Gönderen Konu: DOKTOR'UN REÇETESİ  (Okunma sayısı 12159 defa)

YUSUF ŞİMŞAK

  • Genel Moderatör
  • Yeni Üye
  • *****
  • İleti: 80
  • KARŞINDAKİNİ NASIL İSTİYORSAN ; ÖYLE OL...
DOKTOR'UN REÇETESİ
« : 18 Ekim 2012, 13:39:28 »
MUHTEŞEM HOCAM DİYOR Kİ...

Bize ne oldi:)
 


Eveeet.. nerden nerelere geldik...
İlk blog yazımı 14 haziran 2007 yılında "bebeklere bal yedirelimmi" başlığı altında yazmışım.
 O zamanlar arıcılık bilgilerim bu güne kıyasla sıfıra çok yakın düzeyde idi.:) Zaten çoğu insanın olduğu gibi benim de niyetim; arıcılık bilgilerimi diğer bloglarla paylaşımlar yaparak geliştirmek, kendime sadece hobileri ortak bir sosyal çevre oluşturmaktı...İlk zamanlar ilk yardım bilgilerimi paylaşmak misyonunu üstlendim ki grub içince bence bu gerekliydi. Bebeklere bal yedirilmesi konusunda ilginç bir anımda o dönemlerde bir iş arkadaşıma bal vermişim ve adam geliyor  bir yaşındaki kızının ishal, kusma ve karın ağrısı ile hastanede yattığını söylüyor..:( dedim bal yedirdinmi evet cevabını alınca bal yedirmeyin  düzelecekdir dedim ve hakikaten düzeldi:)

Hatırladığım diğer bir ilginç olay ise;
 benim bloğu güncellemeler listesine ilk ekleyen kişinin Edirneden Mehmet Nevşehir olması idi. Bayağı hoşuma gitmişdi. :)sonraları bende benzer bloger listelerini bloğuma ekledim. İlerki dönemlerde msn listeleri ve akşam sohbetleri başladı, ekip gelişti, büyüdü..
 
Büyüme zamanla pek çok sosyal olayda olduğu gibi öyle bir noktaya geldiki kırılmalar, dedikodular ve kulisler başladı vede o noktada da durdu.. İşte bu nokta tepe noktasıydı. Kopmalar ayrılıklar başladı. Neden oldu diye düşünürken şunu gördümki en fazla iş hayatında rastladığım  ama sosyal hayatın pek çoğu yerinde de karşılaştığım içimizdeki bencillik duygusunun hırs ile birleşmesi sonucu ortaya çıkan tepeye oynama rolünün, grubun dikkat çekenleri arasında en yoğun düzeyde yaşandığını gözledim.
 
En fazla iş hayatında rastladım dedimde çoğumuz iş hayatımızda görmüşüzdür ki yönetim kademesinin en altında yer alan görevleri yapanlar bile iş vereni yada üst düzey yöneticileri değişik yollarla arkalarına alarak çok üst düzeyde dokunulmazlık elde edebilmektedir. Bu örnekdeki adamın derdi neki derseniz  bence buradaki asıl amaç; gelirini artırmakdan öte güçlü biri imajını taşımak ve yerini sağlamlaştırmakdan başka bir şey değildir. Memuriyetim döneminde bu türden kişiler ile oldukça sık olarak çalıştım hatta emekliliğime yakın dönemde edinilen tecrübe sonucu olsa gerek bu adamlarla uğraşmayı eğlenceye bile çevirdim diyebilirim. Bu günlerde saddece iş yeri hekimliği yapmaktayım. Çalıştığım iş yerlerinde doğal olarak bir tane hekim olması nedeniyle bu türden çatışmaları yaşamıyorum. Anlayacağınız tecrübelerimin bu bölümü emekliliğimden sonraki dönemde işe yaramadı:)
 
Bizim arıcılık grubunda da benzer davranışları sergileyenler hep şu sözü savunma aracı olarak kullanmışlardır; benim bu işten bir çıkarım yok:), bilgiler paylaştıkça çoğalır sırf bu nedenle buradayım:) Çünkü çıkar dendiği zaman akla madddi çıkar, para gelmektedir:) işte tepe noktasına geldik dediğim dönemde bu türden kişiler gruba bir yönetim kademesi oluşturalım bir yönetici seçelim diyenlerdi. Dertleri neydi bu adamların derseniz; tek hedefleri vardı "güçlü adam imajı"na sahip olmak.  Eğer yöntemleriniz içinde sahtekarlık, riyakarlık vs. yoksa; aslında bu masum bir hedefdir. O dönemlerde sanal ortamda böyle bir yönetim oluşumuna gerek olup olmadığı çok tartışıldı ve benimde içinde olduğum gruplar bu düşünceye karşı çıktılar. Israrcı olanlarla yollar ayrıldı.
 
