çok merak ediyorum.

Söyleyenler ise sadece laf olsun diye söylerler. Ülkemizdeki arılar aşırı derece melezlendi. Her arının içinde mutlaka Anadolu da var, Kafkas ta var, karniyol da var, herhangi bir bölğenin ekotipliğide  vardır.

Önemli olan bunu saflaştırmak, oda bizim işimiz değil.
Bizim işimiz birisi Bu Anadolu arısı diyenin, söylemini yememektir.

Muhteşem abi, verimsiz erkekler konusu aynen bizim varroa mücadelesi gibi algılanabilir. Siz arılığınızda diyelim ki varroa mücadelesini yapıyorsunuz, komşunuz yapmıyor, varroa üretimine devam ediliyor. Verimsiz arılarınıza siz erkek yaptırmasanız bile , komşunuz verimsiz erkek arı üretmeye devam edecektir.
Arıcılık, arıyı yönetme sanatıdır... Siz arıyı yönetemez iseniz, arılar sizi yönetir...

Ali Türk

Mehmet Yüksel

  • Tam Üye
  • ***
  • İleti: 228
    • Arıcılık ile ilgili bilgi paylaşım sitesi.
Ynt: ANADOLU ARISI VE GERÇEKLER
« Yanıtla #9 : 25 Kasım 2010, 17:50:30 »
Selamlar,
Yukarıda alıntı olan kısma benim kendi fikrimi söylemek istiyorum,
Arıların saf düzeyde olması bence genlerinde bulundurdukları dominant genlerden kaynaklanıyor,
ben genetikci değilim ama gördüğümüz eğitimde genetik de vardı biraz,bu konuyu arılarda veya bitkilerde tecrübesi olanların daha derin bilgileri vardır tabiki.
Ana arıların istenilen kriterlerde genlerinin sabitlenmiş hali yani dominant olanlar
havada cinsi belli olmayan  arı cinsi ile çiftleştiklerinde ana arı dominant olduğundan
rezessiv olan ve cinsi belli olmayan arı cinsinden daha baskın çıkacağından bu parantalgenerationdan meydana gelen kontrolsüz çiftleşmede saf ana arı genleri üstündür ve dünyaya gelen ilk F1 generation ana arılar ( F1 = Filialgeneration ) yani ana arının kızları dominant olan ana arıya benzer.
F1 generation ana arılar verimlidirler ve genleri dominant anaya benzer.
Ama F1 genaration ana arılardan üretilmek istenir ise onların saflığı Homolog karekterden,
Heterozigot karektere geçiyor ve dominant olmuyor,onun için F1 analardan ( üretilen) elde edilen
F2 genlerini taşıyan yeni ana arılar ise F1 ana arıların özelliğini ne yazıkki taşımıyorlar bu sefer
ana arıların özellikleri parçalanıyor (3:1) yani görünümleri ve istenilen iyi kriterler değişebiliyor,onun için ülkemizde her arı alındığında üretenin lafına değil ana arının hangi generation olduğunu veya üretmek için saf olduğunu iyi bilinmesi gerekiyor,biri mesela F2 veya F3 generation ana arı sattığında
kötü teçrübelerle karşılaşabilirsiniz çünkü iyi karakterler dağılmıştır ve ana arıdan istenilen özellikeri
taşımaz.Ana arıların gen karakterlerini dominant bir şekilde sabitlemek için çok arı kolonisine ihtiyaç vardır ve aralarından rezessiv genleri ayırarak istenilen karakterde üretim yapılması gerekmektedir.
Öbür yandan genleri dominant sabitlenmiş ama ana arıların akraba evliliğinden dolayı
hatalı genlerin ortaya çıktığınıda unutmamak gereklidir.
Arıları kendi haline bıraktığımız zaman ana arısı iyi olabiliyor ama daha sonraki
generastionlar  değişebiliyor bu da şansa kalmış oluyor,ticari amaçla yürütülen bir arılıkta
işi şansa bırakmamak gereklidir.
Yazılarımda istemiyerek yabancı dil olabilir,türkcesini bilmediğim için böyle yazmam gerekiyordu
kusura bakmayınız.
Resimin solunda Dominant saf karakterde olan arı cinsi görünüyor,
resimin sağında ise sarı renkli olan kısımda rezessiv ama istenilen kriterleri içeren cins
saf hattan parellel olarak üretiliyor ve 7 sene sonra istenilene ulaşıldığında ana hatta
karışıyor.


