Gönderen Konu: arı nakillerinde karniyol kolonisinin çok ana kestiği söyleniyor..  (Okunma sayısı 27979 defa)

yunus emre

  • Ziyaretçi
sn ali abi ve diğer bilgisi olan arkadaşlar.. bu konuda gözlemlerinizi paylaşırsanız sorum cevaplanmış olur..

laz arıcı

  • Ziyaretçi
selam yunus emre kardeşim iki yıl  dır trakya götürdüğüm kolonilerin ana arıları hepsi karnıyıl idi ve hiç bir tane ana arı zaiyatı yaşamadım hatta bu yık iki kere yer değiştirdiğimiz halde. beraber ekip olarak gittiğimiz arkadaşlarda ana  zai olduğu halde ben yaşamadım.

Arı Bakanı

  • Yönetici
  • Özel Üye
  • *****
  • İleti: 1.183
    • Ali Türk
sn ali abi ve diğer bilgisi olan arkadaşlar.. bu konuda gözlemlerinizi paylaşırsanız sorum cevaplanmış olur..

Yunus Emre,
Kim karniyol kullanmışta nakillerde anaarı kestirmiş?
Bizim paylaşımlarımız, söylemiş yok şunu şurada okudum, yok burada şöyle yazıyorlardı falan filan demiyoruz.
  Geçtiğimiz sene karniyol hakkında bu tür yazılarım yoktu. Neden yoktu arıyı tam kullanmamışız, sorunlar nedir, artıları eksileri nedir bilmiyorduk.
Ben karniyol hakkında yazı yazamıyordum ama karniyolu kullanmayanlar ve ayrıca kullanmasını bilemeyenler atıp tutuyordu.
Arılarımın içinde 12 numarayla 1 Numaralı kovanlarımın anası 34 numaralı Karniyol F1 den ürettiğim F2 dir ve üretildiği yer ise Pınarhisar’dı. Hala yaşıyorlar ve bu sene ben onları artık değişeceğim. Kaç kez nakil edildiler saymadım keşke saysaydım.

 Ben arılarımın bir kısmını en güçlülerini ormana bıraktım. Ormanda da Şile’ye nakil edilecekti, bir kovan oğul verip boşalmıştı Gerisi eski analarla Kestane balına gitti.
Şile'ye nakilde sorun veya anaarı kesiği yoktu. Trakya'ya naklettim gene olumsuzluk yoktu. Benim kovanlarımda anaarıların kanatları kesiktir, anaarı değiştirmiş olsalar belli olur. Trakya’dan pürene gelindi.

Karniyolla arısının kullanımıyla alakalı başka bir konu açıp tüm olumsuzlukları orada yazacağım. Başkalarının yazdıkları beni ilgilendirmiyor. Çünkü başkaları benim yaşadıklarımı yaşamadılar. Yazılan olumsuzluklarında nasıl çürüdüğünü göreceksiniz. Ben bir yerlerden okumuyorum yaşıyorum. :)
Arıcılık, arıyı yönetme sanatıdır... Siz arıyı yönetemez iseniz, arılar sizi yönetir...

Ali Türk

yunus emre

  • Ziyaretçi
sn ali abi;
ben bu konuyu bi olumsuzluk olarak yazmıyorum..ben kafkas melezi kullanıyorum ama baharın komple karniyola geçeceğim..sadece bazı alışkanlıkları bırakmak zor oluyor kafkas gibi:) ama zararın neresinden dönülürse kar olarak düşünüyorum..
bu konuda söylemleri duyduğum kişiler akdeniz alata araştırmadan karniyol kullanan kimseler..burda üretilen karniyolları görmedim..ama sizdeki f1 lerin saf olduğunu bildiğim ve varsa böyle bişey bileyim diye sordum.saygılar

vecdiküçükyılmaz

  • Ziyaretçi
          Yunus Emre arkadaşım,arı nakillerinde hiç bir arı ırkının ana arı kestiğini duymadım.Böyle birşey olsa,İtalyan ırkından sonra ençok yaygın arı ırkı olan karniyol ırkı hakkında,bilği düşerlerdi.Hala 50 yıl önceki yazılan bazı bilğiler,bazen kasıtlı olarak gündeme getiriliyor.Karniyol çok ogul verirmiş.Gelişen bir arı az gelişen bir arıdan fazla ogul verme ihtimali vardır.Yani arıcı kovana ballık atmayı geciktirdiyse arının ogula gitmekten başka şansı kalmamıştır.50 yıl önce Karniyol ıslah edilmemişti.Bile bile bunlar hergün gündeme gelmek için gündeme sunuluyor.Sizin hangi arı ırkını kullanacağınız sizin bileceğiniz bir durumdur.Bilmeden atıp tutana kafkası götür deki Ali Türk den aldım,adam hemen kötüleyecektir,kafkası övecektir,sadece gül ,zaten götürdüğün kafkas ana arı,tercümenin bir işe yaramadığını göreceksin.Saglıcakla kalın.

yunus emre

  • Ziyaretçi
sn vecdi bey;

birincisi eğer ana kesmeyi  duymadıysanız bu siz duymuyorsunuz diye bizim salladığımız bişey değildir.250-300 arıyı koca kamyona işi bilmeyen kişilerle paldır küldür acele ederek  yükleyin bakalım duymaya başlarsınız yavaş yavaş..sonra da yakınmaya!!