Biz  bloglarımızda özgürce yazıyoruz, kimse bize direktf veremez vs söylemleri ile bloglarımızda mutlu mutlu yazı yazdığımız pembe dönem bloglara erişimin bir süreliğine mahkeme kararı ile kıstlanmasına kadar devam etti ve o noktada gene bir duraklama daha yaşandı. Bu duraklama döneminde "forum"  denilen yapılanmalar devreye girdi. Kişiler bu türden sitelere üye yapılarak orada bilgi paylaşımına devam edilmeye başlandı amaa.... evet amasıda şuki bu sitelerin adminleri sahipleri oldukları bu forumlarda yasal zorunluluk adı altında ilk kuralları koymaya başladılar.:) sonraları yasal zorunluluklara ilave olarak çoğunluğun sevmediği kişilerin dışlanması, adminlerin karşı oldukları konuların konuşulmaması gibi kısıtlamalarda peşi sıra geldi:)
 
İlginç davranış tarzlarından biriside forum admini olan bu arkadaşlar kendi bloglarını kapattılar bazıları bloglarda yazı yazma sıklıklarını oldukça düşük tutmaya başladılar ve bu davranışın adını vakitsizlik diye koydular. Komik olan ise emekli olduktan sonra vakitsiz olmaları idi.Hattı zatında buradaki gizli amaç kişileri forum ortamına çekmekden başkacada bir şeyde değildi :) bayağı bir insan için bu amaçlarına ulaştılar. Bu insanların büyük çoğunluğuda bloggerda sayfa açacak kadar bilgisayar bilmeyenlerden oluşuyordu. Blogları olanlar ise forumların üst düzey sözü geçenleri olma ayrıcalığını yaşamaları uğruna blogları aksatmaya devam ettiler. Bu yolu neden seçtiler derseniz Güçlü adam olma isteğine ek olarak özgür ortam tehlikelidir, her türlü eleştiri gelir ve karşılamak zorundasınızdır. Eleştiri yapanı bloggerdan siz atamazsınız. Herkes o kişiyi okur ve değerlendirir. Hatalı iseniz bunu kamufle edemezsiniz. Oysa forum ortamı öylemi silin adamı tamam...
 
Başlarda belirttiğim yönetilmeyi kabul etmeyen blogcular da zaman içinde bölündüler ve bundan dolayı sanalda bir sürü  forum türedi. Her forum kendine "öz forum" biziz demeye başladı.:) bizim burdaki bilgiler en fazla, en doğru biziz diyenlermi istersiniz ve üye sayılarının 5-6 binler olduğunu iddia edenlermi dersiniz neler türedi neler:) yöntemler arasında sahtekarlık riyakarlık yoksa demiştim ya en zekice taktikler burada da devreye girdi:) forumdan attıkları adamı toplantılarına davet edip gelincede ilgilenmeyerek saflar çıkar uğruna dağılmaya başladı bile diyenler oldu:)
 
Buraya kadar acizane aklımı kullanarak sanaldaki biz arıcıların ama farkında olarak ama farkında olmayarak nerelere savrulduğumuzu anlatmaya çalıştım. Sosyal yaşamın geneline bakacak olursak bu yaşananlar çoğu yerde tekrarlanmakda. İnsan oğlu denen biz yaratıkların belkide doğal yaşam tarzımız bu. Ama yanlış olan, akılları ile doğaya hakim canlı konumuna gelmiş olan bizlerin ilkel canlıların avlanma tarzlarında mevcut olan sahterkarlık, riyakarlık ve her yol mubahtır yöntemini tercih etmemizdir. Üç beş köpek önüne bir tabak yemek koyun önce güçlü karnını doyurur sonra riyakar olan en son ve yiyecek kalırsa zayıf ama dik başlı olanlar malesef yemek yer. Fakat o zayıflar başka bir köpek sürüsü ile karşılaştıklarında grub içinde kalmaya çalışırlar ve asla kaçmazlar. Ama işler sıradanlaştığında gene aynı yemek yeme sırası ve paylaşım şekli devam eder.
 
Sonuçda sosyal yaşamdaki kendi rolümü tarif etmem gerekirse bende hep uygun bulduğum bir grup içinde kalmayı seçtim. Dostlarımı hatalarıyla ve doğrularıyla kabul etmeye çalıştım. Hakkında yanıldığım olmadımı tabiki oldu ve yolumu ayırdım. Dostlarımla yaşamdaki rolüm konusunda hiçde inatçı olmadım. Zaman zaman ben tepede zaman zaman onlar tepede oldular. Zaten bu dönemsel değişimler sağlıklı olduğu zaman bu dostluklarım dahada güçlendi. Şu anda öyle iki dostum varki birisiyle en önemli ortak yanım aynı anda aynı şeyi düşünmek...Ne olaki demeyın bu çok önemli. ikinci dostum ise tanıştığımızda askerliğini yapmamış bir delikanlı ve abi diye etrafımda pır dönen akıl danışan bir delikanlı iken şu an bir holdingin tepe noktalarından birinde ve benimde amirim:) bana şunu demiştirki bu beni çok etkileyen sözlerdendir. " benim hayatımı değiştiren iki kişiden birisin "  Diğer dostlarım alınmasın; onları saymamamdaki yegane sebep; bu yazıyı yazma amacım olan sanal arıcıların ilişkileri konusuna örnek teşkil etmeyecek olmalarıdır.
 
Aslında hepimiz  öldükten sonra arkamızda bırakacaklarımızla anılacağız deriz ki bu doğrudur. Acı olan yukardan aşağıya bakıp vay be ben bunlarımı bıraktım diyemeyecek oluşumuzdur. Ancak benim gibi bazı inekler ölümün kıyısından dönerler ve bu bıraktıklarını gözleriyle görürler ki ben gerçekden bunu gördüm. O günden bu yanada eski hatalarımı yapmamaya çalışıyorum diyecem az gelecek inatla yapmıyorum.
 