« Son Düzenleme: 25 Kasım 2010, 17:55:38 Gönderen: Mehmet Yüksel »

MESTAN BESLER

  • Acemi Üye
  • *
  • İleti: 15
  • Lütfen duyarlı Olalım DÜNYAMIZ Hasta onu Koruyalım
Ynt: ANADOLU ARISI VE GERÇEKLER
« Yanıtla #10 : 26 Kasım 2010, 14:27:28 »
     Bu yıl mevcut 9 adet arımdan 5 i oğula meyletti bunların ana memlerini temizlerken bir tanesinin hiç tep ki vermediğini farkettim.Mevcut olarak diğerlerinden hiçde farkı olmamasına ve arılarınıda silkeleyerek meme temizliği yapmama rağmen hiç saldırganlık göstermemesi ve daha sonra yaptığım bölmelere göre iyi geliştiğinide görerek ana üretimim bu koloniden yapmayı düşünmüştüm.Sizlerin bu kontrol edilemeyecek çifleşme konularını çok yakından takip ediyorum.Bizim buralarda kafkas ana,bucfast (yanlış olabilir)ana getirenmi dersiniz,  kışlamaya gelen ordulumu dersiniz tam bir çorba yani.Benim acemi bir arıcı olarak aklıma nacizane şöyle bir fikir geliyor.Eğrisine doğrusuna siz kara verin ltfn.Muhteşem beyin dediğinin tersine(Verimsiz kolonilerin erkekleri üretmemek yada engellemek)bunu yapamayacağımıza göre.Bizim özelliklerini beğendiğimiz kolonileri sizlerinde onay verdiği bir şekilde sürekli besin desteği ile erkek arı üretimine teşfik etsek bu kolonilerden bal veya herhangi bir arı ürünü almayı unutarak ne bileyim varova ilaçlarını periyodik olarak sürekli yapsak,etrafımızdaki bakımsız varovalı arılıklardan daha asağlıklı ve güçlü erkekler üretemezmiyiz.Bu durumda kısa vadede olmasa bile uzun vadede çevremizdeki arılıklarda dahil olmak üzere azda olsa başarı şansı yokmu.Ne demk istediğimi belki tam ifade edememişimdir fakat siz tecrübelisiniz bu anlatmak istediğim durumu değerlendirirseniz sevinirim.Sağlıcakla kalın.

Dr. Muhteşem Turunç

  • Yönetici
  • Kıdemli Üye
  • *****
  • İleti: 274
  • Doktorun İyisi Burda
    • Arıcılık İlk Yardım
Ynt: ANADOLU ARISI VE GERÇEKLER
« Yanıtla #11 : 26 Kasım 2010, 18:47:49 »
Mestan bey selamlar. Burda herkes acemi inanın. Geçekden güzel düşünmüşsünüz. Benim dediğim işlem çok kolay birincisi kuluçkalığı üste alıp altına ana arı ızgarası koymak böylece erkeklerin çıkmasını önlemek olabilir. Bunun sakıncaları zamanla ızgaranın tıkanması olabılır. Birde kovan kontrolunde ustten cıkan erkekler gene devreye gırer. Ama daha radıkal çözüm ise beğenmediğimiz anaları hiç bal sezonu guclu kolonı felan demeden gözünün yaşına bakmadan hemen helletmek. Hatta bahara çıkarmamak. Diyelimki ana çıktı ilk yavruları tarlacı oldu baktık saldırgan hemen kelleyi ucucrmak aslında bu kadar radıkal davranılsa ıslem bence tamam olacak. Bir yerde okumusdum saldırganlık erkeklerle gecıyormus. Sağlıcakla kalın.