İkincisi ben buraya kafamdaki bir soruyu yazdım, yazdığıma pişman oldum.buraya her yazı yazanın kasıtlı olarak yazdığını söylüyorsunuz..ben nedeni sebeplerimle yazdım herhangi bir kasıtım da yok..direk şüpheci öküz altından buza arıyan bir anlayış görüyorum. Ben foruma neden üyeyim bir şeyler paylaşmak yada aklımdaki soruları cevaplamak için.herkeste öyle..ha kasıtlı davranışlarda bulunan yok mu? elbette ki vardır..ama sizden ricam lütfen bu kişileri ayırmayı bilin.Herkese aynı düşünce tarzıyla yaklaşmayın!!

Arı Bakanı

  • Yönetici
  • Özel Üye
  • *****
  • İleti: 1.183
    • Ali Türk
Yunus Emre;
Vecdi beyin yazması, kitaplarda ve makalelerde özellikle böyle bir not düşülgün degil denmekte.

 Bu forumda yazanların büyük bölümü arıcılıkla uğraşan kişilerden oluşuyor. En azından bu kişilerin sitelkeri var arkadaşlarını tanıyoruz bunlar benim için önemli, belki 100 kişiyi isimsiz üye oldukları için üyeliğini onaylamayıp silmişim. Foruma ilk üye olacaklara bunu bildirdim herkes foruma bir isimle üye olsun ve kendi isim ve memleketinizide yazın diye. Benim forumda aman üyem çok olsun, ne yazılırsa yazılsın gibi bir derdim de yok.

 Reytink ve üye sayısını artırmak istesem, forumu üyelerin haricine kapatıp, herkesi üye olmaya zorlarım.

Benim forumdan kazanç olarak bir beklentim yok, birilerinne kızıp hırs yapıp bu işe girdik, bir yerden iyi oldu bir yerdende bir sürü sorunu başımıza aldık. Benim amacım forumda sorunu olan arıcı gelip, sorununu öğrenip gitsin, bunuda kitap okuyanlardan degil, arıcılık yapanların tecrübelerinden öğrenirse süper olur.

Benim için karniyol reklamı için site ve forum kurdu diyenlerde var.
Ben bir şeyin reklam ve tanıtımını yapacak isem, benim bloklarım daha etkili. İki senedir yayın yapmadıgım limiti dolan ilk sitemin bile 50 bin tıklaması var.

Forumda işlerin sulandırılıp, saçma sapan şeylerin tartışılmasınada ben zaten izin vermem.
Bu forumun belli bir kalitesi vardır.

Siz belkide forum yazarları içinde arıcılıkgı en büyük çapta yapanlardan birisi olarak gözüküyorsunuz.
Sizin çapınızda arıcılık yapanların kovanları detaylı incelemediği ve bazı şeylşeri gözden kaçırıp, gittiginiz yerde anaların kesildigini fark etme durumunuzda olabilir. Buna sebep olarakta nakil gösterilebilir diyede düşünüyorum.

 Yanlız bizim geleneksel kovanlarımız nakil için yetersiz havalandırma çok az.
Benim kendi yapmış oldugum tel altlıklı kovanlarda arı 5-6 saat yolculuk ettikten sonra, kovanı açıyorsunuz arının gücü 20-25 çıtada  açıyorsunuz arıda hiç bunalma ve dışarı fışkırma olmuyor. Nakil sonrası kovanları açtıktan sonra fotolarım var. Nakillerde anaarı kestirenler belkide kovanların olumsuzlukları nedeniyle kesilmelere neden oluyorlar.


Forumda karşıt fikirlerde ihtiyaç var, tabi bunda kasıt olmaması gerekiyor, indadına aka kara denilirse sizinle aynı fikirdeyim.
Arıcılık, arıyı yönetme sanatıdır... Siz arıyı yönetemez iseniz, arılar sizi yönetir...

Ali Türk

Şekerli

  • Yeni Üye
  • **
  • İleti: 89
    • ARICILIK İFLAH OLMAYAN BİR HASTALIKTIR
Selamlar!

Son hasatı da yaptık işimiz bitti gibi bir şey,bundan sonraki işimiz sıcak sohbetler olacak inşallah herkes yaşadığı tecrübeleri anlatacak hali ilede bilmediğini sorup öğrenmeye çalışacak.

Herkesin aynı fikirde olması zaten olası değil,herkes aynı fikirde olursa bilgi alışverişi de olmaz herhalde her şey tekdüze olur hiç bir şeyin tadı da olmaz zannedersem.

Madem bu konu açıldı bir kaç eklemede ben yapayım;Sevgili Ali Türk'ün dediğine katılıyorum,bilhassa gezginci arı kovanları havalandırma yönünden çok zayıf,gidilen yolun uzunluğu da fazla ise ve 8-10 satte bir mola verilip sıcak havada kovanlara su falan da verilmiyorsa kolonilerin havasızlıktan,suzuzluktan ve kamyonun titremesinden, sallanmasından hali ile strese girip ana kesmesi normaldir.

Bu olayın arını cinsi ile alakalı olduğunu sanmıyorum,bu konuda Amerikalı bir arıcının yaşamış olduğu ve kaleme aldığı bir yazı geldi hatırıma...