Sonuç olarak diyecek olduğum şuki; bloglarını kapatanlar, ihmal edenler ve hatta hiç açıp iki kelam yazmayanlar sanal arıcılar olarak oldukça büyük bir grubuz. Kavgalarımız, atışmalarımız kırgınlıklarımız insan denen doğal yapımızın sonucudur. Sosyal bir yaratık olan biz insanlar böyle büyük bir blogger grubunun dağılmasına küçülmesine izin vermemeliyiz diye düşünmekteyim. Gene birbirimizi görmezden gelelim, biz şu kişiyi okumuyoruz diyelim, forumlara da devam edelim ama bloglarımızı ihmal etmeyelim. Nasılsa bloggerın istatistik bölümünden birbirimizi yakalarız:) Derdimin adı neyse bunları karalama gereğini duydum:) işiniz yoksa okuyun:) yorum atmayın çünkü yayınlamayacağım. Pazardan sonra normale döner ve arıcılıkla ilgili haberlere devam ederim. Son iki haberdir sevgili ustama takıldım. Yazılarıma bakanlar kırkından sonra azanı teneşir paklar bile demişler (yerin kulağı var ya o duymuş) merak etmeyin makine elliden sonra azmaya göre proğramlanmamış:)

Muhteşem....

Burası da benden ;)

Doktorum diyor ki ; yorum yazamazsınız :o

Tamam okey ;)

Bloğunda yazamıyorsak ,bizde forumda yazarız ;D

Muhteşem Abinin tesbitlerine son kısım hariç hepsine katılıyorum ???

Özellikle hayvansal içgüdüler kısmında yapmış olduğu tesbitler son derece yerindedir.Öyleki ; çoğu zaman insanlar kendilerini bile tanıyamıyorlar.Yaratılıştan gelen bir takım özelliklerinin farkında değiller.

Başarılı ve çevresinde saygı gören insanın yaptığı ; doğuştan gelen kötü yönlerini  ,kendini geliştirerek  Pasifize etmesidir.

Muhteşem abinin yazısının sonunu şöyle tamamlamak isterim.

Gelin insan olalım :)

SLM ve Muhabbetle...
« Son Düzenleme: 18 Ekim 2012, 13:44:18 Gönderen: YUSUF ŞİMŞAK »
:)

trakyalı senol

  • Acemi Üye
  • *
  • İleti: 26
    • trakyalı
Ynt: DOKTOR'UN REÇETESİ
« Yanıtla #1 : 18 Ekim 2012, 17:12:10 »
Yusuf dediğin gibi buradan yorum yapılır muhteşem ağabeyinin tespitleri bana göre yüzde yüz doğru  2006 yılında bloğum kuruldu kuranlara da teşekkür ettim yine de ederim 2007 yılına gelindiğinde Türkiye de bu aşk bu sevgi ile arıcılık dünyada bir numara olacak diyordum benim katkım denizde bir damla kadar olsa yeterdi düşüncesinde idim bu düşüncelerim tabi sanal ortamda görüştüğüm arkadaşlar ışık saçıyordu ya ondan ama perdenin birde arkası varmış onu bilmiyordum bazı arkadaşlar kafaya oynuyormuş ne kafası ise bazı arkadaşlarımızı guruptan atmalar uzaklaştırmalar gibi birde bloktan linkini silmeler  sitelerinden atmalar demek ki kafaya oynamalar onlara göre doğrusu benim gibi düşünmesen  benim yanımda olamazsın  bugün siyasette bile muhalefet var neden yanlışları söylesin diye geçmişte yurt dışından ana arı getirenler bu gün tamamen karşı onları burada yazmıyacam lütfedip kendileri yazsınlar bunları geçmişte yaptıkları doğruydu da bugün yanlış mı oldu  mesela benim bölgeme saf ………… ırkını yazmayım sonra şu veya bu ırk arıya karşı denmesin ana arılar geldi adamlar hiç randıman alamadı ben bunları net biliyor isem siz bu arı iyi diyemezsiniz bunu dile getirdiğim zaman bu kötü bizden değil diyemezsin çünkü bu arıcılık ne sizin ne de bizim tekelimizde değil mesela Yusuf şimşak arkadaşımız bu yıl çeşitli ırklar edindi seneye hep birlikte görecez randımanlarını ben karşımı çıkayım arkadaşımız denesin bizde görelim Türkiye de çok ana üreticisi var hem de her ırktan ama bunlara ses yok bazılarına sırf kızıldığı için karşısınız yanınızda olan arkadaşlarımız geçmişte neler olduğunu çok azı biliyor neden cephe alındığını onlara da anlatın doğruları bilsinler geçmişte yurtdışından anaarı alanlar bugün ırklar kırılıyor nasıl diyebiliyorlar şimdide yerli diyorlar bindiğimiz arabalar bile ithal olan ayvanlarımızın çoğu ithal olan bir ülkede yerliyi konuşmak ne kadar doğru olur bir tarihte bana iki adet ana arı hediye edildi ırkı….. uysal olan  ne hikmetse kuduz köpek gibi saldırgan bunları üretenleri sizde biliyorsunuz neden ses çıkarmadınız yurt içinde çok ana üreticisi var bazıları analar döllenmeden gönderiyorlar sizde biliyorsunuz neden ses çıkarmıyorsunuz arkadaşlarımız ürettiği zaman ticaret yapıyor diyorsunuz  bu işe para yatıracak bedavamı verecek sizde yapın elinizi bağlayan mı var yok üret anaları göster arıcılara verimlerini sizden alsınlar o da yok sadece  kızdığınız için o arkadaşlarımızı kötü lanse ediyorsunuz halbuki çok arkadaşımız neyin kötü olduğunun farkında değil sadece onlara öyle söylendiği için öyle biliyorlar geçmişte arkadaşlarımız ırktan bahsettiği için  atmadınız mı linkleri silinmedi mi hatta benim linkimi de silmediniz mi linkimi silip silmemeniz önemli değil sadece cephe olarak görmeniz beni üzüyor doğru yolda giden arkadaşlarımızın yanında olmak yanlış ise size diyecek bir şeyim yok forumlarda görüyorum 10000   20000  yazı yazan arkadaşlarımız var yazmasına kesinlikle bir şey dediğim yok ama yazdıklarını alt alta koyup bir okusunlar içlerinden 100 tane belki yararlı bilgi var gerisi msn muhabbeti bende burada binlerce yazarım beni tutan yok sırf gözde olayım başta durayım forumda hareket yaratayım mantığı bence yanlış geçen hafta bir arkadaşımız forumda bir ırktan bahsetti birde o ırk arının linkini vermiş ben okuduğumda reklam olduğunu anladım benim bildiğim bu forumda ırk reklamı olmadığı kaldı ki ana arı satan arkadaşlarımız reklamını burada yapmıyor o arkadaşımız silinmiş nerde olursa olsun kurallara uymak gerek  bana göre o ırk arının ülkemizde  gezginciliğin olduğu bir yerde izole alan olmadığı bir yerde  elde damızlık yoksa bulunması çok zor bence herkes geçmişe gidip biz nerde hata yaptık diye düşünmesi lazım Türkiye de arıcılığı nasıl geliştiririz dünya ile yarışır hale getiririz  diye düşünmesi gerek birbirimizi kırarak hiç bir şey  elde edemeyiz  karşıyız ama neye karşıyız diye düşünmek gerekir kolay gelsin.

