-
Arıcılıkta ıslah.
Dünya üzerinde ne kadar ileri gitmiş ülkeler varsa geri kalmış ülkeleri her konuda sömürüp kullanırlar. Bizim konumuz arıcılık olduğu için durum burada da aynıdır. Gelişmiş ülkeler ülkelerinde tüm arıların safını bulundurup, ıslah etmiştir. Islahın daha ilersi kullanma melezleri ve daha ilerisi hibrit arı üretimidir.
Birçok ülke bunları yaptı ve yapmaya da devam ediyor.
Islah niçin yapılır neden gereklidir. Islah kelime anlamı her şeyin kötü yönlerinin giderilmesi daha iyi hale getirilmesidir. Bunu insandan alında hayvan ve bitkilere kadar her şeye yayabiliriz. Kişilerin kötü alışkanlıklarını bırakıp iyi şeylere yönelmesi sonuçta bir ıslahtır. Verimsiz fidanların aşılanarak daha iyi ve kaliteli meyveler vermesi aşı ıslahı ile olur. 10 sene önceki bir araçla, şimdiki modeli arasındaki farklar ıslah ürünüdür. Hayvanların ıslahından ise tüm üretimlerde verim artışları sağlanır. Hayatımızın tüm bölümlerinde ıslah vardır.
Arıcılıkta ıslah, başta tüm ırkların korunması anlamına gelir. Saf ırklarınız yoksa ileri gitme şansınız çok zordur. Bundan dolayıdır tüm safları elimizde tutup korumuş olacağız.
Arıcılıkta ıslahla başta verim artışı sağlanır.
Hastalıklara dayanıklı arılar oluşturulur.
Oğul meyli düşürülür.
Çok sakin arılar oluşturulur.
Yabancı bilim adamları bizimkilere diyor ki, aman haa, arılarınıza sahip çıkın. Tamam, kardeşim sahip çıkalım da siz niye çıkmıyorsunuz, kimse sormuyor. Bizi gen kaynağı olarak kullan, bana yüksek üretiminden ihracat yap, bizde ırklarımızı koruyalım dimi?
Ülkemizdeki durum ise oldukça komiktir.
Başka ülkelerde ıslah programları hızla ilerlerken niye bizde hep proje aşamasında kalıyor. Bilim adamlarımız kendileri ıslah yapamadıkları gibi, ıslah edilmiş arılara da karşı çıkmaktalar. Hem yapamıyorsun hem de karşı çık. Bu nasıl iştir. Kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermiş. Bizim en ünlü bilimcimiz, en iyi arı kendi arınız demekte. Yüksek miktarda üretimler için ise iki kovanı bir kovan sayın diye akıl vermekte. Böyle yapıldığında bile yabancı ülkelerin tek kovanlarla yaptıkları üretimin yarısını yapamıyoruz.
Sonuçta bu ülkede arıcılık bilimsel olarak çok geri kalmıştır. Birçok ırkımız var diyenler bunların saflarını bana bir göstersinler. Bu saflardan ürettikleri kullanma melezlerini bir gösterin bakalım. Ciğerlere mundar demek nasılsa ciğere ulaşamayan kediler için çok kolay, bir şeyler söylerken alternatifiniz nedir. Öncelikle ülke olarak yönlendirme ve kullanılmaktan uzak durmalıyız. Bize kıl verenler niye verdikleri akılları kendi ülkelerinde uygulamayıp bize tavsiye ediyorlar ki.
Bir ara bu yazının bir benzerini blogumda yazmıştım. Irkları kim koruyacak diye.
http://bengittim.blogspot.com/2009/09/ari-irklarini-kim-koruyacak.html
Bilimcilerimiz gerçek bilimci ise görevlerini yapsın ve alternatifler üretsinler.
Şimdilik ben konuyu başlattım, bu çorba daha çok su götürecektir.
-
Ülkemizde arı ıslah çalışması, yapıldıgını ne duydum,ne de bir yerde okudum.Islah çalışması yapılabilmesi için,irade oluşması lazım.Malzemenin temini,arının temini elamanın temini,kaynak temini ,üniversitenin iştiraki temin edilip bu konuda ,inançla yola devam edilmesi şart.Macahel 32000 ana almış pazarlamış.Sattıkları damızlık anaların hangi biri210mg agırlıgında.Bu durum diğer ana üreticilerinide baglar.35 derece sıcaklıkta ekmegini arıdan çıkaran ,bronjit hastası bir arıcının maske ile kovanın başında ,kafasında dolaşan arılarla çalışırken,hissetdiklerini hisseden yetkili,yetkisizler durumu anlayabilselerdi,arılarımızda gerçek manada ıslah çalışmaları başlamıştı,belkide bu konuları hiç konuşmayacaktık.Anadolu arısını biz 25 sene önce biliyorduk.25 sene evvel varrodan arılarımızyok oldu.Her yer Mugla arısı oldu.Peşine kafkas analar getirilerek degiştirildi.700.000 kovan arı fon tarafından dagıtıldı.Arılar hızla melezlendi.Üstüne üstlük milyonlarca kovan bir sezonda en az iki yer degişerek melezlemeyi tetikledi.Hala anadolu arısı varsa kaldıysa, yeri nerese bizde bilelim.İki kovan arıdan takviye yaparak diğerinden bal alma metodunda ortalama hesaplanırken kaç arı kabul edeceğiz.Hastalıklar da nakledilmezmi.Hiç olmazsa sakıncalarında belirtmenin faydalı olacagına inanıyorum.Bu bal alma metodunu anlatanı baglar.Kuvvetli koloni ogul verir diyenlere tavsiyem şudur,zayıf,yaşlı analı,az yumurta atan arı ile çalışmaları.Bizler göremeden gideceğiz arı ıslahını bari bizden sonraki nesil görmesi dileğiyle, saglıcakla kalın.
-
Merhabalar
İçanadoluda amatör arıcılık yapmakta iken Kocaelinde amatörce devam etmekteyim. İç anadoluda yerli arılar kışlık balını koyarken bu sene satın aldığım ana arıların bulunduğu kovanlarda yavru faliyeti,nin yüksek olduğunu ve kışlık bal koymadıklarını gördüm. Ballı çerçeve ve şuruplama yaparak kışa hazırladım. Sabit arıcılık yapanların kendi yöresel ırklarıyla çalışması daha uygunmudur. Üstadlarıma saygılarımla.
-
Değerli arkadaşlar;Islah Ülkemizde büyük çaplı ana arı üretim işletmelerinin kurulması,bilgi,kalite ve rekabetin oluşması ile mümkün olabileceği kanaatindeyim.
-
Fehmi bey Kocaeli'de arılarınız nasıl kışlık bal koyamadı. Arılarınız demekki çok zayıftı. 5-6 çıtalık arılar bile bu bölgede kendilerini bloke ettiler, ben bu sene gözlemlerimi paylaştım.
Irk konusunda sorularnız var, bulabiliyorsanız yerli arıyla çalışın , hatta hem yerli hemde milli olsun. ::)
-
arkadaşlar türkiyedede söğle calışmalar yapan arkadaşların olduğunu biliyorum ancak insafsız eleştirilerden dolayı kendilerini gizliyorlar çünki türkiyede birsey var karanlıya karsı mum yakmaktan ise küfür etmeyi tercih edenler çalışma kısaca söğle
Labaratuvar ortamında saf italyan anaya ( saf karniyel ),(saf kafkas saf ) erkekleri uygulanarak değişik çalışmalar yapan arkadaşlarımız tabiki bu bulla kalmıyor döngü değiştirilerek bölgelere has calışma yapan bizimde bilim adamlarımız var eleştiriken lütfen insaflı olalım bunlar buraya gelip birseyler yazmıyorsa inanın vakitleri ve calışmaları devam ettiğindendir anacak ileride sizlerde göreceksinizki bizimde bumanada calışan bilim adamlarımız var bize düşen burada su insanların yaptığı seyi eleştirmeden önce görüp bakıp inceleyip sonra karar vermektir saygılar .
-
Sayın aridostu1;
İnsanlar bir topluluğa girdiklerinde ilk önce Allahın selamını verirler , şayet ilk defa geliyorlarsa (sizin gibi) kendilerini tanıtırlar ve ondan sonra söylemek istediklerini söylerler !
