Mustafa Akdağ
İnsan acaba ben bu işi yapabilir miyim diye kendi kendisine sorular sorup, işin muhasebesini yaptığında bu iş bitmiştir. Arıcılık (http://www.aribakani.com/forum/) herkesin yapabileceği bir uğraş değil. Bu işi arıya gönül verip arının dilini anlamaya çalışanlar yapar.
Burası anılarla alakalı bir bölüm, bende yaşanmış bir hadiseyi aktarayım. Yıl 1992 filan memleketimizdeki arılarımız körlemişti. Babama Gebze’den 5 şer çıtalık iki kovan arı yolladım. Babam arıları araçtan alıp bahçeye götürüyor. Rahmetli babam arıların uzun süre yolculuk ettiğini ve bunaldığını düşünüyor ve arıları rahatlatma için acele ediyor.
Beklemek yok, körük yakmak yok, maske giyinmek yok. Arıları direk açıyor.
Ortalık karışıyor, bahçemizin hemen bitişiğine su doldurmaya gelen çoluk çocuk kadın kız hepsini haşlamış.
Olayın ilginç tarafı ise babam eve kaçmaya kalkıyor, evdekiler buraya gelme diye kapıyı kapatıyor.
Babam çaresiz her tarafını arılar sarmış, evimizin bir başka yönü ise mezarlığa bitişiğiz. Bizim mezarlar şehirdeki gibi cenaze olduğunda kazılmaz. Birçok kişi sağken genelde kendi mezarını kendisi yapar öldüğünde yerini hazır ediyor, Anadolu’nun birçok köyünde eskiden böyleydi. Birde mezarın içinde ayakta durabilirsiniz o kadar yüksek, yan tarafları ise taşla örülmüş duvardır. Mezarın üstleri ise uzun gergi dediğimiz taşlarla kapatılır, 100-200 yılda geçse o mezar hala sapa sağlam durur.
Sonuç bölümünde ise babam açık mezarlardan birisine giriyor, arılar sakinleyene kadarda çıkmamış. Fakat b,r hafta kemiklerim bile sızladı demişti, yediği iğnelerden dolayı.
Arıcılık (http://www.aribakani.com/)ta birçok anılar vardır, askerlik anıları gibi hep anlatılır durur.
Arılara sevdalanan ve onların çalışmasını bıkıp usanmadan seyredenler her geçen gün arıcı olmaya devam ederler.
Emeksiz hiçbir şey mükemmel olmuyor. Arıcılıkta sadece emek değil birçok zorluklarla boğuşmak gerekiyor.