Merhaba, daha 1 yılımı doldurmadım arıcılıkta. 6 kolonim var ve Bandırma da arıcılık yapmaya çalışıyorum. Ancak sağolsun işi bilen amcalardan fayda görüyorum.
Ben Mart - Nisan 2009 gibi 5-6 çıtalık olarak aldım o 6 koloniyi. Bir arımın üzerinde varroa görünce tavsiye ve araştırma üzerine onaylı X ilacını ve kekik yağı verdim kovanlara. (Kekik yağını özellikle arı bala çalışırken bile rahatlıkla verebilirsiniz. Gücünü anlamak isterseniz, küçük bir şişe kekik yağını evde masanın üstüne koyun, 10 dk ağzını açık bırakın.) Bir kovanı karınca basınca, tüm kovanları değiştirdim. 9 ayda yaptığım masraf da belki 5.000 tl yi buldu. Gelelim konuımuza..
Ben şunu tespit ettim:
1. Arıcılar arının neredeyse tüm balını alıyorlar. Hatta bu balların çıtaları %10 sırlı olsa bile.
2. Balı aldıkları arıyı beslemiyorlar. Daha çok uygun bir bölgeye naklediyorlar. Yani işi garantiye bağlamıyorlar.
3. Sonbahar bakımı ve yavru attırmaya çalışma da eksik. Hatta polenin yıl boyunca eksik olmadığı bandırmada bile arıya yavru attırmaya çalışmıyorlar veya bu konuda dikkatli davranmıyorlar.
4. İşte böyle olunca, arılar kışa hem zayıf, hem de yetersiz besin stoğu ile giriyorlar.
Bu sebeple koloniler ilk bahara zayıf çıkabiliyor.
Bugün arıları kontrole gittik. Sanki hiç kayıp yok gibi. Okzalik asit yapacaktım ve şerbet verecektim ama gerek yoktu şerbete. (4,5 kg invert öylece duruyor şimdi). Çünkü hem yazın balını aşırı almamıştık hem de sonrasında 3-4 defa besleme yaptık. Birde pürene ve davulgaya götürdük.
Kovanlara 2 cc lik ve içerisine kağıt havlu koyduğum şiringalar ile kekik yağı verdim. 2 cc lik şiringa, iki çıta arasına rahatlıkla asılabiliyor.
Demem o ki, arının temel ihtiyaçlarını sağımdan sonra ve sonbaharda karşılamak lazım. Haşerata karşıda da onu muhafaza ettinizmi, inşaallah arınız kıştan sapasağlam çıkar. Hiç besleme yapmaya bile gerek kalmayabilecektir.