Hem yazdıklarınızdan da bir şey anlaşılmıyor , kim kime küfür etmiş , kim kimi eleştirmiş belli değil ...
-
Islahda neyi kastediyoruz. Belirli özellikleri istediğimiz, beklediğimiz şekilde olan ırklarla çalışmak. Yada sonradan oluşturulan buckfast tarzı melezlerimi. Şimdi hangisi olursan olsun gerçekten ıslah edilmiş bir arı ile çalışmak boşa kürek çekmemek olacak arıcılar için. Anlamadığım şey niye yerli ırkı korumak ve gen kaynaklarımız adı altında buna karşı çıkılır. Ayrıca gene insanlar niye saklanırlar bu tarz çalışmalar yaparlarken. İnsafsız eleştirilerden korktukları içinmi yoksa paylaştıkları şey yaşamları boyunca hep başarılı oldukları çalışmaları olup, başarısızlıklarını ve hatalarını paylaşamayan insanlar oldukları içinmi. Hani deveye sormuşlar boynun niye eğri diye oda nerem düzgün demiş. Biz hep böyleyiz. Eleştiriden korkarız, başarız olmakdan korkarız, ama galiba insanımıza faydalı olmakdan korkuyoruz. Şimdi bakalım bana ne diyecek arkadaşlar burayada yazdım diye. Oldukçada ciddi yazdım hayırlısı artık..
-
tüm arıcılara selamlar. ben yeni üyelerden muhammet akyol trabzon'da arıcılık yapmaktayım 2 senedir arıbakanımın bloğunu takip ediyorum ve arıcılığa verdiği hizmetlerden dolayı kendisine çok teşekkür ediyorum bu foruma da başta kendisi olmak üzere çoğunuz gibi gerçek arıcılarla muhatap olabilmek için üye oldum
kayıtların genelini okudum tecrübesiz bazı arıcıların ahkam kestiğini görüyörum onlara tavsiyem biraz daha alçak gönüllü olmalarıdır
ıslah meselesine gelince; öncelikle ıslah çalışmalarının bölgelere özel yapılması gerekiyor
şunu kabul etmek gerekirki muğla arısı,karniyol doğu karadeniz ve yaylalarında verim vermiyor. aynı şekilde kafkas ta bölgesinin dışındakı yerlerde yeterli verim vermiyor
kafkas arısının ege akdeniz iç anadolu ve marmara ve guneydoğu anadolu gibi bölgesi dışında ki yerlerde verim vermeyeceğini ta reklamının yapılmaya başladığı dönemden beri savunanlardanım
kendi bölgem için konuşacak olursam 97 yılından beri muğla ,karniyol ve kafkas ırklarıyla 2003'e kadar çeşitli denemelerimden başarı sağlayamadım. 2003'te kendi ana arı mı üretmeğe karar verdim saf kafkaslardan elde ettiğim melezleri tüm kovanlarıma osene içinde dağıttım 2006 ya kadar bu arılarımın notlarını detaylı olarak tutum her senenin sonraki senesi hem arı hem bal yönünden verimli, hastalıklara az yakalanan, uslu arılardan ana arılarımı yetiştirdim. o yıldan beride bu arıyla çalışmaktayım ve bu bölgeme uyum sağlamış arıyla bölgemde üs düzey verim aldım müşterilerim için istek üzerine saf kafkas 1. melezi ve karniyol 1. melezi ana arı üretiyorum bunların ne safları nede melezleri kendi arımdan elde ettiğim başarıyı sağlayamamakta dışardan parayla alınan saf ve melezler ise brakın verimi 2seneden fazla yaşayamamakta.
vel hasılı kelam kendimden bu kadar bahsetmek istemezdim ama bilgi vermek için gerekti. sonuç olarak tüm profosyonel arıcılarımız araştırma ve denemelerini yapacak seviyeye kendilerii getirmeli veıslahlarını kendi bölgelerimizde oraya uygun arıyı bularak kendimiz yapmalıyız.
-
"sonuç olarak tüm profosyonel arıcılarımız araştırma ve denemelerini yapacak seviyeye kendilerii getirmeli veıslahlarını kendi bölgelerimizde oraya uygun arıyı bularak kendimiz yapmalıyız."
Ne güzel anlatmışsınız. Hemen tüm arıcılar üniversite sınavlarına girelim biolog zoolog olalım ve gelsin bizim ekotip arılar. Ömrümüz yetermiki:( Ayrıca genetik çalışmalar böyle anlattığınız gibi ve herkesin evinde yapabileceği kadar kolaymıki hemen arılıkda en ıyı huylu arıyı alalım ve aynısını uretelım:) Eğer kalıtsal özellikler sizin anlattığınız kadar basit olsaydı inanın bana ınsan oğlu şu anda ölümsüzlüğü yakalamışdı. Bakın almanyaya adamlar özel izole bölgelerde her bölgenin ekotipi olan anayı üretip saf ve f1 lerini arıcılara satıyorlar onlarda arıcılık yapıp bal uretıyolar. Bizde ise ..... ne diyeyim şaşırdım Allah sonumuzu hayır etsin..
-
Gülen arıcılık dediki;"kendi bölgem için konuşacak olursam 97 yılından beri muğla ,karniyol ve kafkas ırklarıyla 2003'e kadar çeşitli denemelerimden başarı sağlayamadım. 2003'te kendi ana arı mı üretmeğe karar verdim saf kafkaslardan elde ettiğim melezleri tüm kovanlarıma osene içinde dağıttım 2006 ya kadar bu arılarımın notlarını detaylı olarak tutum her senenin sonraki senesi hem arı hem bal yönünden verimli, hastalıklara az yakalanan, uslu arılardan ana arılarımı yetiştirdim. o yıldan beride bu arıyla çalışmaktayım ve bu bölgeme uyum sağlamış arıyla bölgemde üs düzey verim aldım müşterilerim için istek üzerine saf kafkas 1. melezi ve karniyol 1. melezi ana arı üretiyorum bunların ne safları nede melezleri kendi arımdan elde ettiğim başarıyı sağlayamamakta dışardan parayla alınan saf ve melezler ise brakın verimi 2seneden fazla yaşayamamakta."
Gülen arıcılık; Islah bölgelere göre yapılmalı diyorsunuz. Bölgelere göre ıslah yapıldığında sadece bu o bölgeye has olur. Örnek Kara denizi ele alır isek nektar olarak kestane balına odaklı bir arı gerekli. Ayrıca ısısı yurt genelinden çok düşük ve yıl boyu yağışlı. Marmara bölgesine geliyorsunuz, yazın kara denizden sıcak, baharı erken gelen kışı Trakya’dan yumuşak, Marmara’nın Trakya yöresi kışı en sert bölümü, iç Anadolu ve eğeye sınır bir bölge. Ege bölgesi ise kışı sahiliyle iç kesimleri gene acayip farklı bir bölge. Akdeniz ise gene sahil boyu kışı olmayan bir bölgemiz. Güney doğu ve doğu Anadolu bölgesi ise gene bir birine tam zıt iklimlere sahip. Böyle kıyı şeridi olan bir ülkemizin doğudan sonra en sert kış ve çok yüksek yaz sıcakları olan iç Anadolu’su var. Ayrıca en kurak bölgemizde iç Anadolu bölgesidir. Yazarken bile acayip oluyorsunuz küçük bir ülke değiliz ki. Bu ülkeye yılarca Kafkas arısı dayatılmaya devam ediliyor, ülkemizin tüm ırklarını yok etme pahasına.
Sizin yazınızda dikkatimi çeken hususlardan birisi ise yaklaşık 6+3=9 yıl deney yapmak. Tüm arıcılar deney yaparak mı arıcılık yapacağız. Bizim bilim adamlarımız ne iş yaparlar. Deneyleri onların yapıp daha sonra verimli hatların damızlıklarını üretip koruma altlarına almaları gerekmiyormuydu?
Ayrıca siz en son Kafkas arısından üretim yaparak Kafkas melezleriyle yoluma devam ediyorum demektesiniz. Arılıkta her türlü ırk var ve siz kafkastan ürettim demektesiniz. Her ırkın olduğu yerde anaarı üretip buna kafkas veya melezi ismini koymazsınız.
