Gönderen Konu: Ocak ayında Arılığım.  (Okunma sayısı 22427 defa)

Mehmet Yüksel

  • Tam Üye
  • ***
  • İleti: 228
    • Arıcılık ile ilgili bilgi paylaşım sitesi.
Ocak ayında Arılığım.
« : 08 Ocak 2010, 23:19:28 »

Arılığımda yapmış olduğum uygulamalara son vererek,
arıların dinlenme zamanı olan Ocak ayında sadece dışardan
bakıyorum ve kolonileri rahatsız edebilecek husuzlar varsa
önlem alıyorum.


Kovanların karla kaplı olması arılar için hiç de tehlikeli
değildir,sadece kar donarsa kovan içi hava almayabilir,
kovan içi sıcak dışarısı ise soğuk olduğundan kovan girişlerinde
kar eriyebilir eriyen kar da donarsa buzlanır ve kovana hava
girmesini engeller böyle durumlarda kovanın
sadece girişleri açılır.


Koloniler kendilerini kışa hazırlamış durumdalar,arıcının şimdi
yapacağı bütün işlemler arılara zarar verir onun için sonbahar
bakımını doğru yapıp kışın koloniye gerekmedikce
rahatsız etmemek gereklidir.


Bir de şunu belirtmek istiyorum,
Kovanları fazla sararak yani aşırı izole ederek ve kovan girişlerini
daraltarak kovan içinde şöyle bir hata oluyor,arılar kovan dışındaki
gerçek soğukluğu hissedemiyorlar bu sefer erken yumurta bakımı ve
yavru üretimi başlıyor,yavru üretiminde bildiğimiz gibi arıların kovan içi
sıcaklığı olan 35 C°dereceye ihtiyaç vardır arılar zamansız yavru
bakımı için büyük miktarda bal stoklarından tükediyorlar ve kovan
içinde nem oranı birden yükseliyor hatta bazı arılar su ihtiyacı için
dışarıya çıktığında soğuktan ölüyorlar buna çok dikkat etmek gereklidir.
Havalandırması alttan veya kovan girişleri tamamen açık olan
kovanlarda aylık bal tüketimi Ocak- Şubat aylarında 900 gr ile 1.5 kg arası
değişirken,iyi izole edilmiş ve erken yavruya yatmış kolonilerde
aylık stok balı tüketimi Mart ve Nisan aylarında
4 kg ile 8 kg olabiliyor buna çok dikkat etmemiz gereklidir.
Yavruya yatma zamanını ne kadar uzaltabilirsek baharda
arılarımız için o kadar sağlıklı oluyor.

En büyük tehlike ise kışın yavru alanı yapmış koloni yavruların
ısızını korumak için yavrulu çıtayı terk edemez,bir çıta ötesindeki
bal stouğunu bile alamadan dolu bal stoğu olduğu halde
açlıktan ölürler,bu durumlarda şubat ayında güneşli bir günde
koloninin bulunduğu bölgeden boş çıtaları çekerek
ballı çıtaları koloniye yaklaştırdığımızda koloniyi
sönmekten kurtarmış oluyoruz.







« Son Düzenleme: 08 Ocak 2010, 23:23:25 Gönderen: Mehmet Yüksel »

mustafa17

  • Acemi Üye
  • *
  • İleti: 19
  • Denizci
Ynt: Ocak ayında Arılığım.
« Yanıtla #1 : 20 Ocak 2010, 20:30:11 »
  Syn YÜKSEL, Bilime ve bilgiye önem veren biri olarak;Bizim kurumlarımızdan edinemediğimiz bilgileri Alman üniversitelerinden edinerek bize yazılı ve görsel olarak ulaştırma çabalarına sonsuz TEŞEKKÜR ediyorum.
GÜVEN bir ömürde KAZANILIR;bir günde KAYBEDİLİR.