Arı Bakanı

  • Yönetici
  • Özel Üye
  • *****
  • İleti: 1.185
    • Ali Türk
Ynt: ANADOLU ARISI VE GERÇEKLER
« Yanıtla #12 : 26 Kasım 2010, 20:28:33 »
     Bu yıl mevcut 9 adet arımdan 5 i oğula meyletti bunların ana memlerini temizlerken bir tanesinin hiç tep ki vermediğini farkettim.Mevcut olarak diğerlerinden hiçde farkı olmamasına ve arılarınıda silkeleyerek meme temizliği yapmama rağmen hiç saldırganlık göstermemesi ve daha sonra yaptığım bölmelere göre iyi geliştiğinide görerek ana üretimim bu koloniden yapmayı düşünmüştüm.Sizlerin bu kontrol edilemeyecek çifleşme konularını çok yakından takip ediyorum.Bizim buralarda kafkas ana,bucfast (yanlış olabilir)ana getirenmi dersiniz,  kışlamaya gelen ordulumu dersiniz tam bir çorba yani.Benim acemi bir arıcı olarak aklıma nacizane şöyle bir fikir geliyor.Eğrisine doğrusuna siz kara verin ltfn.Muhteşem beyin dediğinin tersine(Verimsiz kolonilerin erkekleri üretmemek yada engellemek)bunu yapamayacağımıza göre.Bizim özelliklerini beğendiğimiz kolonileri sizlerinde onay verdiği bir şekilde sürekli besin desteği ile erkek arı üretimine teşfik etsek bu kolonilerden bal veya herhangi bir arı ürünü almayı unutarak ne bileyim varova ilaçlarını periyodik olarak sürekli yapsak,etrafımızdaki bakımsız varovalı arılıklardan daha asağlıklı ve güçlü erkekler üretemezmiyiz.Bu durumda kısa vadede olmasa bile uzun vadede çevremizdeki arılıklarda dahil olmak üzere azda olsa başarı şansı yokmu.Ne demk istediğimi belki tam ifade edememişimdir fakat siz tecrübelisiniz bu anlatmak istediğim durumu değerlendirirseniz sevinirim.Sağlıcakla kalın.

Mestan Bey;
Bu bahsetiğimiz işler inanın arıcıların altından kalkacağı işler değil. Bu işler bilimcilerin işi ve sıradan yerlerde yapılacak iş degil. Bu işleri yapmak için kesinlikle izole bölgeye ihtiyaç var. Dünyanın gelişmiş yerlerinde hiç bir arıcı bizim gibi şöylemi yapsak böylemi yapsak diye düşünmez. Devlet gerekli çalışmaları bilimcilerine yaptırmış, siz sadece hangi arıyla çalışacağınızı seçiyorsunuz. Orada bilimciler arıcılarına bizdeki gibi iyi arılarınızdan anaarı üretin diye tavsiyede bulunmaz. Bala çalışılacaksa en basit ve kestirme yol F1 kullanma melezi kullanacaksınız bu iş bu kadar basit.

Gelin bir anaarı üretelim.
Bana göre yok ama hadi olsun elimizde bir saf Anadolu arımız var.


Bu resimde gördüğünüz %50 lik bölümün sol tarafı anaarı, sağ tarafı ise saf anadolu erkekleri içeriyor. Yani bu anaarı saf Anadolu arısı dedik. Saf arıların simgesi FO dır.(sıfır)
Şimdi bu saf arıdan bir anaarı üretiyoruz, ve izole bir bölgede degiliz. Anaarımız çiftleşip geldi ve aşagıdaki F1 anadolu arısı oldu.



F1 anaarımızın %50 si anadolu, bu arı serbest bölğeye çiftleşmeye gitti, sperm kesesini doldurup gelmesi gerekiyor. Sperm kesesi uyğun bir ortamda en az 8 erkekle çiftleştiğinde dolar. Bizim anaarıda erkeklerin en bol ve hazır olduğu döneme denk gelmiş. Başta Kafkas, İtalyan, Muğla, yerli, anadolu, İran, Suriye ve karniyol erkek arılarıyle çiftleşip gelmiş.
Saf arıdan anaarı üretip serbest bölgede çiftleşene F1 deniyor. Burada çok önemli bir konu var, saf arı %50 olarak karekterleri ve huyları iyi olarak elimizin altında, yani %50 lik bölüm iyi olarak banko.  Diğer %50 lik bölüm ise çiftleştikleri ortamdaki iyiliklere kalmış. Resimdende anlaşılacagı ürze anaarımızın sperm kesesi dolmuşki 8 erkekte işi bırakmış. Şimdi bu anaarının adını biliyoruz, anası fas Anadolu arısıydı, bunada hiç çekinmede Anadolu F1 denir. Asıl iş bundan sonra başlıyacak, şimdi  Anadolu F1 anadan anaarı üretmeye kalkarsak, 8 degişik anaarı çıkması garanti. Çünkü üzerinde çevrede bulunan tüm ırkların erkek spermleri var.