Aslında sizin arınız anlattıklarınızdan anladığım kafkastan uzaklaşarak verimli hatlar bulmuşunuz. Ne kadar verimli onuda bilemiyoruz. Çünkü Kafkas arısının devamlı saf ve f1 melezi aynı yumurtayı atar.
Siz arılığınızda bir sürü ırktan bahsettiniz. Kafkasın melezleri arılığınızdaki başka ırklarla çiftleştikçe kendi hantallığından kurtulmuştur. Saf ve F1 kafkasın yumurta atışı 1500 zü geçmez. Farklı ırklarla F1 den üretilen anaarılara diyelim ki İtalyan karıştı bu f2 de kendisini gösterir. F2 üretiminde bu 1500 rakamının üstüne çıkılır, çünkü Kafkas arısına İtalyan arısı erkek tarafından karıştırılmış oldu. Bu ırkın genlerine, italyanla çiftleşse bile f1 aşamasında anaarıya geçmez. F2 lerden anaarı üretilirse ise o zaman anaarıda italyan özelleikleri oluşur. Bu ne kadardır onu genetikçiler bilir. İki taraftada 8 kromozom var, ama etkisi nedir bilmiyorum.
Karniyol ve başka arılardaki başarısızlığınızı neleri kıyaslayarak söylüyorsunuz onu bilemiyorum. Karniyol arısı kısa dönemlerde istediğinizde atağa geçen, gezginci arıcılıkta nektardan nektara geçişler için kısa sürede polen akımı varsa anında yavruya yatan bir ırktır. Kafkas arısı her nektar akımından bitip çıkıyor. Biz karniolu kullanamıyoruz, bizim ülkemizin arıcılık kültürüyle Karniyol ve İtalyan ırkı, ayrıca Muğla eko tipine uymuyor. Sistem kafkas arısına göre kurulu. Kafkas ise girişini acayip daraltan ve kovan içini sıcak tutmaya endekslemiş.Nerede delik bulursa tıkayan kışı çok zayıf geçiren bir ırktır.
Ayrıca ülkemizde Karniyol üretiyorum diyenlerin çoğunda damızlık yoktur. Biz Karniyol diye aldığımız arıların bazılarının kapaklarını açamadık. Demek karniyolun saldırgan olanları da var 8)
Karniyolun kaç hat sonrasıysa bilemiyoruz. Erzincan Kemaliye yüksek okulunda geçen sene karniyol üretilemedi, sebepleri ise çok komik bir araştırıp öğrenin.Bu kurum karniyol üreten yerlerden birisiydi.
Bilim adamlarımıza göre ülkemizde o kadar çok ırk varkı, nerde bunların safları, yada kullanma melezleri, kimseden ses çıkmaz. Çünkü bilim adamlarımız zamanında gerekli çalışmaları yapmadılar. Hep başka ülkelerin makalelerini çevirip unvanlar aldılar, iş icraata gelince ürün piyasada yok, ama bilim adamlarımızın o kadar çok projeleri vardır ki bu projelerde bir türlü hayata geçemedi.
Dışardan gelen arılar yollarda ömrü bitiyor. Ayrıca dünyanın en çabuk bölgelere adapte olan arısı karnioldur. Bu demek değildirki gittiği yerlerde sorun çıkarmayacak. İnsanlar bile bir şehirden birine gittiklerinde hava değişim sorunu yaşıyorlar. Karniyoldan daha çabuk adapte olan başka ırk yoktur. Biz ülkemizde kafkas arısını 15 yıldır her bölgeye adapte edebildik mi?
Benimde 2006 yılı eylülünde aldığım 5 saf kafkas arısının birisi arılığa geldiğinde çiftleşmeye gidip yanlışlıkla yandaki kovanda bulundu. 2 tanesi 2008 yılında spermi bitti. Bir tanesini birisine yollamıştım, bir tanesi 2009 yılı temmuz ayında kovanında bulamadım. Bir düşünün eylül ayında Artvin’de anaarı satışı devam ediyor, o tarihte üretilen analardan kime fayda olacaksa. Ben Almanya’dan suni döllenmiş anaarı istedim aylardan temmuzdu aldığım cevap, elimde erkek yok üretemem oldu. Ya bizde olsaydı, erkeği kesin yaratırdık diyemiyorum, yaratmak Allah içindir ama kesin bulur üretir ve satardık.
Bunları niye yazdık? buralara niye gelindi? Cevapları bilimciler vermeli, şu an aslında onların görevlerini yapmayışlarını konuşuyoruz.
-
Ali abi yazım cevaplayıp çeşitli bilgiler verdiğin için teşekkür ederim doktor abimde eleştirmiş sağolsun benim islah çalışmam ancak bu kadar oluyor tabiki gen ıslahı yapmadık biz genetikçi değiliz arımızı verimli hale getirmeye çalıştık ali abi yazının başında bazı örnekler vermişti ıslahtan kasıt heralde sadece genetik ıslah kastedilmedi o kastedildiyse konuyu çarpıttığım için özür dilerim ama kasıt her nevi islahsa ali abinin yazıma verdiği ciddi cevap hoşuma gitti birazdaha bilgi paylaşmak istiyorum
95 yılına kadar babam fenni kovanda klasik kara kovan tipi arıcılık yapıyordu bölme yoktu arı oğulla artırılıyordu ve genelde zayıf düşen oğulların yarıya yakını telef oluyordu bende 4 yaşından beri arılarla büyüyen birisi olarak o devirde okuduğu kitaplara dayanarak arı bölmeye karar verdim tabi kendi ana arımızı üretemiyoruz o devirde ankara kazan da ana arı var başka yerde yok 30 tane muğla ırkı arı aldım kovanlara verdim önümüzdeki sene arı mevcutları çok iyi kıştan çıktılar arılarımızın hepsini solladılar sağım zamanı verim bekliyoruz biz de sıra onların sağımına geldi açtım ne bakıyım arı aç diğer kovanlarımızdan ortalama 25 kilo bal aldığımız seneydi bu halbuki en güçlü arılar da muğlalardı neyse bir sene daha denedik onları ve oğullarını sonoç başarısız 97 de almanyada arıcılık yapan bir köylümün aracılığıyla karniyol ismarlayıp 25 ana aldık o zamanda böyle ucuz deyil hiçbirşey bayağıda paramız gitti neyse uzatmaya gerek yok analar geldi arısı gerçekten usluydu kafkastan biraz daha ince ama gerçekten artışıyla usluluğuyla süper arı dedik ama yine sağım zamanı balı kendine zor yetti bikaç senede onunla uğraştık sonuç başarısız kafkasa gelince 200o de yine kazandan kafkas arısı buraya uyar diye 40 tane aldık böldüğümüz kovanlara verdik önümüzdeki sene 2001 ben askere gittim arılar babamda telefonda dert yanıyor oğlum bu k lar hiç artmıyor kafkaslara k-1.2.3 diye numara yazmıştım kestaneye 20 gün var bizim k lar 7-8 lerde kestanede en kuvvetlisi 14 çerçeve olmadı sağıma izine geldim sağım yapıyorum k lar artmadı ama her taraf kütük gibi bal arıdan eser yok kovanda yavru atacak yer yok arı6-7 çerçeveye düştü osene 40 kilo bal aldığımız kovan oldu k lardan en fazla 18 ondan sonraki sene 2002 yarısı kışın öldü zaten k ların o sene ana üretmeye karar verdim ve malzemelerimi tamamladım oseneden beri ana üretiyorum geçen sene 1200 ü geçtim izlenimlerim kafkasın 1. melezi safının aksine arı da artırıyor bal da yapıyor karniyolun 1. melezi ise yine safının aksine arıyı biraz azaltıyor balda veriyor hemen hemen aynı seviyeye geliyorlar kafkas yavru çürüklüğüne dirençsiz karniyol ise varroa ya dirençsiz benim kendime arılarımdan damızlık seçip ürettiklerim ise bölgeme tam uyum sağlıyor zaten 2-3 sene bu zor şartlarda yaşayıp en üstün balı veren arılar dan üretilen anaların %95'i verim veriyor verimden kastım en fazla balı da onlar veriyor sağımdan sonra böldüğümde 2 tane normal kovan olacak arıyıda onlar veriyor tabi benim söylediklerim sadece bölgeme özgü sabit arıcıya özgü HERKESE BOL VERİMLİ YILLAR ÇALIŞMALARINDA BAŞARILAR DİLİYORUM.