Mehmet Yüksel

  • Tam Üye
  • ***
  • İleti: 228
    • Arıcılık ile ilgili bilgi paylaşım sitesi.
Ynt: Ocak ayında Arılığım.
« Yanıtla #2 : 21 Ocak 2010, 23:08:37 »
Mustafa bey zamanla herşey olur inşallah,ben birşey demeyim bu konuda,
paylaştığım konulara ilgi gösterenlere,size ve bütün arı dostlarına çalışmalarında başarılar dilerim,
uymayanlar da kendileri bilir artık,selamlar.
« Son Düzenleme: 22 Ocak 2010, 21:13:41 Gönderen: Mehmet Yüksel »

semihsağır

  • Acemi Üye
  • *
  • İleti: 17
  • bilecikten selamlar
    • www.marmaraaricilik.com
Ynt: Ocak ayında Arılığım.
« Yanıtla #3 : 22 Ocak 2010, 18:44:43 »
mehmet bey
arı ve arı ürünleri alanında tıcarı anlamda calışmaktayım bızım dukanımıza gelen arıcılardan 10 gun ıcınde ozellıkle bursa bılecık eskısehırdekı bazı arıcı arkadasların aralık ve ocak donemlerınde arılarında kayıplar basladıgını soylemektedırler..herkezın ortak cümlesi arılarımda bal stogu var ..son bahar bakımını ve varroa mucadelesını yaptık ama arılarımız teket teker gıdıyor dıyorlar.dıkkatımı ceken bır cumle oldu .bu yıl bu bolgelerde ana arı eylul 15 gıbı yımurtlamayı cıddı anlamda azalttı dıyorlar.benım aklıma gelen bu olumlerde varroanın etkısı buyuk dıyorum.118 kovan arımdan 6 tanesını bende kayettım.ve en az 30 kovanımda sıvı surup var .bu surubun bana tehlıkesı ne olur.ve ölümler hakkında sızden ve bakanımdan arıcı arkadaslardan yorumlar beklıyorum..bu gun dukkanıma gelen sefer amca adında kı yaşlı hacı 11 kovanım söndü.acaba ne yapsak dıyor.bu arılar bu kıs olurse bende öülürüm dıyor bu iş ciddi galıba .ölümlerin coğalacağı yonunde ortak gorusler var
saygılar

Arı Bakanı

  • Yönetici
  • Özel Üye
  • *****
  • İleti: 1.183
    • Ali Türk
Ynt: Ocak ayında Arılığım.
« Yanıtla #4 : 22 Ocak 2010, 23:28:45 »
Semih bey öncelikle olayı görmeden çözüm isteniliyor bu çok zor. Ben genelde yaşadıklarımı ve tecrübelerimi yazarım, birçok şeyi görüp çözmek daha kolaydır.
Beni takip edenler bu sene olayları gördü. Benim uygulamalarımla başka arıcıların nasıl uygulamalar yaptığını genelde kıyaslayarak haberler yaptım. Gidip başka kovanları açıp onların hatalarını haber yaptım, bunu bile başka yönlere çekmek isteyenler olmuştu. Biri sizin kovanınızı açarsa ne yaparsınız diye. Ben birisinin kovanını açıp ne yapabilirim. Balım var, arım var, ayrıcada anaarı üreten birisiyim. Sırf yanlışları yok edelim bir şablonumuz olsun diye çırpınan birisiyim. Bu sene ormanda gördüğüm kovanların kapaklarını açtığımda
Acayip bir şeyle karşılaştım.  Üst kapakla çıtalar arasında yaklaşık 8–10 cm boşluk var ve arada örtü yok. Bir yanlışlık mı oldu arıcı acaba bu kovana örtü koymayı mı unuttu diye başka kapak açıyorum gene örtü yok. Daha sonra gördüm ki tüm kovanlar böyleydi. Bu vatandaş kışa girmeden 30 kovan arı kaybetti. Ertesi günü bu arıcıyı bulup arılarını sıkıştırdık, yavrulu alan çok azdı, 3–4 çıtalık arılar o kadar bol polen ve nektara rağmen yavruya yatamamışlardı. Hemen bitişiğimdeki kovanlarda aynı durum vardı, 3-4 çıtalık arılar 20 çıtalık alanda tutuldu, yani kovanda 4 çıta arı var fakat kovan katlı duruyordu. Bu ne demektir biliyor musunuz, arılar istenilen ortamı bulamadıkları için yavru yapamadılar ve kışa çok zayıf ve yaşlı arılarla girdiler.