Adam diyor ki;arıları kamyona yüklerken kamyonun motorunu stop etmeyin çünkü motoru çalıştırırken kamyon silkelenecektir bu da arıları huzursuz eder diyor ve ekliyor arıları götürdüğünüz yerde polen azsa veya yoksa yine anaarı kayıpları olur diyor ki bu adam iki kraliçeli 200 koloni ile ticari arıcılık yapan biri,herhalde sözlerini ciddiye almak gerekir diye düşünüyorum...

http://alisekerli.blogspot.com/

arıgülü

  • Acemi Üye
  • *
  • İleti: 49
Selamlar!

Son hasatı da yaptık işimiz bitti gibi bir şey,bundan sonraki işimiz sıcak sohbetler olacak inşallah herkes yaşadığı tecrübeleri anlatacak hali ilede bilmediğini sorup öğrenmeye çalışacak.

Herkesin aynı fikirde olması zaten olası değil,herkes aynı fikirde olursa bilgi alışverişi de olmaz herhalde her şey tekdüze olur hiç bir şeyin tadı da olmaz zannedersem.

Evet arkadaşlar farklı düşünenler konuşacakki doğruyu bulabilelim. Sn Yunus emre hemen Vecdi abi zamanın birinde beni de fırçaladı ama ben öyle çabuk kırılganlık göstermedim. Ali şekerli beyin dediklerine tamamıyla katılıyorum aslında ben gezgincilik yapsam tamamıyla tel altlıklı kovanlara dönerim. Herkese saygılar..

yunus emre

  • Ziyaretçi
sn şekerli;

önce havalandırma konusu tartışılır bir konu..gezginci arıcıların kovanlarındaki havalandırmalar söylendiği kadar da yetersiz değil..çünkü içindeyim ve çok sayıda tanıdığım gezginci arıcı var...bir diğer hususta hiç havalandırması olmayan eski kovanlarla konyadan muğlaya birçok kez arı götürdük hiç durmadan mola vermeden..ve hiç ana arı kesme olmadı..şimdi diyceksiniz bunlar zayıf kovanlar yada ballığı var üzerinde..hayır ilavesi alınıp tabana sıkıştırılan arılar bunlar..

bu sorunun ırklarla alakasına gelince;bircok gezginci arıcı bu konuyu ırkla alakalandırmakta..buna bende katılıyorum. bir ırkta bal verimi, yavru, petek örme nasıl değişiyorsa arıların genel huyu ve çeşitli koşullarada ana arıya olan davranışlarıda değişiyor.

son olarak amerikalı arıcının dediğine gelince;tamam doğru bişey demiş katılıyorum.ama belirtmek istediğim şu; bu bizim yeni öğrendiğimiz bişey değil gezginci bir arıcı olarak.şimdiye kadar ki tüm arı nakillerinde yaptığımız bişey. kamyoncuyla pazarlık aşamasında, arıyı yüklemeden, deriz ki arkadaş; kamyonunu çalıştırıcaksın, kovanlarımızı kamyondan indirene dek stop etmiyceksin,yolda durulan molalar dahil(yemek çay gibi) neyse fazladan yakıt paranı vericeğiz.tamamsa tamam yoksa başka arabaya bakarız.siz sanmayınki gezginci arıcılık o kadar körü körüne yapılıyor!.ayrıca ülkemizde konuştuğunda ciddiye alınması gereken o kadar çok gezginci arıcı varki.! ama konuşmuyorlar internet ortamına girmiyorlar ayrı konu.saygılar.
« Son Düzenleme: 26 Ekim 2010, 23:00:00 Gönderen: yunus emre »

Şekerli

  • Yeni Üye
  • **
  • İleti: 89
    • ARICILIK İFLAH OLMAYAN BİR HASTALIKTIR
sn şekerli;

önce havalandırma konusu tartışılır bir konu..gezginci arıcıların kovanlarındaki havalandırmalar söylendiği kadar da yetersiz değil..çünkü içindeyim ve çok sayıda tanıdığım gezginci arıcı var...bir diğer hususta hiç havalandırması olmayan eski kovanlarla konyadan muğlaya birçok kez arı götürdük hiç durmadan mola vermeden..ve hiç ana arı kesme olmadı..şimdi diyceksiniz bunlar zayıf kovanlar yada ballığı var üzerinde..hayır ilavesi alınıp tabana sıkıştırılan arılar bunlar..

Size inanamıyorum!

Havalandırma konusu nasıl tartışmaya açık bir konu olur bunu da anlamış değilim.
O kovanın içinde bir sürü canlı var ve siz havalandırmanın o kadarda önemli olmadığını söyleyebiliyorsunuz...

O zaman şunu da söyleyin samimiyetinize inanayım  biz Konya'dan , Muğla'ya tek kat içinde 10 çerçevedeki arıyı götürdük diyebilirmisiniz?

Siz Muğlaya zannedersem sezon sonunda çam balı için gidiyorsunuz , arınızın gücünü de tahmin edebiliyorum büyük ihtimal 5 çerçeveyi geçmez !

Ben gezginci arıcılığın nasıl yapıldığını da çok iyi biliyorum !

Edirne'ye , Türkiye'nin her tarafından gezginci geliyor, sadece tek kat ile gelip haftada 2 sağım yaptıklarını da biliyorum...