-
(http://4.bp.blogspot.com/_pP6FPwacXH0/S-k5hL7AvqI/AAAAAAAAFwA/b5epv-WNUUw/s1600/damızlık+üretim+istasyonu.JPG)
Arıcılıkta ıslah ve önemi kelimesi bizim için hiç bir anlam ifade etmez etmemesi de gerekir.
Neden, çünkü bu işler boş işlerdir, batılılar boşa kürek çekmekteler. Islaha ne gerek var, nasılsa kimse ne hesap soruyor nede kitap. Nasılsa proje memleketiyiz, herkesin çantası veya bilgisayarı proje dolu. Birde bu ıslah denilen olay, yabancı eserler gibi çevrilemiyor :-[
Bu işi biliyoruz diyen batılıların elinde arı ırklarına isim koymak için bazı kriterleri var.
Bu kriterlerin başında her ırkın safı elde tutulmalı. Zaten safları elinizde tuttuğunuzda ıslah çok kolay olmakta. Safı, un gibi düşünür isek, işlenen hamurdan ister kek yap ister börek, baktınız olmuyor nasılsa saf var tekrar başa dönersiniz. Elinizde ununuz yoksa bozulan kek ve çörekleri yeniden yoğurup bir şeyler yapmaya kalkarsanız ortaya ilginç karışımlı ay çörekleri çıkar.
Aşağıda vereceğim linkte damızlık üretimi yapan bir işletmenin kaç çeşit damızlık ürettiğini göreceksiniz. Her bir ırkın kendine has özellikleri var. İtalyan arısı için mükemmel tozlaşma sağlar denilmekte. Karniyol için mükemmel bal toplar denilmekte. İşin garip tarafı bizim milli arının adı bile bu işletmede geçmiyor.
Rusiyan diye bir Rus arısından bahsedilmekte, fakat bu Rusiyan bizim kafkas arısı değil. İtalyan, karniyol ve rusiyanın varroaya dirençli olduğu yönünde araştırmalar var. Bu siteyi uzun zamandır inceliyorum. Bir çok konu hakkında bilgiler var.
Dünyanın her tarafına damızlık yolluyorlar.
Site içindeki bilgiler tam olmasa bile translate tarafından çeviri yapılıp okunabilir.
Bu işletmede buckfast arısı arı çeşitleri arasında beşinci sırada yer alıyor.
Arıcılıkta ıslah önemlimi?
Önemliyse bizim bilim adamlarımız bu işin neresinde?
Bir başka deyişle biz bu tür işleri ülkemizde görüp mü ölürüz görmeden mi? ::)
http://www.glenn-apiaries.com/
-
Arıcılıkta sanal aleme girişimiz 2006 yılı sonu olmuştu.
O zamanlar ne ırklardan haberimiz vardı nede ıslahtan.
Fakat ıslah kelimesi kullanılır ve arı ıslahı yapılmalı denilirdi.
Bu gün ıslaha başlansa sonuçları en az 5 yıl sonraya belli olmaya başlarmış.
Mış diyorum, öyle diyorlardı.
2006-2007-2008-2009-2010 ve 20011, yav bu zamana kadar geçen süre 6 sene olmuş ve hala arı ıslahı yapılmalı deniliyor. Gene bu gün başlansa 2016 yılında ilk ıslah edilmiş arılar meyvelerini yeriz, 5 sene dediğin nedirki, kafanı çevirene kadar gelip geçiyor.
-
Değerli arkadaşlar,bugünlerde Anadolu arısı kullanın diyenler ,Anadolu arısının safı nerde,f1i nerde olduğunu ya bilmiyorlar, yada biliyorlarda saklıyorlar.Mübarek kullan diyeceğen adresini söylesene.
Değerli arkadaşlarıma kızanlara,diyorumki KARNİYOL arısı üretmek için ta Rizeden Almanya ya sipariş var.Bu işin başlangıç noktası,birde işin başka noktası kovan yönetimi onuda anlatında bakalım nasıl yönetiliyor.
Islahı Devlet Kurumları yapar.Üniversiteler yapar.Arıcılar birliğide yapabilir.Elinde bir potansiyel var.
Yaşarsak,bu ıslah çalışmaları sözlerini çok ama çok duyacagız.
Ali bey 5 sene nedirki,çok haklısın ben 10 seneyede razıyım.
Değerli arkadaşlar,gelin 3 KAFKAS ana arı alın.Macehelden,Posof dan ve TKV den bakın hangisi Kafkas.Hepside Damızlık üreten yerler diye geçiyor.
Değerli bir emekli abimiz var.Adı Ruhi Tahmaz.Ruhi abi biri boş konuştumu şapkasını çıkarır anlatanın önüne kor,sen benim şapkama anlat der.
Saglıcakla kalın.
-
Arkadaşlar, bilim adamlarımızda verimlilik testinden geçirilmeli. Ama bu işlemler ideolojik ve siyasi kaygılardan uzak olmalı . Ülkemizde Arıcılık adına hedefler konmalı. yapılacak çalışmalar takvimlendirilmeli. Çalışmalarda verimsizliği gözlemlenenler en kısa sürede kenara alınmalı. Yapılan çalışmaların ülke arıcılığına etkileri bilim insanımıza birebir hissettirilmeli. Üniversiteye bilimcileri ziyarete gidiyorsun çözülemeyen sorun yok... Ülke geneline yansıması özellikle arıcılık alanında hissedilmiyor. Artık ülke kaynaklarını daha verimli kullanmanın yollanını araştırmalıyız. Arıcılık Birliklerini daha aktif işletmeli, birlikler üniversitelerin adeta arka bahçeleri olmalı. Arıcı abilerimizin birikimleri ve araştırmaları bizleri sevindiriyor. Arıcılık anlamında lisans düzeyinde bir eğitim almadan bu noktalara gelip ülke arıcılığını bilimsel gerçeklere dayandırarak sorgulayabilmek çok önemli ...Bu anlamda Ali TÜRK ve ekibini tebrik ediyorum. Bence her arıcı sanal aleme girmeli çalışmaları takip etmeli. Arıcılık birlikleride üyelerine bunu zorunlu kılmalı. Ne kadar arıcı var kimse bilmiyor. Belki arıcı arkadaşlarımız tek bir çatı altında toplanıp yönetilebilirse kaybedilen yıllar kısa sürede kazanılabilir. Madem büyük bir ülkeyiz 7 farklı iklime sahibiz. O zaman büyük organizasyonlar yapmalı ve birlikler kurmalıyız...Yoksa 3-5 arıcının çeşitli maceraları gibi algılnmaya devam ederiz. Yıllar önce aldığımız ana arı suni tohumlama aletlerini kullanmayı öğrendik diye bilim insanımız yıllarca sevinip ve övünüp durdu.İyide bu kazanımlar sonucu ülkemizde gen kaynaklarını belli merkezlerde toplayabildik mi? Hayır.Maalesef başı boş bir ülke arıcılığımız var.Ülke arıcılığı için kafaya bir proje uyduruyoruz. Artısını ve eksisini hiç bir platformda tartışmadan uyguluyoruz. Nasıl olsa karışan yok ve yıllar sonra büyük pişmanlıklar duyuyoruz...Neden mi ? Türkiye arıcıları birlik ve beraberliği kuramadığından... Ama ümitliyim !Bu arıcılık blogları bu konulara neşter attığını düşünüyorum. Bu gönüllüler ordusu bir kartopu misali yakın gelecekte çığ gibi görevini yapmayanlar üzerine çökecektir. Allah onların yolunu açık etsin ve ilahi adalet sağlansın...
-
İlk okuduğumda aklıma kıbrıs barış harekatı zamanında tv de okunan kahramanlık türküleri geldi :o.
