Gönderen Konu: arı nakillerinde karniyol kolonisinin çok ana kestiği söyleniyor..  (Okunma sayısı 33468 defa)

Şekerli

  • Yeni Üye
  • **
  • İleti: 89
    • ARICILIK İFLAH OLMAYAN BİR HASTALIKTIR
.
Alıntı
bir diğer hususta hiç havalandırması olmayan eski kovanlarla konyadan muğlaya birçok kez arı götürdük hiç durmadan mola vermeden..

Sevgili kardeşim bunu sen yazmadınmı ? Sen bir gün önce başka bi şey diyorsun , bir gün sonra farklı bi şey , ne dediğin belli değil ki...

Alıntı
Kimseye zoraki bir şeylere inandırmaya çalışmıyoruz. Konu bir yerden açıldı tecrübelerimiz gözlemlerimizi paylaşıyoruz o kadar. İsteyen inanır, isteyen inanmaz.


İnanılacak gibi değil ki..! Bizde" Ayda "yaşamıyoruz herhalde...


Alıntı
Arılara her zaman fazlasıyla gereken bakımı yaparız ve sezonda arılarımız fazlasıyla gelişir...


Diyorsunuz...

Halbuki bir önceki yazında da ;
Alıntı
Bir diğerli önemli hususta şudur ki; arıcılığı hobi olarak yapan birinin 10-20 arıya,bir yılda verdiği toplam şekeri, gezginci bir arıcı 200-300 arıya vermekte..Gerisini siz düşünün artık..Saygılar.
demiştin.

Demek ki sen koloni başı 1-1,5 kg şeker veriyorsun ve arılarına gerekli bakımı yaptığını ve arılarının fazlasıyla geliştiğini söylüyorsun , Töbe.. Töbe.. sevgili kardeşim , söylediklerinle çelişiyorsun farkındamısın!


Alıntı
Yükleyip indirmedeki sıkıntılardan dolayı ilavesi indirilip sıkıştırılabilecek arıların hepsinin ilavesi indirilir. Gittiği yerde yeniden konur.


İlavedeki arı , en az 15 çerçeveye veya daha fazla çerçeveye basan arı demektir , ve bu en az 15 çerçevedeki arı tek kata sıkıştırılıp havalandırılması olmayan kovanlarda km lerce taşınıyor  ;D


Alıntı
Tamam çok güzel sorguluyosunuz ve bu konuya o kadar duyarlısınız. Madem Ülkemiz için arıcılık için bir şeyler yapmak istiyorsunuz. 100-200 kovan yapın gezginci arıcılığa bir başlayın, bir görelim bir örnek teşkil edin nasıl oluyormuş bizde bir görelim.


Benim Ülkemiz arıcılığı için yaptıklarım ortada http://alisekerli.blogspot.com/ burayı ziyaret edenler bunu çok iyi bilirler...
Benim gezginci arıcılık yapmama gerek yok , o işi sizler "gerektiği" gibi layıkı ile yapıyorsunuz. "Haa şunu öğrenmek istiyorsanız ; gezginci arıcıların da diğer meslek erbaplarından farklı bir statüye konulamayacağını bilmelisiniz. Türkiye de gıda maddesi üreten herkes hijyen kurallarına uyup hilesiz mal üretmeye mecburdurlar , sizin öyle bir ayrıcalığınız olamaz... 'nokta"


Alıntı
Evet konu baya netleşmeye başladı. Kovanların tek kat geldiğini söylüyorsunuz! Sonra buna yavru sağıldı gitti yiyici, arı gündüz yüklenip gitti tarlacılarda kaldı. Kovan 5-6 çıtaydı zaten. Km lerce yol kat edip gelen gezginci arıcı geriye boş kovanlarını yükledi gitti, işte bitti. Bu dediğiniz şeyleri çevremdeki gezginci arıcılara söylesem gülerler.


İyi ya işte , bende aynı şeyi söylüyorum "ağlanacak" halinize "gülseniz" de bir şeyleri yalnış yaptığınızın farkına varsanız...


Alıntı
Arının balı getirip kovana koyduğu gün dahi bal sağılsa %80 su içermez sayın şekerli lütfen abartmayalım örnek vericez diye. Zaten bu sağımlar 1 yada 1,5 haftalıktır ve çerçevelerin % 30-40 sırlanır. Buradaki su oranı da %20-30 arası değişir. Sağımdan sonra tenekelerin kapakları kapanmaz üzerine bez örtülür ve bu suyun tahminen %5-7 si daha buharlaşır. Daha sonra tenekeler tamamlanır.
Nektar bal olayına gelince. Siz şimdi ne kadar bal üretiyorsanız, bunu parekende olarak kg mını 20-25 tl gibi artık neyden satıyorsanız, keyfiniz hiç kaçmaz gayet iyi olur. Ama ürettiğiniz 27 kğ gerçek balı tüccara götürün bakalım; sizin tabirinizle bizim ürettiğimiz nektara 115 tl veren tüccar sizin gerçek balınıza kaç tl vericek!. Bizde tüccarın balamı nektaramı para verdiğini bir görelim.
Gezginci arıcı elinden geldigince özen göstererek ürettiği balı tüccara verir. Tüccar o bala şunu karıştırır bunu karıştırır arıcıyı bağlamaz.