Gezginci arıcılar internet ortamında ne konuşacaklar ki , onlar zaten olaya ticari gözle bakıyorlar buraya ayçiçeğine bala gelip işi bitince güpegündüz arıyı kaldırıp tarlacıları kasten almadan gidenleri de çoook gördüm, çünkü gittiği yerde tarlacıya ihtiyacı olmayacak aklınca 1-2- kg balı kar sayıyor arkasında binlerce canlıyı ölüme terk etmiş umurundamı?

Daha neler gördüm neler, sırası gelince onları da yazarız inşallah...
 

 

yunus emre

  • Ziyaretçi
Alıntı
Size inanamıyorum!

Havalandırma konusu nasıl tartışmaya açık bir konu olur bunu da anlamış değilim.
O kovanın içinde bir sürü canlı var ve siz havalandırmanın o kadarda önemli olmadığını söyleyebiliyorsunuz...

Bunda inanamayacak bişey yok sayın şekerli!.Biz yıllardır bu işin içindeyiz ve burda gözlemlerimizi tecrübelerimizi söylüyoruz paylaşıyoruz.Arı yanmalarını yada ana kesmeleri kimse tek sebep olarak havasızlıkla ilişkilendiremez.Bunların asıl sebebi kovana yeni gelmiş sulantı bal ve kovandan alınmamış fazla baldır.Havasızlıkta bunlara eklenerek bir bütün oluşturur.

Alıntı
O zaman şunu da söyleyin samimiyetinize inanayım  biz Konya'dan , Muğla'ya tek kat içinde 10 çerçevedeki arıyı götürdük diyebilirmisiniz?

Samimiyetimden de hiç kuşkunuz olmasın.Evet bunlar 10 çıta baskın arılar..yukarda ki yazımda gözünüzden kaçan detay .''ilavesi alınıp ballığa sıkıştırılan arılar '' demişim.! Buda 10 çıta baskın arı demektir..
Burdaki önemli olan, nakilden üç gün önce kovanları tüm elden geçirip kesinlikle içinde tehlike arzedecek bal bırakmamaktır.

Alıntı
Siz Muğlaya zannedersem sezon sonunda çam balı için gidiyorsunuz , arınızın gücünü de tahmin edebiliyorum büyük ihtimal 5 çerçeveyi geçmez !

Hayır bunlar beş çerçeve arı değil. Yukarda da belirttiğim gibi 10 çıta baskın arılar.

Alıntı
Ben gezginci arıcılığın nasıl yapıldığını da çok iyi biliyorum !

Gezginci arıcılık yapmadığınız sürecede; gezginci arıcılığı bilemezsiniz. Eskilerin söylemleriyle pılınızı pırtınızı toplayıp,yanınızda kim olur bilemem,yabancı bir memlekete gidip, çadır yada barakanızın için de, oturup, kalkıp, yatmaya başladığınız zaman anlamaya başlarsınız..!

Alıntı
Edirne'ye , Türkiye'nin her tarafından gezginci geliyor, sadece tek kat ile gelip haftada 2 sağım yaptıklarını da biliyorum...

Gelebilir bu normal bişey..Peki neden haftada iki sağım yapılıyor..? Askeri mevcudu olan arı balı bulduğu zaman 3 günde yapacağı balı yapar..Ve bunu sağmak zorundasınız..Sadece baldaki su oranı biraz fazla olur!

Alıntı
Gezginci arıcılar internet ortamında ne konuşacaklar ki , onlar zaten olaya ticari gözle bakıyorlar buraya ayçiçeğine bala gelip işi bitince güpegündüz arıyı kaldırıp tarlacıları kasten almadan gidenleri de çoook gördüm, çünkü gittiği yerde tarlacıya ihtiyacı olmayacak aklınca 1-2- kg balı kar sayıyor arkasında binlerce canlıyı ölüme terk etmiş umurundamı?

Gezginci arıcı ne konuşacak diye bi söylem olamaz.Siz yaptığınız arıcılıkla, nasıl konuşuyorsanız her konuda bir fikriniz oluyorsa en az sizin kadar her gezginci arıcınında konuşmaya hakkı vardır. Olaya ticari açıdan bakma onların bilgisizliğini yada bu işi körü körüne yaptıkları anlamına da gelmez. Üçbeş arıcı arısını gündüz kaldırıp gitti diye de tüm gezginci arıcılar aynı kefeye de konamaz.Zaten işi bilen bir arıcı hiç bir zaman tarlacı arıyı arkasında sizin dediğiniz gibi öylece bırakıp gitmez.

Alıntı
Daha neler gördüm neler, sırası gelince onları da yazarız inşallah...

Gördüklerinizi burda istediğiniz gibi yazabilirsiniz sayın şekerli.Ama bu gördüğünüz şeyleri tüm gezginci arıcılar aynıymış gibi lanse edemezsiniz.Ben burda hiç kimseyi savunmuyorum. Hatası olan bunu görür düzeltir düzeltmez bu kendi bileceği iş. Gördüğünüz 3-5, yada 10-20, hadi 50-60 olsun gezginci arıcı, ülkemizdeki tüm gezginci arıcılar aynıymış gibi gösterilemez vede bağlamaz.