"Arkadaşlar, bilim adamlarımızda verimlilik testinden geçirilmeli. Ama bu işlemler ideolojik ve siyasi kaygılardan uzak olmalı . Ülkemizde Arıcılık adına hedefler konmalı. yapılacak çalışmalar takvimlendirilmeli. Çalışmalarda verimsizliği gözlemlenenler en kısa sürede kenara alınmalı. Yapılan çalışmaların ülke arıcılığına etkileri bilim insanımıza birebir hissettirilmeli. " breh breh demek geldi içimden. Arkadaşımızı tanımıyorum ama abi bu ne hız, bu ne sürat. Kendi adıma söylemem gerekirse bizler amatör arıcılarız. Öyle asalım keselim nidalarıyla nereye gidiyoruz. Bizler naçizane bloglarımızda bilgilerimizi paylaşıyoruz. Arıcılık ile ilgili bilim adamlarına, kurumlara ve arıcılık birliklerine olsa olsa sitemimiz olabilir oda bizleri Almanyada olduğu gibi yönlendirmedikleri içindir. Bakın daha yeni haber olarak Mehmet Yüksel arkadaşımız oksalik asit buharlaştırma uygulamasının Almanyada yasak olduğunu söyledi. Bizde de bu şekilde yönlendirmeler, uygulama takvimlerinin zamanında açıklanıp arıcıların uyarılmasını bekliyoruz birliklerden. Yoksa bu adı geçen birlikler bizim birliklerimizdir. Yok verimsizliği görülenler kenara alınmalı yok efendim bilim adamları verimlilik testinden geçirilmeli tarzı söylemler haddimizi aşar. İtirazı olanlar gidip birliklerde çalışıp yönetime girip dediklerini yapmaya (taraftar bulabilirlerse) çalışsınlar. Yada üniversiteler orada duruyor. Her T.C. vatandaşı isterse oralara gidip okuyup bilim adamı olabilir ve İtiraz ettikleri konunun tersini yapabilir :-\
-
nçetin16 arkadaş, hoş geldin.
Memlekette treni kaçırıp ilim yapamamışsan, fikir üretme hakkını da kaybettin. Memleketin bütün kurumları tıkır tıkır işlemekte. Makam ve mevkileri hasbel kader elde etmiş olanların ali menfaatleri için... Ali Türk Beyin de dediği gibi, koca koca proflarımız, bir yığın alimimiz var. Özellikle arıcılık alanında dünyaya bilim ve teknoloji ihraç ediyoruz. Hayal etmek için de alim mi olmak lazım, kardeşim? Hayal etmenin kime ne zararı var?
-
Hayrettin hocam haklısın. :( ben yanlış yazdım. Senin dediğin gibi olmalıyız. Hiç parmağımızı oynatmadan, hiç emek sarfetmeden ve terlemeden kendimizi istediğimiz konuda alim ilan edip (şu an ülkemizde yaygın olarak yapıldığı gibi) herkesi acımasızca eleştirmeliyiz. Haddimizi, yerimizi ve hatta zeka seviyemizin ne olduğunu bilmeden çıkıp ahkam kesmeliyiz. Sana tavsiyem bir yol ortaya çık. Kimsin ne iş yaparsın. Bu güne kadar bu dünyada neler yaptın kendini bir anlat. Bakalım sen nerelere nasıl gelmişin hep beraber bir yol görelim. Profiline baktım bir şey bulamadım.
-
Doktorum sağol, ben sadece, insanların ilim adamı olmadan da fikir cimnastiği yapmasından (kendi çapında)bahsediyorum. Yoksa herhangi bir iddiam yok. estağfurullah. Profilime gelince; Arıcıyım. Başka da özelliğim yok.Farklı fikirlere saygı duyarım.Birilerini incitmemek için gayret sarfederim. İncinenler olduysa helallik dilerim.
Arıcılık ile pek alakası olmayan nefsi kelamlar ile forumu meşgul ettiğim için, tüm okuyanlardan tekrar özür diliyorum. Herkese saygılar ve bereketli arı ürünleri...
-
Dr.Muhteşem bey görüşünüze katılmadığımı belirtmek isterim.İlkokulda çok sevdiğim okul müdürümüz din derlerine girerdi bir gün çocuklar hepiniz okuyup adam olacaksınız değil mi? diye sordu hepimiz evet öğretmenim diye bağırarak cevap verdik sonra müdürümüz o zaman benim ayakkabımı kim boyayacak dedi!
Her insan okuyamaz her okuyanda adam olamaz sözünden çıkarak okuyan ve uzmanlaştığı dalda başkalarının yaptıklarını teyit ederek de bilim adamı olunmaz bilim adamı araştırmacı ve mevcut olanı devamlı geliştiren biridir.VE bizim gibilerin ışığı ve önderi olmalıdır. benim düşünceme göre...
Saygılarımla...
-
Osman bey sizin müdürünüzünde hiç fantazi yeteneği yokmuş üniversite mezunu ayakkabı boyacısı olsun niye istememişki ;D cevap verirseniz 8. ci iletiniz olacak. Artık birazda siz gayret edersiniz yazmaya dimi ;)
-
Muhteşem bey sizin ile tartışmak istemiyorum.Yanlızca düşüncenize katılmadığımı belirttim.Kişileri eleştirmek kadar eleştirilmeyide kabul etmek gerek. ::) Bu 9.iletim olacak sanırım ve son iletim. Allaha Emanet olun. :D
-
Arıcılık ve ıslahı başka yerlere kaymaya başladı.Bu benim istemediğim bir olay. Konu sulanıp arıcıların ne olduğu belli olmayan şeyleri okumasını istemiyorum. Dünyada ıslah son hız devam ederken, bu bu işte niye yokuz, sorunlar nedir onları tartışmak lazım.
Bu sene dört karniyol ana arı ile karniyola dönüş yaptım.Benim anlamadığım olay insanların sabit fikirli olmaları her ortamda karniyol arısını kötülemek isteyen kişiler var inanın anlayamıyorum.
Osman bey arıya gelince mi? milli duygularımız kabarıyor, hayat sadece arıdan mı ibaret?
Yaratan bile bir sürü çeşit yaratmış, bir tek arı niye yaratmadı?
İnsanlık devamlı ileri gitmek istemiştir. Bunun çeşitli sebepleri vardır.Ülkeler yarışmış, kardeşler bile birbirini geçmek istiyor. Önce yürümüş, daha sonra hayvanlara binmiş, daha sonra abralara binilmiş, derken uçak yapıp uçmuş.
Ülkemizin %99 zu Müslüman. Müslümanlığımızla ilmi durumumuz ters orantılı. Bizim ileride olmamız gerekirken neden bu hallere düştük bunlar ayrı konular.
Öncelikle İslam dini ilimin ilerlenmesini emreder. Ne gariptir ki Müslüman olmayanlar, günümüzde ilimde ve bilimde daha ileri.
İslam’ın ilk emri oku olmasına rağmen okuduklarını hayata geçiremeyen bir yapımız var. Bir şekilde birçok potansiyel güç harekete geçmemekte inat ediyor. Arıcılıkta bu söylemiş olduğum bilim erbabı aynı durumda. Proje proje ….Her işin bir erbabı vardır. Aşçı yemek yapar, çorba yapar. Aşçının ürünü budur, bizimde konumuz arıcılık, beklediğimiz ürün ise bölgelere göre olsun gezginci arıcılıkta olsun damızlık arıların gen bankalarının oluşturulması. Proje var, ama yemek bir türlü ortaya gelmiyor, yıllardır bunu ben söylüyorum. Bilimcilerde yapacağız çalışmalarımız var diyor. Görüntü henüz yok.
Dünyada kovan sayısı bakımından acayip bir rakama sahibiz. Buradan bile anlaşılması lazım neden bu kadar kovan arımız varken bal üretiminde bu sıralamada yer alamıyoruz.
Dönüyoruz ilim konusuna. Peygamberimiz derki “İlim müminin (müslümanın) yitik malıdır, onu nerde bulursa alsın”.
Burada anlatılmak istenen, bir yerde insanlık için bir gelişme varsa onu hemen alın demektedir.