Gelin bir anaarıda bundan üretelim, bu üretecegimiz arı ise F2 olacak.





Bu resimde gördüğünüz anaarı Anadolu arısının F2 si. Elimizde saf arı varken F1 üretimi için anaarının %50 karekterleri banko elimizdeydi. F1 den anaarı üretmeye kalktığınızda, anaarının karekterleri resmin sol tarafında %25 şe düştü, diğer %25 şi ise kafkas babadan( başka erekete olabilirben yazımda, f2 üretiminde babayı kafkas seçtim). Gene en az 8 erkekle çiftleşip gelmiş.
Bakın F2 de nasıl bir acayip melezlikle karşılaşıyoruz.
Ben saf veya F1 dedigimde dalga geçiyor işten anlamayanlşar. Biraz anlasalardı zaten kesinlikle dalga geçmezlerdi. Saf hatlar bundan dolayıdırki tüm dünyada kontrol altına alınmış. Bizde ise önüne gelen her ürettiği anaarıya isim koyuyor.
Sanırım düşündüklerimi büyük ölçüde anlatmışımdır, şimdiye kadar bu olayı benim gibi izah etmeye kimse çalışmadı. Zaten bu anlattıklarımı birisi anlatsa herkes uyanacak, kimseyi kimseler kekleyemeyecekki.

Belkide bu tür yayınları bilimcilerimiz yapıp arıcıları aydınlatmaı gerekirdi ama nerde.

Mestan bey buyurun hep birlikte iyi arılarımızla üretim yapıp verimli çalışmalarımıza devam edilim.

Birinci resim saf, ikici resim F1, üçüncü resim ise F2, gelinen noktaya bir bakın, saftan ne kadar uzaklaştık. Şimdi bu Anadolu arısı, diyenler, yada bendeanadolu arısı kullanıyorum diyenlere yeniden soruyorum, saf hattınızı nerden aldınız??????????
Bunu benim külahıma anlatın.

Arıcılık, arıyı yönetme sanatıdır... Siz arıyı yönetemez iseniz, arılar sizi yönetir...

Ali Türk

vecdiküçükyılmaz

  • Ziyaretçi
Ynt: ANADOLU ARISI VE GERÇEKLER
« Yanıtla #13 : 27 Kasım 2010, 17:58:32 »
Değerli arkadaşlar,bugünlerde bazı kimseler gündeme gelmek için laf salatası yapmaktadırlar.Bir kere elimizde olmayan bir damızlık arıdan bahsedilmektedir.Bu damızlığa bizlerden başka herkes ulaşabilmekte ama bizler ulaşamamaktayız.Çünkü yok.Karakteristik özellikleri nedir.Kimse bilmemektedir.Ama agızlanndan bu ırkı düşürmemekteler.Bilim lafını agzından düşürmeyenler,dagda arı avcılığı yaparak ogulların sığındığı yuvalar tahrip edilmekte,uzun uzadıya ballandıra ballandıra anlatılmaktalar,bulduğunuz bu arının nasıl bir bilimsel ölçümünü yapacaksın,bilğin becerin varmı diyen yok,ekotip deyip adlandırılmaktadır.Senin ülkende acaba KAFKAS ın safı varmı ki ANADOLU arısından bahsediyorsun.TKV nın dergilerini hiç okumadınızmı,KAFKASın mecarası orda yazılı.Yanılmıyorsam 4 veya 5 inci sayıda var.Oku bakalım ne yazmışlar.Kars,Artvin ,Rize ve Erzurumun kuzeyinde yapılan araştırma da Saf KAFKAS arısına raslanamamıştır,seçilen saf KAFKAS a yakın 90 KOLONİ ARI Kızılcahamam ÇATAK vadisine götürülmüş,ABD den getirilen 50 Saf KAFKAS ana arı ile koloniler oluşturulmuş,bu vadi ye giriş çıkış yasaklanmış yazmaktadır.Polonya dan davet edilen 3 bilim adamına sünni dölleme yaptırılaraktan yeni koloniler oluşturulmuş ve sünni dölleme yapacak elamanlar kursdan geçirilmiştir.Yani senin anlayacağın KAFKASın safı zamanın da ABD ye uçmuş.Bırakın bu derin konuları siz koloni yönetimini ögrenin yeter,Elinizde F1 karniyol melezi bir ana arıda yokki damizlik olarak kullanasınız.Genetik kirlilik sözcüğünü kullanmaktasınız,bunu bir açın da bakalım.Ali bey elen saglık daire grafiğinde çok güzel izah etmişsin.Saglıcakla kalın.
« Son Düzenleme: 23 Aralık 2010, 00:01:04 Gönderen: vecdiküçükyılmaz »