Arı Bakanı

  • Yönetici
  • Özel Üye
  • *****
  • İleti: 1.183
    • Ali Türk
Ynt: DOKTOR'UN REÇETESİ
« Yanıtla #2 : 19 Ekim 2012, 10:39:26 »
Muhteşem abimin yazısı beni sanal aleme girişimize götürdü. Neydi o günler. Muhteşem abi filan yok, başlangıçta 5-6 kişi filanız.
Ben yeni internetle tanışmışım ve 40 yaşındayım, ancak msn kullanıp, bazı sitelere girip okumaktan başka bir şey yapamıyorum. Arıcılıkta bir ikide blok var, ben defalarca uğraşmama rağmen blok kuramadım ama isimleri farkında olmadan bloke ettim, blogun ismini alıyorum gerisini tamamlayamıyorum, çünkü o zaman blogerler İngilizceydi.


O zaman sadece sanaldan tanışıyorsunuz acayip bir yardımlaşma var. İşin buralara geleceğini kimse tahmin etmiyordu. Gene bir akşam çok uğraştım, o zamanlar çeviri programları da yok. Blogu bir türlü kuramıyorum, oğlum dediki arılara gittim yaz, yazdım bana ben-gittim seçeneği verdi. Aslında arıcılıkla ilgili bir isim alınabilirdi ama bu ben-gittim seçeneğini bizim arkadaşlar arıcı blogu olarak ayarladı ve blok yayınlarına başladım. İleride bize yardım edip, bloga ayar çekenler, bizden nasıl kurtuluruz hesabı yapıp ne filmler çevirecekti.
2006 Yılında ilk blogumu, bir resmi çift yüklediğim için resmi sileyim derken, blogu silmiştim, ilk dört aylık bilgiler ve resimlerde gitti, keşke dursalardı, altlarında ne yorumlar vardı.

Muhteşem abinin dediği gibi acayip bir gelişim gösterdik, sanal arıcılar ilk olarak 2007 yılında bir kongreye katıldık. Devamında bu gurup dağılmaya başladı. İlk olarak guruptan atılan bendim, Muhteşem abide ben sonradan öğrendim, guruptan atılmam için oy kullananlardan. Birisinden niçin kurtulmak istersiniz veya yok etmeye çalışırsınız. Ben bana düşman olanlara iyilikten başka ne yapmışım hala çözemedim.

 Ben kimsenin ne anasına ne bacısına, nede kızına yan gözle bakmamışım yalan söylememişim, şerefsizlik yapmamıştım ama hakkım da bir şey söylenmeliydi, bir şeyler uydurulmalı, bula bula şunu bulmuşlar diyorlar ki bu kendisini ön plana çıkartıyor. Tek suçum gurup içinde diğerlerinden daha fazla arıcı olmam ve birçok öğrendiğimi uygulayıp, başkalarının da öğrenmesini sağlamakta, başarılı olmamdı. Hiç kimseyi tutan yok, insanlar yaptıklarıyla ön plana çıkar, benden kurtulanlar niye hala ön planana çıkmak için çabalayıp bunu niçin başaramıyor oturup düşünsünler. Ön plana çıkmak gibi derdiniz yok ise niçin çalışan birilerini harcamaya kalkıyorsunuz.