Hadisi şerif gayet açık ve hiçbir sınırlama yok, nerde bulursanız derken Çin’de örnek verilmiş, o dönemde Çin’e gitmek beklide aylar sürüyordu.
Bu konuyla alakalı bir makale var, hem de makale diyanet yayınlarında. Linki tıklayıp, okursanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Bu konuda bir çok makale vardır, İlim Müslüman’ın yitik malıdır, peygamberin sözlerini aratıp onları da okuyun.
http://www.diyanet.gov.tr/yayin/basiliyayin/yweboku.asp?sayfa=20&yid=25
Makalenin sonundaki uzun paragrafı mutlaka birkaç kez okumanızı istiyorum.
Yukarda ki linkten sadece iki paragraf alıntı yaptım, bakın bakalım, bilenlerle bilmeyenlerin durumuna değiniyor. Linkte ayet ve hadislerin kaynakları var.
“Kime hikmet verilmiş ise ona çok hayır verilmiş demektir.''6(bakara 269) buyurulmuştur. Ayetteki hikmet, yararlı olan bilgi demektir. İnsanlığa yararlı olan bilgi, ona sahip olan için elbette bir üstünlük vesilesidir. Allah Tealâ bilenlerle bilmeyenlerin aynı kefeye konmasının doğru olmayacağını bildirmiş ve:
"(Ey Muhammed) de ki; Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyle düşünür.''7 (Zümer 9)
Yaratan, Ayet'te bilenlerle bilmeyenler bir olurmu derken, Cuma süresinin beşinci ayetinde, bildiklerini yapmayanlar kitap yüklü eşeklerdir, kelamıyla, tüm müslümanları, öğrendiklerini uygulamaya zorlamıştır. Bilgi beceresi veya etiketleri olanlar, elbet bir gün, yapmadıklarının hesabını verecektir. Yarası olan gocunsun.
Efendim şimdi tekrar başa dönelim. Biz ülke olarak hiçbir arabaya sahip degiliz. Buna Tofaş ve Reno’da dahil, bazı kişiler bu arabaları bizim zannediyor, birisi İtalyan patentiyle öbürü ise Fransız patentiyle üretiliyor, yani biri Fransız malı, bir diğeri ise İtalyan malıdır.
Efendim ben çok milliyetçiyim, ben bizim olmayan arabalara binmem, efendim Microsoft bizim değil, internet ve bilgisayar kullanmam, cep telefonunu biz icat edemedik kullanmıyorum. Uçakta nedir? Ben at ve eşekle yolculuk edeceğim gibi saçmalıklar, tamamen çağ dışı kavramlardır, ne dinde ne ilimde nede bilimle bağdaşırlar. Yalnız böyle düşünenler olabilir, onlara da saygı gösterip ayrıca bu soyu tükenenleri korumaya almalıyız. Islah edilmiş tüm canlılar bana göre teknolojik bir üründür, bilim adamları yıllarca bunlar üzerinde çalışmış ve ortaya bir şey koymuş, begeneceksin diyede bir kural yok ama karşı çıkıp yok saymak olayı başka yöne götürür.
Yerli arıcılık yaptığını savunanlar ilk önce dünyada kullanılmakta olan iki çeşit kovan var, bu kovanların birisi Dadant, biriside Langston. Bu kovanlar kime ait hiç düşündünüz mü? diye sorsam birçok kişi cevap veremeyecek, bu kovanlar, iki ayrı papaz tarafından icat edilip, kullanıma sunmuştur. Yerli arıcılık yaptığını iddia edenler ilk önce kara kovan arıcılığına dönüş yapmalı.Mevcut kovanları hemen bırakmalı, çünkü bu malzemelerin aslı bize ait değil.
Arıcılıkta yapılan bilimsel çalışmalar olsun, yıllarca yapılan ıslah çalışmaları olsun, bilimsel olup, ilim ürünlerdir.
Biz ülke olarak bu çalışmaları yapamadık, başkalarının yaptığını kabul etmiyorum diyenler, derdini önce gidip bağlı bulunduğu peygamberine anlatsın. O’na desin ki siz yanlış söylediniz ben daha doğrusunu biliyorum diye muhalefetini beyan etsin. Sizin tarifiniz olan İlim ve irfanı ben kabul etmiyorum deyiversin.
Yukarıdaki makalede bir başka hadis daha vardı.
Peygamberimiz böyle buyurmuş.
“Ya Öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen , ya da ilmi seven ol. Fakat sakın beşincisi olma (yani bunların dışında kalma) helâk olursun"26
Allah ne verirse her şeyin hayırlısını versin.
-
Değerli arıcı arkadaşlarım,arıcılık ıslah çalışmaları bloglarda öyle bir düzeye düşürüldüki,sanki ıslah çalışmalarını bilim adamları değilde,arıcılar yapacakmış görünümü kazandı.Islah çalışmalarında en önemli kısmı genetik ilimi ile ugraşan bilim adamları gerçekleştirir.Hangi arıcının labratuvarı var.Hangi gen ,hangi özellikleri taşıyor.Bu soruya cevap verebilecek arıcının ,değil elini ayağını bile öperim.
Seleksiyon çalışması yapacagım diyen arıcıda,yalan söyler.Birbirimize katlanmamız lazım.Kimse kimsenin altermatifi değil.Kimseye şu ırkı kullanın diye baskı yapacak ne gücümüz var nede öyle bir dünya görüşüne sahip değiliz.
İzole bölge anlayışı,öyle çarpıtıldıki,İzole bölge olarak kabul ettiğimniz hiç bir yer,Avrupadaki veya ABD deki izole bölgelere benzemiyor.Hiçbir arıcı ben izole bölge kuracam,şurası izole bölgedir diyorsa yalan söylüyor.
Artvin ve Ardahan izole bölgemi,dışardan arı gitmiyormu,Yazın Artvinin arısı Ardahana,Karslı Arıcı ardahana gitmiyormu,Karslı yüzlerce arıcı Adana,Mersin,Antalyada ne arıyor.Bölgeye Akdeniz sahillerinde kamyon,kamyon arı geliyor takviyeye,erkegi melezlemeye yol açmıyormu.
Sen nerden biliyorsunuz diyebilirsiniz,İl ve ilçe Tarım Müdürlüklerleri,arı nakli belgelerine bakabilirsiniz.
Sunni dölleme işini yapacak arıcı arkadaşlarımız vardır.Bu sayı gün geçtikcede artacaktır.Sunni Dölleme nedir.Islah çalışması yapılan,herhangi bir ırka ait ana arıların,labratuvar ortamında,Sterilizasyon şartlarına uyularak,erkek arı spermasının ana arıya verilme işlemidir.Daha geniş anlamda aynı özellikleri taşıyan yeni ana arılar elde ekmektir.
Irklar konusunda,Tarım Bakanlığının yayınladığı tablo vardır isteyen bakar,hangi ırkı tercih edecekse alır kullanır.İsterse her ırkdan bir tane alır daha iyi mukayese eder.
Petekli bal üreten birisi olarak,süzme bal üreten biri ile tartışmak anlamsız olur.Herkesin kendine göre sorunları vardır.
Yazılanlar ve yapılan işlemler,uygulanacak teknikler farklıdır. Gelin bunlarıda konuşalım.
Bir sene içinde,hiçbir paylaşım yapmayan birisi,kasımın sonunda 12den vurması ne kadar inandırıcı.1982 yılından beri arı ile ugraşan biri olarak ,her hapı yutacak değilim.Islah çalışmasını bütün desteklere ragmen henüz ...... yapamadılar.Baharki kovanlar farklı,sagımdaki kovanlar farklı,organik baldan bahsedebilme için geçiş süresinden,organik denetimdende bahsedilmeli idiayrıca,asfaltlanmayan köy yolu kalmadı,asfalttan 7km hava yolu ile uzak olması gerekirken,kullanılan varroa ilaçlarından bahsedilmemesi,ayrıcı görülen çelişkilerdir.Saglıcakla kalın.