Evet , tekrar ediyorum işinize gelir veya gelmez arını kovana getirdiği nektarda %75-%80 su vardır, 2-3 günde yapılan sağımlarda su oranı  %10 düşmez.
Yapılan sağımlar nasıl 1,5 haftalık oluyor bitkinin nektar verme süresi zaten 15 gündür.
Hem sonra , su oranı %20 ye düşen tenekedeki nektarın üzerine niye bez koyuyorsunuz %20 zaten yeterlidir bir dediğiniz bir dediğinizi tutmuyor galiba...
Ben bir şeyi gözden kaçırmışım o tenekelerin üzerine koyduğunuz bez nasıl bir bez , sık dokunmuş bir bez mi , seyrek dokunmuş bir bez mi bir açıklık getirinde cahil kalmayalım , engin bilgilerinizden faydalanalım değilmi ... ne de olsa tecrübe konuşuyor ;)
"Haa unutmadan Tüccar benim balıma da aynı parayı veriyor."


Alıntı
İşini doğru yapanlara bir lafım yok diyorsunuz iyi güzel. Ama konuştuğunuz yazdığınız hiçte öyle göstermiyor. Sanki hepsi yok edilmesi gereken birer düşman. Ülkemizdeki arıcılıkla ilgili hiçbir sorun sizin tarzınızdaki yaklaşımlarla çözülemez.


Yazdığımı dikkatli okumamışsın ben şöyle demiştim ;Bizim veya benim işini doğru yapan gezgincilere bir lafım yok ki ! Benim lafım işinin gereğini yapmayana , işine hile katana ...


Tekrar edeyim işini doğru yapan arıcıya , ister gezginci ister sabit olsun bir lafımız olamaz ve elini öperim... İşini doğru yapmayan , malına hile katan arıcınında bence yok edilmesi gerekir ve zamanla bu da olacaktır , yarası olan gocunur...


Alıntı
Ben burda işini hakkıyla yapmayan hiç kimseyi savunmuyorum savunmamda. Ama nette bu konuyla ilgili yazı yazan arkadaşlara bakıyorum gezginci arıcılara bir alerjileri var gibi. Madem bu arkadaşlar balın üretilmesine hijyenine her şeyine bu kadar duyarlı. Ülkemizdeki gezginci arıcılığın yükünü üzerlerine alsınlar, söyledikleri gibi her şeyi yerli yerince yapsınlar söyledikleri sağlıklı kalıntısız balları üretsinler, herkeste görsün bakalım nasıl oluyormuş, arıcılık, sağlıklı bal üretimi.

Ben kovanı şudur budur, hobi yapar gerçek yapar, bilir bilmez gibi hiçbir yorumda yapmadım. Bur da üzerinde durmak istediğim mesele; herkesin konuştuğu bir ortamda gezginci arıcının da konuşmaya hakkı vardır. Ve konuştuğumuz tüm mevzuların çözümü de gezginci arıcıların elindedir.


Tabiki gezgincilere karşı bir allerji var ama bu tüm gezgincilere değil ki ...
Bana göre gezgincilerin içinde  doğru çalışan arkadaşlar da var bunun yüzdesini bilemem , ama fazla olcağını da düşünmüyorum...

Sen şunu demek istiyorsun ; Gezgincidir , ne yapsa yeridir siz de buna hoş görü ile bakmak zorundasınız. "Ben de diyorum ki gezginci arıcının yaşamış olduğu zorluklar onun hijyen kurallarını bırakıp hileli mal üretmesini gerektirmez"
Hiç kimse , onu gezginci arıcılık yapmak için zorlamıyor , bu onun kendi tercihi olsa gerek.


Alıntı
Ve konuştuğumuz tüm mevzuların çözümü de gezginci arıcıların elindedir.


Ha şunu bileydin... Bunu baştan söylesene , demekki bir sorun var ve konuşuluyor...

Bizim buralarda gezgincinin bir adı da, iki günde bir sağım yaptığı için "sirkeci" dir...
Devlet ne zaman ki bu işe el atar, bu "sirkecileri" üretimden men eder , işte o zaman balın gerçek değeri ortaya çıkar... Ortada sorun falan da kalmaz..!







Arı Bakanı

  • Yönetici
  • Özel Üye
  • *****
  • İleti: 1.185
    • Ali Türk
Yunus Emre;
Bu konu raydan çıktı.
Hiç alakası olmayan yerlere kaydı ve konuyu Ali Şekerli bey kilitledi.
Arıcı görünümünüz vardı, görünümle yazıklarınız birbirini tutmuyor.
Sizin ailenizin arısı olabilir, fakat sizin arıcılığınız bana göre yetersiz.
Bu aynen şuna benzer, otobüs şoförüyle mavin aynı araçta yolculuk ederler fakat işleri ve sorumlulukları çok farklıdır. Bir başka örnek, bir arkadaşınızla bir yere gidersiniz, arkadaşınız yolu biliyordur, siz bilmiyorsunuz ama umurunuzda olmaz. Bir hafta sonrası arabayı size verip geçen gittiğimiz yere gideceksin, şoförde sensin dediğinde, o adresi bulana kadar akla karayı seçersiniz, durumunuz aynı bunlara benzedi.