Son olarak;
Bu ülkenin bal ihtiyacının karşılanması yada arıcılığının gelişmesi  kim ne derse desin gezginci arıcıların elindedir.Eğer buna katkı sağlamak istiyorsanız,gördüğünüz olumsuzlukları güzelce anlatarak paylaşarak bir yerlere varılabilir.Bu insanları tamamen karşınıza alarak, ben onların alayını bilirim şöyleler böyleler gibi söylemlerle hiç bir yere varılamaz. saygılar.
« Son Düzenleme: 29 Ekim 2010, 01:38:32 Gönderen: yunus emre »

Şekerli

  • Yeni Üye
  • **
  • İleti: 89
    • ARICILIK İFLAH OLMAYAN BİR HASTALIKTIR
Alıntı
Bunda inanamayacak bişey yok sayın şekerli!.Biz yıllardır bu işin içindeyiz ve burda gözlemlerimizi tecrübelerimizi söylüyoruz paylaşıyoruz.Arı yanmalarını yada ana kesmeleri kimse tek sebep olarak havasızlıkla ilişkilendiremez.Bunların asıl sebebi kovana yeni gelmiş sulantı bal ve kovandan alınmamış fazla baldır.Havasızlıkta bunlara eklenerek bir bütün oluşturur.


Allah , Allah ! Evet sizin gözlemlerinizi paylaştığınız çok açık, bu arı denen mahluk öyle bir canlı ki havaya , suya hiç gerek duymaz ! Kapa ağzını burnunu km. lerce taşı. Bir önceki yazınızda kovanın üzerindeki örtüyü alıp , üzerine delikli örtü koyuyordunuz şimdi havasız bıraktınız, hangisi doğru bir karar verin artık:) Siz bir çerçeve arının yaşamını devam ettirmesi için kaç cm küp oksijene ihtiyacı olduğunu biliyormusunuz? Biraz araştırın bakalım...


Alıntı
Samimiyetimden de hiç kuşkunuz olmasın.Evet bunlar 10 çıta baskın arılar..yukarda ki yazımda gözünüzden kaçan detay .''ilavesi alınıp ballığa sıkıştırılan arılar '' demişim.! Buda 10 çıta baskın arı demektir..
Burdaki önemli olan, nakilden üç gün önce kovanları tüm elden geçirip kesinlikle içinde tehlike arzedecek bal bırakmamaktır.


Acaba inansammı ? 10 çerçeve arı ve va havalandırmada yok !


Alıntı
Hayır bunlar beş çerçeve arı değil. Yukarda da belirttiğim gibi 10 çıta baskın arılar
.


Evet yanılmamışım çam balına gidiyorsunuz , aylardanda ekim falandır herhalde , bir önceki yazınızda "kafkas" arısı kullandığınızı söylediniz ve eklediniz kafkasın daha yaz ortasında yavruyu kestiğini  ve arının cinsini değiştireceğinizi söylediniz. Ekim ayında 10 çerçeve kafkas arı vay be... Siz konuyu bi daha gözden geçirin isterseniz , belki de yanılıyorsunuz... Ben olsam o arının cinsini hiç değiştirmezdim !


Alıntı
Gezginci arıcılık yapmadığınız sürecede; gezginci arıcılığı bilemezsiniz. Eskilerin söylemleriyle pılınızı pırtınızı toplayıp,yanınızda kim olur bilemem,yabancı bir memlekete gidip, çadır yada barakanızın için de, oturup, kalkıp, yatmaya başladığınız zaman anlamaya başlarsınız..!


Tabiki öyle ! Konumuz "gezginci arıcının" hasret çekip çekmediği değil ki, yanında Ahmet mi Mehmet mi var onu bilemem... Benim sorguladığım , bir yiyecek maddesi olan balın , hijyen kurallarına uyularak üretilip üretilmediğidir ...! Bu konuyu siz daha iyi bilirsiniz.


Alıntı
Gelebilir bu normal bişey..Peki neden haftada iki sağım yapılıyor..? Askeri mevcudu olan arı balı bulduğu zaman 3 günde yapacağı balı yapar..Ve bunu sağmak zorundasınız..Sadece baldaki su oranı biraz fazla olur!


Vay , Vay , Vay yavaş , yavaş konu netleşmeye başladı , demek ki sizde 2 günde bir kuluçkalıktan sağım yapıyor ve bunu normal görüyorsunuz. Sağımda açık yavrular ,  petek gözlerinden nasıl savruluyor ve ölüyorlar değil mi? Ama olsun o çok küçük bir ayrıntı , zaten o yavruya ihtiyacınız yok ki o yavru yiyici , olmaması daha iyidir...


Alıntı
Sadece baldaki su oranı biraz fazla olur!


Ne kadar da küçük bir ayrıntı , baldaki su oranının fazla olması hiç önemli değil...! Yahu bu aldığınız bal değil ki , ona nektar derler , sizin bal dediğiniz "o" sıvı yaklaşık %80 su içerir.Balın içindeki su oranı ise  %17 dir , senin nektarının tenekesi 17-18 kg. gelir benim ürettiğim balın tenekeside 27-28 kg gelir bunu da biliyormusun? Toptancı da , mesela bu yılı örnek alırsak balın tenekesine 115 tl verir , aslında verilen fiat bala değil nektara verilen fiattır. 10 ton nektarın içine de 2 ton bal katar kavanoza koyup sürer piyasaya.İşte aramızda bu "kadarcık" bir fark var. Yaptığınız işin yasal olup olmadığını bir sorgulayın bakalım !