Arı Bakanı

  • Yönetici
  • Özel Üye
  • *****
  • İleti: 1.185
    • Ali Türk
Ynt: ANADOLU ARISI VE GERÇEKLER
« Yanıtla #14 : 27 Kasım 2010, 23:40:58 »
Değerli arkadaşlar,bugünlerde bazı kimseler gündeme gelmek için laf salatası yapmaktadırlar.Bir kere elimizde olmayan bir damızlık arıdan bahsedilmektedir.Bu damızlığa bizlerden başka herkes ulaşabilmekte ama bizler ulaşamamaktayız.Çünkü yok.Karakteristik özellikleri nedir.Kimse bilmemektedir.Ama agızlanndan bu ırkı düşürmemekteler.Bilim lafını agzından düşürmeyenler,dagda arı avcılığı yaparak ogulların sığındığı yuvalar tahrip edilmekte,uzun uzadıya ballandıra ballandıra anlatılmaktalar,bulduğunuz bu arının nasıl bir bilimsel ölçümünü yapacaksın,bilğin becerin varmı diyen yok,ekotip deyip adlandırılmaktadır.Senin ülkende acaba KAFKAS ın safı varmı ki ANADOLU arısından bahsediyorsun.TKV nın dergilerini hiç okumadınızmı,KAFKASın mecarası orda yazılı.Yanılmıyorsam 4 veya 5 inci sayıda var.Oku bakalım ne yazmışlar.Kars,Artvin ,Rize ve Erzurumun kuzeyinde yapılan araştırma da Saf KAFKAS arısına raslanamamıştır,seçilen saf KAFKAS a yakın 90 KOLONİ ARI Kızılcahamam ÇATAK vadisine götürülmüş,ABD den getirilen 50 Saf KAFKAS ana arı ile koloniler oluşturulmuş,bu vadi ye giriş çıkış yasaklanmış yazmaktadır.Polonya dan davet edilen 3 bilim adamına sünni dölleme yaptırılaraktan yeni koloniler oluşturulmuş ve sünni dölleme yapacak elamanlar kursdan geçirilmiştir.Yani senin anlayacağın KAFKASın safı zamanın da ABD ye uçmuş.Bırakın bu derin konuları siz koloni yönetimini ögrenin yeter,Elinizde F1 karniyol melezi bir ana arıda yokki damizlik olarak kullanasınız.Genetik kirlilik sözcüğünü kullanmaktasınız,bunu bir açın da bakalım.Ali bey elen saglık daire grafiğinde çok güzel izah etmişsin.Saglıcakla kalın.

Vecdi abi bu yazını kafkasla alakalı bölüme taşırsan çok iyi olacak. Bizim anlatmana göre bilmediğimiz çok şey var. Ülkemizden toplanan 90 kovanın analarını amerikalılar alıp, yenrine niye kendi kullanmadıkları Kafkas arısını monte edip gitttiler. Aklıma çok kötü şeyler geliyor, Amerikalılar hep modası geçen ne varsa başta silah olmak üzere gelişmemiş ülkelere iyi paralara satarlar.
Bu konudada durum aynısı olmasın, hem iyi paraya satıp, birde burada i,zole bölgede korunmasını sağlayıp, arıcılığımızın gelişmemesi için başka bir planmı yaptılar demek geliyor içimden.
« Son Düzenleme: 23 Aralık 2010, 00:05:05 Gönderen: Arı Bakanı »
Arıcılık, arıyı yönetme sanatıdır... Siz arıyı yönetemez iseniz, arılar sizi yönetir...

Ali Türk