Yazınızdaki en güzel yer, gezginci arıcılıkta barakada kaldığınızdı. Gerçekten barakada kaldığınız anlaşılıyor.

Baraka bölümünü okurken kendimi Trakya’da arılarımın yanındaki tarlanın ortasında uyku tulumumda yatıyormuş gibi hissettim.

Çok arınız olduğunu söylüyorsunuz bu arılarla yaz boyu ne yaptınız blogunuzda bunlardan eser yok.

Çok arısı olanlar çok iyi arıcılık bilgisine ve becerisine sahip anlamı çıkmaz ki. Ben ve arkadaşlarım geçtiğimiz sene Muğla Milas’a bir gezi yaptık. Aynı guruptan arkadaşlarımız farklı bal aldılar. 50 Kovan arısı olan arkadaşım 50 teneke çam  bal aldı, bir başka arkadaşında 180 kovanı vardı, 180 kovandan 39 teneke çam balı aldı, 50 teneke bal alan arkadaşımızın arısının ortalaması 4-5 çıtaydı. Bahsi geçen arkadaşlar aynı yerde yan yanaydılar. Bizde mantık ise çok kovanı olan çok bilir.

Sağımdan sonra 10 çıta kalacak Kafkas arısı varsa, o arıyı hiçbir arıyla değişmeyin, ben olsam değişmezdim. 15 çıta Kafkas arınız olacak ve bal geldiği halde güçlü kalacak?
Yavru çıkan göz balla dolar.
Hobi yada ek arıcılık yapanların, 200-300 kovana verilen şekeri verdiklerini söylüyorsunuz.
Benim şeker kullanımım,  kovan başı kesinlikle yıllık iki kiloyu geçmez.


Anaarı üretim kovanları buna dahil değildir, zaten bu koloniler bala çalışmaz.
Bala çalışan arılar mayıs ayı sonu gelmeden arılıktan ormana, ormandan Şile’ye, Şile’den Trakya’ya gidiyor bunların hepsi blogumda kayıtlıdır.
Şekerli üretim yapan yok mu? Hem de o kadar çok ki.

Tam sırlanmamış bal sağımında teneke ağzı açık bırakmakla nektarın suyu uçmaz. Dinlendirme kazanlarında yada evinizde su oranı yüksek balları kovalara boşaltıp , ağzına tülbent kapatarak suyun uçması sağlanır, en ideali ise ısı kontrollü kaplarda  birkaç gün bekletilmesidir. Bu çok kıymetli ballarda uygulanır. Ben 2007 yılındaki kestane balında bu yazdıklarımı uyguladım.

Havalandırma konusu basite indirilemez, biz kıyafet uygulamasına geçtiğimiz de taktığımız kravat o kadar rahatsız ediyor ki.
Anaarı neden kesilir, işler günlük gülistanlıkken değil dimi?
Koloni strese girdiğinde tüm ırklar için anaarı risktir ve güçlü kolonilerde bu risk daha çok olur.
Konu dağıldı ve artık bunu toparlamak zor, her yazılana yeni cevap hakkı doğmakta, bu laf yarışının bir şeyler öğreneceklere faydası olacağına inanmıyorum.

Forumlar branşlarına göre bilmeyenlerin soru sorduğu, bilenlerinde tecrübelerin paylaştığı yerdir.

Siz yazdıkça battınız, bu nasıl bilgi ve tecrübe aktarımı?
Arıcılık, arıyı yönetme sanatıdır... Siz arıyı yönetemez iseniz, arılar sizi yönetir...

Ali Türk

arıgülü

  • Acemi Üye
  • *
  • İleti: 49





Buyur vecdi abi fotoğraflarım bunlar. Bu gün müdürhanımdan rica eetim çekdi cep telefonuyla beni. Ama yüklemek için çok uğraştık. Ben sen kadar bılgısayar bılmem bundan dolayı yok bloğum ama beni iyice tahrik ettin öğrenecem bu işide haberin olsun.
« Son Düzenleme: 02 Kasım 2010, 23:13:14 Gönderen: arıgülü »

Dr. Muhteşem Turunç

  • Yönetici
  • Kıdemli Üye
  • *****
  • İleti: 274
  • Doktorun İyisi Burda
    • Arıcılık İlk Yardım
Yunus Emre kardeşim. En son dün 13 00 civarlarında foruma girmişin. Dün forum yönetiminde bulunan beş üyeden üçü akşam yaptığımız toplantıda hakaret, suç içeren ve forumun güvenilirliğini ve ciddiyetini bozucu yazılar dışında müdehalede bulunulmaması kararı aldık. Senden artık tecrübelerini paylaşmaya devam etmeni bekliyoruz. Ama şunuda sana olduğu kadar herkese de hatırlatıyoruzki bu foruma giren insanların vakitleri çok kıymetlidir. O nedenle sağdan soldan toplanmış ve bilgi değeri olmayan fotoları paylaşmak yerine kendi tecrübelerimizi paylaşmakdan yanayız.

yunus emre

  • Ziyaretçi
Alıntı
.
Alıntı
bir diğer hususta hiç havalandırması olmayan eski kovanlarla konyadan muğlaya birçok kez arı götürdük hiç durmadan mola vermeden..

Sevgili kardeşim bunu sen yazmadınmı ? Sen bir gün önce başka bi şey diyorsun , bir gün sonra farklı bi şey , ne dediğin belli değil ki...