 Düşünün 2007 yılına gittiğimizde, şu an sanal arıcılar olarak bilinen gurupta larva transferini yapmayı bilen yoktu, bilen kişilerde saklıyordu, Muhteşem abi nerden nereye derken bunları da unutmamak lazım. İlk larva transferlerim tuttuğunda havalara uçmuştum, bunu bloktan paylaştım ve herkesin bu işi yapabileceğini yazmıştım, beni takip eden bir kitle vardı, sevenlerim, onların duasıyla ve iyi dilekleri sayesinde başarılı olduğumu düşünmekteyim, hiçbir eğitim almadan ana arı üretiyorduk, 2011 yılında ana arı üretim kursunda öğreniyordum hangi larvanın alınacağını.

2007 Yılında ana arı üretmesini bilmeyen ben ve arkadaşlarım, yapmış olduğumuz çalışmalarla ülkemize suni tohumlama cihazı kazandırmışız.
Bununlada kalmayıp, elimizde genetik özellikleri tarafımızdan bilinen, ana arıların yedeklenmesi gene suni tohumala ile yapılmakta.
Ben birilerinin hor gördüğü eğitimsiz biriyim. Ben 2006 yılında da aynı eğitimdeyim, bu günde aynı diplomaya sahibim. Benim yeteneklerimi görüp hakkımda 2007 yılında, sen ileride insan kopyalamazsan bende bir şey bilmiyorum diye yorum atacaksın, şimdi çoban diyeceksin ne değişti ki?

Şu an piyasada kullanılan oksalik asit buhar aleti, bana Yunanistan’dan gelen hediye buhar aletinden esinlenilerek üretilmiştir, yani onun temelinde gene ben varım. Mehmet Yüksel bakırdan olmaz dedi, hemen malzeme kroma dönüştürüldü.
Kulanmış olduğumuz arılara karşı çıkanların elinde gene güya sevmedikleri arılar var, yavaş yavaş bizimde arılarımız sakin demeye başladılar, şimdiye kadar bu açıklamalar niye yapılmıyordu.
İki yıl invert şuruba karşı çıkıp, acayip yazılar ve hmf tellarları şimdi sesiz sedasız oturanlar, gene bizi istemeyenlerdir. Bu sessizlik hayra alemet değil, zannedersem artık invert kullanıyorlar.
Yapmış olduğum işlerde başarılı oldukça karşı taraf kudurdu, her türlü pisliği yaptı ve yapmaya devam ediyor. Bakın benden kurtuldunuz, buyurun sizde kendinizi ön plana çıkarın dedim, sadece bana sataşmakla arıcılıklarını geliştirdiklerini sandılar, hala 2006 yılında kalanlar var. Bumu bilimsel arıcılığınız?
2007 Yapılan yayınlar ortadadır, ana arı üretmesini bilmiyorduk.
İnvert şurup bilmiyorduk.
Organik asitlerin nasıl kullanılacağını bilmiyorduk, Mehmet Yüksel sayesin de bunları öğrenip uygulamaya başladık.
Koloni yönetimi nedir bilmiyorduk, bir çok kişi bu konuyu Mehmet Yüksel’den öğrenmiştir.
Saf arıyı, F1 arıyı, hibrit arıyı hala bilmeyenler var.
Saf arı yetiştirebilmek için neler yapmışım ne planlarım vardı, en son suni tohumlama aleti yapıldı ve rahatladık, özgürüz.
Beğenilmeyen çoban bunların çoğuna imza attı.
Bizi beğenmeyenlerin çalışmalarına bir göz atacak olur isek, arı yükleme ve indirme işini ballandıra ballandıra anlatıp, ekip işi olduğunu millete çakıyordu, bir gün dedimki, yav bu işe ekip lazım değil, amele pazarına gidelim, 4 adam tuttuk mu al sana ekip, kıçının üstüne oturmuştu. Bunların huyunda bu var, kendi pirelerini deve, başkasının devesini de pire yapmasını çok iyi bilirler.
Şu ana kadar elle tutulur ortaya arıcılık adına bir şey koyamamışlar, guruptan kurtulmak için attıkları kişiye bağlanıp hayatlarını devam ettirmeye ve gündemde kalmaya çalışılıyor. Sen birisiyle yollarını ayırdıysan, bir daha ondan bahseder misin? Anlayacağınız hala nafaka vermeye devam ediyorum.Ben çok merak ediyorum ve soruyorum bu ne perhiz ne salata turşusu diye.
Muhteşem abi bize bir şey olmadı, onlara sor size ne oldu diye::))

Arıcılık, arıyı yönetme sanatıdır... Siz arıyı yönetemez iseniz, arılar sizi yönetir...