Genelde Almanya örneği veriyoruz. Bunu niçin yapmaktayız orada bir arıcı arkadaşımız üniversite destekli uygulamalarını bizimle paylaşıyor ve kovanların gücüde ortada. Biz bir türlü o seviyeleri yakalayamadık fakat olan bir şeyi başaramamak insana acayip zor geliyor. Önünde numune var ve sen onu yapamıyorsun. Almanya’yla dalga geçenlerin arıları ruşete düştü, ruşetten kutuya doğru yolculuğa çıktılardı neden arılıktan haber yapmıyorlar. Burada bir başka bir örnek daha vereyim, Ynanistanda arıcılıkta bizim gibi geri kalmış durumdadır. Benim bu seneki gözlemim sadece kokini olması lazım isimde yanılabilirim, çam balına kovanlarını katlı soktu. Bir sürü arıcı oradada bizim gibi boşa kürek çekiyor. Fakat içlerinde bir kişi katlı arıyla çam balına giriyor bunuda bir düşünmekte faydalı olur kanaatindeyim.

Almanya’da en az iki aylık bir dönemde 3 posta kış arısı denilen işçi arılar oluşturuluyor. Bu onlar için çok önemli ve o dönemde acayip kek veriliyor. Bu arıların bir postası ölse kalan iki posta arı kışı çok rahat çıkartmakta. Bizde bunun önemini şu ana kadar kavrayan yok. Kışa güçlü ve genç kış arılarıyla giriliyor. Bir diğer husus ise Almanya’daki arıcı yavruya kendisi nokta koyuyor. Basıyor invert şurubu her tarafı bloke edip sırlanmasını bekliyor. Bizde istediğimiz halde bazı arılar o dönemde çok az yavru yapmakta.

Ben bu sene ormandaki arılarıma en az 20 sefer gidip geldim. Bitişiğimdeki ve civardaki arıcıların hiç birisine denk gelemedim sezon bitti. Bu adamlarda varroa mücadelesi yaptıklarını söylüyorlardı. Mücadelede takvime uyulmaz ise arıcı kendisini kandırmakta. Arıcıların her şeyi yaptım demesine ben inanmıyorum, her şeyi yapanların arısı niye sönmüyor, sonuçta bir şeyleri ya fazla yaptı yada yapmadı.

Şimdi adama diyorsun senin arıların şu yüzden öldü, kabul etmiyor. Peki neden öldü sen biliyormusun, ya hiç bir şey bilmiyor, yada acayip senaryolar üretecektir. İşin ilginç tarafı ise benim hatam diyemiyorlar.

Yapılacaklar ise geçmişte kaldı, bundan sonra yapılacak bir şey yok.

Yazılacak çok şey var, uzun yazılardan başta kendim nefret ederim fakat yazmayınca nasıl anlaşılacak. Tekrar sonradan araya başka şeyler ilave edebilirim.
« Son Düzenleme: 23 Ocak 2010, 13:19:24 Gönderen: Arı Bakanı »
Arıcılık, arıyı yönetme sanatıdır... Siz arıyı yönetemez iseniz, arılar sizi yönetir...

Ali Türk

erkanduzce

  • Ziyaretçi
Ynt: Ocak ayında Arılığım.
« Yanıtla #5 : 11 Ocak 2013, 23:29:53 »
ocak ayı bölgemizde beklenildiğinden sert geçiyor
kar sebebi ile okullar bir hafta tatil oldu
bazı yerlerde kar 1 m yi geçti..

...
bazı arılarımızı denemek amacı ile katta kışlattık


tabi arılığımız da bundan nasibini aldı
hava şartları ilçemizde köyüme göre daha hafif geçiyor arılarım kışın ilçede

bu yıl yağan ikinci kardı bu
bir tane daha var bakalım ne zaman gelecek

tabi tacettin kardeş gibi arılarınıza sehpa da yapabilirsiniz..
« Son Düzenleme: 11 Ocak 2013, 23:41:20 Gönderen: Arı Bakanı »

Arı Bakanı

  • Yönetici
  • Özel Üye
  • *****
  • İleti: 1.183
    • Ali Türk
Ynt: Ocak ayında Arılığım.
« Yanıtla #6 : 16 Ocak 2013, 19:07:32 »