Evet ben yazdım ve de doğrudur. Ve tekrar söylüyorum Konya dan Muğla ya hiç havalandırmasız eski tip kovanlarla arı götürdük ve bal gibi gidiyor.

Alıntı
Alıntı
Kimseye zoraki bir şeylere inandırmaya çalışmıyoruz. Konu bir yerden açıldı tecrübelerimiz gözlemlerimizi paylaşıyoruz o kadar. İsteyen inanır, isteyen inanmaz.


İnanılacak gibi değil ki..! Bizde" Ayda "yaşamıyoruz herhalde...

Ayda yaşamıyorsunuz belki ama bazı şeyleri görmeye ya tahammül edemiyorsunuz ya da işinize gelmiyor.


Alıntı
Alıntı
Alıntı
Arılara her zaman fazlasıyla gereken bakımı yaparız ve sezonda arılarımız fazlasıyla gelişir...


Diyorsunuz...

Halbuki bir önceki yazında da ;
Alıntı
Bir diğerli önemli hususta şudur ki; arıcılığı hobi olarak yapan birinin 10-20 arıya,bir yılda verdiği toplam şekeri, gezginci bir arıcı 200-300 arıya vermekte..Gerisini siz düşünün artık..Saygılar.
demiştin.
Demek ki sen koloni başı 1-1,5 kg şeker veriyorsun ve arılarına gerekli bakımı yaptığını ve arılarının fazlasıyla geliştiğini söylüyorsun , Töbe.. Töbe.. sevgili kardeşim , söylediklerinle çelişiyorsun farkındamısın!

Benim gezginci arıcılıkla ilgili her yazdığım kendi yaptığım gibi lanse ediliyor. Hobi arıcının 10-20 arıya verdiği  şekeri ,gezginci arıcı 200-300 arıya evet veriyor. Ama bunu ben veriyorum diye bir yazı yazmadım, vermekte dedim. Yoksa ben o şekeri 200-300 arıya veriyorum diye yazardım. Tabi fikirler karşıt olunca bur da yazılan istenildiği gibi yorumlanıyor. Sağır duymaz yakıştırır hesabı.


Alıntı
Alıntı
Yükleyip indirmedeki sıkıntılardan dolayı ilavesi indirilip sıkıştırılabilecek arıların hepsinin ilavesi indirilir. Gittiği yerde yeniden konur.


İlavedeki arı , en az 15 çerçeveye veya daha fazla çerçeveye basan arı demektir , ve bu en az 15 çerçevedeki arı tek kata sıkıştırılıp havalandırılması olmayan kovanlarda km lerce taşınıyor  ;D

İlavedeki arı en az on beş çerçeveyi basan arı diye bir şey yoktur. Siz arılar tabanı dolduruyor ilavedeki beş çıtası da çıkıp arının önünde yatmaya başlıyor öyle mi  koyuyorsunuz ilaveyi.! Ben ne yazmışım: ilavesi  indirilip sıkıştırılabilecek arıların hepsi diyorum. Demiyorum ki 15 çıta arının ilavesi indirilip tabana sıkıştırılır.

Alıntı
Alıntı
Tamam çok güzel sorguluyosunuz ve bu konuya o kadar duyarlısınız. Madem Ülkemiz için arıcılık için bir şeyler yapmak istiyorsunuz. 100-200 kovan yapın gezginci arıcılığa bir başlayın, bir görelim bir örnek teşkil edin nasıl oluyormuş bizde bir görelim.


Benim Ülkemiz arıcılığı için yaptıklarım ortada http://alisekerli.blogspot.com/ burayı ziyaret edenler bunu çok iyi bilirler...
Benim gezginci arıcılık yapmama gerek yok , o işi sizler "gerektiği" gibi layıkı ile yapıyorsunuz. "Haa şunu öğrenmek istiyorsanız ; gezginci arıcıların da diğer meslek erbaplarından farklı bir statüye konulamayacağını bilmelisiniz. Türkiye de gıda maddesi üreten herkes hijyen kurallarına uyup hilesiz mal üretmeye mecburdurlar , sizin öyle bir ayrıcalığınız olamaz... 'nokta"

Blogunuz daki paylaşımları kaç tane gezginci arıcı uyguluyor, örnek alıyor bilemiyorum artık. Biz madem bu işi layıkıyla yapıyoruz, sizin bu çabanız ne için! Bizim farklı bir statüye de ihtiyacımız yok ve olmazda. Biz ne yaptığımızın farkındayız çok şükür. İşine hile katana bir ayrıcalıkta yok. Ben kendim bu konuya yeterince dikkat ediyorum ve çevremdeki bir çok gezginci arıcıda öyle.  Ha hile yapan yokmu elbetteki var. Ama ben değilim bu ülkenin sağlıklı bal üretimini denetleyecek mekanizma! Kanunlar var yönetmelikler var tarım müdürlükleri var, devlet isterse denetler işine hile yapan herkesi uyarır ya da bu işi yaptırmaz.