-
Değerli arkadaşlarım ve abilerim. Konumuzun dışına çıkmaya vesile olduğum için hepinizden özür dilerim... Ancak;Arı islahında gen kaynaklarını korumanın önemini hepimiz biliyoruz. Bununda Milli bir servet olduğunu biliyoruz.Paylaşımlarda gördük ki resmi belgelerle ihmallerin nelere mal olduklarını...Yazdıklarımı ülkemiz adına bir öz eleştiri olarak kabul edelim. Bugün bunları yazabiliyorsak beklentilerin ve ihtiyaçların değiştiğinin farkına varmamızdandır. Ben 1995 ziraat fakültesi bahçe bitkileri mezunuyum. İyi kötü bitkilerle ilgili genetik bilgiye sahibim. Arılarda suni tohumlama ile o dönemlerde tanıştım. Doktora öğrencisi olmadan bu işlerin yapılamıyacağı söyleniyordu. Bu gün bunlar bir arıcılık formunda bir ekip tarafından yapılır hale geliyor... tebrik ediyorum... İlim insanımız hiç bir şey yapmıyor demiyorum. İlim insanlarımızdan bu işleri iyi yönetecek ülkemizde iyi bir kaptana ihtiyaç olduğunu söylüyorum...
-
Arkadaşlar böylesine güzel bir paylaşım forumunda böyle bir duruma düşürdüğüm için İlk önce Dr.Muhteşem Beyden ve sizlerden özür diliyorum...
Ali Bey ben yazınızda da hatırlattığınız gibi Karniyola geçiş aşamasındayım.Allahın izniyle başarılı olacağımada inanıyorum.
Benim Karniyola geçme nedenim uysal olması değil diğer arı ırklarına göre daha hızlı çoğalması , yüksek bal verimleri , kışın bal tüketimlerinin diğer ırklara göre daha az olması gibi özellikleridir.
Uysallığı ise yukarıda saydıklarımın kaymağı oluyor artık.
Dr.Muhteşem Bey sizden tekrar özür diliyorum. Allaha emanet olun!
-
ncetin 16 Hayırlı Olsun , Hoş geldin ;
Akademik kariyerin oluşu birde buna ameli bilğin ile pekiştirmen , bu birikiminide bizlere aktarman mutlu eder.
Aklımda ikin birde sitemin olsun ; Arıcılık Bilgi Paylaşım Forumunun bütün yükü Ali Hocamızda gibi duruyor.
Tabi Dr. Muhteşem Hocamızın , Emrah kardeşimiz birde Yusuf Şimşak , hocamızın da emeklerini yorumlarını görmezden gelemeyiz. Birde Şekerli hocamız vardı..! Onlarada teşekkürler .
Bazı üstadları buradan tanıyorum çok iyi arıcı olduklarınıda biliyorum , herhalde Formu takip etmiyorlar veya ben kacırıyorum.
Şahsen ben naçizane bir arısı (arıcı olma adayı) olan birisi olarak bazı forumları takip eder bir fikrim olursa paylaşmak istiyorum.
Şeref bey; Siteminde haklısınız diyemeyeceğim, çünkü bahsettiğiniz arkadaşların birçoğu kendi iş hayatlarında çok yoğunlar.
Forumun yükü konusunda, arıcılık forumu o kadar önemsemiyorum, ben istediklerimi her türlü zaten anlatan beriyim. Arıcılık forumunu önemseseydim, blokların faaliyetini düşürür veya yayınlarına son verirdim. Biz bloklardan geldik, belli bir izleyicimiz var. Arıcılık forumu açtığımızda arkadaşlarımızla bloklar aynen faaliyetine devam edilsin kararı alındı. Formda bir çok şeyi hala yapamıyorum, mesela konu taşınacağı zaman Mehmet Yüksel e söylerim o taşır. Ben birkaç kez denedim, konuyu taşıyacağım derken silebiliyorum. Zaten yakında birçok konuyu birleştirmeyi düşünüyorum, bazı yerler çok dağıldı. Biz elimizden geldiğince tecrübelerimizi, yazılarımız resim ve videolarımızla paylaşıyoruz.
Foruma üye olanlara özellikle isimleriyle üye olu desem de nikle üyelik devam ediyor bende onları direk siliyorum. Çok üyem olsun anlayışına karşıyım, yoksa şu ana kadar üye olan sayısı 1800 civarında bunların içinde onaylananlar 500 bile değil. Birde üyeliğe zorlayacak olsam konuları üyeler görecek şekilde ayarlarım olur biter. Bizim forumda üye olanla üye olamayan tüm konulara aynı ulaşır, üye olmayanlara herhangi bir kısıtlama yoktur.
Bana hoca denmesine ise kesinlikle karşıyım, bu bana ters. Kendisini hoca zannedenler bilgilerini gıdım, gıdım sizin bununuzdan getire, getire verirken, ben bildiklerimi bir çırpıda anlatıp, karşımdakinin kafasında soru işareti kalmasın isterim, forum sahibi bunu yapmayıp olayı sürüncemede bırakması lazım ama ben yapamıyorum, hocalık ise bana ters. Bundan dolayı bana Ali hocam denmesini kesinlikle istemiyorum. Başka forumlarda acayip bu konuda yalakalıklar olduğu konusunda duyumlarım var, önüne gelen hoca olmuş.
Karşımızda kimse eğilip zor duruma düşmesin, yağ yakmasın istemekteyiz. Zaten benim tarzımı birçok kişi bilir. Önemli olan arıcılığımıza olumlu katkı yapmaktır. Belki forumda bu hissedilmiyor görünebilir ama ülkemizin her yerinde sevenlerimiz var.
-
:-[ nolduki niye özür dilemek gereği duydunuzki. Bir konuda farklı düşündükmü desem yoksa farklı anlaşıldıkmı desem ondan oldu işte :D
-
"Ali Bey ben yazınızda da hatırlattığınız gibi Karniyola geçiş aşamasındayım.Allahın izniyle başarılı olacağımada inanıyorum."
Osmanbarış;
Her arı ırkının özellikleri farklıdır. Arıcılıkta ise en çok istenen şey 80 bin nufusu bir arada tutabilmek, herkesin istediği ve bir türlü başaramadığı iştir. Bu 80 bin nufus lafla olmamalı, 20 çıta ful arı olmalı. Bu iş sallamakla olmaz, bu dediğim arı silkelenip tartıldıgında 6 kg civarında olmalı. Çok merak eden 100 veya 200 tane işçi arıyı tartıp, 80 bin nufuslu kolonide kaç kilo arı var hemen bulur.
İnşallah başarılı olursunuz. Başarının oldugu yerde başarısızlıkta vardır. Benim bu konularda kızdığım nokta hayatında hiç bir ırkı tanımayanlar kendisine ne verilmiş ise yemiş, her arıya isim koymuş. Bazı arı ırklarınada takıntı yapmış. Ana arıyı kabul ettiremeyen bile ben karniolu denedim olmadı diyede ortaya çıkmıştır. Gerçekten denersin olmaz ve dersinki ben sezon başından sonuna kadar kullanıp gözlemledim olmuyor, ozaman bu kişiye herkes hak verecektir.
-
Ali Bey çok doğru söylüyorsunuz.Hayatı boyunca başka bir arı ırkını denememiş ve arı ırklarını araştırmayıp sonra arı ırkları hakkında olumsuz yorumlar yapmak doğru olmuyor.
Kendi adıma konuşayım.Ben Karniyol Irkına geçiş için yaklaşık 2 seneye yakın bir araştırma yaptım.Çevremde bu ırkı kullanan arkadaşlardanda anlattıklarını dinledim.
Sonra karşıma bir sorun çıktı.Gerçek Karniyol ırkını nereden temin edeceğim.Aslında işin en önemli ve zor kısmı buydu.Avrupada araştırmalar yaptım.Ülkemizde de Karniyol ana arı üreten bir kaç kişi ile irtipada geçtim.Ama içimde hep birsoru işareti vardı.Bana gönderecekleri gerçek karniyol muydu ?
Bu konu kafamı baya karıştırdı.sonra arkadaşlara sordum.bana bir isim verdiler.Dedikleri şey ana arılarında hile olmaz alacaksan oradan al dediler.Ve dediklerini yaptım.Rica ile dört tane ana arı alabildim.Allahın izniyle dördünüde kestirmeden kabul ettirdim.