Ocak ayının ilk haftasında yağan kar yaklaşık bir hafta etkili oldu. Kar yağışı sonrası yaklaşık 1 hafta koloniyi kapattım. Ruşetin altındaki havalandırmayı açıp çıkışı kapattım ki şurubu çeken arı kendisini dışarı vurmasın diye.
Bir hafta sonrası hava istenilen sıcaklıkta olmasa da yandaki ruşetin arıları uçuyordu. Kapalı ruşetin kapağını açtığımızda arılar görüldüğü gibi dışarıya çıkıp uçuşa başladı, burada dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri, invert şurup arıların midelerini bozuk nosema (ishal) yaptırmıyor. Ruşetin içini açtığımızda ise yavru etrafına invert şurup çekilmiş ve yavru sökümü olmamış durumda. Benim şimdi düşündüğüm acaba dışarıda ki durumdan haberi oldukları için mi yoksa poşetten nektar alıyoruz diye mi yavru sökmedi bilemiyorum. Bir başka detay duman yok direk ruşeti açıp inceleme  yapılıyor, tek elle video çekerken öbür elimizle çıta kontrolü yapıyorum, zaten bu gibi şeyler bizim devamlı yaptığımız hareketler :)
Arıcılık, arıyı yönetme sanatıdır... Siz arıyı yönetemez iseniz, arılar sizi yönetir...

Ali Türk

özen efe

  • Acemi Üye
  • *
  • İleti: 35
Ynt: Ocak ayında Arılığım.
« Yanıtla #7 : 17 Ocak 2013, 01:17:19 »
Soğuk havalarda arıların şurup tüketmesi ilginç belki invert şurup farkıdır.Biz muğlada arıcılık yaparken Şubat ayında sıvı beslemeye geçerdik.Kışın ise kek verirdik.Şimdi arılarım İzmir de sıvı besleme için daha erken gibi.Son baharda invert şurup yüzünden arılar yavruyu kesmedi.Bu nedenle bal stokları azaldı.Bu arada yavru kesilmediği gibi varova da kesilmedi.Bir buçuk aydır şurup vermiyorum arada kek veriyorum.Sizin çekimleri gördükten sonra demek  ki şuruplamaya başlanabileceğini gördüm.
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve bir orman gibi kardeşcesine.

Arı Bakanı

  • Yönetici
  • Özel Üye
  • *****
  • İleti: 1.183
    • Ali Türk
Ynt: Ocak ayında Arılığım.
« Yanıtla #8 : 17 Ocak 2013, 10:25:57 »
Soğuk havalarda arıların şurup tüketmesi ilginç belki invert şurup farkıdır.Biz muğlada arıcılık yaparken Şubat ayında sıvı beslemeye geçerdik.Kışın ise kek verirdik.Şimdi arılarım İzmir de sıvı besleme için daha erken gibi.Son baharda invert şurup yüzünden arılar yavruyu kesmedi.Bu nedenle bal stokları azaldı.Bu arada yavru kesilmediği gibi varova da kesilmedi.Bir buçuk aydır şurup vermiyorum arada kek veriyorum.Sizin çekimleri gördükten sonra demek  ki şuruplamaya başlanabileceğini gördüm.


Özen; Kek arılara niçin verilir bilmiyoruz. Ülkemizde bunu bir türlü çözemedik. Kek arıları oyalamak ve kandırmak için kullanılıyor gelişmiş arıcılıkta böyle. Arıları ne zaman oyalıyoruz, kurak zamanda yavruyu kesmeden yavru faaliyetini devam ettirmek nüfusu artırmak için kullanılır. Arılara kek verildiğinde arıyı çok yorup kısa sürede ömrünü bitirir çünkü keki arıların işlemesi acayip uğraştırır, sıvıyla beslenen arıya katı yem verildiğinde ne kadar zorlandığını çok basit deneyler yaparak görmek mümkün. 250 gr keki 1 çıta arıya verin bakın kaç günde onu işleyip petek gözlerine koyacak, aynı arıya yarım kilo şekerle yapılmış şurubu verin gene gözlemleyin ne kadar sürede şurubu çekip başka işlere bakacak ve aradaki arıların yorulmasına da dikkat edin. Yada bunu başka şeylere uyarlayabilir, çorba içmekle kuru ekmek yemek gibi bir şey.