Ali Türk

vecdiküçükyılmaz

  • Ziyaretçi
Ynt: DOKTOR'UN REÇETESİ
« Yanıtla #3 : 20 Ekim 2012, 19:43:50 »
          Değerli Muhteşem agbey,aslında bize birşey olmadı.Birşey olanlar eleğin altına döküldüler.Bu ortam bilğisini ve becerisini özgürce paylaşanlara kalacaktır.Dagarcığında bilğisi tükenenler kendilerini yenilemeyince seçmiş oldukları yöntemler,arı ve arıcılıkla ilğisi olmayan işlerdir.Bu konuda itiraf etmek gerekirki maharetlerine diyecek yok.Forumlardaki sayı hiç bir zaman önemli değil.Yazılanlar ve özgür ortamın olması önemli.Her arkadaş yeni gelenlere hoş geldin dese 1000 küsur iletisi olur.Arıcılara hoş geldin demenin bilğinin çogalmasına bir faydası yok.İletim çok olsun diye bir derdim yok.Yazılıp çizilen boş şeyler,bulunan ortamı amacından uzaklaştırır.Kahvehaneye çevirir.Ülkemize yıllardan beri özlenen özgürlük ortamının oluşmasına engel olan durum ise herşeyi ben bilirim,ben çözerim diyenlerdir.Ben yok bizler varız.Emir komuta ilişkileri yok,özgür ortam var olmalıki,bazıları emekli oldukları mesleğin ortamından uzaklaşmalıki forumlarda sorulan sorulara özgürce cevaplar verilebilmeliki,emret komutanım psikolojisinden kurtulabilmeliki arıcı ve arkadaşlarını incitmeye..Arıcılarda özeleştiri yapabilmeli,dogruyu söyledikleri gibi,yanlışlarını ve hatalarını söyleyebilmeli.Muhteşem agbey seninle aynı camianın insanlarıyız.Seni yakın bir akrabam olarak görüyorum.Saglıcakla kalın.

emrah

  • Genel Moderatör
  • Tam Üye
  • *****
  • İleti: 242
Ynt: DOKTOR'UN REÇETESİ
« Yanıtla #4 : 20 Ekim 2012, 21:39:28 »
Benden önce yorum yapan abilerimin hepsi  gerekenleri fazlasıyla yazmış.Çok şey öğrendim kendi adıma, yaptığı yenilikleri saklamayıp  bloğlarında insanlarla paylaşan arkadaşlarımızın sayesinde.Her sezon aynı şeyleri yazıp çizmek yerine yenilikleri paylaşmaktan yanayım.Fesat insanlar her yerde var bir birini çekemeyen başkasının malını kötüleyip kendininkini öven hep birileri diğerinden üstün olmaya çalışıyorlar.Şu üç günlük dünyada neyi paylaşamıyorlarsa.Boşver Muhteşem abi bizde insanlık var gizli saklı bir şey yok.Bir surü tanıdığım var tavukları yumurtaları yediği için çare arayıp bulamayan. Sen bunu çözümünü dahi çok kolya bir şekilde bulup insanlarla paylaşmışsın.

erkanduzce

  • Ziyaretçi
Ynt: DOKTOR'UN REÇETESİ
« Yanıtla #5 : 20 Ekim 2012, 22:13:43 »
doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar
doğru olsan ok gibi yabana atarlar seni
eğri olsan yay gibi elde tutarlar seni

her şey değişiyor
 sistemler
uygulamalar
çeşitler
 ve sen
bu değişime açık
bencillikten uzak
sevgi ve saygıya dayalı ahlakınla  bir örnek teşkil ediyorsun

önemli olan paylaştıkların

senin üç beş arı ile bize gösrereceğin den ne olur diyenler

gösterecek bir şeyi olmayan yada olsada göstermek ismeyenlerdir...

onlar olsa ne olur olmasa nee

siz bu ülkenin arıcılılık ilk yardım doktorusunuz..

serdar özhan

  • Acemi Üye
  • *
  • İleti: 15
    • SERDAR ÖZHAN
Ynt: DOKTOR'UN REÇETESİ
« Yanıtla #6 : 20 Ekim 2012, 23:56:58 »
Muhteşem abi isteyen istediğini yapsın be,bizler arıcılıkla ilgili herşeyi iyi kötü demeden paylaşıyoruz,iyisi olmuşsa herkes faydalansın diye kötüsü olmuşsa (14 kovandan 12 sini söndürmüştüm)yine kimse zarar görmesin aynısını yapıpta arı söndürmesin diye paylaşıyoruz,ben kendi adıma sizlerden(ALİ TÜRK,MEHMET YÜKSEL VE SENDEN)çok şeyler öğrendim,ayrıcada bu bahsi geçen diğerleride sizlerden faydalanıyorlardır kesinlikle buna eminim,keşke bu şekilde olmasaydı kendilerini ayrı tutupta  ne ellerine geçti keşke arıcık adına bişeyler yapılsaydı hep beraber olarak ama artık bundan sonra zor gibi görünüyor, eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı derler,eski sistemlerle,ne olduğu belli olmayan arılarla çalışanlar beklesinler nur yağmasını :P,sağlıcakla kalın.

