Arıcılıkta saf ırklar çok önemlidir. Yani bir ırk varsa bunun safını da bir kenarda tutmak gerekli. Bu gereklilik niçin lazım? Saf bir şeyin orijinalidir. Altının orijinali som dur ve 24 ayardır. Som altından yola çıkılarak 22 ayar, 18 ayar 7 ayar gibi altınlar üretebilirsiniz. Safın saflığını bozmak çok kolay, bozulup melezleşenden, saf yapmak ise imkansız gibi bir şey. İşin başında saf altın yoksa devamındakileri de üretme şansınız yok. Diyelim ki arıcılıkta ıslah yapılacak bu saf soydan yola çıkılarak, saf arının ileriki hatlarında çok verimli melezler yakalanabiliyor. Baktık ki uygulamada yanlışlar yaptık, ıslahta başarılı olamadık saf elimizde olduğundan yeniden başa dönüp çalışmalara sıfırdan başlama şansınız vardır, saf hatlar bunun için devamlı korunmalı.
Kafkas arısının yurdumuzun her yerine saf yada F1 olarak verilmesi ülke arıcılığına büyük zarar vermiştir. Kafkas arımız yavaş gelişmesi yanında başka negatifleri de vardır, Kafkas arı ırkı en çok nosema ya yakalanan arıdır, bir başka olumsuzluğu yavru çürüğü hastalıklarına çok yakalanmaktadır. Yağma huyu en fazla olan arılardan birisidir, bunlar yetmez gibi birde kovanını şaşırıyor. Şimdi birisine deseniz ki gel şu ülkenin arıcılığına bir darbe yapalım, arıcılığını geri götürmemiz lazım ne gerekli deseniz. Bunu en iyi şekilde Kafkas arı ırkını iklimleri çok farklı olan ülkenin geneline, ıslah etmeden yayarak yapabilirsiniz. Bizi ve ülkemizin gelişmesini istemeyen o kadar ülke var ki. Acaba bu onların oyunlarından birisimi?
Arıcılıkta güçlü koloni esastır bunun içinde 80 bin nüfuslu koloniler sürekli gündeme gelir. Kafkas arısının hem safı, hem F1 dediğimiz ilk melezleri hiçbir dönem kendi başına bu nüfusu oluşturamaz.. Ben daha önceleri bazı hesaplamalar yaptım, bir aylık süredeki farklar bile inanılmaz büyük. Kafkas arımız 30 günde 45.000 yumurta atar iken, karniol la yaptığım kıyaslamada, gene 1 aylık sürede karniol arısı 60.000 yumurta atmaktadır. Bu şu demektir bir ayda atılan fark 4 çıta ful arı.Ben gezi ve incelemeler için 2009 yılında iki günlüğüne Muğla Milas’sa gitmiştik, çam balı üreticilerinin kolonileri çok dikkatimi çekmişti. 3-4 çıta arı 1 teneke bal yapar diyorlardı. Çam balı üretim bölgelerinde hiç güçlü koloni görememiştik. Şimdilik bu konuyu burada bırakayım, aşağıya attığım link var. Kafkas arısıyla, karniyol arısını kıyaslıyordum, kaynaklar ise Kafkas arısının Türkiye’deki tek söz sahibi Ahmet İnci’nin kitabından alıntılar göreceksiniz. Hadiselere farklı açıdan birde siz bakın.
Ali Türk
http://bengittim.blogspot.com/2009/06/hwsap-kitap-isleri-ve-irklarin-farklari.html
ali bey kafkas konusunda kötü tecrübeleriniz olduğu aşıkar. sonuçta kafkas doğu karadeniz ve kafkasların lokal arısı yani bu bölegeye en iyi uyum sağlamış arı bu kadar negatif yönü varken bu bölgede yaşamını sürdürmesi bu turün artı yönü değilmidir. kafkas arısınıda amerikalıların yaptığı gibi geliştirip kendi ekotip arımıza sahip çıkma şansımız yokmu. maçahal a.ş bu arının gen haritasında en önemli yer ve araştırmaların ve ıslahın yapılması gereken bölge die düşünüyorum. bende bu bölgede arıcılığa heves etmiş biri olarak bu kadar olumsuz görüş sonrası kafamda acabalar oluşuyor. benim şu anki gözlemlerim flora olarak kafkas bu bölge için en gerekli arı.