Arıları keklemede hedef yavruyu devam ettirmekse sorun yok, stok tamamlatmak isteniyorsa bana göre yanlıştır.
Ben geçmişte bir çıta civarındaki bir arıya 2 su bardağı şurup vermiştim, tam hatırlamıyorum ama iki saat sonra kontrol ettiğimde şuruplar çekilmişti, tekrar iki su bardağı daha şurup doldurdum ve akşam üzeri baktığımda şurup bitmişti. Burada benim anlatmak istediğim arıcı yaptığı işte neleri hedefliyor bilmeli. Bir çıta arı 4 bardak şurubu çekip işine gücüne bakacak, siz aynı arıya 100 gr kek verin en az 1 hafta uğraşacak, anlatmak istediğim herhalde anlaşılmıştır.
Bizdeki yanlış oluşumlar, beklide elimizdeki kullandığımız arılardan kaynaklanıyor, arılara iş yaptırmak için illaki dürtmek gerekiyor.

Bir başka konu gene bizde her mevsim arı bir şekilde besleniyor, gelişmiş arıcılıkta son baharda gerekli yükleme yapıldıktan sonra baharda dahil olmak üzere bir şey verilmeyip, yükleme yapılan  çıtalardan varsa onları alıp bal sezonuna giriliyor.  Bunu Mehmet Yüksel'in uygulamalarından biliyorum, baharda fazla şurupla sırlı petekler varsa onları alıp bölme yaptığı arılarına ayırır, bölmeleri yaptığında bu ballı çıtaları veriyor.

Bir başka ayrıntı, konu konuyu açıyor, invert verdiğim arı çok zayıf ve içerideki stok kıştan çıkmasına yetecek miktarda, zayıf arılar hele yavru varsa soğuklarda yandaki çıtalara geçemezler ve kovan bal doluyken açlıktan ölürler.
En büyük hastalıklardan biriside kışa girerken arıları bölüp zayıflatmak. Gelişmiş arıcılıkta son baharda zayıf koloniler birleştirilirken, bizde güçlü arılar bölünüp zayıflatılmakta.

Arıcılık, arıyı yönetme sanatıdır... Siz arıyı yönetemez iseniz, arılar sizi yönetir...

Ali Türk

özen efe

  • Acemi Üye
  • *
  • İleti: 35
Ynt: Ocak ayında Arılığım.
« Yanıtla #9 : 17 Ocak 2013, 23:09:03 »
Verdiğiniz bilgiler için teşekürler.Kek kullanmak Muğla yöresinde çok yaygın.Şu günlerde Muğla daki kekçilere gitsek satlerce sıra bekleriz kek yaptırmak için.
Kek kullanmanın iyi bir şey olmadığı söyleniyor.Yada sizin dediğiniz gibi önce hedef belirlemeliyiz.
Ben on yıldır arıcılık yapıyorum.Daha öncesindede akrabalarım arıcı olduğu için hep işin içindeydim.
Bu yıla kadar salkım nedir bilmiyordum.Hiç duymamıştım.Kışın arılar salkıma giriyormuş.
Ben Muğla da salkım diye bir şey duymadım.
Peki keki niye kullanıyoruz?
Kışın arıların beslenmesi gerekiyorsa soğuk havalarda arılar şurup tüketemedikleri için.
Yavru faaliyetleri devam etsin diye.
Kek kullandığımız arılar çok iyi yavru yapıyorlar.
Gezginci arıcı değilsek bahar zaten kısa sürüyor.Arıların bahara güçlü girmesi gerekiyor.
Yavrular 20 günde çıkıyor iki sefer yavru devir dayım yaptığı zaman bahar bitiyor.Arılarımız dolmadan bahar bitiyor.
Kek arıları yoruyorsa bile faydası bence daha çok.Kovanda yavru faaliyeti devam ettiğinden bahara genç ve fazla askerle giriyoruz.Yorgunluktan ölen arılar olsa bile farketmiyor.
Tabiki benim bu söylediklerim Ege kıyıları için geçerli.Çok soğuk yerlerde durum değişebilir.
Ege bölgesinde 4 5 kez bal sağımı yapıldığı için arılar genelde 2 3 4 çıta kalıyor.Biz bu arılara kışın kek vermessek yavru yapmazlar bahar geldiğinde yavruya başlarlar 1 2 petek işlemeden yaz gelir.
Ali bey benim alışkanlığım ve bildiğim bu.Saygılar.
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve bir orman gibi kardeşcesine.