Alıntı
Gezginci arıcı ne konuşacak diye bi söylem olamaz.Siz yaptığınız arıcılıkla, nasıl konuşuyorsanız her konuda bir fikriniz oluyorsa en az sizin kadar her gezginci arıcınında konuşmaya hakkı vardır. Olaya ticari açıdan bakma onların bilgisizliğini yada bu işi körü körüne yaptıkları anlamına da gelmez. Üçbeş arıcı arısını gündüz kaldırıp gitti diye de tüm gezginci arıcılar aynı kefeye de konamaz.Zaten işi bilen bir arıcı hiç bir zaman tarlacı arıyı arkasında sizin dediğiniz gibi öylece bırakıp gitmez.


Bizim veya benim işini doğru yapan gezgincilere bir lafım yok ki ! Benim lafım işinin gereğini yapmayana , işine hile katana ...



Alıntı
Gördüklerinizi burda istediğiniz gibi yazabilirsiniz sayın şekerli.Ama bu gördüğünüz şeyleri tüm gezginci arıcılar aynıymış gibi lanse edemezsiniz.Ben burda hiç kimseyi savunmuyorum. Hatası olan bunu görür düzeltir düzeltmez bu kendi bileceği iş. Gördüğünüz 3-5, yada 10-20, hadi 50-60 olsun gezginci arıcı, ülkemizdeki tüm gezginci arıcılar aynıymış gibi gösterilemez vede bağlamaz.

Son olarak;
Bu ülkenin bal ihtiyacının karşılanması yada arıcılığının gelişmesi  kim ne derse desin gezginci arıcıların elindedir.Eğer buna katkı sağlamak istiyorsanız,gördüğünüz olumsuzlukları güzelce anlatarak paylaşarak bir yerlere varılabilir.Bu insanları tamamen karşınıza alarak, ben onların alayını bilirim şöyleler böyleler gibi söylemlerle hiç bir yere varılamaz. saygılar.


Ben hiç de aynı fikirde değilim , Böyle ihtiyaç karşılanacağına hiç karşılanmasın daha iyi. Bir kaç yıl önce üretilen balın dışardan niçin geriye çevrildiğini çok iyi biliyoruz ... Ne büyük üzüntü ki bu geriye gelen ballar "kahraman türk milletine" afiyetle yedirildi . Elin gavuru yemedi ama biz yedik "zehiri". İstemiyorum karşılanmasın böyle ihtiyaç..!
Ayrıca , ben gezginci arıcıların "alayını" bilmem , sadece buraya gelenleri bilirim gördüklerimin içinde de buraya katlı kovan ile gelip bal üretene hiç rastlamadım. Gelenlerin hepsi kuluçkalık ile gelip nektar üretenler ( hijyen konusuna gene hiç dokunmuyorum o çok ayrı bir konu ya her ne ise) ne acıdır ki "bal" üretene pek rastlamadım.

Son bir şey ekleyeyim 100-200 kovanla arıcılık yapançok şey bilir 5-10 kovan ile arıcılık yapan bir şey bilmez diyen sadece kendini avutur ! Biz yıllardır bu işin içindeyiz işte şu kadar arım var bu kadar arım var söylemlerini çok duyduk...


« Son Düzenleme: 29 Ekim 2010, 20:35:21 Gönderen: Şekerli »

vecdiküçükyılmaz

  • Ziyaretçi
        Arı gülü ve Yunus Emre  arkadaşım,forumun eksik tarafı olarak kabul ettiğim durum benim adım belli ,yerim belli iyi kötü bir blogum var,msn adresim belli,profilimde bilğilerim var,ben kiminle tartışıyorum kiminle fikir alış verişi yapıyorum,paylaşım yaptığım belli değil.Ben herhalde kendi kendime tartışıyorum.Yüzünüzü bile bloğunuzda göremiyorum.Formun eksik tarafı olarak görüyorum.Üzdüğüm için kusura bakmayın.1982 yılından beri arıcılıkla amatörce ugraşıyorum.Eksikliklerim var ,larva transferi yapmakta güçlük çekiyorum.Bu konuda kimseye akıl verecek durumda değilim.Bildiğim ve yaşadığım dogrular var bunları tartışmam bile.Bir kaç olaydan bahsedeyim.1986 yılında TKV nin dagıttığı KAFKAS analardan Muglalı arıcılar memnun kalmadılar,banada senetsiz sepetsiz güz veresiyesi sattı arkadaşım.Niye satıyorsunuz dediğimde biz çama çalışıyoruz,çamda kadrosuz giriyor dedi.Arıcı arkadaşlarım o gün bunu gördüler hala bunu aşamayan arıcı arkadaşlarımız konuyu ısıtmakta.Muglalı arıcı arkadaşların hiç bir tanesinin ballıgı yoktu.Erzincana 22 saat yolculuktan sonra geldiler,arılarına hiç bir şey olmadı,niye arı yanmadı,arılar 3 çerçeve civarındaydı.Rahmetli Nedim Ünsal agbeyimiz,Üzümlü ilçesinden Pülümür ilçesine yani 60km lik yolda 60 adet arısını  yaktı.Arılar ballıktaydı.Başka bir olaydan daha örnek vereyim 20 çerçevede  batıdan arı getirende var ar niye yanmıyor,çünkü TURBO şurupluk diye adlandırdığımız şurupluğu kovanın üstüne çakıp yola çıkıyor.Yedi günlük ana arı transfer larvaları112kmlik yerden geldi 15 tane geldi, başarılı şekilde 3 ana arı elde edebildim.1100KM lik yoldan gelen 1 günlük tranfer larvalardan 20 civarında  ana arı çıktı.Ali bey bana arıları hemen nakletme dedi Yumurtalar pupa olsun dedi dinlemedim 3 tane fire verdim.Naklettiğim mesafe 6 km.Kurallara  uyarsak  bir çok sorun diye adlandırdığımız durum  ortaya çıkmaz.Saglıcakla kalın.