Şimdi sabırsızlıkla baharın gelmesini bekliyorum.Diğer kolonilerimide bunlardan üreteceğim F2 lerle değiştireceğim.2013 senesi planım arılığımın hepsini F1 olarak değiştirmek.İnşallah muvaffak olurum.
sonuç olarak ;
Benim sabit bir arı ırkı takıntım yok,kısaca ben bu işi yapıyorsam ve arılarıma ister karniyol ister başka bir ırk olsun yapmış olduğum masraflar sabit kabul edersek hangi ırk bana daha çok bal-polen üretiyorsa onunla çalışmak isterim.Sanırım bu her kişi için ortak bir duygudur.Tersi var ise bence bu artık insanların psikolojisi ile ilgilidir.
Örnek olarak biz türklerin bir çnemli bir kavramı vardır.At-Avrat-Silah (kılıç) şimdi çağın gelişmişliğine karşı koyarak bizim önemli kavramlarımız vardır ve bunlardan ödün vermeyiz deyip düşmanımızın tanklarına ve son teknoloji silahlarının karşısına at ve kılıç ile çıkmak gibi açıklayabiliriz.dünyada en çok arı kolonisine sahip ikinci ülkeyiz diye gururlanıyoruz ama iş bal üretimine gelince beşinci altıncı sıralara geriliyoruz.Ama ne tuhafki bu konuda kimse bunun nedeni şundandır demiyor.
Ama ben diyorum ki ;
Siz hala savaşa at ve kılıç ile gitmeye devam ederseniz kaybetmeye her zaman mahkumsunuz.Mahkumuz.
Saygılarımla...
-
Arkadaşlar ben bu forumda bilgide cömertlik gördüm. İlmin zekatı % 100 derler ya bu ilke formun üyeleri tarafından uygulanıyor. Ali abinin hocalar konusunda yazdıklarına öğrencilik yıllarımda bir çok kez şahit oldum. Sen bir öğrencisin sadece bizim müsade ettiğimiz yere kadar öğrenebilirsin... Biz bu konuma gelene kadar nice sıkıntılar çektik , sende belli bedeller ödemelisin mantığı vardı. Formu daha başarılı yönetmek adına kurallarımız olsun ve uyalım... Eleştirilerimiz ve yorumlarımız yapıcı olsun... Yıkıcı olmasın.. Birlik ve beraber olmanın avantajını önce sanal ortamda yaşayalım...Sonra Küpün içinden bal mı ? Sirke mi ? Sızıyor görelim. Herkese Saygılar...
Nevzat;
Biz yıllardır ne biliyorsak paylaştık, normalde bilgilerimizin bitip tükenmesi gerekirken, bilgisini paylaşmayanlar bitti. Bilgi paylaştıgınızda bir çok kişinin kariyerini çizip atıyorsunuz, kariyeri çizilenler az az belki bilği paylaşıp akşam kesecekti, siz hepsini ortaya dökerseniz birileri sizden hoşnut olmayabiliyor.
Nedense kariyeri olanların olaylara tepeden bakmasını ben cahillige bağlıyorum. Hadi ben okudadım ve ehliyetim yoksa, bazılarına göre cahilsem, yıllarca okuyup cahil kalanlara ne demeli.
Yıllarca çok basit bilgileri saklayıp ahkam kesenlerin artık ellerindeki bilgilerden fazlasını bilirseniz, sizi neden sevsinler ki, ben şimdi o konuma geldim.
Dünyada tarımın her dalında damızlık şarttır. Bizde tarımın bir kolu oluyoruz. Bahçenize ektiğiniz maydonozdan tutunda meyve sebzelere kadar tohumluk arıyanlar, neden arıcılıktaki damızlık konusundaki eksikliklerimizi görmüyor. Kivi nerenin bitkisiydi şimdi nerelerde yetişiyor, çay kimindi şimdi nerelerde yetiştiriliyor, bunlar durup durukenmi oldu.
Arıcılık konusunda bize yön verenler damızlık konusunda arıcıların alayını yanıltmış ve elinizdeki arıya sahip çıkın demiştir. Size yön veren böyle derse, arıcı tabiki damızlık nedir bilmeyecek. Dünya arıcılığına bakıyorsunuz, tüm gelişmiş ülkeler gen bankalarını oluşturup, damızlıkları oluşturmuş.
Bu kurban bayramında çok önemli bilgiler edindik.
Ülkemizin en önemli araştırma kurumlarından birisinde çalışan biriyle bir sohbet gerçekleşti.
Sohbette arıcılık konusunda çok araştırma var denildi, bizde dedikki araştırmalar nerede?
Biz örnek verip dedikki, arı sütü üretiyoruz bunun saklanacağı? hiçbir makalede yok veya poleni nasıl saklayalım?
Siz böyle bir şey istediğinizde, bize müracat ediyorsunuz, müracatınızı alıyoruz, yapılacak yasal bir iş ise size bir fiyat çıkartıyoruz, parayı öderseniz istediğiniz bilgileri size sunuyoruz, araştırmanın patenti bizde kalıyor ve 3-5 yıl bu bilgiyi yayınlamayacağımızı söylüyoruz. Yani parayı basarsanız istediğiniz bilgileri ve araştımaları yaptırıyorsunuz. Bir ara bilgi çok pahalı deniyordu neden pahalı oldugunuda öğrenmiş olduk.
Bir taraftan hocalara yüklenirken öbür taraftan hocaların nasıl bağlı oldugunuda öğrenmiş oldum.
Bu şartlarda istenirse araştırma yapılır, yada birisi istediği araştırmayaı yapıp kullanır sizde merakla bu işi nasıl öğreniriz diye yalancı pehlivan gibi dolaşır durursunuz ama işi öğrendiğinizde atı alan üsküdarı çoktan geçmiştir.
Arıcılıkta bilimsel çalışma yapan kişiler kendi özverilerini kullanmadıkları sürece, bu kanun ve yasalarla bu işler bu kadar olmaya devam edecek.
Birde yeni arıcı arkadaşım Zaim abi derki, ülkemizde en büyük eksiklik, her konuyu kapsayacak organize edecek bir ünüversite kurulmalı,yada bu bölüm hazır ünüversitelere eklenmeli, hangi iş olursa olsun, işlerin planlanmasıyla alakalı acayip eksikliğimiz var diyor,her işin organize edenlerine acayip ihtiyaç var, bunuda paylaşayım.
Not: Bu konu tanışma bölümdeydi buraya aldık.
-
Ali abi inşaallah bu yazılanları etkili ve yetkili kişilerden birileri takip ediyordur. Söylenenlere katılmamak mümkün değil... Hele o Zaim abinin son fikri aslında bir ihtiyaç . Maalesef Akademik Dünyamızda da bir hantal yapı var... Mantar biter gibi her ile bir üniversite açalım ... Gerekli gereksiz bir sürü bölüm açalım ... Mezunları nereye kanalize edeceğiz planlamayalım...İşsiz ve güçsüz bir üniversite ordusu yetiştirelim... Sonra gelişmiş ülkelerdeki üniversiteli bir öğrencinin devlete maliyetinin 60-70 bin dolar olduğunu , bizde ise 10 bin dolar olduğunu söyleyelim... Sonra yıllık 10 bin dolarla yetişen öğrenciden 70 bin dolarla yetişen öğrencinin performansını beklemek...Galiba bu işler ne kadar ekmek o kadar köfte... İşte burda da zaim abinin formülü geçerli... Yetişen üniversiteli sayısı ihitiyacın %10 kadar fazla olsun ama yıllık devletimize maliyeti 70-80 bin dolar olsun... Sonra sen bu adamların önüne istediğin setti çek yinede bir yolunu bulurlar ve ülkedeki kirlenmiş genetik materyali bile saflaştırırlar ve önüne damızlıklarını koyarlar... Ancak bu milletin imkanlarıyla bir noktaya gelmiş bilimcilerin yaptıkları çalışmalardaki bilgileri ülke arıcılığına satma olayını etik bulmuyorum... Senden beklenen ülke arıcılığına kaptanlık yapıp ileri bir düzeye taşıman ... Sen ise Ülke arıcılığını başıboş bırakıp kime ne satabilirimin peşindesin... Yazık...Allah her şeyin hayırlısını versin... Saygılarımla!