Alıntı
Alıntı
Evet konu baya netleşmeye başladı. Kovanların tek kat geldiğini söylüyorsunuz! Sonra buna yavru sağıldı gitti yiyici, arı gündüz yüklenip gitti tarlacılarda kaldı. Kovan 5-6 çıtaydı zaten. Km lerce yol kat edip gelen gezginci arıcı geriye boş kovanlarını yükledi gitti, işte bitti. Bu dediğiniz şeyleri çevremdeki gezginci arıcılara söylesem gülerler.


İyi ya işte , bende aynı şeyi söylüyorum "ağlanacak" halinize "gülseniz" de bir şeyleri yalnış yaptığınızın farkına varsanız...

Evet biz gülüyoruz. Neye gülüyoruz; işini doğru dürüst yapmayan birileri var; bu tüm ülke için genelleniyor ona gülüyoruz. Halep ordaysa, arşın bur da; çıkın yapın bir görelim nasıl oluyormuş sağlıklı bal üretimi ve gezginci arıcılık.


Alıntı
Alıntı
Arının balı getirip kovana koyduğu gün dahi bal sağılsa %80 su içermez sayın şekerli lütfen abartmayalım örnek vericez diye. Zaten bu sağımlar 1 yada 1,5 haftalıktır ve çerçevelerin % 30-40 sırlanır. Buradaki su oranı da %20-30 arası değişir. Sağımdan sonra tenekelerin kapakları kapanmaz üzerine bez örtülür ve bu suyun tahminen %5-7 si daha buharlaşır. Daha sonra tenekeler tamamlanır.
Nektar bal olayına gelince. Siz şimdi ne kadar bal üretiyorsanız, bunu parekende olarak kg mını 20-25 tl gibi artık neyden satıyorsanız, keyfiniz hiç kaçmaz gayet iyi olur. Ama ürettiğiniz 27 kğ gerçek balı tüccara götürün bakalım; sizin tabirinizle bizim ürettiğimiz nektara 115 tl veren tüccar sizin gerçek balınıza kaç tl vericek!. Bizde tüccarın balamı nektaramı para verdiğini bir görelim.
Gezginci arıcı elinden geldigince özen göstererek ürettiği balı tüccara verir. Tüccar o bala şunu karıştırır bunu karıştırır arıcıyı bağlamaz.


Evet , tekrar ediyorum işinize gelir veya gelmez arını kovana getirdiği nektarda %75-%80 su vardır, 2-3 günde yapılan sağımlarda su oranı  %10 düşmez.
Yapılan sağımlar nasıl 1,5 haftalık oluyor bitkinin nektar verme süresi zaten 15 gündür.
Hem sonra , su oranı %20 ye düşen tenekedeki nektarın üzerine niye bez koyuyorsunuz %20 zaten yeterlidir bir dediğiniz bir dediğinizi tutmuyor galiba...
Ben bir şeyi gözden kaçırmışım o tenekelerin üzerine koyduğunuz bez nasıl bir bez , sık dokunmuş bir bez mi , seyrek dokunmuş bir bez mi bir açıklık getirinde cahil kalmayalım , engin bilgilerinizden faydalanalım değilmi ... ne de olsa tecrübe konuşuyor ;)
"Haa unutmadan Tüccar benim balıma da aynı parayı veriyor."

Sizin balınıza da aynı parayı veriyorsa demek ki ikisi de aynı bal ! Zaten sizin tabirinizle bizim ürettiğimiz nektar % 75 80 su olsaydı, tüccar derdi ki arkadaş bu balda değil nektarda değil bu su! 50 tl verir alırdı belki.

Alıntı
Alıntı
İşini doğru yapanlara bir lafım yok diyorsunuz iyi güzel. Ama konuştuğunuz yazdığınız hiçte öyle göstermiyor. Sanki hepsi yok edilmesi gereken birer düşman. Ülkemizdeki arıcılıkla ilgili hiçbir sorun sizin tarzınızdaki yaklaşımlarla çözülemez.


Yazdığımı dikkatli okumamışsın ben şöyle demiştim ;Bizim veya benim işini doğru yapan gezgincilere bir lafım yok ki ! Benim lafım işinin gereğini yapmayana , işine hile katana ...


Tekrar edeyim işini doğru yapan arıcıya , ister gezginci ister sabit olsun bir lafımız olamaz ve elini öperim... İşini doğru yapmayan , malına hile katan arıcınında bence yok edilmesi gerekir ve zamanla bu da olacaktır , yarası olan gocunur...

Bizim çok şükür yaramızda yok gocunacak bir durumumuzda, gülüp geçiyoruz sadece. Ben bur da işine hile katıp sağlıksız üretim yapanları savunuyormuşum gibi bana bir şeyleri kanıtlamaya çalışıyorsunuz.


Alıntı
Alıntı
Ben burda işini hakkıyla yapmayan hiç kimseyi savunmuyorum savunmamda. Ama nette bu konuyla ilgili yazı yazan arkadaşlara bakıyorum gezginci arıcılara bir alerjileri var gibi. Madem bu arkadaşlar balın üretilmesine hijyenine her şeyine bu kadar duyarlı. Ülkemizdeki gezginci arıcılığın yükünü üzerlerine alsınlar, söyledikleri gibi her şeyi yerli yerince yapsınlar söyledikleri sağlıklı kalıntısız balları üretsinler, herkeste görsün bakalım nasıl oluyormuş, arıcılık, sağlıklı bal üretimi.