yunus emre

  • Ziyaretçi
Alıntı
Allah , Allah ! Evet sizin gözlemlerinizi paylaştığınız çok açık, bu arı denen mahluk öyle bir canlı ki havaya , suya hiç gerek duymaz ! Kapa ağzını burnunu km. lerce taşı. Bir önceki yazınızda kovanın üzerindeki örtüyü alıp , üzerine delikli örtü koyuyordunuz şimdi havasız bıraktınız, hangisi doğru bir karar verin artık:) Siz bir çerçeve arının yaşamını devam ettirmesi için kaç cm küp oksijene ihtiyacı olduğunu biliyormusunuz? Biraz araştırın bakalım...

Evet gözlemlerimizi ve tecrübelerimizi paylaşıyoruz ve bunda hiç kuşkumuz yok olmazda.Ben hiçbir yazımda arı havaya suya ihtiyaç duymaz diye bir paylaşım yapmadım.Bizim bur da konuştuğumuz konu böyle bişeyin olup olmadığı. Ben yaptığım şeyin doğru olduğunu söylemiyorum savunmuyorum. İsteyerek ya da mecburiyetten bu olayları yaşadık ve oldu. Ordaki yazımda ben olayın doğru yapılması gereken tarzını söylüyorum, çünkü bur da yazılanlar okunuyor ve örnek teşkil ediliyor. Arı bilgimiz konusuna gelince siz ne kadar biliyorsanız bizde o kadar biliyoruz çok şükür.

Alıntı
Acaba inansammı ? 10 çerçeve arı ve va havalandırmada yok !

Kimseye zoraki bir şeylere inandırmaya çalışmıyoruz. Konu bir yerden açıldı tecrübelerimiz gözlemlerimizi paylaşıyoruz o kadar. İsteyen inanır, isteyen inanmaz.

Alıntı
Evet yanılmamışım çam balına gidiyorsunuz , aylardanda ekim falandır herhalde , bir önceki yazınızda "kafkas" arısı kullandığınızı söylediniz ve eklediniz kafkasın daha yaz ortasında yavruyu kestiğini  ve arının cinsini değiştireceğinizi söylediniz. Ekim ayında 10 çerçeve kafkas arı vay be... Siz konuyu bi daha gözden geçirin isterseniz , belki de yanılıyorsunuz... Ben olsam o arının cinsini hiç değiştirmezdim !

Evet çam balına ya da söke ye pamuğa gidiyoruz. Kafkas la ilgili söylediğim her şey doğrudur. Irkımızı değiştireceğiz bunda da söylediğimiz aynen geçerli. Ama bir şeyi atlıyorsunuz. Siz gezginci arıcıları hep aynı kefeye koyduğunuz için bizim arılarımızda bakımsız ve tek kat arılar sanıyorsunuz. Ama yanılıyorsunuz. Arılara her zaman fazlasıyla gereken bakımı yaparız ve sezonda arılarımız fazlasıyla gelişir..Gelişen bu mevcutu kaybetmemek için kekleme ve ara ara şerbetlemelerle arılar bekletilir. Böylece pamuğa yada çama gidecek olan arılarımız ilaveden düşmezler. Yükleyip indirmedeki sıkıntılardan dolayı ilavesi indirilip sıkıştırılabilecek arıların hepsinin ilavesi indirilir. Gittiği yerde yeniden konur. Burda ki asıl nokta daha az çalışarak daha az yorularak daha az maliyetlerle gelişen bir ırk dururken neden emeğimi paramı öylece savurayım.

Alıntı
Tabiki öyle ! Konumuz "gezginci arıcının" hasret çekip çekmediği değil ki, yanında Ahmet mi Mehmet mi var onu bilemem... Benim sorguladığım , bir yiyecek maddesi olan balın , hijyen kurallarına uyularak üretilip üretilmediğidir ...! Bu konuyu siz daha iyi bilirsiniz.

Tamam çok güzel sorguluyosunuz ve bu konuya o kadar duyarlısınız. Madem Ülkemiz için arıcılık için bir şeyler yapmak istiyorsunuz. 100-200 kovan yapın gezginci arıcılığa bir başlayın, bir görelim bir örnek teşkil edin nasıl oluyormuş bizde bir görelim.
Alıntı
Vay , Vay , Vay yavaş , yavaş konu netleşmeye başladı , demek ki sizde 2 günde bir kuluçkalıktan sağım yapıyor ve bunu normal görüyorsunuz. Sağımda açık yavrular ,  petek gözlerinden nasıl savruluyor ve ölüyorlar değil mi? Ama olsun o çok küçük bir ayrıntı , zaten o yavruya ihtiyacınız yok ki o yavru yiyici , olmaması daha iyidir...