Dr. Muhteşem Turunç

  • Yönetici
  • Kıdemli Üye
  • *****
  • İleti: 274
  • Doktorun İyisi Burda
    • Arıcılık İlk Yardım
Ynt: DOKTOR'UN REÇETESİ
« Yanıtla #7 : 21 Ekim 2012, 10:08:53 »
Kendi bloğumda yorum atmayın dedik ya kurallara uymak lazım. Bende buraya yorum atayım dedim:)

Kendini bilmeyenin biri yazdıklarımı barışma cabası olarak değerlendirmiş aslında bu ac tavuğun kendini buğday ambarında görmesinden başkaca bir şey değil:) birde şeytana uyup eskiye ait ne vars yazmakdan yayınlamakdan bahsetmiş ona cevabım sudurki "Erkek adam şeytana uyar. Eskiden konuşulanları bulup yayınlar tehdit etmez" Bizede insan icine çıkamaz hale gelmek duser ;D

Arı Bakanı

  • Yönetici
  • Özel Üye
  • *****
  • İleti: 1.183
    • Ali Türk
Ynt: DOKTOR'UN REÇETESİ
« Yanıtla #8 : 21 Ekim 2012, 19:01:58 »
Muhteşem abi bunlar kendilerini aynen dediğin gibi buğday ambarında görüyor, mesele aç tavuk olduklarını bir türlü göremiyorlar. Onlara göre biz basit ve değersiz kişiler isek bu kadar bizimle niye uğraşıyorlar, çünkü zirvede biz varız. Bunu bir türlü hazmedemediler, öncedende şimdi de. Hiç kimse küme düşmüş veya düşecek olanlarla uğraşmıyor. Aksini iddia eden varsa buyursun. 8)
« Son Düzenleme: 21 Ekim 2012, 19:48:04 Gönderen: Arı Bakanı »
Arıcılık, arıyı yönetme sanatıdır... Siz arıyı yönetemez iseniz, arılar sizi yönetir...

Ali Türk

miriliburak

  • Ziyaretçi
Ynt: DOKTOR'UN REÇETESİ
« Yanıtla #9 : 21 Ekim 2012, 22:45:44 »
Azcık anlaşılsa birşeyler değişirdi.

İnsanlar besledikleri kuşlar kadar özgür düşünceli olmadıkları sürece o akılla sadece o kuşlarını beslerler...

Buraya bizler zorla veya parayla toplanmadık bana uygun olduğu için buradayım ancak bir başka konuya muhalifim diye de saçma sapan yakıştırmaları sadece seyrediyorum o kadar...

ncetin16

  • Acemi Üye
  • *
  • İleti: 27
Ynt: DOKTOR'UN REÇETESİ
« Yanıtla #10 : 23 Ekim 2012, 10:18:26 »
Değerli abilerim,
 Bende çocukluğumdan beri  bir sürü doğru yanlışla beraber arıcılığın içinde olan biriyim. Arıcılığın A sını ilk defa  bu ekipden öğrendiğimi düşünüyorum. Ve hepsinden Allah razı olsun ve yolları açık olsun…Atalarımız demiş ki ‘’ Keskin sirke küpüne  zarardır.’’ Ve ‘’ Kötü  komşu adamı mal sahibi yapar…’’ Maalesef bu ekiple mücadele edenler küplerine zarar vermişler ve komşununda  birçok konuda mal (bilgi ) sahibi olmasını sağlamışlar. Nefretten ister istemez bir rekabet doğmuş ve bu ekibin  arıcılıkta belli bir noktaya imza atmaya sağlamışlar…Ekip en son Beykozdaki  Kestane balı festivalinde bu işe imzasını attığını düşünüyorum…Artık ekip daha büyük kitlelere daha yeni bilgilerle ulaşmaya çalışıyor…Allah onları başımızdan eksik etmesin ve yaptıkları işler ülkemizdeki arıcılığın gelişmesinde büyük rol oynasın…Ancak kendime sormadan edemiyorum. Derler ya şer gibi görünen şeylerde hayır vardır.. Acaba muhaliflere teşekkür mü?  etsek…
 Belkide onların niyetlerine karşılık yaradan bu ekibi ödüllendirmiştir...

trakyalı senol

  • Acemi Üye
  • *
  • İleti: 26
    • trakyalı
Ynt: DOKTOR'UN REÇETESİ
« Yanıtla #11 : 27 Ekim 2012, 14:26:40 »
Merhaba ncetın arkadaş ben diyorum ki bu ülke hepimizin bize düşen arıcılıkta ülkemizi nasıl dünyada bir numara yaparız.
Varsa bilgin paylaş artı veya eksi iyi yaparsak artı olur eksi yaparsak arıcılarımız o hataları yapmaz eleştirelim ama karşımızdakileri küçük görerek insanlara tepeden bakarak değil.
Bazıları insanlara tepeden bakarak alay ederek birşey yaptığını zennediyor.
Mesela ali türk abi sunitohumlamayı ilk olarak hemde dönercide yaptılar türkiyede ilk ama dalga geçtiler geçiyorlar hani onlar yapsa gündemden düşürmezler kendileri birşeyler yapamadıkları gibi alay ediyorlar.

Anadolu arısı gündeme geldi iyide vardıda arıcılarımız kullanmadımı bilimcilerimiz yıllarca ne yaptı şimdi araştırmalar başlamış eleştirince kızılıyor geçmişe bir göz atalım avrupadaki arıcılıkla türkiyedeki arıcılığı kıyaslıyalım hep çeviri yapılmış sanal alem olmasa arıcılık ülkemizde yerinde sayacakmış.

Örnek vereyim avrupa yıllar önce organik asitler ile varroa mücadelesi yapmaya başlamış bilim adamlarımız bunları görmemişmi eleştirilincede kızılıyor iyi yapılan herişin yanındayım kim yaparsa yapsın hele ülkemizde yapılır ise gurur duyarım yapıcı olalım yıkıcı değil.