Arı Bakanı

  • Yönetici
  • Özel Üye
  • *****
  • İleti: 1.183
    • Ali Türk
Ynt: Ocak ayında Arılığım.
« Yanıtla #10 : 18 Ocak 2013, 10:56:20 »
Özen; Arıcılarımız kim ne yapıyorsa hep aynısını yapıyor. Yani birisi kek veriyor ertesi gün öteki koşup kek yaptırıyor. Biri asit veriyor bir bakmışın asit vermeye çalışanlar. Rutin varroa mücadelesini yapan arkadaşlarım var ve organik asitlerle işi götürüyorlar, bana soruyor baharda şu kimyasal ilacı vereyim mi? diyorum ki varroa var mı? Niye vereceksin?  bilmiyorum cevabı alıyorsun. Sana birinci yazımdaki cevabımda arıcı ne yaptığını bilmeli demiştim, kimse ne yaptığını bilmiyor. Şimdi Ege de kış yok ve arı yavru kesmiyor, kek arıyı yoruyor ama yavru devam ettiği için eksilen arının yerine bir ölürse iki doğuyor, Egede kek veriliyor diye kışın salkımdaki arılara kek verip arıları mahfedenler var.
Şimdi sana desem ki 5 koloniye kek ver, 5 koloniye de şurup ver, sonuçları bir yıl bir gör bakalım, kimse bunu yapmıyor.
Yazıyın içinde kek verdiğimiz arılar çok iyi yavru yapıyor yazmışın. Arıların gelişimi ve bal toplamaları ırklarıyla alakalı, yapılan araştırmalarda tüm ırkların gereği gibi denendiğini zannetmiyorum, hiçbir araştırma yapılan yerde ben katlı koloni şimdiye kadar göremedim, bunu yazarken kıyas yaptığım yerler yabancı ülkeler gibi araştırma ve deneme kolonileri olsunu kastediyorum.

Bir başka örnek vereceğim, yanlış anlamayın yazılarınızdan zaten iyi arıcı olduğunuzu anlıyorum, sizin gözlemler yapabileceğinizi sizde görebiliyorum.

Geçtiğimiz yıl Düzce’den Erkan Kaya benden 2 koloni arı aldı. Aldığı tarih 25 Mart tı. Erkan acayip meraklı ve araştırmacı bir arıcıdır. Arılığında ise o zaman konuşuyoruz acayip iyi arılarım ve damızlıklarım var diye bana övüyordu. Bahsettiğim kişinin 80 civarında kolonisi var.
Arılıkta bulunan arı ırklarını bana saydı, Yığılca, Kafkas birde yerli arılar dedi neyin yerlisi bilemiyorum.
Bu arılığa benden giden iki koloniyi koydu, dedi ki ben bu arıları gözlemleyeceğim denemek istiyorum.


Bundan sonraki yazacaklarım Erkan’ın bana anlattıkları, aynen şöyle bir ara bir durum vardı ben orada yapılacak olanı söyledim istemeye istemeye yaptı.


Arıları götürdü, arılığında gözlem altına aldı, kendisi arılarına kestane bal akımı yaklaşana kadar iki günde 500 gr. şurup vererek teşvikte bulunuyormuş.

Bana dedi ki Ali abi, senin arılar felaket gelişiyor, birde teşvik verirsem oğula gidecek, senin arılara teşvikte vermiyorum. İlerleyen zaman içinde arılardan birisi oğula meyletti, dedim ki o arının iki kapalı yavrusunu arısıyla al ve bir bölme yap, Erkan buna sıcak bakmadı. Bak arı oğula gidiyor nasıl deneyeceksin, arıyı bölersek oğul vermeyecek gücünü düşüreceğiz, koloni kontrol altında kalacak, bu işlemi ise Mehmet Yüksel’den öğrenmiştik, Almanya’da oğula giden arıların iki kapalı yavrusu arısıyla koloniden alınıyor.