Sayın Asım Özel; Arıcılık yaparken biz neyi hedefliyoruz, derdimiz nedir, olaya hangi gözle neresinden bakılmalı. Derdimiz bir arıcılık yapalım ama verim konusu önemli değil diyorsanız kafkas’ı yaşatmaya devam edelim. Ben olayları anlatırken herkesin anlayacağı örnekler veriyorum. Eskiden bizim ineklerimiz vardı, bir inekten emin olun 3 litre süt zor alırdık, sizde deyin 5 litre. Şimdi öyle keçiler var ki, ineğin onda biri kadar 10 litre süt veriyor. Ülkemiz o kadar çok ve zengin nektar kaynaklarıyla dolu. Biz ülke geneli olarak Kafkas arısıyla çalışıyoruz. Haziran ayı geliyor kafkası zor kata çıkarabiliyoruz. Kata çıkmakla iş bitmiyor başka koloniyle birleştirilmese kısa dönem nektar akışlarında bal alınamamakta. Gene Kafkas balı bulduğunda ilk olarak balı yavru civarına depo ettiği için yavrulama faaliyetleri otomatikman geriliyor. Nektardan nektara geçişlerde Kafkas arısı kendisini bitirmiş olarak çıkarmakta. Bir nektarı bitirdik başka bir nektar akışı var. Bitik koloniyle yeniden nektar akımına girseniz ne yapacaksınız. Arıcılar olarak bizim hatalarımızda var ama bu arı bizim bölgemizde gelişmiyor, başka bölgelerde de gelişmez gelişme hızı zaten belli. Sonbaharda kaç senedir pürene giriyoruz bal sağımı yapan kimse yok. Ben bunları yazarken yıllarca kafkasla çalışıp yazıyorum. Hayatında sadece kitap okuyarak üç beş kovanla arıcılık yapıp ahkâm kesmiyorum. Bunlara bilim adamlarımızda dahildir.
Bakın bir avuç İsrail gelmiş burada bize ders veriyor. Hatta bize mavrik adlı ilacı varroa da kullanın diye öneren, dünyada tanınan bir İsrailli proftu. Sonra ne oldu ballarımızda o ilacın kalıntısı var diye iade edilmedi mi? Bizi kobay olarak kullandılar birde gelip burada ders veriyorlar, bizde alkış tutmaya devam etmekteyiz.
Bu İsrail ülkesindeki tüm yerli arıları yok edip, Amerika’dan İtalyan arısı getirmiştir. Koloni başına o kurak memlekette kovan başı 40 kilo bal almaktalar. Bize de aman ırklarınızı koruyun diye akıl veriliyor. Bu akıl verenlere bir bakın bakalım ne yapıyorlar.
“Dünyaca tanınan önemli hibridler
Sterline : 1949´da ABD´de üretilmiştir. İtalyan arısının dört hat hibrididir.
Midnite : 1957´de ABD´de üretilmiştir. Kafkas soyunun dört hat hibrididir. Saf hat ebeveynlere göre % 130 - 200 daha verimlidir.
Buckfast : Br. Adam´ın İngiltere´de geliştirdiği bir hibriddir. Buckfast ana X Anadolu baba hırçın ve hareketli, Anadolu ana X Buckfast baba sakin ve uysaldır. Buckfast hibridi ebeveynlere göre % 128 - 151 daha verimli bulunmuştur.”
Bakın burada 60 yıl öncesi ıslah edilmiş arılardan bahsediliyor, bilimciler her şeyi tercüme ediyorlar ya, ıslahı da bir tercüme etseler bari. İşin garibi süreç çok kısa, 4 hat sonrası diyorlar. Şimdi bu dört hattı atmasyon olarak anlatayım. Birisi daha önce sormuştu arada kaynayıp gitti. Islahta ya izole bölgeler olacak yada suni dölleme yapacaksınız. Kafkas arımız var, saf. Bu saftan anaarı ürettik, Kafkas erkeği ile çiftleşirse gene saf olacaktır. Biz ıslah yapacağımız için buna ilk olarak İtalyan erkeği spermi verdik ve bu üretilen birinci hattır. Birinci hattan tekrar anaarı üretip bu seferde karniol spermi verdik, şimdi ikinci hattı ürettik. İkinci hatanda tekrar anaarı ürettik bu seferde ürettiğimiz anaarıya Kafkas spermi verdik, şimdi ise üçüncü hattı üretmiş olduk. Üçüncü hatanda anaarı ürettik doğal ortamda çiftleşmesini sağladık ve dördüncü hatta oluştu. Benimki sadece şimdilik hayal ama bu örnekte 4 hat anaarı yetiştirilmesini izah ettim. Bu oranları tutturmak yıllar sürebiliyor ama fomülü olsa çok basit bir işlem.
Kafkas arısının safını korumamız lazım. Bu arıyı yurdun her yerine vereceksek gideceği yere göre de ıslah etmeliler. Bunu Amerikalılar yıllar öncesi yapmış. Olayı incelediğinizde öyle ahım şahımda bir şey yok gibi ama formülü olmayınca 4 hatta neler yapıldı, hangi ırklar kafkasa karıştırılıp mindite denilen arıya ulaşıldı bilemiyoruz.
Yazınızın sonunda bu bölgemize gerekli demişiniz, o sizin bileceginiz bir şey, kalın sağlıcakla.
Ali Türk