Ben kovanı şudur budur, hobi yapar gerçek yapar, bilir bilmez gibi hiçbir yorumda yapmadım. Bur da üzerinde durmak istediğim mesele; herkesin konuştuğu bir ortamda gezginci arıcının da konuşmaya hakkı vardır. Ve konuştuğumuz tüm mevzuların çözümü de gezginci arıcıların elindedir.


Tabiki gezgincilere karşı bir allerji var ama bu tüm gezgincilere değil ki ...
Bana göre gezgincilerin içinde  doğru çalışan arkadaşlar da var bunun yüzdesini bilemem , ama fazla olcağını da düşünmüyorum...

Sen şunu demek istiyorsun ; Gezgincidir , ne yapsa yeridir siz de buna hoş görü ile bakmak zorundasınız. "Ben de diyorum ki gezginci arıcının yaşamış olduğu zorluklar onun hijyen kurallarını bırakıp hileli mal üretmesini gerektirmez"
Hiç kimse , onu gezginci arıcılık yapmak için zorlamıyor , bu onun kendi tercihi olsa gerek.

Alerjiniz varsa o sizin sorununuz artık bir şekilde çözersiniz zamanla… yüzde olayına da gelince de; bu işler ahkam kesmekle olmuyor. Bu işi iyi bilenler çıksın o zaman, gezginci arıcılığı bir yapsınlar, örnek teşkil etsinler bu yüzde oranları da iyiye doğru artış göstersin sizin dediğiniz gibiyse tabi eğer. Ben demiyorum ki gezginci arıcıların bulunduğu koşullar, sağlıksız hileli bal üretimine uygundur diye. Böyle bir şeyi ne ben nede başka biri diyebilir. Sizin gezgincilik üzerine bazı şeyleri anlamanız için örnek veriyorum  sadece.!

Alıntı
Alıntı
Ve konuştuğumuz tüm mevzuların çözümü de gezginci arıcıların elindedir.


Ha şunu bileydin... Bunu baştan söylesene , demekki bir sorun var ve konuşuluyor...

Evet  bunu çok iyi biliyorum. Bazıları laf üretir, bazıları da bu ülke için bal üretir.!

Alıntı
Bizim buralarda gezgincinin bir adı da, iki günde bir sağım yaptığı için "sirkeci" dir...
Devlet ne zaman ki bu işe el atar, bu "sirkecileri" üretimden men eder , işte o zaman balın gerçek değeri ortaya çıkar... Ortada sorun falan da kalmaz..!

Zaten arıcılıkla ilgili tüm efsaneler sizin orda çıkmış! Daha normal bir şey duyamadık. Sirkeci bildiğim İstanbul da bir semttir.! Ne kadar ekmek o kadar köfte diye bir laf vardır. Arıcılıkta da ne kadar arı eşittir o kadar baldır. Gerçek bir gezginci arıcı bunu bilir, dediğiniz şeylerin hiç birini yapamaz yapmaz..! yapıyorsa zaten işi bilmiyor demektir.

Balın değerini belirleyende tüccarlardır. Zaten ülkemizdeki bal piyasası belirli firmaların tekelindedir. Rekabeti oluşturacak yeni firmalar ya da kendi paketlemesini yapıp satan arı birlikleri çoğalmadığı sürece de böyle devam edecektir.


yunus emre

  • Ziyaretçi
Ali bey;

Evet konu raydan çıktı ama kim çıkardı! Konunun alakasız yere gitmesine nedeni ben değilim açtığım konuya yapılan alakasız yorumlardır. Benim arıcılık kimliğim hakkında da kimse yorum yapamaz ve hakkı da değildir! Siz beni sorgulamaya başlarsanız bende sizi sorgulamaya başlarım ve herkes birbirini sorgulamaya başlar! Ortada bir konu vardır ve bu konu hakkında herkesin bilgi birikimi farklıdır. Sizin deneye deneye öğrendik dediğiniz birçok şeyi biz yıllardır biliyoruz ve uyguluyoruz.!

Kaptan-mavin olayına gelince; acemi bir kaptan olmaktansa gerçek bir mavin olmayı tercih ederim. Forum da kaptan geçinenlerin durumları ortada! Kaptanım diye geçinenlerin başkalarının görüşlerine bile tahammülleri yok! Kaptan böyle olursa mavin nasıl olur hesabı.!

Evet barakamız da yatıyoruz. Böyle arabada ya da çadırda falan yatamayız biz. Sabah kalktığımızda da dizimizde oramızda buramızda üşüme uyuşukluk yoktur, ev konforu olduğu için. Onu yapanlar genelde gününü otun çöpün fotoğrafını çekip öyle geçiriyor  sanırım,  bloglar da gördüğüm kadarıyla! Barakamızda yatarız sabah kalkar işimize bakarız!

Arımızda yeterince var çok şükür. Dediğim gibi genelde işlerle uğraşınca öyle fotoğraf gibi avareliklere yer olmuyor. Ayrıca şu kadar arım var şöyle yaparım böyle ederim diye de hiç ahkam kesmedim şimdiye dek!

Bizimde çok arısı olan çok bilir diye bir iddiamız yok.  Sadece riski fazla aldığı için ona göre de tecrübesi olur. Bu bir fabrikatörle, küçük bir esnafın karşılaştırılması gibi. 50 kovanı olan arkadaşınızın ırkı farklıdır ya da  arısı mevcutludur alır. Bu her yerde görülen bir şeydir zaten.