Arı Bakanı

  • Yönetici
  • Özel Üye
  • *****
  • İleti: 1.183
    • Ali Türk
Ynt: DOKTOR'UN REÇETESİ
« Yanıtla #12 : 28 Ekim 2012, 20:53:47 »
Değerli abilerim,
 Bende çocukluğumdan beri  bir sürü doğru yanlışla beraber arıcılığın içinde olan biriyim. Arıcılığın A sını ilk defa  bu ekipden öğrendiğimi düşünüyorum. Ve hepsinden Allah razı olsun ve yolları açık olsun…Atalarımız demiş ki ‘’ Keskin sirke küpüne  zarardır.’’ Ve ‘’ Kötü  komşu adamı mal sahibi yapar…’’ Maalesef bu ekiple mücadele edenler küplerine zarar vermişler ve komşununda  birçok konuda mal (bilgi ) sahibi olmasını sağlamışlar. Nefretten ister istemez bir rekabet doğmuş ve bu ekibin  arıcılıkta belli bir noktaya imza atmaya sağlamışlar…Ekip en son Beykozdaki  Kestane balı festivalinde bu işe imzasını attığını düşünüyorum…Artık ekip daha büyük kitlelere daha yeni bilgilerle ulaşmaya çalışıyor…Allah onları başımızdan eksik etmesin ve yaptıkları işler ülkemizdeki arıcılığın gelişmesinde büyük rol oynasın…Ancak kendime sormadan edemiyorum. Derler ya şer gibi görünen şeylerde hayır vardır.. Acaba muhaliflere teşekkür mü?  etsek…
 Belkide onların niyetlerine karşılık yaradan bu ekibi ödüllendirmiştir...

Sayın Çetin keşke senin dediğin gibi olsaydı. Bizim yanlışlarımız yok mu? elbette vardır. Sen ziraat mühendisisin ve arıcılığı bu ekipten öğrendim diyebiliyorsun, bana göre sen alçak gönüllülük yapıyorsun, adamın elinde ziraat mühendisi diploması olacak bak neler derdi, neler.... :)

Keskin sirke küpüne zarar bölümüne katılıyorum, biz kimseyle uğraşmıyoruz işimize bakıyoruz, fakat bazen kaşınanları kaşağılamak gerekiyor, bu forum 1 yıldır 80 kişiyi geçemiyordu, bize sataşanlara cevap verdik birden aynı anda 100 kişi çevrim içi olmaya başladı, biz buradayız yaptıklarımızda burada.

Kötü komşu, adamı mal sahibi yapar ata sözü, doğrudur ama bizi çekiştirenler bu işleri yapmamızı sağlamadı. Biz daha ortada bir şey yokken hedef koyduk şunu yapacağız diye yaptık.

Keşke bizimle rekabet edebilecek bir ekip olsaydı, aynı iktidar gibiyiz, karşımızda çene yapmakla iş yaptıklarını sanan muhalefet var. Yani arıcılar içinde bizim alternatifimiz yok, varsa gösterin, biz dört kişiyle trafiği birbirine katmışız, diğer arkadaşlarımız alınmasın, ama temelde 4 kişiydik, geldiğimiz noktayla övünmek hakkımız. Olayın neresinden bakarsan bak bize çamur atanlar kendilerini bataklığa gömüyor, milli duygularla bakılacak olur ise, alet konusunda dünyada 8-10 cihaz yapan var, bu kişilerin arasına girmişiz.

Aleti kullanmada bir çok eğitim alan kişileri sollamışız, daha önce yazdım bir üniversite doçenti biz dölleme yapamıyoruz diyordu ve bunu söylerken çokta rahattı, bize sataşanlar lütfen gidip başkalarına da bir şeyler sorsunlar.

Beykoz da başka işlerde var, inşallah önümüzdeki sezon gelişmeleri göreceksiniz, müfettiş beye bir konuda söz verdik, zamanı gelince ne demişiz göreceğiz.

Kendine sormadan edemediğin şeyse, kuranda bir ayettir.

“... Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.” (Bakara Suresi, 216) 
Bir kanatsız ana arı bizim için olumsuzluk olmalıydı,iş nereden nereye gitti.
Bir başka konu ise Allah bir zat söz veriyor, ilimi çalışana vereceğim diyor, çalıştık verdi, bu iş bu kadar.
Güneşe isteyen istediği kadar çamur atsın, bize çamur atanlara soruyoruz, siz ne yaptınız, ben onların adına cevap vereyim, yıllardır çene yapıyorlar ve bundan vaz geçmeye niyetleri yok. Biz elimizden geldiğince kendimizi geliştirip, bunları paylaşıyoruz, kimseye sizde böyle yapın, sizin yaptıklarınız doğru değil demiyoruz, her kesin yolu açık olsun. Geçen bizim Trakyalı Şenol dediki abi birisinin binlerce iletisi var, 100 tanesini alt alta koy bir şey çıkmıyor diyor, bizim yazdıklarımızda burada, benim ve arkadaşlarımın yazdıklarını herkesin bakıp, muhasebe yapması serbest
Arıcılık, arıyı yönetme sanatıdır... Siz arıyı yönetemez iseniz, arılar sizi yönetir...

Ali Türk