Arılardan birisi oğula meyletmedi. Mart ayı sonunda 5 çıta giden arılar, haziran ayı içindeki kestane nektarına yetiştiler, bölünen arı hiç teşviksiz kendi başının çaresine bakıp 10 çıta kestane balı sırlamış.

Bölünmeyen arı ise kestane akımı başlamadan 5 çıta bahar balı yaptı, onları alıp başka kolonilere verdim dedi. Haziran ayı içinde ise bölünmeyen arı 15 çıta kestane bal sırladı. Sonuç bölümü, mart ayı sonunda 5 çıta olan koloniler 30 çıta bal sırladı ve bu ballar temmuz ayı başlarında kolonilerden alındı.

Bu gözlem yapılırken civardaki birçok meraklı arıcı tarafından, Erkan’ın arılığına gidip olay yerinde izlendi. Zaten 15 çıta bal sırlayan arının bak hasadı videosu var.
Asıl sonuç bölümü ise şudur, iki koloniyi arılıkta hiç bir koloni geçemedi, bölünen arı 10 çıta bal sırladı, bölünmeyen arı ise 20 çıta bal yaptı.
Erkan’a sordum çok güvendiğin damızlık arım diye yere göğe sığdıramadığın arılar kaç çıta bal yaptılar. Aynen şunu söyledi, abi arılığımdaki en kral arı 8 çıta balı geçemedi. Yarışın yapıldığı yerde bir kaç koloniyle yapılmadı, 80 arı zaten Erkan'ın var, civarda kaç koloni var bilmiyorum.
Geçtiğimiz sene arılıktaki anaların büyük bölümünü Erkan değiştirdi kalanları ise bu yıl değiştireceğim diyor.


İnsanlarımız bir şeyi görmeden bilmeden çamur atanlar oluyor, bu çamurları atanların ülke arıcılığımıza katkılarını çok merak ediyorum.
Arıcılık, arıyı yönetme sanatıdır... Siz arıyı yönetemez iseniz, arılar sizi yönetir...

Ali Türk

Arı Bakanı

  • Yönetici
  • Özel Üye
  • *****
  • İleti: 1.183
    • Ali Türk
Ynt: Ocak ayında Arılığım.
« Yanıtla #11 : 20 Ocak 2013, 23:37:30 »

Ocak ayının 20 sinde hava çok güzeldi, Muhteşem abide ziyaretime geldi, bu fırsatı kaçırmayarak arılarımızın bazılarını bir açmamız gerekiyordu.
benim açımdan çok önemli olanlardan birisi 2011 yılında ürettiğimiz analardan 3 numaralı saf.
Arılar Mersin'e gittiğinden beri koloniyi bir türlü açamadım, hatta üstüne Mersin'e giden arılardan süzülecek püren balı koymuştum onları bile alamadım.

Koloni katlı, normalde bu kovana 5 çıta bile fazla. Bu haliyle bile biri yumurtalı biri kapalı yavru olmak üzere iki çıtada yavru var. Bir önceki paylaşımım da, bu arının teşviğe ihtiyacı olmadığını yazmıştım, aynen dediğimiz gibi içeride bal varsa zaten ana arıyı durdurmak imkansız. Bal varsa arı kendi kendisine yavruyu devam ettiriyor, birde bu kovanın sıkışık olduğunu düşünün.  Birde bu arı köyde ve köy Gebze'den oldukça soğuk.

Kolonideki ana arıyı geçen sene sürekli değiştirmek istediler ben izin vermedim. Bu günkü kontrolde kovanda gene iki ana arı vardı, koloni anayı yedeklemiş, yeni ana arı çiftleşip gelip, yumurtaya başladığında eskisini öldürecekler.

Bende ana arı ne kadar çalışıp spermi bitecek onu merak etmekteyim.

Arılar köyde tek tük polen getiriyordu.

Koloniyi maskesiz kontrol ettik.

Çok dikkatimi çeken ise katta açık ballı çıtalar var ve bal alttaki çıtalara niye çekilmiyor?
Not:Video da 2010 diyorum, ana arı 2011 yılında üretildi.