Sağımdan sonra on çıta kalan Kafkas arılarımız var evet ama değiştireceğiz. Nedeni  işçiliği çok, emeği çok ,maliyeti çok.  Evet  15 çıta Kafkas arımız bal gelecek ve güçlü kalıcak! Ama nasıl kalıcak; ızgara kullanılacak ve kontrol altında tutulucak ve alta sürekli yavru için petek verilecek! Ama bizim buralarda zaten bal sezonu geçince aşırı bal gelmediği için sorun olmuyor. Kekleme ve ara ara şuruplamalarla arının mevcudu düşürülmeden çam bekleniyor.

Evet hobi arıcılık yapanların verdiği şekeri gezginci arıcı 200-300 arıya veriyor. Ama siz niye üzerinize alınıyorsunuz anlamadım ben sizi örnek göstermedim ki!  Zaten yazdığım her cümleden farklı bir anlam çıkarılıyor! Şimdi şu şu kadar arıyla şu balı, diğeri de şu kadar arıyla şu balı aldı diyorsunuz.! Bu arı kolonisinin gelişimiyle ve ırkıyla alakalı. Şeker arı ilişkisinde; zamanın da verilen bir çay kaşığı şeker bir avuç arı demektir. Yani koloniyi sağlıklı ne kadar çok geliştirebilirseniz o kadar size geri dönüşümü olur. Ama bir çok gezginci arıcının buna imkanı yok ve ülkemizde şeker çok pahalı. Şekerli bal üretimi tamamen farklı bir konu benim kasdettiğim zaten şekerli bal üretimi değildir.

Tamam siz uçmaz diyorsanız dediğiniz gibi yapın bir şeyleri zoraki kanıtlamak zorunda değiliz. İşin ideal yollarda da nasıl yapıldığını merak etmeyin iyi biliyoruz. İdeal olmayan durumlarda siz kovaya boşaltır suyunu uçurursunuz bizde tenekeden boşaltmadan suyunu uçururuz. Herkes seçiminde hürdür.

Ben havalandırma konusunu hiçbir zaman basite indirmedim. İndirmiş olsaydım arıları nakile hazırlama konusunda ki açtığım konuda havalandırmadan o kadar bahsetmezdim. Derdim ki; havalandırmaya gerek yok arı havalandırmasızda gider derdim. Laf lafı açtı bazı tecrübelerimizi paylaştık o kadar. Kravat sizi rahatsız eder bir başkasına o derece rahatlık verir. Kimi sıcaktan kimi soğuktan hoşlanır. Birinin kapalı yer korkusu vardır diğerinin yoktur. Buharın çok olduğu hamamlarda kimi nefes alamaz hemen kendini dışarı atar kimi de o derece rahattır. Arının da balı vardır karnı toktur harareti  stresi yüksektir, balı yoktur sırtı da pek değildir adam gibi oturur kovanında. 

Ben kimseyle laf yarışında değilim. Cevap hakkımı kullanmaktayım. Birileri bir şey alırmı almazmı bilemem. Okur alacağı tarafı alır. Benim dikkatini çekmek istediğim nokta; herkes fikrini yazarken, ben yazınca neden yazdın gibi bir hava oluşmakta. Herkes niye yazıyorsa bende ondan yazıyorum. Forumda paylaşım yapıldığı sürece  herkes eşit olmalı. Birileri yazarken birilerinin yazdığına tahammülsüzlük edilmemeli.

Ve nasıl bir tahammülsüzlükse ki tavsiyeleriniz bölümündeki açtığım forumda paylaşım ve eşitlik başlığı altındaki bir cevabım daha kaldırıldı.
« Son Düzenleme: 07 Kasım 2010, 03:04:31 Gönderen: yunus emre »

Şekerli

  • Yeni Üye
  • **
  • İleti: 89
    • ARICILIK İFLAH OLMAYAN BİR HASTALIKTIR
Evet kardeşim, bu forumda herkes eşittir ve herkesi de dinleriz sadece dik kafalıları ve sirkecileri dinlemeyiz... Varmı bir itirazın? Daha önce 2 forumdan kovuldun bu forumla beraber 3. olacak, git sirkeni başka yerde sat...

Arı Bakanı

  • Yönetici
  • Özel Üye
  • *****
  • İleti: 1.185
    • Ali Türk
Yunus emre;
Hiç bir üye forum yönetimine kafa tutamaz, nerde olursan ol. Son yazdığın yazıda bile beni tehtit ediyorsun. Diğer konuda Ali Şekerliye meydan okuyorsun.
Burası kavga etme forumu degil ki.
Sana buyur tecrübelerini paylaş dedik sen gene, sataşacak yer arıyorsun. Burada bizlere hesap soruyorsun. Benim arıcılığımı sorgulayacakmışın sorgula.
Ben birilerine kızıp forum açtım, bir forumda sen açarsın, Yolun açık olsun.
Arıcılık, arıyı yönetme sanatıdır... Siz arıyı yönetemez iseniz, arılar sizi yönetir...