Evet konu baya netleşmeye başladı. Kovanların tek kat geldiğini söylüyorsunuz! Sonra buna yavru sağıldı gitti yiyici, arı gündüz yüklenip gitti tarlacılarda kaldı. Kovan 5-6 çıtaydı zaten. Km lerce yol kat edip gelen gezginci arıcı geriye boş kovanlarını yükledi gitti, işte bitti. Bu dediğiniz şeyleri çevremdeki gezginci arıcılara söylesem gülerler.

Alıntı
Ne kadar da küçük bir ayrıntı , baldaki su oranının fazla olması hiç önemli değil...! Yahu bu aldığınız bal değil ki , ona nektar derler , sizin bal dediğiniz "o" sıvı yaklaşık %80 su içerir.Balın içindeki su oranı ise  %17 dir , senin nektarının tenekesi 17-18 kg. gelir benim ürettiğim balın tenekeside 27-28 kg gelir bunu da biliyormusun? Toptancı da , mesela bu yılı örnek alırsak balın tenekesine 115 tl verir , aslında verilen fiat bala değil nektara verilen fiattır. 10 ton nektarın içine de 2 ton bal katar kavanoza koyup sürer piyasaya.İşte aramızda bu "kadarcık" bir fark var. Yaptığınız işin yasal olup olmadığını bir sorgulayın bakalım !

Arının balı getirip kovana koyduğu gün dahi bal sağılsa %80 su içermez sayın şekerli lütfen abartmayalım örnek vericez diye. Zaten bu sağımlar 1 yada 1,5 haftalıktır ve çerçevelerin % 30-40 sırlanır. Buradaki su oranı da %20-30 arası değişir. Sağımdan sonra tenekelerin kapakları kapanmaz üzerine bez örtülür ve bu suyun tahminen %5-7 si daha buharlaşır. Daha sonra tenekeler tamamlanır.
Nektar bal olayına gelince. Siz şimdi ne kadar bal üretiyorsanız, bunu parekende olarak kg mını 20-25 tl gibi artık neyden satıyorsanız, keyfiniz hiç kaçmaz gayet iyi olur. Ama ürettiğiniz 27 kğ gerçek balı tüccara götürün bakalım; sizin tabirinizle bizim ürettiğimiz nektara 115 tl veren tüccar sizin gerçek balınıza kaç tl vericek!. Bizde tüccarın balamı nektaramı para verdiğini bir görelim.
Gezginci arıcı elinden geldigince özen göstererek ürettiği balı tüccara verir. Tüccar o bala şunu karıştırır bunu karıştırır arıcıyı bağlamaz.

Alıntı
Bizim veya benim işini doğru yapan gezgincilere bir lafım yok ki ! Benim lafım işinin gereğini yapmayana , işine hile katana ...

İşini doğru yapanlara bir lafım yok diyorsunuz iyi güzel. Ama konuştuğunuz yazdığınız hiçte öyle göstermiyor. Sanki hepsi yok edilmesi gereken birer düşman. Ülkemizdeki arıcılıkla ilgili hiçbir sorun sizin tarzınızdaki yaklaşımlarla çözülemez.

Alıntı
Ben hiç de aynı fikirde değilim , Böyle ihtiyaç karşılanacağına hiç karşılanmasın daha iyi. Bir kaç yıl önce üretilen balın dışardan niçin geriye çevrildiğini çok iyi biliyoruz ... Ne büyük üzüntü ki bu geriye gelen ballar "kahraman türk milletine" afiyetle yedirildi . Elin gavuru yemedi ama biz yedik "zehiri". İstemiyorum karşılanmasın böyle ihtiyaç..!
Ayrıca , ben gezginci arıcıların "alayını" bilmem , sadece buraya gelenleri bilirim gördüklerimin içinde de buraya katlı kovan ile gelip bal üretene hiç rastlamadım. Gelenlerin hepsi kuluçkalık ile gelip nektar üretenler ( hijyen konusuna gene hiç dokunmuyorum o çok ayrı bir konu ya her ne ise) ne acıdır ki "bal" üretene pek rastlamadım.

Son bir şey ekleyeyim 100-200 kovanla arıcılık yapançok şey bilir 5-10 kovan ile arıcılık yapan bir şey bilmez diyen sadece kendini avutur ! Biz yıllardır bu işin içindeyiz işte şu kadar arım var bu kadar arım var söylemlerini çok duyduk...

Ben burda işini hakkıyla yapmayan hiç kimseyi savunmuyorum savunmamda. Ama nette bu konuyla ilgili yazı yazan arkadaşlara bakıyorum gezginci arıcılara bir alerjileri var gibi. Madem bu arkadaşlar balın üretilmesine hijyenine her şeyine bu kadar duyarlı. Ülkemizdeki gezginci arıcılığın yükünü üzerlerine alsınlar, söyledikleri gibi her şeyi yerli yerince yapsınlar söyledikleri sağlıklı kalıntısız balları üretsinler, herkeste görsün bakalım nasıl oluyormuş, arıcılık, sağlıklı bal üretimi.

Ben kovanı şudur budur, hobi yapar gerçek yapar, bilir bilmez gibi hiçbir yorumda yapmadım. Bur da üzerinde durmak istediğim mesele; herkesin konuştuğu bir ortamda gezginci arıcının da konuşmaya hakkı vardır. Ve konuştuğumuz tüm mevzuların çözümü de gezginci arıcıların elindedir.
« Son Düzenleme: 30 Ekim 2010, 00:55:28 Gönderen: yunus emre »