Arıcılık, arıyı yönetme sanatıdır... Siz arıyı yönetemez iseniz, arılar sizi yönetir...

Ali Türk

Gultepeku

  • Yeni Üye
  • **
  • İleti: 75
  • Kadir Ünsal Gültepe
    • http://kadirunsalgultepe.blogspot.com/
Ynt: Ocak ayında Arılığım.
« Yanıtla #12 : 22 Ocak 2013, 07:18:42 »
Selam Arkadaş

   Ocak ayı olmasına rağmen havalar sıcak gidiyor, dün öğle vakti hava sıcaklığı 20 C idi bende ufak bir kontrol yaptım.
4-5 cıta arısı olan kolonilerde yavru faliyeti yoktu, 6 cıta ve üzerindeki kolonilerde 1 -2 petekte açık kapalı yavru faliyeti başlamıştı, arılar nereden buluyorlar bilmiyorum kırmızı ve açık beyaz renkli polen getiriyorlardı.
 Bulunduğum bölge osmaneli/ Bilecik genelde ılıman sakarya nehri kıyısında.
Besin durumlarını  yetersiz gördüğümden poşetle invert şurup verdim.
Kovanlarımı gecenyıl altı telli yapmıştım , kovanlarada nem rutubet  hiç birşey yok.
Ben bu yıl kovanlarımıın  üstlerini ise naylon ve strafor ile izole ettim , ayrıca daralma amaçlı  noylon poşet  içerisine strafor koymak suretiyle bölme tahtası yaptım. Önceki yıllar yeterli daraltma yapmadığımdan ve  üzerilerine kek koyduğumdan koloni kayıpları yaşamıştım . Arıcılık tembel adam işi değil , zamanında , yeterli ve doğru müdahaleyi yapmak gerekiyor.
Arı cinsi benim için cok önemli, aranan krıterleri hepimiz biliyoruz, benim dikkat çekmek iştediğim arının farklı coğrafyalara adaptosyon yeteneği, her köşesi cennet vatanımızda bir günde dört farklı iklimler yaşanıyor, gezginci arıcılığın yoğun yapıldığı ülkemizde bence en önemli unsur bu iklim değişikliklerine arının adaptosyon yeteneğidir. Antalyaya götürüyorsunuz arı bal yapıyor , marmarada kestane mevsimi arı bal yapıyor aynı arı doğuya gidiyor bal yapıyor, bence müthiş. Bu arıyı ülkemize kazandıran tüm arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunarım.
<< Kadir Ünsal Gültepe >>

Dogan Unal

  • Acemi Üye
  • *
  • İleti: 3
Ynt: Ocak ayında Arılığım.
« Yanıtla #13 : 22 Ocak 2013, 09:04:38 »
            20 ocak pazar günü arılıkta  kontrol yapıyordum elime bir erkek arı kondu biran şaşırdım hangi kovandan çıktığını tespit ettim kovanı açtım günlük yumurta var ama içeride 1/10 kadar erkek arı var . arkadaşlar ocak ayında bu erkek arılar normal midir  bu konuda ne yapabilirim.

YUSUF ŞİMŞAK

  • Genel Moderatör
  • Yeni Üye
  • *****
  • İleti: 80
  • KARŞINDAKİNİ NASIL İSTİYORSAN ; ÖYLE OL...
Ynt: Ocak ayında Arılığım.
« Yanıtla #14 : 22 Ocak 2013, 12:53:42 »
            20 ocak pazar günü arılıkta  kontrol yapıyordum elime bir erkek arı kondu biran şaşırdım hangi kovandan çıktığını tespit ettim kovanı açtım günlük yumurta var ama içeride 1/10 kadar erkek arı var . arkadaşlar ocak ayında bu erkek arılar normal midir  bu konuda ne yapabilirim.

SLM...

Doğan Bey.

Geçmiş olsun anayı kaybetmişsin :(

Görünen o ki koloni sahteye gitmiş.Elinde yedek ana var ise sorun yok ver gitsin.

Lakin o da yoksa yanındaki koloni ile birleştir gitsin.

SLM ve Muhabbetle...
:)