Ali Türk

TUNCAY HADİSE

  • Acemi Üye
  • *
  • İleti: 11
    • gölbezli arıcılık
Ali bey;


Evet barakamız da yatıyoruz. Böyle arabada ya da çadırda falan yatamayız biz. Sabah kalktığımızda da dizimizde oramızda buramızda üşüme uyuşukluk yoktur, ev konforu olduğu için. Onu yapanlar genelde gününü otun çöpün fotoğrafını çekip öyle geçiriyor  sanırım,  bloglar da gördüğüm kadarıyla! Barakamızda yatarız sabah kalkar işimize bakarız!

Arımızda yeterince var çok şükür. Dediğim gibi genelde işlerle uğraşınca öyle fotoğraf gibi avareliklere yer olmuyor. Ayrıca şu kadar arım var şöyle yaparım böyle ederim diye de hiç ahkam kesmedim şimdiye dek!
Değerli Kardeşim Yunus Emre Bey,
Ali Türk ve Ali Şekerli Abilere saygısızlık etmek istemem,tartışmalara cevapları veriyorlar bende tecrübeli arıcı falan değilim 3 kovanla hobicilik yapıyorum ancak;
sizin bu agresifliğiniz ve basit bir konuyu uzattıkça uzatmanız gına getirdi bize.
Biz bu forumları bilgi edinmek için okuyoruz,birilerinin kendi camiasını hakir görüp tepeden bakarak şu kadar arım var,şöyle rahat ediyoruz gibi yakışıksız övünmelerini görmek istemiyoruz.
  Şimdi size sorum şu:Kendinizinde içinde olduğunu söylediğiniz gezginci arıcılık yapıpta çadırda,arabada,açıkta yer yatağında...yatan arkadaşlarınız sizden daha mı aşağı insanlar? Barakada yatmak size diğer insanlardan farklı ne değer kazandırıyor?   
İkinci sorum:Arı sayınız kaçsa bilmiyorum,sizin arınızdan az sayıda arısı olan gezginci veya sabit arıcıların sizden neyi eksik?[/b]

Arı Bakanı

  • Yönetici
  • Özel Üye
  • *****
  • İleti: 1.185
    • Ali Türk
Tuncay;
Yunus Emre'yi muhatap alarak artık yazı yazılmasını istemiyorum, artık Yunus Emre forumda degil. Üyeliği iptal edildi.
Zaten bu anlamsız tartışmaların önüne geçemezdik. Maksadı bilgi paylaşmak olanlar, tüm engellere rağmen bilgisini sunar.
Arıcılık, arıyı yönetme sanatıdır... Siz arıyı yönetemez iseniz, arılar sizi yönetir...

Ali Türk

TUNCAY HADİSE

  • Acemi Üye
  • *
  • İleti: 11
    • gölbezli arıcılık
Ali Abi,
İsabetli bir karar vermişsiniz.
Saygılar.

arıgülü

  • Acemi Üye
  • *
  • İleti: 49
Ali bey şikayet gibi olacak ama Köylü Arıcı arkadaşımızında uslubu aynı görünüyor. Muhteşem abiye sataşmış oda. Herkese karşı aynı tavrı gösterecekmisiniz merak ediyorum...

halilgüneş

  • Acemi Üye
  • *
  • İleti: 22
    • Arı Sütü
Herkese selamlar. Konunun üzerinden zaman geçmesine rağmen gezginci arıcılık yapan vede karniyol ana arı kullanan biri olarak söyleyebilirimki karniyol arının yolda çok ana kestiği tamamen yalandır. Gerek ilkbahar göçünde gerekse sonbahar göçünde yaklaşık 250 arımdan ana kesen koloni 5 tane anca çıkar.Naçizane tavsiyem ırkı ne olursa olsun eğerki bir koloniye yeni ana arı vermişseniz 1 aydan önce kovanı nakliye etmemenizdir. Genellikle nakliye esnasında karşılaşılan ana arı kayıplarının büyük bir bölümü bu sebepten görülmektedir.
Arı Sütü - http://www.arisutu.gen.tr
Güneş Arıcılık - http://www.gunesaricilik.com

murat polat

  • Acemi Üye
  • *
  • İleti: 7
  • Arıya bak bal olsun, dağa bak bağ olsun.
Herkese selamlar. Konunun üzerinden zaman geçmesine rağmen gezginci arıcılık yapan vede karniyol ana arı kullanan biri olarak söyleyebilirimki karniyol arının yolda çok ana kestiği tamamen yalandır. Gerek ilkbahar göçünde gerekse sonbahar göçünde yaklaşık 250 arımdan ana kesen koloni 5 tane anca çıkar.Naçizane tavsiyem ırkı ne olursa olsun eğerki bir koloniye yeni ana arı vermişseniz 1 aydan önce kovanı nakliye etmemenizdir. Genellikle nakliye esnasında karşılaşılan ana arı kayıplarının büyük bir bölümü bu sebepten görülmektedir.

Hocam Nisan 15 gibi hazır çiftleşmiş ana ( f1 karniyol) ile analandırlmış bölme 8 çerçeveye ulaşmış kovanlar mayıs 15 gibi 6 saatlik bir yola taşınmasında sizce sıkıntı olma ihtimali nedir. Tabiki havalandırmalar ve tüm şartlar olması gerektiği duruma getirildiğini düşünelim. Teşekkürler