Sayın Arı Bakanı,
Ben de hasbelkader arıcı oldum. Annemin kızlığında dedemin baktığı arıları varmış. Bir gün bahçemize bir oğul geldi, annem de gitti yakaladı ben ona yardım ettim işte o zaman arıcılık kanıma girdi. Birkaç kovanı söndürdüm çok oğul kaçırdım ama vazgeçmedim. Bu arada 2 defa ben de acile kaldırıldım, elbisem yoktu aynı sizinki gibi melez sanırım huysuz arılarım vardı hala da var şükür. Ben kursa gitmedim ama birkaç arıcıdan yardım aldım. Tam artık bu işi yapamıyacağım dediğimde köylümüz bir arıcıyı çağırdık bakması için bu sefer elbise almıştım yine ona yardım ettim ve tekrar kendime guvenim geldi. Öncelikle korumanızın tam olmasına dikkat edin. Benim arıcı elbisem tulum şeklinde ve çizme giyiyorum ve arıcı eldiveni kullanıyorum girecek hiç bir yer yok. Eğer korumanız tamsa kendinize güveniyor ve arıya dikkatinizi verebiliyorsunuz onun canını yakmadan sakince çalışabiliyorsunuz. Dumanın ne kadar önemli olduğunu anladım, derler ki arı dumanı yeyince koşup bal yemeye başlıyor, bal yeyince karnı şişiyor ve sokamıyor. Bir de huysuz arı aslında aç arıdır yani yeterince yiyeceği yok, bu durumda gerekli önlemi almak da arıcıya düşüyor . Bu kadar cahil (tecrubesiz diyemeyeceğim 10 yıldır arılarla uğraşıyorum ama arı konusu bir derya)bir arıcının tavsiyeleri umarım biraz yardımcı olur.Ne de olsa damdan düşenin halinden damdan düşer bilir:))
Saygılarımla,
Sevim