Engin bey, ülkemiz gerçekten flora yönünden çok zengin.
Arıcılıkta geçmişte bana göre büyük hata yapılmış ve hatada hala devam edilmeye devam ediliyor. Arıcılıkta yüksek verimler alabilmek için 80 bin nufuslu kolonilere ihtiyaç var.
Kullandığımız Kafkas arısı hiç bir zaman 80 bin nufusa ulaşamıyor, balı bulduğunda direk yavru alanına depo ettiği için yavrudan vaz geçiyor, bu durumda hiç bir zaman gezginci arıcılık için uygun bir arı değil, bir çok bölgede başarısız olunuyor bunu bilim adamlarımız söylesede henüz alternatif ırklar sunmaları şimdilik zor gözüküyor, sonuçta bu hataların verimsizlik faturaları arıcılara çıkıyor.
Yeni arı ırklarına geçildiğinde sorun gene bitmeyecek, başta babadan görme usullerle arıcılığı bırakmak gerekiyor, kafalar degişmeli, sonrasında malzemelerde değişiklik gerekiyor, siz minicik bir girişi olan kovanda 20-30 çıta arıyı tutamazsınız.
Şu an itibari ile sanal arıcı dediğimiz internet kullanan arıcılar, bilimcilerimizin çok ilerisinde. Bilgi olarak bilimciler makale çevirileri ile işi götürselerde sahada çalışanlar bilimciler değil, arıcılar ve eksikliklerin görüldüğü yerde sahada oluyor. Sonuçta elimizdeki arılarla nektardan nektara geçiş mümkün değil, bunu geçtiğimiz yıllarda ben çok yaşadım, 2009 yılına kadar Kafkas arısı kullanan birisiyim, hazıran ayına geldiğimizde arıyı kestane balına 15 çıta sokamıyordum, şimdi aynı arılarla çalışanların olduğu yere hiç desteksiz 20-30 çıta arıyla girip balımı alıp çıkıyorum, arkadaşlarım hala bal alacagız diye beklerken ben ikinci hasatı yapıyorum. Geçmişte kestane balına giren arı bitiyordu, bitik kovanları ayçiçeği balına sokuyorduk, seszon sonu bitik kovanlarla kışa giriliyordu, bunlar benim için sorun olmaktan çıktı. Benimde hala eksiklerim var gidermeye çalışıyorum, bu eksiklikler bir sürü alanda yaptığımız çalışmalardan dolayı oluyor, yani sadece bala çalışan biri degilim, bir işte çalışırken bunları yapmak genede zor, bunada şükür.